1.
peşin tanım: muse’un hullabaloo soundtrack’in ilk diskinde yer alan new born b-side’ı.
***
müzik, resim, şiir fark etmeksizin, sanatı gözlemleyen kişinin suratına onun çoktan bildiği şeyleri bağırmanın tehlikeli sıkıcılığından olsa gerek, “hayatın anlamsızlığı” temasını yüz buruşturmadan, oflayıp puflamadan irdelemek çok zor.
evet, gerçekten anlamsız, biliyoruz.
ölümden sonraki yaşama inanmayan hiç kimse bunu tartışmıyor bile.
ee, kime ne anlatıyor bunlar peki?
kimseye yeni hiçbir şey anlatmıyor muse. sanatta “salt anlam” arayan insanların karanlık gözlerinde yansıması beliren ilk kıvılcım da bu aşamada parlıyor. o kıvılcımın pek çok adı var. ben “tarz” demeyi uygun buluyorum. daha biricik, daha kişisel geliyor kulağıma.
yargı aynı:
hayat anlamsız, uğruna ölecek şeyler bulmak bile güçleşiyor.
yaşam dediğin, birkaç on yıla yayılmış samimi bir intihardan* ibaret.
hala keşfedilmemiş sularda değiliz.
yeni olan, bu yargının harika bir müzikte vuku bulduğu yüz seksen altı saniye. 22 yaşındaki bir adamın, ses tellerinden nefret ediyormuşçasına attığı çığlık. yaşandıkça kısalan ömrün, küçülmekte olan bir evrenin tanrısı olmaya benzetilmesi.
yazsan olmaz, çizsen olmaz belki ama işte müziğini yaparak “hayat çok anlamsız” diyeceksen eğer, böyle demelisin.
***
müzik, resim, şiir fark etmeksizin, sanatı gözlemleyen kişinin suratına onun çoktan bildiği şeyleri bağırmanın tehlikeli sıkıcılığından olsa gerek, “hayatın anlamsızlığı” temasını yüz buruşturmadan, oflayıp puflamadan irdelemek çok zor.
evet, gerçekten anlamsız, biliyoruz.
ölümden sonraki yaşama inanmayan hiç kimse bunu tartışmıyor bile.
ee, kime ne anlatıyor bunlar peki?
kimseye yeni hiçbir şey anlatmıyor muse. sanatta “salt anlam” arayan insanların karanlık gözlerinde yansıması beliren ilk kıvılcım da bu aşamada parlıyor. o kıvılcımın pek çok adı var. ben “tarz” demeyi uygun buluyorum. daha biricik, daha kişisel geliyor kulağıma.
yargı aynı:
hayat anlamsız, uğruna ölecek şeyler bulmak bile güçleşiyor.
yaşam dediğin, birkaç on yıla yayılmış samimi bir intihardan* ibaret.
hala keşfedilmemiş sularda değiliz.
yeni olan, bu yargının harika bir müzikte vuku bulduğu yüz seksen altı saniye. 22 yaşındaki bir adamın, ses tellerinden nefret ediyormuşçasına attığı çığlık. yaşandıkça kısalan ömrün, küçülmekte olan bir evrenin tanrısı olmaya benzetilmesi.
yazsan olmaz, çizsen olmaz belki ama işte müziğini yaparak “hayat çok anlamsız” diyeceksen eğer, böyle demelisin.
devamını gör...