yok aslında şöyle diyecektim yazar profili

bir nazım hikmet şiiri.

rüzgâr,
yıldızlar
ve su.
bir afrika rüyasının uykusu
düşmüş dalgalara.
ışıltılı, kara
bir yelken gibi ince
direğinde geminin.
geçmekteyiz içinden
bir sayısız
bir uçsuz bucaksız yıldızlar âleminin.

yıldızlar
rüzgâr
ve su.
başüstünde bir gemici korosu
su gibi, rüzgâr gibi, yıldızlar gibi bir türkü söylüyor,
yıldızlar gibi
rüzgâr gibi
su gibi bir türkü.
bu türkü diyor ki, «korkumuz yok!
inmedi bir gün bile gözlerimize
bir kış akşamı gibi karanlığı korkunun.»
bu türkü
diyor ki,
«bir gülüşün ateşiyle yakmasını biliriz
ölümün önünde sigaramızı.»
bu türkü
diyor ki,
«çizmişiz rotamızı
dostların alkışlarıyla değil
gıcırtısıyla düşmanın
dişlerinin.»
bu türkü diyor ki, «dövüşmek..»
bu türkü diyor ki, «ışıklı büyük
ışıklı geniş ve sınırsız bir limana
dümen suyumuzda sürüklemek denizi..»
bu türkü diyor ki, «yıldızlar
rüzgâr
ve su...»

başüstünde bir gemici korosu
bir türkü söylüyor;
yıldızlar gibi
rüzgâr gibi,
su gibi bir türkü..

sons of kemet'ten tanıdığımız shabaka hutchings'in bir başka grubudur. ateştir.

bu "insanlar ne istiyor?" sorusuna eşit bir sorudur, tuzaktır.

kadınların kendisi dışında herkes bir yorum buluyor. bizim insanın tarzı budur. sınır diye bir şey yoktur. her şeye, her yerde yorum yapabilecek, herkesi de genelleyebilecek altyapıya sahiptir. akrep gibidir.

"anayasal güvence altında" olan demokratik haklarınızı kullanmanın "parasızlıkla" cezalandırıldığı bir zamana hoşgeldiniz.

bütün gavur mahalleleri öksüz, abisiz, bir başına kalmıştır. ışıklar yoldaşın olsun...

dnr milisleri tarafından harap edilmiş neo-nazi taburdur. avrupa'nın farklı ülkelerinden ırkçıları bir araya toplamış, paralı asker mantığıyla savaşta çocuklara silah veren lağım.

onlara dair güzel bir türkçe araştırma videosu.

propaganda videolarında mültecilerin dükkanlarını ziyaret ederken selamlayıp, veda ederken hayırlı işler cümlesini kuran, twitter'da da "bakın böyleler böyleler" diye ifşa eden bir genel başkana sahip resmi parti.

siz gerçekten hastasınız

sovyet sineması'ndan bir yönetmen. babası komünist olduğu için engels, lenin, marx isimlerinin baş harfleriyle ismini verilmiştir. gel ve gör filmiyle venedik film festivali'nde ödül almıştır.

belki de kendizi zeki bulduğunuz kadar zeki bulmuyor olabilir sizi

her ne kadar sovyet dönemi yönetmeni olarak bilinse de sovyet sineması ile pek bağı bulunmayan yönetmen, sanat yönetmeni, kolaj ustası ama her şeyden öte bir büyücüdür. çok renkli, çok sesli birçok işi ardında bırakmıştır. artwork'de ustalaşmıştır. hayat hikayesi, çalışmaları bu girdiye sığmayacak kadar uzundur. kendiniz keşfetmelisiniz.

dostu tarkovski ile çekildiği bir fotoğrafın çalışması.

tkp kongresi'nde kendi sesiyle ayaklanma çağrısı şiirini okumuştur.


ayaklanma çağrısı
sihriydi tutkuların. şiir bitti!
solunarak süzülen tılsımı kalmadı gönlün..
şiir bitti! kurudu esin çağlayanı umudun
dindi suların tendeki çılgın uğultusu
öpüşlerden düşlerin filizleri yolundu
kimse ağlamıyor özlerken..

şiir bitti! uçukladı dudakları sevginin
bakışlar yapayalnız, yalnızlık çırılçıplak
gülüşler kuşsuz, kıvılcımsız
can bitkin, dil tutsak..

şiir bitti! bulandı yüreğin özgür sesi
teslimiyet başıboş
yiğitlik evcil
onur sessizce köreldi gözevlerinde
dişlerin arasında bilendi küfür: paslı, keskin
oyuncu arsız, seyirci bezgin
ne dövüş soylu ne seviş
çığlığı duyulmuyor sevincin..

şiir bitti! söndü içtenliğin güven ateşi
sevgilin zehrin kılabilir gizemli anıları
dostun katilin olabilir
nefret hırçın, şefkat uyuşuk, merak sinsi
acının sırdaşı ayrılıklar uluorta kudurgan..

