online oyunlarda yaşanan rezil durumlar

online oyunlarda hesaplarımı epey kasmamdan mütevellit yersiz özgüvenim sonucu çokça başıma gelen hadisedir. bana bırakın diye caka satarken patlamam, akabinde aa gençler noldu birden öyle diyerek geçiştirdiğim ama aslında içimi kasip kavuran durumdur.

porno izlerken teamspeak'in açık kalması ve ctrl komutunu da ayarlamamış olmam.
kimse de sesini duyduğunu çaktırmamıştı. bütün oda dinledi ben izledim.

takımı satarken mikrofonu açık unutmuştum, çok rezildi o günden sonra oynamadım zaten.

pubg'de pusmuş avımı beklerken, alt kattan gelen ayak seslerinin heyacanıyla oyun karakterinin altına işemesi. neyse ki rakip insaflıymış da öldürmeden sakat bırakmışlardı.

knight online oynamaya ilk başladığım dönemlerde karakterime o döneme göre oldukça iyi oyun parası kasmıştım. daha sonra bu oyun parasıyla karakterin eline düzgün bir silah almak için pazarın yolunu tuttum. bir o tezgaha bakıyorum bir diğer tezgaha... tezgah başında bekleyen oyunculara birer birer selam verip, "en son kaça verirsin usta " yazarak, ticari zekamı kullanarak uygundan silah almayı planlıyorum. sonrasında mesajıma cevap veren bir satıcı, diğerlerine nazaran bayağı uygun fiyat çekince, "ahaa işte bu!" diyerek atladım sazan gibi.
eleman tezgaha misal 50m'ye koyduğu silahı bana 30m'ye vereceğini söylemişti. daha sonrasında transfer yapacağımız "trade" ekranı yani ticaret ekranı açıldı. ben paramı koydum, herif silahı... mouse ile silahın üzerine gelerek baktım, gözlerim parlıyor, büyük kardayım. daha sonrasında ne olduysa bu ticaret ekranı kapandı. herifçioğlu tekrar ticaret isteği attı, kabul ettim. tekrar paramı koydum, herif itemi koydu, ticaretimiz sonlandı. daha sonrasında hevesle itemi elime alayım der iken, bir de ne göreyim? herif bana esas alacağım silahla aynı silahı, fakat düşük özellikli olanını vermiş. tabii ben mesaj atıp rica minnet yazdım herife, kar eder mi? herif cevap vermiyor, istifini bozmadı. olan bizim emeğimize, kastığımız coinlerimize oldu...

ilkokula gittiğim zamanlarda (sanırım ya 4. sınıfım ya 5) internet tarayıcısından oynana bir oyun çıktı.
pokemon crater.
çevrem deli gibi bu oyunu oynuyordu.
tabi ben de başladım.
gecemi gündüzüme kattım. sürüsüyle pokemon yakaladım.
bir gün hesabıma bir mesaj geldi.
mesaj ingilizceydi. hemen yan odada bulunan ablamı çağırdım. kendisinin ingilizcesi iyidir.
mesajda "çok iyi bir oyuncusunuz, sizin yeteneklerinizden faydalanmak istiyoruz. sizi yetkili yapıcaz. fakat hesap şifrenizi vermeniz lazım." yazıyordu.
ben havalara uçtum. sonunda değerimi anladılar gibisinden.
neyse verdim şifremi ve beklemeye başladım.
ertesi gün oyuna girdiğimde tüm emek verdiğim pokemonlarım yerinde yoktu.
o gün ilk ve son kez dolandırılmıştım.
saf armullah gitmiş yerine şüpheci, sorgulayan armullah gelmişti.
yıllar geçti ben bu beni dolandıran adamı kötü anmak yerine iyi ki beni o gün dolandırmış diyorum.
enteresandır bu olay benim pokemon sevgimi hiç olumsuz etkilemedi.

pugb de türklerin sürekli yerde sürünerek
ilerlemesi
abi bu nedir ya
mehter marşı çalıp bütün türkler toplanıp
prisona baskın yapmamız lazım
zamanında viyana kapılarından dönen atalarımıza
hakaret ettirmeyelim

(bkz: avataria) oynayan bilir.
zamanında taciz iddiaları nedeniyle ortalığı çok karıştırmıştı, tıpkı sanalika gibi minik karakterler oynattığınız online bir oyundu, evlenebiliyor, ev alabiliyor ve hatta çocuk bile yapabiliyordunuz. diyalog geliştirme mümkün olduğundan bel altı ve rahatsız edici, tacize varan durumlar çok kez yaşanmıştır.

