üç kurbanın birbiriyle oynadığı oyundur.bizim memlekette çok yaygın oynanır.özellikle işlevsiz dediğimiz sınırları olmayan ailelerde oluşur.çözümü genelde farkedilmesi ve kişinin en başta tüm duygusal sorumlulukları almasıyla olur.böylece yetişkin öznesiyle bağ kurar.üç kurban=kurban,kurtarıcı,zorba.kurban örüntüsü yaşanılan olaylar sonrası sorumluluk alamayan özneyi ihtiva eder ve genelde herşeyi dışarı koşullar.kurtarıcı ise kurbanı kurtarmaya çalışarak kendi kurban tarafını ıskalar.zorba ise kurbanı direkt zorbalayarak kendi kurban tarafını reddeder.bunun olup olmadığına dair belli başlı ipucular vardır;
-ailede acının erdem olarak görüldüğü
-ailede olanların sır gibi saklanmaya çalışıldığı
-ailede duyguların yaşanmadığı, örneğin öfkenin bastırılıp bastırılmadığı veya birinin öfkeyle suçlandığı gibi.
-sürekli birinin sorumluluğunu üzerine alıyormuş gibi hisler.
ek olarak birey çocuklukta yaşadığı olaylar sonucu genelde karar verir.sonraki yaşamı boyunca verdiği kararları ihtiyacı kalması bile bilinçdışında bu kararlar döngüye girer.özellikle verilen kararların farkedilmesi ve yeni kararlar almasıda önemlidir.
hissetmek.hayat akıp gidiyor peşine bizde sürükleniyoruz.varacağımız yer belirsiz ve bütün anlam güvencelerini çökertirken bedenimiz doğal halinde seyrediyor.zihnim geçmişin yitmişliğine takılarak varacağım nihai yeri sürekli ıskalıyor.
lost'ta romandan esinlenilen çok iyi bir bölüm vardır.3. sezon 17. bölüm.gerçi desmond'un ana konu olduğu bölümlerin hepsi güzeldir.bu bölümdede desmond'un hayattaki yolculuklarını flashbacklerle görürüz.geçmişinde yolu kiliseye düştüğünden onun efsane brother hitabının nereden kaynaklandığını görürüz.
sair bölümde kurban arketipi işlenir ve olabilecek en iyi seviyede anlatılır.desmond adada yine bir dejavu yaşar ve aslında yanlış yorumlar.dejavuda kabloyu hurley alır,jhin,charlie vardır. helikopterin düştüğünü ve birinin geldiğini görürler, charlie tuzakta ölür, pennyle kendisinin o meşhur fotosu gözükür, pennye kavuşacağını sanır.bölüm böyle şekillenir.
flashbacklerde;
başta rahipliğe kabul edildiğini görürüz.başrahiple moriah isimli şarapın etiketini yapıştırırken moriah dağının hz. ibrahim'in oğlunu kurban etme hadisesi yaşandığı için iyi bir isim olmadığını söyler başrahibe oda bağışlandığı için kötü olmadığını söyler.burada kurban durumunu öğrenemediği bize vurgulanır.daha sonra nişan attığı kızın abisi gelir ve buna yumruk atar.oda özür dilemek için kızın yanına gider ve sarhoşken hayatının yolunu aradığını ve karşısına rahip çıkınca yolunun bu olduğunu düşündüğünü söyler.eski nişanlısıda çoban çıksa koyunların peşinemi gidecektin, korkak der.komple spoiler oldu.
gelelim adadaki mevzuya desmond aslında arzusunu tam sahiplenemediği için kaderin kurbanı pozisyonunda.eğer dejavuyu olduğu gibi akışına bırakırsa yani charlie'yi kurtarmazsa penny'e kavuşacak ama vicdanına yenilecek.öbür türlü charlie'yi kurtarırsada penny'e kavuşamayacak.yani flashbackinde eski nişanlısı gittiği yolda kurban iken adada arzusunun kurbanı charlie olarak gözüküyor.arzusunu tam kanıksayamadığı için kendi kaderinin kurbanı gibi davranıyor.gelgelelim charlie'yi kurtarıyor ve görüyü bozduğu için ona kızıyor.daha sonra the constant bölümüyle arzusunu penny olarak sabitleyerek artık aşıyor bunu.