şiir bitti! tozlandı hançeresi sezginin
susan da ikiyüzlü konuşan da
ihanetin sinmediği giz unutuldu
yalan doruklarda çığırtkan

şiir bitti! bozuldu ışıktan büyüsü duyguların
korkunun da ucuzları türedi coşkunun da
erdem sığlaşıp özüne yabancılaştı
dal kuru, dalga uysal
herkes her şeyin sahtesine alışkın...

şiir bitti! soldu içli sesin beslediği tomurcuk
alaycı çalgıcılar dökülüyor şarkılardan
hüzün sürgün, aşk yılışık..

şiir bitti! dindi rüzgârı tükenmez gücün
ağıtlar yetinı, türküler öksüz
zalim yaradana pervasız, mazlum ölümüne çaresiz..

şiir bitti! soğudu tezcanlı yüreğin yanardağı
ne dövüşün külhanı kaldı ne sevişmenin
suskunluk kanıksandı, kabalık azgın
ne dadal'a sadık halk ne karacaoğlan'a
sokakta sabrın tiryakisi ruhsuz bir kalabalık..

tek umut ki - yaşam bitti demeye varmıyor dilim -
o da çocukların sesleri..

isyan edin isyan edin isyan edin!

bir nihat behram şiiridir. grup yorum tarafından anacan yiğitlemesi adıyla bestelenmiştir. solisti nuray erdem'dir.



ı
canımdan can yolundu
uğuldar anacanım
dalı diken bürüdü
filizim darda benim
oy çakıl da çakıl kuduz dişleri
körpe cani parçalamak işleri
canımdan can duruldu
sızıldar anacanım
baharı kan surudu
çiçeğim harda benim
oy sinsi de sinsi hain güçleri
aydınlığa tuzak kurmak işleri
canımdan can budandı
çağıldar anacanım
bir sevdaya adandı
yiğidim sırda benim
oy civan da civan umut kuşları
anaların can can açan düşleri
ıı
gün doğar günüm olur
solurum dünüm olur
birisi benim yavrum
gerisi gülüm olur
vay kanlı da kanlı cellat elleri
cellat ellerinde halkın gülleri
ışığı gözde cağır
sözünü özde cağır
yüreğin dağ rüzgarı
acını közde çağır
vay çatal da çatal yılan dilleri
yılan dillerinde halkın gülleri
ııı
yavrum benim çağıl çağıl
sularda ışıldanır
zulüm ona ölum değil
bin canda yankılanır
oy seni de seni yavru ceylanım
öcünü hıncıma yemin ettiğim

tomurcuğum güne durmuş
dal üstünde hızlanır
düşmanları pusu kurmuş
kan içinde gizlenir
oy seni de seni yavru ceylanım
ölümlerde gülüşüne kurbanım
ıv
can zulüm bağlarında
en güzel cağlarında
alevlenmiş kuşum benim
özgürlük dağlarında
oy seni de seni yavru kartalım
rüzgarını doruklarda tutanım
bir yanım uzaklarda
bir yanım tuzaklarda
öfkeyle bilendi acım
dişlenmiş kucaklarda
oy seni de seni kanlı bağlarım
günü gelir hesabını sorarım
nihat behram

elem klimov tarafından eşi yönetmen larisa shepitko'nun ölümünün hemen sonrasında yapılan kısa filmdir. larisa'nın çocukluk fotoğraflarıyla başlayarak bir dizi karşılaşma, hüzün içerir.

onun yerinde olsaydım muhtemelen ağlayarak bu kısa filmi tamamlardım.

ognjen glavonıc tarafından çekilen nato güçlerinin sırbistan’ı bombaladığı sırada kamyon şoförlüğü yapmakta olan ana karakterimizin kosova’dan belgrad’a gizemli bir yük taşırken yaşadıklarının anlattığı filmdir. bir yolculuk filmi denebilir.

mahamat-saleh haroun tarafından çekilen eski çad tiranı hissène habré'nin emirleriyle insanlara nasıl zulm edildiğini, 40 bin insanın nasıl öldürüldüğünü bizzat işkenceyi yaşayanlarla, tanıklarıyla anlatan belgeseldir. izlenmesi önemlidir, gereklidir.

hiçbir şeyin eski tadı yok, olay sözlükte değil. içimizi ferah tutalım.

hakkında boykotun başladığı markadır. 250 işçiyi saatlik ücretlerine 4 tl zam istedikleri için çıkarmış olan bu kurum, elbette ki bunun bedelini ödeyecektir. kimlerin bu markayı yarattağı, emeğini ortaya koyduğunu unutmamalıdır.


“üretensin yaratansın yürütensin dağları,
bakma öyle kilit kilit, duvar duvar.
yetsin artık bu susku
bıçak kemikte!”