2020 yapımı ve 10 bölümden oluşan dizide, dedektif tiego ve ortağı bir cinayeti araştırırken kendilerini fantastik olayların içinde bulur. imdb: 6.0
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "aksi ve nalet" tarafından 13.04.2022 19:59 tarihinde açılmıştır.
1.
2020 yapımı 10 bölümden oluşan ve penny dreadful adını rezil rüsva eden dizidir.
bir penny dreadful aşığı olarak çok yüksek beklentiler ile yayınlanmasını beklemiştim dizinin. dizimiz bu sefer amerika'da geçiyor olacaktı. dizi henüz gelmeden evvel başrolü için tonla geldi, başrolü niçin bu kadar eleştirdiler anlamamakla birlikte, sanırım bir kesim kadını yakıştırmamıştı penny dreadful temasına. ben açıkçası yakıştırdım çünkü natalie diziyi sırtlandı. dizide tam olarak 4 farklı karakteri canlandırdı ve dördünün de hakkını verdi. tabii burada makyaj ve kostüm sanatçılarının hakkını asla yememek lazım, müthiş bir çalışma vardı ortada.
neyse firişi fazla uzattık, konusundan bahsedelim. 2. dünya savaşı sırasında amerika'da geçiyor dizimiz. dizinin başlangıcında oldukça trajik sahneler izliyoruz, açıkçası bu dizinin başında yaşanan büyük yangını ve tiego'nun melek tarafından kurtarılışını, göğsünde melek eli taşımasını ileriki bölümlerde açıklarlar diye sabırla bekledim. çok yüksek ihtimal başka sezon çekilseydi o sezonlarda açıklayacaklardı bu yüzden dizinin başı ve sonu kopuk.
biraz da olumlu yönlerinden bahsedilecek olursa dizi cesurdu. ikinci dünya savaşı sırasında tek ırkçılığın almanya'da döndüğünü düşünmek aptallık olur. zaten dizi fantastik-korku temasından bu yüzden epey sıyrılmış çünkü meksikalılar ve amerikalılar arasındaki sürtüşmelere çok fazla yer verilmiş. öyle böyle değil.
şimdi karakterlerden ufaktan bahsedeyim hatırladığım kadarıyla. tiego vega dedektif oluyor ve departmandaki tek meksikalı. anladınız hemen olayları. beyaz polisler onu dışlıyor falan. sonra bir tarikatın işlemiş olabileceği izlenimini uyandıran cinayet vakası ile dizi polisiyeye dönüyor. vega'nın babacan bir ortağı var, tahmin edin neden onunla ortak olmayı seçti? yahudi çünkü kendisi de. iki ötekileşmiş insan anlıyorsunuz değil mi?
neyse efendim, bu iki ortak cinayetleri araştırırken kendilerini garip bir kilisede buluyor, kilisenin sahibi kızını tabiri caizse isa etmiş orada, herkes kıza tapıyor. anlamak oldukça güç. cinayet vakası derken bir anda meleksi güzel bu kız ile tiegonun aşkına dönüyor ulan dizi. ha fantastik ve korku bunun neresinde derseniz, başrolu üstlenen ve 4 rolde oynayan natalie bir iblis gibi zıkkım birşey. kılık değiştirerek hem meksikalıları kışkırtıyor, hem amerikan tarafları kışkırtıyor, yetmiyor almanya'dan gelmiş insanları da kışkırtıyor, ulan yetmiyor dizinin başındaki yangını çıkarıp onca insanın yanarak ölmesine sebep oluyor. bahsettiğim yangında bu iblisin kardeşi olduğunu düşündüğüm meleksi bir kadın da tiego'yu kurtarıyor ve tiego'nun göğsünde melek eli kalıyor.
oldukça karışık. dediğim gibi yüksek ihtimalle sonradan bağlanacaktı olaylar ancak ilk sezonda izleyiciyi kendine çekmeliydi ki diğer sezonları heyecanla bekleyelim. penny dreadful nereye sen nereye eey city of angels? hayal kırıklığı.
penny dreadful dizisinden sadece john clare karakteri vardı ancak oyuncusu beni hayal kırıklığına uğrattı. kendisinin oyunculuğuna aşıktım ama maalesef o kadar donuk o kadar kötü oynamıştı ki resmen üzüldüm onun adına.
