okumadığı kitabı okuduğunu söyleyen insan

eksikleri olan insandır.
muhtemelen sık yalan söyleyen, hızlıca savunmaya geçen, haksız olduğunu kabul etmeyen birisidir.
belkide hayat onu böyle olmaya itmiştir, olmak istediği insana dönüşmesine fırsat vermemiştir.
olmak istediği insan gibi davranmaya çalışıyordur ve bu hassas karakteri ne zaman tehdit altında kalsa yüzünü öfkeye dönüyordur.

yada sen ben gibi normal insandır, filimini izlemiştir laf arasında okudum deyip geçmiştir.

ortamda kültürlü görünmeye çalışan insandır.

kendini ortamda düşük göstermemeye çalışan insandır. olsa klasik bir söz olan bilmemek değil öğrenmemek ayıptır sözü bu kısma oldukça uygundur.

okumadığı halde kitaptan bahsediyor, kitap hakkında rahat konuşabiliyorsa, tebrik edilmesi gereken insandır. sonuçta okumasa da, gerekli araştırmayı yapmış, kitap hakkında az çok bir şeyler okumuştur. ve okuduğu halde bir şey hatırlamayan bana göre daha çok şey biliyordur. ne okuduğum kitap ne de izlediğim film/dizi aklımda kalmıyor.*

dinlemeye, öğrenmeye ve yeniliğe açık olmayan insandır.

en kötüsü de kendini bilge sanan versiyonudur. hatta okuduğum bir kitap için bana, okumamış olduğu her şekilde belli olmasına rağmen, "hayır, yanlış hatırlıyorsun. o kitap öyle değildi" demeye varacak kadar kendisinden bir haber olanını da gördü bu gözler. üzücü.

oysa ne kadar güzel bilmemek. hele ki türk toplumunda. nerede hangi konuyla ilgili olursa olsun "bilmiyorum" demeniz yeterlidir. herkes size bir şeyler katmaya, bilmediğinizin erdemini üzerinizde taşıdığınız için sizi onurlandırmaya başlar.


bilmemek de güzel şey.

bir de story paylaşarak yalanlarını e-yalan olarak herkese ulaştırır.

bir zamanlar en yakın arkadaşım olan birine açılmış tanım olabilir.

yazıktır, gitmeyin üstüne büyüyünce okur.

örnek verecek olursam tam da aşağıdaki gibi bir insandır…

küçük prens, tyrion lannister'ı anlatıyor.

dumas'ın üç silahşörünü de bugün kurtlar vadisi ve kurtlar vadisi pusu diye uyarladılar televizyona zaten.
e kim olduklarını da biliyorsunuz, polat, memati, abdülhey...

mesela ince memed, kişisel gelişim kitabıdır. 1 haftada 10 kilo verdiren ilaç desteksiz diyetle zayıflayan memed'in azmini anlatır kitap.

recaizade mahmut ekrem'in araba sevdası'nı da hızlı ve öfkeli olarak izledik. recaizade'yi vin diesel ne güzel oynamıştı.
hatta roman o kadar tuttu ki dünya oyun devi bir marka, need for speed adıyla piyasaya bir dünya oyun sürdü..

george orwell hayvan çiftliği'nde çiftlik hayatının zorluklarını anlatmıştır. çiftçinin çilesi nakış gibi ince ince işlenmiştir satır aralarına...

oğuz atay tutunamayanlar'ında metrobüste tanışan iki gencin aşkını anlatıyor mesela.

ve sabahattin ali... madonna isminde bir kürk işçisinin sesinin güzel olmasının keşfedilmesiyle sefaletle geçen hayatının kürkler ve mücevherlerle dolu bir hayata evrilmesini konu alır. tabi ilişkilerini, aşklarını da... en sevdiğimdir. he altını çizcek bir şey bulamadım tabi bu kitapların. şeydiler, hitap etmiyorlardı bana...

o değilde helal olsun orhan pamuk'a. kırmızı başlıklı kız'ın hikayesini anannemin annesi bile anlatmış ananneme. bak böyle olsa tüm yazarlarımız keşke, hep herkesin okuyacağı şeyler yazsalar.

ne işin var senin alman milliyetçisi karl'ın kitabıyla. hem mark tedavülden kalkalı çok oldu, euro oldu hep oralar. karl haklı olsa mark tedavülden kalkmazdı. ya bir de adamın kitabının ismini gidip avm ye vermişler. capitol nedir ya. zaten eski havası da yok. bitmiş capitol... ben zorlu seviyorum...

hemen başımdan geçeni anlatayım az bir zamanınız varsa.

kitap okumayı çok severim. kitaplıklar dolusu kitap okumuşluğum vardır.

geçenlerde bir gün bir teyzemizle zülfü livaneli ile ilgili konuşuyoruz. işte çok severim dedim. yazarlığı sürükleyici dedim. hangi kitaplarını okudun dedi. okuduklarımın ismini söyledim saydıklarımın içinde o an okumakta olduğum kardeşimin hikayesi kitabının da ismi vardı. sorun şu kitaba henüz yeni başlamıştım ama karşımdakine okudum demiş oldum.

teyzem sordu. ben kardeşimin hikayesi kitabını okumadım. konusu ne, hikayesini biraz anlatır mısın?

soru hiç beklemediğim yerden gelmişti. yalan söylemiş gibi de olmak istemiyorum. kitap arkasından, netten aklımda kalanlarla bir şeyler geveledim. sonra hızlıca başka konuya geçtim. umarım kitabı okumaya anlattıklarımı unutunca başlar.

kitap okuyarak karşıdakini etkileyebileceğini düşünen insandır. ancak karşısında hakikaten kitap okuyan bir insan varsa dumura uğrar. dikkat etsin.

kitap okumayı seven biri olarak bu okuyucuyu karşındaki kişiye kendini küçük düşürmemek için söylenen ufak bir yalandan ibarettir benim fikrime göre.
mesela arkadaşınla ya da sevgilinle sahaftasın sana sevgilin bu kitabı okudun mu diyor sende kitap okumayı seven biri olarak okudum diyorsun ama kitabı okumadın. burada ki amaç kendini karşındaki şahısa küçük düşürmemektir.

böyle insanlar çok var bide kitabı okumuş gibi atıp tutuyorlar.

(bkz: kürk mantolu madonna)

istediği kadar söylesin. kitaptan bir şey sorarım. dımdızlak kalır.

insan gibi insandır. insanın hasıdır.

ağzı laf yapıyorsa, güven veriyorsa anlaşılmayabilir. tabi bunlara ne gerek var. teallam ya.(bkz: swh)

soru sorduğunuzda tökezleyecek kişidir.
bi' gün arkadaşım kitaplar hakkında konuşurken bir yazar sordu daha doğrusu ben öyle olduğunu sanıyordum tanımıyorum dedim hangi kitapları var belki benim de hoşuma gider dediğimde ırın gırın etti sonra gülmeye başladı. ben seni kekleyecekken kendim düştüm iyimi diye aslında öyle bir yazar yokmuş. aaa evet güzel falan desem hah orda ayvayı yedik*. hayır yani ne gerek var böyle şeylere ille oku diye yada o tarzı beğen şu yazarı sev diye silah dayamıyor kimse.

aklıma hep kürk mantolu madonna kitabının şarkıcı modonna'yı anlattığını canlı yayında söyleyen cahil kadın geliyor. okumadıysan okumadın kardeşim ne sallıyorsun. kör cahillik.

ben. inanmasin millet banane. soylerim ben, inanirsan o senin malligin.