oğuz murat aci'nin eşinin şikayetini geri çekmesi

bu davayı herkes biliyordur. eylem tok ve oğlu. yurt dışı kaçışları, geri dönüşleri. hatırlarsınız, büyük bir olay olmuştu.

uzun süre sonra ölen adamın eşi şikayetini geri çekmiş. aci'nin anne ve babası çok öfkeli. haklılar.

artık paranın satın alamayacağı bir şey kalmadı gibi bu ülkede. sadece miktar önemli insanlar için. adam mezarında ters döndü.

kaynak:
www.ntv.com.tr/turkiye/oguz...

ortadoğu çukurunda sıradan bir gün.
burada insan hayatının her zaman bir fiyatı vardı.
az ya da çok, ama vardı.
şaşırtmadı.

rahmetinin annesinin kan parası olarak 100 milyon lira aldığı söyleniyor. işin gerçeği bu tip durumlar babadan beklenir. hani anadır ya, hani canı, canından bir parçadir ya. ne zorluklarla o yaşa kadar getirmiştir ya hani. tam aksine dirayetli duran baba oğlunun ölümünden zenginleşen bir kadın. ne yapacak acaba o parayı, nasıl kursağından geçecek. gece rüyalarına girmeyecek mi oğlu. nasıl aldın anne o parayı diye sormayacak mi? insanoğlu çiğ süt emmiş derler ya hakikaten öyle.

dün ayşe tok başlığında kamu davası oşmwz mı dedim ama bilen biri çıkmadı.
oğuz murat aci'nin eşi! kadının adından habersizsiniz ama bir yorumlar bir yorumlar.
olay soayal medyada popülerliğini yitirince hiç gündeme gelmedi.
kimse sormadı eşinin çoçuğunun adı neydi, ne yer ne içerler, nasıl yaşarlar ...
kadının geliri iyiymiş ama bugune kadar kimse kadının neler yaşadığını dusunup sormadıysa aldığı paraya kimse karışamaz diye düşünüyorum.
fakat siz yine klavyenizi şıkırdatıp modem ve vicdanınıza ulaşılmaz orgazmlar yaşatabilirsiniz.
bp'nin eskiden bir reklamında " ağzı olan konuşuyor" diyordu şu an tam öylesiniz.

hadi oturdugumuz yerden isin detaylarini, kimin ne hissettigini, ne zorluklar yasadigini vs. bilmeden kadini linc edelim.
nede olsa ahkam kesip linc etmek en sevdigimiz milli sporumuz.

adam ölmüş ben ölsem eşime öyle bir teklif gelse hayat değiştirecek cinsten kabul etmezse mezarda ters dönerim.

siz 100 milyonun nasıl bir para olduğunun farkında değilsiniz sanırım.

ha benzer durumda ben kabul eder miyim? karşı tarafın hayatının içinden geçip keyif sigarası yakmak varken neden edeyim?

ne annesini ne karısını kınayamıyorum. (her birinin 100'er milyon lira aldığı söyleniyor)
şikayetlerini geri çekmeseler olacakları söyleyeyim: bitmek tükenmek bilmeyen bir mahkeme sürecinin içine girecekler, avukatlara tonlarca para verecekler, sonunda hakim şimdi aldıklarından daha az bir miktar tazminata hükmedecek, yargıtaya gitmezlerse alacaklar, avukatlar o paranın da yarısına çökeceklerdi. bunların şikayetlerini geri çekmeleri yargı sürecini etkilemeyecek, hakim dikkatsizlik ve tedbirsizlikle adam öldürmekten 6 yıl ceza verecek, yaştan dolayı ceza yarı miktara düşecek, eh yarın öteki gün sokakta göreceğiz p*ştu.
iki nokta: 1)umarım abd'de hapiste zenciler bebenin pembe dibini iyice dövmüşlerdir.
2) benim ailemden biri olsa anlaşma için çağırır ve öldürürüm.

rahmetli anacım hep derdi, bazı şeyleri anne baba olunca anlayacaksınız diye. işte bu da ona bir örnek. ne kadar geçim sıkıntısı, ne kadar başka şey olursa olsun, eşini al aşağı etmek bence olmaması gereken. başkası ne düşünür bilemem. o parayı onlardan alıp, kocamın kemiklerini sizlatmazdim şahsım adına.

daha çok şey yazarim da, bu durumda içimden bile gelmiyor...

sınanmadığınız bir şey için ahkam kesmek kolaydır. konuyla ilgili yorumum yok sadece bunu hatırlatmak istedim.

kimse okumuyor, okuduğunu zaten anlayan yok, merak edip araştıran hiç yok. öncelikle eşi açıklama yapmış ki başımda tonla felaket var ben bir dakikada buldum. kadın yasal mirasçısı olduğu halde onu ekarte ederek tazminat pazarlığı yapılmış. kadının minicik bir çocuğu var ve ailesiyle yaşıyor. yok iki milyonluk arabaya biniyor vs yardırmışlar. diyelim ki biniyor iki milyon hayatlarını devam ettirecek bir meblağ mı? kadın maddi tazminat davasında istediği miktarı almış ve kamu davası süreci devam edecek. çocuğunun çıkarlarını düşünmüş. kaldı ki bu onun yasal hakkı anne ve babası torunlarına hiçbir maddi ve manevi destek olmadan acıyla beslenmelerini mi bekliyorlardı acaba? kimse oturup da erdem kasmasın. sınanmadığı acılar hakkında ahkam kesmesin.

