1.
tam adı: kaarlo pentti linkola, 7 aralık 1932 - 5 nisan 2020.
mevcut tüm eğilimlerin en sefil olanı, elbette, on yıllardır tırmanan ve hala büyüklüğü artan organizmaların kitlesel yok oluşudur.
can life prevail?: a revolutionary approach to the environmental crisis. page 183
derin ekolojist, eko-anarşist, polemikçi, kitlesel yok oluşçu, ve ornithologist (dünya soykırımının tek çıkış kapısı olduğu vurgulayan) ve ötenazi kilisesindekilerinde, dikkatini cezbetmiştir. en cazip gördüğü insan soyunun eradicate'a uğramasını yazılarında devamlı terennüm edenlerden. ayrıksı düşüncelere yön vermiş isimlerdendir. kadınların yönettiği dünya nasıl olurdu diye metinleri de var. ama son kertede orada da mutabık kalmaz: ve kısmi bir abolish'den insanın kendi kendini zail etmesine sıcak bakarak, sadece oradan da dem vurmaz... dahası, bizzat insanlığın eradikasyona uğramasını salık verir:
"batı kültürünü yok eden dünya yaşamının ilerlemesini bozan her eylem olumludur."
vhmt veya human extinction while we still can gibi kök-kurutucu organizasyon dahi olmayanlarında düşünsel yönden öncülüğünü yapmıştır.
antinatalizm'de aşarak; ''dünyanın yaklaşan çöküşünün başlıca nedeni - kendi başına yeterli neden - insan nüfusunun muazzam büyümesidir: insan tufanı. yaşamın en büyük düşmanı çok fazla yaşamdır: insan yaşamının fazlalığı.'' der. efilist ve negativist tutumla kesintisiz bir izale olma senaryosunu dile getirir. insansızlaşmış, ve asla doğada yeri dahi olmayan; taksonomi arasında yer almaması gereken, virütikliğin yegane oyuncusu bizlerin, kendimizi lağvetmemiz gerektiğini öne sürerek gezegendeki kitlesel kıyıma göz kırpar.
daha da ileri giderek: ''dünya'nın canlı tabakasına yayılmış sakat bırakan insan örtüsü zorla daha hafif hale getirilmelidir: bu battaniyede nefes alma delikleri açılmalı ve insanın ekolojik ayak izi fırçalanmalıdır. böbürlenerek tüketilen tüketim biçimleri şiddetle ezilmeli, türlerin doğuştan gelen gücü şiddetle kontrol edilmeli ve zaten şiddetli bir şekilde doğmuş olanların sayısı azaltılmalıdır – mümkün olan her şekilde.''
(hocası 'der neo-nihilismus: anti-militarismus', eserini kaleme alan, ilk anti-natalist manifesto niteliği taşıyan; ve sadece mahlas kullanan, hiç kimse tarafından yazılmış, yani kurnig gibi siliniş tek çözümdür der.)
prenatal asalaklığa ve embryonic atrocity'e sunduğu ve sükse etmesine çözümüyse;
''küresel ölçekte, asıl sorun insan hayatının enflasyonu değil, sürekli artan, akılsız aşırı değerlemesidir. fetüslerin, prematüre bebeklerin ve beyin ölülerinin devredilemez yaşam hakkına yapılan vurgu, bir tür kolektif akıl hastalığı haline gelmiştir.''
alıntılamaların ekseriyeti: can life prevail? eserindendir.
düşünceleri bugünkü dünyada yararsızlığı kucaklıyor. böcekliği aşan mavi-cehenneme söylenecek tek şey: biyoteknolojiye biat etmek oldu.
world genoice olacaksa, insanlığın kendisi otolize olması bir kazanımdır. insan-merkezci yokluk tahayyüllemesi değil de annihilate uğraması en iyisidir.
mevcut tüm eğilimlerin en sefil olanı, elbette, on yıllardır tırmanan ve hala büyüklüğü artan organizmaların kitlesel yok oluşudur.
can life prevail?: a revolutionary approach to the environmental crisis. page 183
derin ekolojist, eko-anarşist, polemikçi, kitlesel yok oluşçu, ve ornithologist (dünya soykırımının tek çıkış kapısı olduğu vurgulayan) ve ötenazi kilisesindekilerinde, dikkatini cezbetmiştir. en cazip gördüğü insan soyunun eradicate'a uğramasını yazılarında devamlı terennüm edenlerden. ayrıksı düşüncelere yön vermiş isimlerdendir. kadınların yönettiği dünya nasıl olurdu diye metinleri de var. ama son kertede orada da mutabık kalmaz: ve kısmi bir abolish'den insanın kendi kendini zail etmesine sıcak bakarak, sadece oradan da dem vurmaz... dahası, bizzat insanlığın eradikasyona uğramasını salık verir:
"batı kültürünü yok eden dünya yaşamının ilerlemesini bozan her eylem olumludur."
vhmt veya human extinction while we still can gibi kök-kurutucu organizasyon dahi olmayanlarında düşünsel yönden öncülüğünü yapmıştır.
antinatalizm'de aşarak; ''dünyanın yaklaşan çöküşünün başlıca nedeni - kendi başına yeterli neden - insan nüfusunun muazzam büyümesidir: insan tufanı. yaşamın en büyük düşmanı çok fazla yaşamdır: insan yaşamının fazlalığı.'' der. efilist ve negativist tutumla kesintisiz bir izale olma senaryosunu dile getirir. insansızlaşmış, ve asla doğada yeri dahi olmayan; taksonomi arasında yer almaması gereken, virütikliğin yegane oyuncusu bizlerin, kendimizi lağvetmemiz gerektiğini öne sürerek gezegendeki kitlesel kıyıma göz kırpar.
daha da ileri giderek: ''dünya'nın canlı tabakasına yayılmış sakat bırakan insan örtüsü zorla daha hafif hale getirilmelidir: bu battaniyede nefes alma delikleri açılmalı ve insanın ekolojik ayak izi fırçalanmalıdır. böbürlenerek tüketilen tüketim biçimleri şiddetle ezilmeli, türlerin doğuştan gelen gücü şiddetle kontrol edilmeli ve zaten şiddetli bir şekilde doğmuş olanların sayısı azaltılmalıdır – mümkün olan her şekilde.''
(hocası 'der neo-nihilismus: anti-militarismus', eserini kaleme alan, ilk anti-natalist manifesto niteliği taşıyan; ve sadece mahlas kullanan, hiç kimse tarafından yazılmış, yani kurnig gibi siliniş tek çözümdür der.)
prenatal asalaklığa ve embryonic atrocity'e sunduğu ve sükse etmesine çözümüyse;
''küresel ölçekte, asıl sorun insan hayatının enflasyonu değil, sürekli artan, akılsız aşırı değerlemesidir. fetüslerin, prematüre bebeklerin ve beyin ölülerinin devredilemez yaşam hakkına yapılan vurgu, bir tür kolektif akıl hastalığı haline gelmiştir.''
alıntılamaların ekseriyeti: can life prevail? eserindendir.
düşünceleri bugünkü dünyada yararsızlığı kucaklıyor. böcekliği aşan mavi-cehenneme söylenecek tek şey: biyoteknolojiye biat etmek oldu.
world genoice olacaksa, insanlığın kendisi otolize olması bir kazanımdır. insan-merkezci yokluk tahayyüllemesi değil de annihilate uğraması en iyisidir.
devamını gör...
2.
penti deyince insan farklı görseller bekliyor.
nadasa bırakılmış ingilazca yazılar çıktı.
nadasa bırakılmış ingilazca yazılar çıktı.
devamını gör...