1.
bence gayet güzel olan bir sesleniştir. araya dolaylamalar koyarak o güzel ismi telaffuz etmemek bana anlamsız geliyor. çiftlerin çoğu zaman birbirine kendi isimleri haricinde muhtelif kelimelerle seslenmesi sanki biraz zorlama geliyor bilemiyorum.
devamını gör...
2.
ismine değer verildiğini gösteren eylemdir. sevgiliye de diğer insanlara da sık sık ismiyle hitap ederim. isim benim için önemli.
devamını gör...
3.
normalde inanmaya o kadar aramam pardon böyle değildi, aramaya o kadar inanmam bir şey oradaysa oradadır, yoksa da kendi bilir. beni de bilen bilir, bilmeyen kendi gibi bilir. şu beni bilen biliyora bir parantez açasım var, acaba bunu kullananlar mı daha çok seviyor yoksa ben mi daha çok nefret ediyorum, keşke ilahi bir terazi olsa da tartsa. kullanmayın arkadaş şunu yahu! gibi'ye de selamımızı çaktıktan sonra gönül rahatlığıyla konuya gireyim diyecekken aslında gönlümün de pek rahat olmadığını fark ettim, hava ancak aydınlanıyor. sabah 8de çıktım evden, bardaktan boşalırcasına yağmur ve karanlık üstüne üstlük farını yakmayan andavallar!
neyse, gönül rahatlığıyla olmasa da en azından dönen koltuğumun rahatlığında konuya gireyim...
ben yapmam bunu. da yapıldığında tırsarım... hayatıma girmiş, çıkmış, girmesini istediğim ama girmeyen, giriyormuş gibi yapıp bi' görünüp c'eee diyip kaçan kim varsa ismimi kullandığında ben bir tırsarım... ablam da öyle mesela... adımla hitap ettiğinde kesin ciddi bir şey olmuştur ve benim ciddi bir açıklama yapmam gerekiyordur.
öğrencilik yıllarımda, normalde manita işlerine girmezdim ama bi' şekilde kandık işte... sanırım manitasından ayıramadığım fuck buddyme misilleme yapmak için başlamıştım o ilişkiye de. diğer fuck buddylerimin ilişki durumunu hatırlamıyorum ama bir tanesine fena takıktım, yani "he" dese, o öğrenci halimle evlenirdim... diğerleri çok umrumda değildi açıkçası... geçmişimi sorgulayacaksanız burada kesebilirsiniz okumayı. lütfen, birbirimizi kırmayalım. hem kimseye ahlak bahçesi vadetmedim! yok lan o gül bahçesiydi, tamam bahçe falan yok!
bizde kaldığı akşamlardan birinde... bi' ara vermiştik işimize gücümüze, ders çalışmaya yani... dedi ki kahve mi içsek hayatım, ben de tabi ki balım deyip mutfağa doğru yöneldim. tabi ketılımız olmadığı için (bu olaydan sonra ketıl aldım eve) ocağa su koydum ve bir baktım ki, iki kibar minnoş (yok lan bunlar kadın değil, bokunu çıkarmayın) ev arkadaşım bızdık bızdık buzdolabındaki buzları kırmaya çalışıyorlar (eski tek kapılı buzdolaplarını bilirsiniz, heh işte onun buzluğu buz olmuş taşmış, kapak kapanmıyor) 2 saattir de dan dun ses geldiği için zaten sev... pardon ders çalışırken odaklanamamıştık... hazır suyun kaynamasını beklerken, bari bir el atayım şuna da, sonraki saatlerimiz güzel geçsin... seslendim içeriye, ben su kaynayana kadar buz kırıyorum tatlım, kahveleri yapıp geleceğim. o da tabi bi'tanem (tamam çok vıcık vıcıkmışız şimdi fark ediyorum) gibi bir şeyler söyledikten sonra ben bıçağı elime alıp tangır tungur buzları kırmaya başladım derken birkaç dakika sonra "darklight" buraya gelir misin? diye seslendi sevdiceğim. biraz önce minnoşluktan kırılan bir çiftin arasından, sokakta kimsenin olmadığı, vahşi batı filmlerinde kapıları gıcırdadıp bir tüy yumağını sağdan sola sürükleyen rüzgarlar esmeye başlamıştı... geliyorum diyip gittim yanına...
normalde bilgisayarın başına hiç geçmezdi ödev vs olmadıkça ama can sıkıntısına oturmuş ve karıştırmaya başlamış... şimdi yukarıda bahsettiğim bazı hanım efendiler vardı ya, heh onların çok daha fazlasıyla da henüz fuck buddy olma aşamasındayız ve o kadar çok kişiyle konuşuyorum ki, msn loglarını (heeey gidi hey, o msnin dili olsa da konuşsa) mecburen tutuyorum. çünkü 2 gün sonra konuşunca kim neydi vs hatırlamakta güçlük çekiyorum. sevgili sevgilim de, msn loglarına girmiş, bir sürü yazışmayı okumuş ve fblerden birinin yazışmasını ekranda bırakıp (yazışmada da, hafta sonu görüşeceğimizde neler yapacağımız yazıyor. kibarca seksting diyeyim);
- darklight bu ne? (bu arada üstünü falan değiştirmiş, ben ona şortlarımdan falan vermiştim, kendi üstünü giymiş)
+ ne, ne? (cidden cem yılmaz doğru söylüyormuş)
- bu yazışmaları diyorum!
