yazar: murathan mungan
basım yılı: 2008
yazarın kendi yaşamından, özelikle çocukluğundan kesitler sunduğu, yaşama ve kendisine dair tespitlerin olduğu, kendisiyle ve aile bireyleriyle zaman zaman hesaplaşma içine girdiği sarsıcı bir kitap.
basım yılı: 2008
yazarın kendi yaşamından, özelikle çocukluğundan kesitler sunduğu, yaşama ve kendisine dair tespitlerin olduğu, kendisiyle ve aile bireyleriyle zaman zaman hesaplaşma içine girdiği sarsıcı bir kitap.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 10.05.2021 15:03 tarihinde açılmıştır.
1.
bir murathan mungan kitabıdır.
paranın cinleri bir yazarın kendini açıklama ihtiyacının dışavurumu olan bir kitap. murathan mungan nedense bunu yapma ihtiyacını çok hisseden bir yazar.diğer deneme kitalarında da aynı sıkıntılarını okurlarıyla paylaşmıştı mungan. geçmişiyle sürekli bir hesaplaşma halinde. hatıralarını ona acı veren olaylar olarak anlatıyor her daim. bu kitapta da aynı şeyleri görmek mümkün. kitap sürükleyici, okudukça daha fazla okuma isteği doluyor insanın içinde. okuduğunuz murathan mungan kitaplaındaki bazı bölümlerin neden yazıldığını, bu böülmlere hangi anıların ilham verdiğini ya da kaynak olduğunu anlatmış yazar. dağınık yatak isimli senaryosunu yazdığı filmde müjde ar’ın canlandırdığı benli meryem karakterinin söylediği mehtaplı gecelerde hep seni andım şarkısının hayatındaki yerini ve o filmde aldığı küçük rolü anlatmış.
kırk oda kitabındaki kendini göstermekten kaçınan, ama keşfedilmek istenen kahramanın neden öyle olduğunu anlatmış bir başka yazıda da. hayran olunan bir yazarın ayak izlerini takip etmek için mükemmel bir kitap. ayrıca babası ile olan ilişkisi üzerine de uzun uzun konuşmuş yazar. içini dökmüş anlaşılacağını umarak, okurlar tarafından. annesini, annesi olmayanı, sevgililerini, onlarla yaşadıklarını ve yaşayamadıklarını anlatmış. bazı bölümlerde sanki murathan mungan’ın evine gitmişsiniz de o da size aile albümündeki bazı fotoğrafların öyküsünü anlatıyormuş duygusun hissediyorsunuz. ne kadar iyi anlattığıysa sanırım şüpheye yar bırakmayacak kadar açıktır. beni en çok etkileyen bölüm babasına ait bir fotoğrafta beyazbir kağıt olarak göründüğüdür. murathan mungan’ın yol haritası o fotoğrafta çizilmiştir belki de. ve mardin… içinde taşıdıkça yabancılaştığı şehir. çocukluğunun geçtiği, hatta geçip kaybolguğu şehir. nasıl yazacağını bilmediği, belki yazmaya cesaret edemediği şehir. okurken murathan mungan’ın anılarıyla göreceğiniz şehir. mardin murathan mungan’a ait bir şehirdir artık benim için. prag ne kadar kafka’ya aitse o kadar hem de. okuduğunuz yazarları tanımadığınız da anlattıklarını tam olarak anlamanız pek mümkün olmayacaktır. paranın cinleri bir yazarı tanımak için başlangıç olabilecek bir yapıt. ben bu yazıyı o şarkının bir bölümüyle bitirmeyi uygun buldum:
mehtaplı gecelerde hep seni andım
ah ah hep seni andım
belki gelirsin diye boş yere yandım
ah ah boş yere yandım
belki gelirsin diye boş yere yandım
ah ah boş yere yandım
yeter artık çektiğim bu kadar çile
ah ah bu kadar çile
belki gelirsin diye boş yere yandım
ah ah boş yere yandım
paranın cinleri bir yazarın kendini açıklama ihtiyacının dışavurumu olan bir kitap. murathan mungan nedense bunu yapma ihtiyacını çok hisseden bir yazar.diğer deneme kitalarında da aynı sıkıntılarını okurlarıyla paylaşmıştı mungan. geçmişiyle sürekli bir hesaplaşma halinde. hatıralarını ona acı veren olaylar olarak anlatıyor her daim. bu kitapta da aynı şeyleri görmek mümkün. kitap sürükleyici, okudukça daha fazla okuma isteği doluyor insanın içinde. okuduğunuz murathan mungan kitaplaındaki bazı bölümlerin neden yazıldığını, bu böülmlere hangi anıların ilham verdiğini ya da kaynak olduğunu anlatmış yazar. dağınık yatak isimli senaryosunu yazdığı filmde müjde ar’ın canlandırdığı benli meryem karakterinin söylediği mehtaplı gecelerde hep seni andım şarkısının hayatındaki yerini ve o filmde aldığı küçük rolü anlatmış.
kırk oda kitabındaki kendini göstermekten kaçınan, ama keşfedilmek istenen kahramanın neden öyle olduğunu anlatmış bir başka yazıda da. hayran olunan bir yazarın ayak izlerini takip etmek için mükemmel bir kitap. ayrıca babası ile olan ilişkisi üzerine de uzun uzun konuşmuş yazar. içini dökmüş anlaşılacağını umarak, okurlar tarafından. annesini, annesi olmayanı, sevgililerini, onlarla yaşadıklarını ve yaşayamadıklarını anlatmış. bazı bölümlerde sanki murathan mungan’ın evine gitmişsiniz de o da size aile albümündeki bazı fotoğrafların öyküsünü anlatıyormuş duygusun hissediyorsunuz. ne kadar iyi anlattığıysa sanırım şüpheye yar bırakmayacak kadar açıktır. beni en çok etkileyen bölüm babasına ait bir fotoğrafta beyazbir kağıt olarak göründüğüdür. murathan mungan’ın yol haritası o fotoğrafta çizilmiştir belki de. ve mardin… içinde taşıdıkça yabancılaştığı şehir. çocukluğunun geçtiği, hatta geçip kaybolguğu şehir. nasıl yazacağını bilmediği, belki yazmaya cesaret edemediği şehir. okurken murathan mungan’ın anılarıyla göreceğiniz şehir. mardin murathan mungan’a ait bir şehirdir artık benim için. prag ne kadar kafka’ya aitse o kadar hem de. okuduğunuz yazarları tanımadığınız da anlattıklarını tam olarak anlamanız pek mümkün olmayacaktır. paranın cinleri bir yazarı tanımak için başlangıç olabilecek bir yapıt. ben bu yazıyı o şarkının bir bölümüyle bitirmeyi uygun buldum:
mehtaplı gecelerde hep seni andım
ah ah hep seni andım
belki gelirsin diye boş yere yandım
ah ah boş yere yandım
belki gelirsin diye boş yere yandım
ah ah boş yere yandım
yeter artık çektiğim bu kadar çile
ah ah bu kadar çile
belki gelirsin diye boş yere yandım
ah ah boş yere yandım
devamını gör...