1981 yapımı filmde bir kadın boşanma kararı alır ve zamanla rahatsız edici davranışları artar.
imdb: 7.3
imdb: 7.3
5 ödül 4 adaylığı bulunuyor.
cannes film festivali- en iyi kadın oyuncu
cesar ödülleri- en iyi kadın oyuncu
özel mansiyon
uluslararası fantastik film ödülü
sao paulo uluslararası film festivali- eleştirmenler ödülü
cannes film festivali- en iyi kadın oyuncu
cesar ödülleri- en iyi kadın oyuncu
özel mansiyon
uluslararası fantastik film ödülü
sao paulo uluslararası film festivali- eleştirmenler ödülü
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "yok aslında şöyle diyecektim" tarafından 13.10.2021 16:19 tarihinde açılmıştır.
1.
ingilizce'de mülk, mülkiyet anlamına gelen bir kelimedir.
1981 yılında andrzej żuławski tarafından çekilen filmin de ismidir. bu film o yıl cannes'de en iyi film adayı olmuştur. ısabelle adjani'nin delirdiği sahnedeki gülüşü beni bir hoş etmektedir.
1981 yılında andrzej żuławski tarafından çekilen filmin de ismidir. bu film o yıl cannes'de en iyi film adayı olmuştur. ısabelle adjani'nin delirdiği sahnedeki gülüşü beni bir hoş etmektedir.
devamını gör...
2.
andrzej zulawski'nin gaspar noe'yu etkileyen 1981 yapımı sürreal filmidir.
film, gösterildiği dönem bazı ülkelerde yasaklanmış, bazılarında ise sansüre uğramıştır.
yönetmenin kendi boşanma sürecini anlattığı tamamen bilinçaltından beslenen farklı bir film.
film, gösterildiği dönem bazı ülkelerde yasaklanmış, bazılarında ise sansüre uğramıştır.
yönetmenin kendi boşanma sürecini anlattığı tamamen bilinçaltından beslenen farklı bir film.
devamını gör...
3.
1981 yapımı psikolojik-gerilim filmi.film çok çarpıcı ve adjani'nin oyunculuğu resmen hayran bıraktırıyor. bu filmin sanıyorum bu kadar çarpıcı olması seyirciyle birebir temas kurulmaya çalışılması.
film başta babanın aileyi ihmal etmesiyle başlıyor ve eşinin onu aldattığı bize gerçek olarak gösterilmeye çalışılsa da belki babanın açısından izliyoruz. diğer gerçeklikten kopulduğu sahnelerin gerçeğe en yakın olan sahneler olduğunu görüyoruz. baba bir yandan aileyi birarada tutmaya çalışıyor ama kadını sürekli suçluyor, kadın ise babayı. kadın sürekli boş ev olarak gösterilen yaratığın bulunduğu yere gidiyor ama eve hep geri geliyor. aralarındaki bu saplantı sürekli devam ediyor. bunu direkt gösteren sahne adam eşine ayaklarına kapansam da gidecek misin? eşi evet diyor. adam ayaklarına kapanıyor,eşi gittiğinde gelmesi için geri arıyor. aslında filmde onları ayakta tutanın saplantının kendisi olduğunu gösteriyor.
kadının asıl travması onu bastırıp nevrozmaya sürüklediği,elinin kontrolünü kaybettiği sahneler çok iyi.aslında lacan'ın ifade ettiği bedenin dili sınırladığı sözü,travma dilin simgesel düzenine oturamadığından bedende ortaya çıkıyor. seyirciyle birebir temas kurulan balerin öğretmeni olduğu sahne felsefi olarak efsane. kadının travmasının ise metrodaki düşük olduğunu görüyoruz ve ondan sonra kiliseye gidip isa'nın karşısında ses çıkardığı ama konuşamadığı sahne yine bunu dil düzeninde ifade edemediği.burada çocuğa değinecek olursak orada wolfman hadisesi iki veya üç kez gösteriliyor,çocukta aileden tam ayrışamadığı için anne-babanın ilişkisini dilde oturtamıyor ve gece çığlıklarına sebep oluyor.
film başta babanın aileyi ihmal etmesiyle başlıyor ve eşinin onu aldattığı bize gerçek olarak gösterilmeye çalışılsa da belki babanın açısından izliyoruz. diğer gerçeklikten kopulduğu sahnelerin gerçeğe en yakın olan sahneler olduğunu görüyoruz. baba bir yandan aileyi birarada tutmaya çalışıyor ama kadını sürekli suçluyor, kadın ise babayı. kadın sürekli boş ev olarak gösterilen yaratığın bulunduğu yere gidiyor ama eve hep geri geliyor. aralarındaki bu saplantı sürekli devam ediyor. bunu direkt gösteren sahne adam eşine ayaklarına kapansam da gidecek misin? eşi evet diyor. adam ayaklarına kapanıyor,eşi gittiğinde gelmesi için geri arıyor. aslında filmde onları ayakta tutanın saplantının kendisi olduğunu gösteriyor.
kadının asıl travması onu bastırıp nevrozmaya sürüklediği,elinin kontrolünü kaybettiği sahneler çok iyi.aslında lacan'ın ifade ettiği bedenin dili sınırladığı sözü,travma dilin simgesel düzenine oturamadığından bedende ortaya çıkıyor. seyirciyle birebir temas kurulan balerin öğretmeni olduğu sahne felsefi olarak efsane. kadının travmasının ise metrodaki düşük olduğunu görüyoruz ve ondan sonra kiliseye gidip isa'nın karşısında ses çıkardığı ama konuşamadığı sahne yine bunu dil düzeninde ifade edemediği.burada çocuğa değinecek olursak orada wolfman hadisesi iki veya üç kez gösteriliyor,çocukta aileden tam ayrışamadığı için anne-babanın ilişkisini dilde oturtamıyor ve gece çığlıklarına sebep oluyor.
devamını gör...