+ hangi yazışmalar?
- ya bırak allah aşkına yaa.. ben gidiyorum...
diyip kapıya doğru yöneldi, ben de kolundan tutup;
+ dur açıklayabilirim deme gafletinde bulundum.
aslında bunu deme sebebim, filmlerde bu dendikten sonra hatun ya bi! sktr git, neyi açıklayacaksın! deyip basıp gidiyor! ama sevdiceğim öyle yapmadı,
- ahaha hadi açıkla bakalım, cidden çok merak ettim nasıl açıklayacaksın. deyip beklemeye başladı...
ne açıkladığımı nasıl açıkladığımı inan şu an hatırlamıyorum ama artık ne söylediysem asil bir salon hanım efendisi gibi evimi terk edecek olan hatun, masamın üzerinde ne kadar notum varsa aldı yerlere fırlattı, printerımı yere atacakken zar zor tuttum ve kapıyı çarpıp çıktı gitti...
ama sonra bir şekilde affettirdim kendimi, 1 ay kadar sürdü sanırım. öyle de şeytan tüyüm var...
neyse, bu da böyle bir anımdı.
neyse, gönül rahatlığıyla olmasa da en azından dönen koltuğumun rahatlığında konuya gireyim...
ben yapmam bunu. da yapıldığında tırsarım... hayatıma girmiş, çıkmış, girmesini istediğim ama girmeyen, giriyormuş gibi yapıp bi' görünüp c'eee diyip kaçan kim varsa ismimi kullandığında ben bir tırsarım... ablam da öyle mesela... adımla hitap ettiğinde kesin ciddi bir şey olmuştur ve benim ciddi bir açıklama yapmam gerekiyordur.
öğrencilik yıllarımda, normalde manita işlerine girmezdim ama bi' şekilde kandık işte... sanırım manitasından ayıramadığım fuck buddyme misilleme yapmak için başlamıştım o ilişkiye de. diğer fuck buddylerimin ilişki durumunu hatırlamıyorum ama bir tanesine fena takıktım, yani "he" dese, o öğrenci halimle evlenirdim... diğerleri çok umrumda değildi açıkçası... geçmişimi sorgulayacaksanız burada kesebilirsiniz okumayı. lütfen, birbirimizi kırmayalım. hem kimseye ahlak bahçesi vadetmedim! yok lan o gül bahçesiydi, tamam bahçe falan yok!
bizde kaldığı akşamlardan birinde... bi' ara vermiştik işimize gücümüze, ders çalışmaya yani... dedi ki kahve mi içsek hayatım, ben de tabi ki balım deyip mutfağa doğru yöneldim. tabi ketılımız olmadığı için (bu olaydan sonra ketıl aldım eve) ocağa su koydum ve bir baktım ki, iki kibar minnoş (yok lan bunlar kadın değil, bokunu çıkarmayın) ev arkadaşım bızdık bızdık buzdolabındaki buzları kırmaya çalışıyorlar (eski tek kapılı buzdolaplarını bilirsiniz, heh işte onun buzluğu buz olmuş taşmış, kapak kapanmıyor) 2 saattir de dan dun ses geldiği için zaten sev... pardon ders çalışırken odaklanamamıştık... hazır suyun kaynamasını beklerken, bari bir el atayım şuna da, sonraki saatlerimiz güzel geçsin... seslendim içeriye, ben su kaynayana kadar buz kırıyorum tatlım, kahveleri yapıp geleceğim. o da tabi bi'tanem (tamam çok vıcık vıcıkmışız şimdi fark ediyorum) gibi bir şeyler söyledikten sonra ben bıçağı elime alıp tangır tungur buzları kırmaya başladım derken birkaç dakika sonra "darklight" buraya gelir misin? diye seslendi sevdiceğim. biraz önce minnoşluktan kırılan bir çiftin arasından, sokakta kimsenin olmadığı, vahşi batı filmlerinde kapıları gıcırdadıp bir tüy yumağını sağdan sola sürükleyen rüzgarlar esmeye başlamıştı... geliyorum diyip gittim yanına...
normalde bilgisayarın başına hiç geçmezdi ödev vs olmadıkça ama can sıkıntısına oturmuş ve karıştırmaya başlamış... şimdi yukarıda bahsettiğim bazı hanım efendiler vardı ya, heh onların çok daha fazlasıyla da henüz fuck buddy olma aşamasındayız ve o kadar çok kişiyle konuşuyorum ki, msn loglarını (heeey gidi hey, o msnin dili olsa da konuşsa) mecburen tutuyorum. çünkü 2 gün sonra konuşunca kim neydi vs hatırlamakta güçlük çekiyorum. sevgili sevgilim de, msn loglarına girmiş, bir sürü yazışmayı okumuş ve fblerden birinin yazışmasını ekranda bırakıp (yazışmada da, hafta sonu görüşeceğimizde neler yapacağımız yazıyor. kibarca seksting diyeyim);
- darklight bu ne? (bu arada üstünü falan değiştirmiş, ben ona şortlarımdan falan vermiştim, kendi üstünü giymiş)
+ ne, ne? (cidden cem yılmaz doğru söylüyormuş)
- bu yazışmaları diyorum!