uğruna nice facebook hesapları babalar tarafından kapatılmış, sonra birileri* tarafından yanlışlıkla geri kurtarılmak suretiyle tekrar açılmıştır. akabinde hesabı yanlışlıkla kurtarılan arkadaş hatırladığım kadarıyla oyunu oynamaya devam etmiştir.

knight online’da maradonda pazarda chitin helmet baktığım bir günde bir mesaj aldım mesajda aynen şu yazıyordu “sa abi benim bir charım var itemlerimi sana versem yeni açtığım chara geçirsem olur mu” dedi. ben de “tamam kardeşim” dedim geçtik sote bir yere. bu çocuk bana yolluyor +7 raptor, warrior setler böyle +7 ,sağlam yüzükler falan bir de 200m para. “abi ben geliyorum hemen sana güvendim” dedi. o an içim içimi yiyordu şimdi gitsem ne olur dedim hiçbir şey olmaz ama yok yok ayıp olur dedim içim içimi yiyordu açıkçası. neyse bu çocuk geldi abi geldim buradasın dedi hadi yolla dedi. çocuğa tam yollayacaktım itemleri iptal ettim ve abi ne oldu dedi ben de koşarak uzaklaştım o da arkadamdan gelmeye başladı “abi sana güvendim” dedi. hiçbir şey yazmadan uzaklaştım. sonra ne mi oldu asıl rezil durum şuydu. bilen bilir eskiden trade ekranında bir bug yapılıyordu inventory sayfan bomboş gözüküyordu. bana bunu birisi yapmıştı ve hesabının şifreyi ver ben hallederim dedi ve ben de vermiştim beni komple soymuşlardı. bu oyunda dolandırmak ve dolandırılmak çok kolaydı çünkü herkes çocuktu. şu muhabbetler bile vardı sa abi civciv nasıl patlıyor. bunu da bilen bilir.

ultima online oynarken benim char blacksmithdi.
arkadaşa script yazıp madene atardım, arkadaş da saatlerce maden kazısı yapar ve biriktirirdi.
yahu bu adamın üstünde değerli hiç bir şey yok.
kendi çapında çalışıyor işte.
pk*lar boş boş gezerken gelip benim adamı keserlerdi.
yani sırf i***ğine yapıyorlardı.
sonra sabah uyandığımda bakardım ne toplamış benim adam diye ama cesedini bulurdum.
böyle namussuzluk olmaz kardeşim.*
lütfen kendi halinde olan char'ları kesmeyin.

online satranç oynarken internetin kesilmesi durumu örnek olarak verilebilir.

r6'e yeni başladığım zamanlarda sürekli kendi takım arkadaşıma sıkıyordum. arkadaşım bana oyunu öğretmeye çalışırken sürekli kendi takım arkadaşlarımı oyundan bezdiriyor, bizim dronelarımızı veya kameralarımızı kırıyordum. ses arkadan geliyorsa önüme bakıyordum, sağdan geliyorsa sola bakıyordum (sesler garip geliyor ne yapabilirim :'( ). hem kendimi hem arkadaşımı rezil ediyordum her seferinde.

satranç oynarken çoban matına benzer bir mat yapacaktım baya da üstünüm oyunda, şahın önündeki kareye geleceğime onun bir arkasındaki kareye geldim ve koskoca veziri 1 götü boklu piyona ezdirdim.

ek: benzer durumu yaşadığımda hamleyi geri almayı teklif ediyorum ama ispanyollar, ingilizler, almanlar hayatta kabul etmiyor ancak toplum olarak sevmediğim araplara ne zaman hamleyi geri alma isteği gönderdiysem kabul etti, brezilyalılar da kabul ediyor.

ermeni biriyle oynarken hayatta yapmayacağım bir hamleyi yaptım, bunu o da biliyor ancak teklifimi kabul etmedi ben de pes etmedim oyunu topladım ve mat ettim. sonunda ermeni'ye: "do you remember? azarbaijan was fucked you same as this" yazmıştım.

bir an gaza gelip, "sen bu oyunu sil kanka." lafını etmek ve ardından laf yetiştirilen kişiden on kat daha kötü oynamak... anlatırken bile kipkirmizi oldum. allah kimseyi valorant batağına düşürmesin. sigarayı bıraktım şu amk oyununu bırakamadım.

herkesin hata üstüne hata yapıp oyunu çıkmaza sokması ancak ihalenin sizin üzerinize kalması. neden? çünkü tüm üyelerinin kasmış olduğu rakip takımla 1v5 mücadele edemediniz.

küçükken silkroad oynardık, çoğu kişi bilir zaten oyunu.

ben ametörüm, hiçbir şeyim yok , bir tane arkadaşım var ama üff nasıl çar var.

