hypnotized narcissist yazar profili

hypnotized narcissist kapak fotoğrafı
hypnotized narcissist profil fotoğrafı
rozet
karma: 6990 tanım: 443 başlık: 75 takipçi: 71
One has to kill a few of one's natural selves to let the rest grow – a very painful slaughter of innocents.

son tanımları | başucu eserleri


normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ayın tutulması (dallar tarafından)
devamını gör...

yazarların spotify wrapped 2025 listeleri

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

konfor alanından çıkmamanın bir resmi olsa benim için bu olurdu herhalde.

şikayetim yok. sağdan sağdan, bildiğimiz yerden gelen soruları kovalıyoruz.

rabbim muse'un 1. sırada çıkmadığı senelerden korusun.
devamını gör...

popüler olmayan sözlük yazarlarının yazma amacı

bol bol puan toplayıp renkli mahlas almak, sonra ilkokul öğretmenimin numarasını bulup whatsapp'tan yazar profilimin ekran görüntüsünü "evet bunu başardım ve bu senin sayende değil. tamamen kendi emeğim" açıklamasıyla atmak, akabinde kendisini engellemek.

hiç öyle "senden adam olmaz" demişliği falan olmadı halbuki. kendisini de hala sever sayarım. maksat manyaklık olsun.
devamını gör...

hastaneye tek başına giden kişi

ulan tamam sinemaya, kafeye tek giden insanları ötekileştirdiniz, uzaylılaştırdınız, "neden artık ölmüyorsun ki" dediniz de eli ayağı tutan ve fiziksel olarak hastaneye gidebilme gücüne sahip birini de yalnız diye yaftalamayın be kardeşim.

ölüp tabuta girsek "offf napıyosun daracık yerde, hiç mi arkadaşın yok yarısını döke döke birlikte kahve içeceğin??" diye darlayacaksınız.

bir noktada durmanız ve tek başına çeşitli faaliyetler gerçekleştiren insanları öcüleştirmeyi bırakmanız gerek dostlarım.

hastane, bunun için iyi bi yer gibi mesela.
devamını gör...

devran

neyse grubunun pek hoş parçası.

grubun bildiğim tek şarkısı bu olduğundan ve bu şarkı da, sakarya caddesindeki alelade bir rock barda ucuz bira, sigara dumanı ve korkunç ayarlanmış akustik ayarları eşliğinde, bıyığı terlememiş delikanlılarca çalınmaya inanılmaz müsait olduğundan grubun ankara çıkışlı olduğunu varsaydım uzun süre. gelgelelim istanbul'dan çıkmışlar.

hayatın beklentilerimi karşılamadığı zibilyon alandan biri işte. neyse şarkı güzel, ona odaklanmak lazım (neyse derken, bileşik bağlaç olanı diyorum grubun adı değil. aman of. kendi kendime açıklama yapmaktan yoruldum).

aha da linki.
devamını gör...

black

eddie vedder'ın severek takip ettiği late night with david letterman şovunu izlerken sunucunun diline takılması ve her programda kulak kanatan bir detonelikle mırıldanmasına dayanamayıp "lanet olsun tamam geliyorum" diyip deri ceketini alıp evden fırladığı, şova girer girmez yine aynı ceketin cebinden çıkardığı mikrofonla nefis bir şekilde son nakaratını ifa ettiği ve tek bir kelime söylemeden çıkıp giderek ikonik bir ana imza attığı muhteşem şarkı.

hikayeyi iki tarafın da anlattığı video için tık.
devamını gör...

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

- fenerbahçeliyim. ümit karan'ın attığı golle yenildiğimiz bir galatasaray maçı vardı. türkiye kupası olsa gerek. ağlamıştım epey. yastığa başımı koyunca sinirden ve hırstan uyuyamadığımı hatırlamıyorum. ne kadar özyıkıcı bir sonucu olsa da bir şeye bu kadar tutku duyabilmiş olmak güzelmiş diyorum şimdi. en azından bunu da tecrübe etmişim. bir derbi akşamında yazıyorum çünkü hislerim o günkünden daha uzak olamaz herhalde. son dakikalarda bir gol attık mesela, sevinçten etrafa elime geçen ilk nesneyi fırlatacağım zamanları hatırlayarak dişimi fırçalamaya gittim.