allah en cok esin hayirlisini, vicdanlisini, bir durusu olup onuruyla yasamaya calisanini nasip etsin. umarim vefat edenin “gercek” ailesi sonuna kadar gider de ölen öldüğüyle kalmaz.
bu arada parayla satin alinabilen en kolay sey insandir sozlukcum, bu da boyle bir gercegimiz…

günümüz türkiye'sinde maalesef ki çok normal bir durumdur.
rahmetlinin maddi durumunu ne şartlarda yaşadığını kimse bilmiyor.

ailesi ne durumda, eşinini ailesi ne durumda bilinmiyor.
belki de çocuğu/çocuklarının hayatı kurtuldu.
okusunlar, kendilerini geliştirsinler iyi birer insan olsunlar.
rahmetlinin de zaten hayattaki gayesi belki de odur, yukarıdan izlerken mutlu oluyordur.

ya da belki de tam tersidir. kimse bilemez.
o yüzden fazla didiklemeye gerek yok.
fakat madalyonun diğer yüzüne de bakarsak, bu ülkede para ile her şeyi çözebilirsiniz.
maalesef bu durum böyle.

arkadaşlarınızı ve özellikle de eşinizi çok dikkatli seçiniz. bu olaydan çıkarttığım ders budur.

para karşılığı gerçekleştiği iddia edilen eylem. annenin biz davamızda kararlıyız gibi bir açıklamasını gördüm diye hatırlıyorum ama başlıkta ikisi de para almış ve çekmiş şeklinde entryler var, şaşmam açıkçası. vah gidene, vah gidene.

edit: annenin şikâyetini çektiği falan yok.

kan parası gibi ilkel bir geleneği daha doğrusu bir rüşvet karşılığında yapılan o halttır. akp dönemi bize öğretti ki böylesi karaktersizlerin bir fiyatı vardır. onu istediğin gibi satın alabilirsin. sıkandalın daniskası...

katilin, eğer ceza almazsa başka hayatları da kolayca söndürebileceğini düşünmesini sağlayan olaydır. anneyi ve eşi haklı görenler umarım bununla sınanmaz.

neden söz sahibi eş oluyor. kocamın ölümünden şikayetçi değilim diyince oluyor mu öyle. evladını kaybetmiş bir anne baba da var orada. koca kadının tapulu malı mı.
ortada bir ölüm var. şikayetçi olan olmayınca mevzu kapanıyor mu. bir yazar kamu davası devam eder ama işte daha az ceza alır anlamı çıkan bir yazı yazmış. merakımdan soruyorum; yolda birini ezip öldürdüğünüzde şikayetçi olacak kimsesi yoksa verilecek ceza başka, ortada dul bir kadın kalıp şikayetçi olduğunda ceza başka mı oluyor yani. lan bu çok saçma. birini ezip öldürdüysen ezip öldürmüşsündür. kimsesizdi, bekardı, evliydi çocukları vardı farkeder mi. o zaman ezip öldürdüğün yaşlıysa zaten yakında ölecekti diyip daha az ceza verilsin.

bir katil parasıyla yediği haltı örtbas edip elini kolunu sallayarak gezecek. yarın yine birilerinin canını yakacak. saçmasapan bir dünya.

(bkz: sen sus çünkü hukuk bilmiyorsun)

aile içinde ne yaşandığını bilmeden ayrıca hukuki prosedür nasıldır bilmeden herkesin yine gelip en vicdanlı benim havası atmak için yorum yaptığı bir konu. yetişkin evladının yasal varisinin evladı ve eşi olduğunu kabullenemeyen zengin ve kontrolcü ebeveyn ortada. gelinden kendi avukatlarına vekalet alıp gelini sen bu evde oturadur işimize karışma diye altı ay saf dışı bırakmak ne demek? bahsettiği ev oğluyla evliyken otursunlar diye kullanıma açtıkları ev. ev ne oğlunun üzerine ne de gelinin üzerine. üstelik avukatlar da alenen ailenin kurallarına uyduğun sürece bu evdesin diye ültimatom vermiş. bu toplumda çok yaygın olan arızanın tezahürü işte. kadına bir hayatın olmayacak demek. onların evinde oturacaksan kurallarına uyacaksın, çocuğu bakacaksın, sesini kesip oturacaksın demek. evlendirmeseydiniz o zaman oğlunuzu. madem yetişkin değildi, madem kontrol etmekte bu kadar ısrarcıydınız, evlendirip başka bir yasal varis edinmesine müsaade etmeseydiniz. çirkinliğe bak, bana çay servisi yapmadı diye gelini gazete gazete dolaşıp kötülüyorlar. alkışlıyorum, baya olgunmuşsunuz. baya yüce gönüllü, baya alî insanlarmışsınız.

kadındır işte

kadın ölmüş olsa
o erkek her gece intikam yeminleri ederdi

ölen kişi için kadının açtığı dava ceza davası değil. ceza davasını devlet açıyor ve devam ediyor.
ceza davasında kadın davacı olmadığı için şikayet sahibi olması ve şikayetini çekmesine mümkün değil.

kadının açtığı dava tahminimce tazminat davası.

davalı olan taraf suçunu kabul edip tazminatı ödediyse, yok istemem deyip, beş sene bekleyip mahkemeden aynı parayı alayım dermisiniz?

ekşide de aynı konu vardı, herkes topa tutuyor ama ceza davası zaten devam ediyor. tazminatın ödendiği durumda;
yok istemem mahkeme için senelerce bekliycem denmesinimi bekliyor yazarlar?