çar abisininmiş, çocucuğuz ya hava atıyoz, çocukça şeyler işte, bir gün çağırdı beni evine okuldan kaçalım, gel itemlere bakalım dedi

yakındı evi gittik, bu hava olsun diye binlerce liralık , oyunun en pahalı itemini milletin içinde yere atıp atıp alıyor

aklımızca dalga geçiyoruz, son atışında alamadı, kaptırdı

nasıl ağlıyor ama çocuk, 3-4 ay ağladk öyle

çocuksun bide en büyük para 5 lira, binlerce lirayı hesaplıyomuyorsun bile.


yazık olmuştu hhahahhaaha.

olay 1
party başkanını nasıl kepaze ettim? yaz kızım.

knight online' da battle priest oynadığım zamanlardı. bilmeyen için şöyle anlatayım; healci, buffçı, defans düşük ama yaradana sığınıp vuruyor.

normalde destek sınıfı olarak oynayan bu sınıfı, saldırı kasarsanız deli dehşet vuruyordu. seviye kasarken, destek olarak takılıyordum.

yine böyle bir günde destek olarak apost takılırken, party başkanı beni atıp arkadaşını aldı partiye. bu müsade istenmediği zaman yapılırsa çok büyük saygısızlıktı. herkes sırasını beklemek zorundaydı. bana desteğe ihtiyacı olmadığını, zaten destek olduğum için de bi b*k yiyemeyeceğimi söyledi.

o zamanlar battle priest pek bilinmiyor. çıkardım baba yadigarı rebirth iron impact'i, bastım buffları, bastım kitabı, yaaaa hak. bir vuruyorum yaratıkların kutusu bende kalıyor. koskoca party 8 kişi benim kadar vuramıyor. sonra diz çöktürüp hepsini imana getirdim. partiyi bozdurup başkan oldum ve o ikisini s1kt1r ettim.

olay 2
aynı zamanlarda düşük clanlarda takılıyordum. gücümü bilen başkan beni yardımcı yapmıştı. bunu gören bir oyuncu asas, priestden olmaz o iş gel vs atalım demişti de arenaya gidince tek yedikten sonra priest karakter açıp izimden gelmişti.

kendi rezilliğim yok mu? var tabi onları da bir ara yazacağim.

free fire ekip çarpışması derece modunda oyun berabere son turda teke tek en kötü oyuncuyla kalıp ms 999+ olduğu için ölmek.

yıllar önce metin2'deki sura karakterimin başlı başına ta kendisi.

kuzenimin tavsiye ve ısrarı sonucu dahil olduğum oyunda suraların ne kadar güçlü karakterler olduğunu duyunca açayım dedim. kasması zordu tabii ama olsun dedim, açtım. o zamanlar para konuşmuyordu tabii oyunda. emekle dönüyordu her şey.

fakat tabii oyun hakkında hiçbir bilgim ve araştırmam olmadığından "oynarken öğrenirim" mantığıyla, uçan tekme girişi yaptığım için oyuna, statüleri, skilleri karman çorman dağıttım. sura oldu mu sana eziğin en önde bayrak taşıyanı! bir savaş esnasında yahut kuzenimin "ver çarı da vs atayım" talepleri sırasında yaşanan "eyvah sura var!" ya da "sura her türlü alır" yorumlarından sonra benim sura hep yerlerde paspas... epey bir rezil olduktan sonra yenisini açıp bilenlerden ve internetten de akıl almak suretiyle canavar gibi sura kastım.

yıllar sonra 103 lvl olunca arkadaşın biri benim çarla hile yapıp banlatmasaydı hâlâ duruyor olacaktı güzel kızım. * *

bir keresinde pubg oynarken pkklıların olduğu bir gruba düştüm. ibneler rakiplere değil bana odaklandı şanlarına yakışır şekilde beni molotofla bayıltıp tavayla kafama vura vura öldürdüler.