1.
seni çok seven tiptir. ölmediğine çok şaşırması hep sevgisindendir.
devamını gör...
2.
bir recep ivedik repligi, e biz senin cenazene geldik.
devamını gör...
3.
biraz önce eskiden sevdiğim komşum söyledi.
eskiden çok severdim. 62 yaşında ve konuşmaları, okuduğu kitaplar hoşuma giderdi.
birkaç kez olayların görmediğim yönlerini fark ettirince hoşuma da gitmişti.
mart ayında çok leş bir şey söyledi ve aslında o personasının altında tortulanmış bağnazı görmemle hayal kırıklığı yaşadım. ondan beri sürekli yazar, yoklar ama ben gün geçtikte daha da soğudum, geçiştirdim.
iki gün evvel aradı ve öfff yeter be deyip açmadım. dönmedim geri. denk de gelmedik ki zaten dışarı çıkmıyorum zamanım olmuyor.
işte biraz önce “yeni öğrendiğim” bisikleti sürmeye hazırlanırken:
- spring! sen ölmedin mi? dedi balkondan.
+ aa-aah o nasıl soru pardon, insan birileriyle konuşmayınca ölüyor mu? dedim.
histerik bir kahkaha attı.
-ay sesin çıkmıyor ondan, nasılsın dedi.
+valla hiç bu kadar iyi olmamıştım, çok iyiyim, dedim.
ve yola koyuldum.
içimdeki ses amma kabasın sen nasılsın diye niye sormadın, dedi.
ne diyeceğim ya boş ver, gizli yobaz, eleştirdiklerinden farkı yok, dedim.
sahiden de öyle nato kafa nato mermer diyor kanka grubundaki komşusuna. aslında ondan kalır yanı yok. yalnızca o yanını görmek istemiyor ve reddediyor. hayatta mutsuzluktan öldüğünü reddettiği gibi. bir başkalarının mutluluğundan, gülüşünden, sevgi dolu oluşundan nefret ettiği gibi.
insan mutsuz olduğu yerde direnmemeli işte. her gün söverek uyandığı yerde kalmamalı.
eskiden çok severdim. 62 yaşında ve konuşmaları, okuduğu kitaplar hoşuma giderdi.
birkaç kez olayların görmediğim yönlerini fark ettirince hoşuma da gitmişti.
mart ayında çok leş bir şey söyledi ve aslında o personasının altında tortulanmış bağnazı görmemle hayal kırıklığı yaşadım. ondan beri sürekli yazar, yoklar ama ben gün geçtikte daha da soğudum, geçiştirdim.
iki gün evvel aradı ve öfff yeter be deyip açmadım. dönmedim geri. denk de gelmedik ki zaten dışarı çıkmıyorum zamanım olmuyor.
işte biraz önce “yeni öğrendiğim” bisikleti sürmeye hazırlanırken:
- spring! sen ölmedin mi? dedi balkondan.
+ aa-aah o nasıl soru pardon, insan birileriyle konuşmayınca ölüyor mu? dedim.
histerik bir kahkaha attı.
-ay sesin çıkmıyor ondan, nasılsın dedi.
+valla hiç bu kadar iyi olmamıştım, çok iyiyim, dedim.
ve yola koyuldum.
içimdeki ses amma kabasın sen nasılsın diye niye sormadın, dedi.
ne diyeceğim ya boş ver, gizli yobaz, eleştirdiklerinden farkı yok, dedim.
sahiden de öyle nato kafa nato mermer diyor kanka grubundaki komşusuna. aslında ondan kalır yanı yok. yalnızca o yanını görmek istemiyor ve reddediyor. hayatta mutsuzluktan öldüğünü reddettiği gibi. bir başkalarının mutluluğundan, gülüşünden, sevgi dolu oluşundan nefret ettiği gibi.
insan mutsuz olduğu yerde direnmemeli işte. her gün söverek uyandığı yerde kalmamalı.
devamını gör...
4.
ıslak boklu tuvalet terliği ile ağzına vurulası tiplemelerden bir tanesi
devamını gör...
5.
tipte çareler tükenmez!
devamını gör...
6.
"sen yaşıyor musun", "sen ölmedin mi diyen arkadaş" ve ya "sen ölmedin mi diyen insan" gibi başlık açılsaydı daha iyi olurdu. sosyal medya, telefon, iletişim araçlarını kullanmayan insanların, uzun süre görmediği bir kişinin söylediği ilk sözleri; genelde böyle oluyor.
devamını gör...
7.
benimdir, bi değişik versiyonunu aralıklarla sorarım insanlara.
biraz kontrol manyaklığı var heralde bende, ufak paranoyalar da var. bazı çok sevdiğim ama asla anlaşamadığım, bu yüzden de görüşmediğim insanlar var. genelde onlar maruz kalıyo bu soruya ama aslında anlaşabildiğim ve uzun süredir görüşmediğim insanlara da yapabiliyorum.
olay şöyle cereyan ediyor, bir akşam yatağıma uzanmış sakin sakin kitabımı okurken aklıma birden o kutsal soru gelir: "x napıyo acaba ya?" sonra o soruyu şu daha kutsal soru takip eder: "ölmüş olmasın sakın?". evet bu ikinci kutsal sorudan sonra x'in ölmediğine inanmamın tek yolu ölmediğini bilmek olduğundan, bi noktada elimi telefonuma atıp o en kutsal soruyu sorarım: "canlı mısın?"
hani insanlar da bu sorunun iğneleme ve sitem barındırmadığını, gerçek bir soru olduğunu bildikleri için bu mesajın üstüne ya arıyorlar gülerek, muhabbet edip kapatıyoruz, ya da "canlıyım sissy" diye cevap verip "tamam." yanıtı alıyorlar ve daha fazla konuşulmuyor. aramızın ne kadar bozuk olduğuna göre değişiyor bu durum.
biraz kontrol manyaklığı var heralde bende, ufak paranoyalar da var. bazı çok sevdiğim ama asla anlaşamadığım, bu yüzden de görüşmediğim insanlar var. genelde onlar maruz kalıyo bu soruya ama aslında anlaşabildiğim ve uzun süredir görüşmediğim insanlara da yapabiliyorum.
olay şöyle cereyan ediyor, bir akşam yatağıma uzanmış sakin sakin kitabımı okurken aklıma birden o kutsal soru gelir: "x napıyo acaba ya?" sonra o soruyu şu daha kutsal soru takip eder: "ölmüş olmasın sakın?". evet bu ikinci kutsal sorudan sonra x'in ölmediğine inanmamın tek yolu ölmediğini bilmek olduğundan, bi noktada elimi telefonuma atıp o en kutsal soruyu sorarım: "canlı mısın?"
hani insanlar da bu sorunun iğneleme ve sitem barındırmadığını, gerçek bir soru olduğunu bildikleri için bu mesajın üstüne ya arıyorlar gülerek, muhabbet edip kapatıyoruz, ya da "canlıyım sissy" diye cevap verip "tamam." yanıtı alıyorlar ve daha fazla konuşulmuyor. aramızın ne kadar bozuk olduğuna göre değişiyor bu durum.
devamını gör...
8.
niye "tip" olsun. belli bir yaştan sonra, sık görüşemeyen herkes arasında neşeli bir selamlama ritüelidir. yanlış yerde kullananlardan onlara ne..!
devamını gör...