diane zimberof'un kurban arketipi çok iyi bir şekilde yazdığı kitap.farkındalık kazanma açısından çok önemlidir.
jung arketiplerin bastırılmadığını kendiliğinden ve birden ortaya çıkan arketipler olduğunu söyler.jung şu videoda 4:10'dan sonra arketiplerden bahsediyor. arketipler bazen başka arketipleri farketmenizi sağlar ve genelde böyledir. modern dünyadaki yansımalar da özellikle aile ilişkilerinde bu arketip döngüye girilen durumlarda farkedilebilir.
eşbağımlı aile tiplerinde özellikle sınırları bilemeyen ebeveynlerce çocuğa aktarılıp farkedilmeyen bir oyun olarak oynanır.drama üçgeni denilen kurban-kurtarıcı-zorba arasında olur. aslında üçüde kurbandır ve bu roller sürekli yer değiştirir.kurban, eşbağımlı dediğimiz aile tipinde koşullu bağlanmış acımanın sevgi olduğu zannettirilmiş kişidir.kurtarıcı olan gizli kurban ise kurbanı kurtararak kendinide kurtaracağını sanıp onu kurtarmaya çalışır. zorba ise en ağır kurbandır.kendi acılarını kabullenemez, kendinde empati gelişemez ve kurbanı ezerek aşacağını sanır.
söz konusu kitap ise bu tutumları çok iyi özetler. nasıl farkedeceğimizi, gömdüğümüz duygularla ve hislerle nasıl yüzleşebileceğimizin yolunu gösterir. devam ettirmekte olduğumuz farkedemediğimiz bu tutumları net sınırlarla aşabileceğimizi göstermeye çalışır.
mobilite,stabilite tarzı egzersizler fazla önemsenmese de ekleme yakın kasları ve derindeki kasları uyardığı için aşırı faydalıdır. vücut geliştirmede ise direkt olarak direnç altında olduğumuz için kasların tepe noktası uyarılır. ikiside faydalıdır.
çok ilginçtir ki mobilite atası yoga aslında inancı ve felsefesi derinliğe ait kültürlerde ortaya çıkmış, vücut geliştirme ise şekile önem veren ve dışa dönük kapital toplumlarda yer bulur. gerçi günümüzde hepsi aynı. insanların temel hareket dinamikleri çömelme-kalkma,çekme-itmenin fantezileşmiş halleridir.
mesut sanmak için kendimi
ne kâğıt isterim, ne kalem;
parmaklarımda cıgaram,
dalar giderim mavisinden içeri
karşımda duran resmin.
giderim, deniz çeker;
deniz çeker, dünya tutar.
içkiye benzer bir şey mi var,
bir şey mi var ki havada
deli eder insanı, sarhoş eder?
bilirim, yalan, hepsi yalan;
taka olduğum, tekne olduğum yalan;
suların kaburgalarımdaki serinliği,
iskotada uğuldayan rüzgâr,
haftalarca dinmeyen motor sesi,
yalan.
ama gene de,
gene de güzel günler geçirebilirim;
geçirebilirim bu mâvilikte,
suda yüzen karpuz kabuğundan farksız,
ağacın gökyüzüne vuran aksinden,
her sabah erikleri saran buğudan,
buğudan, sisten, ışıktan, kokudan..
ıı
ne kâğıt yeter ne kalem
mesut sanmam için kendimi.
bunların hepsi.. hepsi fasafiso.
ne takayım, ne tekneyim.
öyle bir yerde olmalıyım,
öyle bir yerde olmalıyım ki,
ne karpuz kabuğu gibi,
ne ışık, ne sis, ne buğu gibi,
insan gibi.
kendi arzularını bilememesi ve bunun genelde öteki tarafından şekillendiğini farkedemeyip yada kabullenemeyip özgürsüzlüğünü görmemesi. sonra klasik rolünü iyi oynadığından otantik benliğini unutması, kendini bilememesi diyebiliriz.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.