çerezlik uçuk polisiye izleyecekseniz buyrun izleyin. benim puyanım zifır.
ukdemdi doldurdum. *
bir penny dreadful aşığı olarak çok yüksek beklentiler ile yayınlanmasını beklemiştim dizinin. dizimiz bu sefer amerika'da geçiyor olacaktı. dizi henüz gelmeden evvel başrolü için tonla geldi, başrolü niçin bu kadar eleştirdiler anlamamakla birlikte, sanırım bir kesim kadını yakıştırmamıştı penny dreadful temasına. ben açıkçası yakıştırdım çünkü natalie diziyi sırtlandı. dizide tam olarak 4 farklı karakteri canlandırdı ve dördünün de hakkını verdi. tabii burada makyaj ve kostüm sanatçılarının hakkını asla yememek lazım, müthiş bir çalışma vardı ortada.
neyse firişi fazla uzattık, konusundan bahsedelim. 2. dünya savaşı sırasında amerika'da geçiyor dizimiz. dizinin başlangıcında oldukça trajik sahneler izliyoruz, açıkçası bu dizinin başında yaşanan büyük yangını ve tiego'nun melek tarafından kurtarılışını, göğsünde melek eli taşımasını ileriki bölümlerde açıklarlar diye sabırla bekledim. çok yüksek ihtimal başka sezon çekilseydi o sezonlarda açıklayacaklardı bu yüzden dizinin başı ve sonu kopuk.
biraz da olumlu yönlerinden bahsedilecek olursa dizi cesurdu. ikinci dünya savaşı sırasında tek ırkçılığın almanya'da döndüğünü düşünmek aptallık olur. zaten dizi fantastik-korku temasından bu yüzden epey sıyrılmış çünkü meksikalılar ve amerikalılar arasındaki sürtüşmelere çok fazla yer verilmiş. öyle böyle değil.
şimdi karakterlerden ufaktan bahsedeyim hatırladığım kadarıyla. tiego vega dedektif oluyor ve departmandaki tek meksikalı. anladınız hemen olayları. beyaz polisler onu dışlıyor falan. sonra bir tarikatın işlemiş olabileceği izlenimini uyandıran cinayet vakası ile dizi polisiyeye dönüyor. vega'nın babacan bir ortağı var, tahmin edin neden onunla ortak olmayı seçti? yahudi çünkü kendisi de. iki ötekileşmiş insan anlıyorsunuz değil mi?
neyse efendim, bu iki ortak cinayetleri araştırırken kendilerini garip bir kilisede buluyor, kilisenin sahibi kızını tabiri caizse isa etmiş orada, herkes kıza tapıyor. anlamak oldukça güç. cinayet vakası derken bir anda meleksi güzel bu kız ile tiegonun aşkına dönüyor ulan dizi. ha fantastik ve korku bunun neresinde derseniz, başrolu üstlenen ve 4 rolde oynayan natalie bir iblis gibi zıkkım birşey. kılık değiştirerek hem meksikalıları kışkırtıyor, hem amerikan tarafları kışkırtıyor, yetmiyor almanya'dan gelmiş insanları da kışkırtıyor, ulan yetmiyor dizinin başındaki yangını çıkarıp onca insanın yanarak ölmesine sebep oluyor. bahsettiğim yangında bu iblisin kardeşi olduğunu düşündüğüm meleksi bir kadın da tiego'yu kurtarıyor ve tiego'nun göğsünde melek eli kalıyor.
oldukça karışık. dediğim gibi yüksek ihtimalle sonradan bağlanacaktı olaylar ancak ilk sezonda izleyiciyi kendine çekmeliydi ki diğer sezonları heyecanla bekleyelim. penny dreadful nereye sen nereye eey city of angels? hayal kırıklığı.
penny dreadful dizisinden sadece john clare karakteri vardı ancak oyuncusu beni hayal kırıklığına uğrattı. kendisinin oyunculuğuna aşıktım ama maalesef o kadar donuk o kadar kötü oynamıştı ki resmen üzüldüm onun adına.
çerezlik uçuk polisiye izleyecekseniz buyrun izleyin. benim puyanım zifır.
ukdemdi doldurdum. *
devamını gör...