+ hangi yazışmalar?
- ya bırak allah aşkına yaa.. ben gidiyorum...
diyip kapıya doğru yöneldi, ben de kolundan tutup;
+ dur açıklayabilirim deme gafletinde bulundum.
aslında bunu deme sebebim, filmlerde bu dendikten sonra hatun ya bi! sktr git, neyi açıklayacaksın! deyip basıp gidiyor! ama sevdiceğim öyle yapmadı,
- ahaha hadi açıkla bakalım, cidden çok merak ettim nasıl açıklayacaksın. deyip beklemeye başladı...
ne açıkladığımı nasıl açıkladığımı inan şu an hatırlamıyorum ama artık ne söylediysem asil bir salon hanım efendisi gibi evimi terk edecek olan hatun, masamın üzerinde ne kadar notum varsa aldı yerlere fırlattı, printerımı yere atacakken zar zor tuttum ve kapıyı çarpıp çıktı gitti...
ama sonra bir şekilde affettirdim kendimi, 1 ay kadar sürdü sanırım. öyle de şeytan tüyüm var...
neyse, bu da böyle bir anımdı.
devamını gör...
4.
devamını gör...
5.
bir de call me by your name vardır ki bambaşka bir boyuttur.
devamını gör...
6.
ben hep hanımefendi dediğim için beni ilgilendirmeyen durumdur.
devamını gör...
7.
adım iyelik ekiyle isim haline geldiği ve anlamı da o şekilde daha bi' güzel olduğu için çoğu zaman hoşuma giden durum. yalnız kavga ettikten sonra değil.*
devamını gör...
8.
en güzel, en iç ısıtan sesleniş sevgilinin ismiyle ona seslenmektir.
bana ismimle seslenilmesi çok hoşuma gider.
sen bana umay de ne sevgilim demene gerek kalır ne aşkım..
bana ismimle seslenilmesi çok hoşuma gider.
sen bana umay de ne sevgilim demene gerek kalır ne aşkım..
devamını gör...
9.
bazıları seviyor demek ki. bazıları da sevgilim demeyince trip atıyor.
devamını gör...
10.
ne diyem? mesela mahmut mu diyem?
devamını gör...
11.
adıyla da hitap ederim sevgi sözcükleriyle de o anki ruh halime bağlı.
devamını gör...
12.
“isimin isimlerin, tüm sevgi sözcüklerinin en güzeli ben sana adınla seslenmesem adının hatırı kalır.”
demiş dağıtmıştım tüm gerginliği zamanında. ağzım iyi laf yapar.
demiş dağıtmıştım tüm gerginliği zamanında. ağzım iyi laf yapar.
devamını gör...
13.
“ adımla seslendi, nasıl ağrıma gitti, nasıl kırgınım
artık aşkım demiyordu, sevmiyordu anladım“ diyen rafet el roman’ı hatırlatır.
artık aşkım demiyordu, sevmiyordu anladım“ diyen rafet el roman’ı hatırlatır.
devamını gör...
14.
adıyla hitap ediyorsam sinirli olduğumu gösterir. normalde adı yerine sevgi sözcüklerini kullanırım.
devamını gör...
15.
tüm çevremin yanında hep adıyla seslendiğim, adıyla bahsettiğim için gayet sıradan bir şey olduğunu sanıyordum. ta ki iki gün öncesine kadar. gaflet ve delalet içinde telefonunu çevremde kimse yokmuşçasına "efendim aşkım" diye açınca çevremdeki herkes bir anda bana döndü, telefonda olduğumu fark ettiler ve hepsi bir anda birbirine dönerek "aşkım dediiiii" diye birbirlerini dürtmeye başladılar. buradan çıkarılacak iki şey var;
1) aşkıma aşkım demeyeceksem ne diyeceğim?
2) bu tepkiden sonra sizce sizin yanınızda bir daha aşkım der miyim?
teşekkür ederim, iyi günler.
1) aşkıma aşkım demeyeceksem ne diyeceğim?
2) bu tepkiden sonra sizce sizin yanınızda bir daha aşkım der miyim?
teşekkür ederim, iyi günler.
devamını gör...
16.
devamını gör...
17.
aşkito demek çapsızlığına yeğ dir
devamını gör...
18.
neyiyle seslenecektik ya?
devamını gör...