- dişimi fırçalarken gördüğüm gözler, dudaklar, burun, ümit karan yüzünden ağlamış çocuğunkilerle aynı. sırf o yüzün arkasındaki cıvık, cevizimsi organda devam eden bazı kimyasal etkileşimler farklı olduğu için bakışımın ne kadar değiştiğini fark ettim. sırıtmayı denedim belki o çocuk gelir diye. botoks yaptırmış gibi hareket eden ama ifade uyanmayan bir yüz görünce canım sıkıldı. ışığı kapatıp çıktım.

- bilgisayarın başına oturdum. zaten düşük olan modumu daha da düşüreceğini bildiğim bir şarkı açtım. düşürdü de. şarkının bazı yerlerinde "kral, ağırdan al biraz, b*kunu çıkardın" tandansında cümleler geçiyordu. inatla sonuna kadar dinledim. zaten farkında olduğum bir şeyi daha da bir fark ettim. ettim ettim de duramadım. bir yerden sonra fark etmem sanıyordum, sonra daha da ettim. öyle böyle fark etmedim.

- sonra da düşüncelerime benim yerime tarih, saat, dakika düşen bu siyahlı turunculu pikseller üstüne bir şeyler yazarak bu daimi farkındalığı kayda geçirmek istedim. ümit karan'ı hatırladım.

atmayacaktın o golü ümit abi.
devamını gör...

the tourist

(şarkı olanı)

yeteri kadar abartılıp konuşulmadığını gözlemlediğim nadide bir ok computer parçası.

ilk kez gidilen bir şehirde kulaklığı takıp loopta dinleyerek gezinmek, nereye çıkacağı bilinmeyen sokaklara dalıp umut edildiği üzere kaybolayazmak için idealdir (denenmiş, kaybolunmuş ve onaylanmıştır).

ayrıca albümü kapattığı gibi nice güzel gecemi de kapatmıştır, kapatmaya da devam edeceğine inanıyorum.
devamını gör...

bütün kahvelerin tadı aynı diyen insan

hayvan gibi sallantılı otobüs yolculuğunda naylon eldiven giymiş bir muavinin kağıt bardakta uzattığı kahveyi tatmamış insandır.

acıyorum o insana. hayatın böyle bir zevkinden mahrum kaldığı için sadece acıyorum.
devamını gör...

sözlükteki kişilik vs gerçek kişilik

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

valla bizde yalan yok, malzeme bu. yaşama sevinci arayan beyaz show'a gitsin (o da kalmadı gerçi, ne biliyim güldür güldür falan izlesin)
devamını gör...

1 aralık 2025 fenerbahçe galatasaray maçı

maalesef galatasaray galibiyetiyle sonuçlanacak maçtır.

(hayır, totem yapmıyorum)

hatta son birkaç yıldır olduğu gibi kadıköyde galatasaray'a karşı alınan bir mağlubiyetin moral bozukluğu ile yine şampiyonluk ihtimalinden psikolojik olarak uzaklaşacağımız maç.

(hala totem değil)

devamındaki performans düşüklüğü sonucu ocak-şubat gibi avrupa'dan da elenmemize sebep olacak maç.

(vallahi totem motem yok)
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ankara'nın çok da çekici olmayan bi yeri.

temmuz 2025
devamını gör...

ilk kez dinlediği şarkı videosunda boyuna konuşan elemanlar

off öyle pis bir güruh ki uzun uzadıya tanımlayarak varlığını şereflendirmeyeceğim bunların.

yeni duyduğun ya da yıllardır aşina olduğun ama diğer insanların tepkisini merak ettiğin bir şarkıya takılıyorsun. çorba karıştırırken, puzzle veya ütü yaparken dinliyorsun, ciddi bir toplantıda kafanda çalıyor falan. youtube bu yeni takıntını anlıyor, yaban otu gibi ekranın her yerinde bu şarkıyla ilgili bir video fışkırıyor.

şarkının türü metal değil mesela, o yüzden kendini "metalhead" ilan etmiş ne idiği belirsiz bir eleman "metalhead reacts to..." diye video çekiyor. ne metalcilerin şarkıya bakışına merakın var, ne elemana sempatin*. sadece o şarkıyı dinlerken kendi girdiğin ruh halini, o bas vurduğunda ya da enstrümantal kısım geldiğinde suratına yansıyan o eblek sırıtışı bir başka insan evladında görme ümidiyle tıklıyorsun bağlantıya.

aman yarabbi. beş saniyede bir şarkıyı durdurup konuşuyor, vay efendim girişi merhum babasının çok sevdiği alabama menşeli bir grubun bilmemnebela şarkısını andırıyormuş, vay nakaratında autotune'lu bir selda bağcan havası alıyormuş falan fişmekan. ulan bir sus da şarkıyı dinle, benim aşık olduğum o bas yürüyüşünü ilk duyduğun anı göreyim, göz bebeğine gelen o ışığı göreyim de layığıyla "yaa.. işte böyle yapıyo adamı.. yaaa... dimi" diye mutlu mutlu sırıtayım. tepki videosu mu derin analiz mi belli değil, akordunu şeyettiğimin elemanı boyuna konuşuyor.

sus ve dinle. sus ve uç kardeşim. biz uçtuk, senin uçuşunu da izlemek istiyoruz. seni -çoğunlukla- tanımıyoruz, sen kimsin bilmiyoruz. sen, videonu izleyen insanların zihninde bu şarkıya verdiğin tepki süresi kadar var olacak ve sonra kaybolup gideceksin.

şu kahrolası dijital krallıkta iki insan bağlantısı kuralım da adımız temelli psikopata çıkmasın istiyoruz, onda da delirtiyorsunuz adamı. yeter lan.

(iyi ki uzun yazmadım)
devamını gör...

ankara

bir süredir trafiğinden kaçmak için yerin altına indiğiniz, ama yerin altında size tek bir yol sunulduğu için sizin gibi zeki diğer insanlarla karşılaşarak kilometrelerce yolu bir yabancının dudağına, belki de hayatında kimsenin yaklaşmadığı kadar yakın bir şekilde kat etmek mecburiyetinde olduğunuz güzel şehir.

üstelik, şehrin planlamasından sorumlu üst düzey yetkililerden biri, bu "fazla samimi" yolculukları rahatlatmak amacıyla toplu taşımayı ücretsiz yapacağını beyan etti bir süre önce. yani yeraltı insanları olarak sahip olduğunuz lüksü, büyük bir ihtimalle daha çok ve daha çok insanla paylaşacaksınız yakın gelecekte.

kalpler pır pır atıyor. heyecanlı ve mutlusunuz. kim bilir, belki de bir buse kondurulur dudakcıklarınıza :)
devamını gör...

ode to the mets

"biraz bateri alayım lütfen, fabsciğim"

saçma sapan bi iyi şarkı.
anlamsızca, müsrifçe, hoyratça güzel şarkı.

vaktinde iyi kötü zaman geçirdiğin, çok zaman geçirdiğin, sonradan hatırladığında kalbini kıracak nice anı biriktirdiğin insanlar bir yerlere çekip gittiğinde,

onlar hayatlarını sen hiç var olmamışsın gibi yaşamaya devam ettiğinde,

oysa sen bir yere gittiğinde "lan buraya son geldiğimde o/onlar da yanımdaydı, vay ecdadını" demeye devam ettiğinde, ve akabinde neredeyse kendine acıyacağın bir sakinlikle kabullenip yoluna bakmaya çalıştığında,

ruhunun dibinde yaşarken yiyecek bulmak için dibe dalan balıkların ağzına takılan çerçöpün aslında bir zamanlar anlam ifade eden birer obje olduğunu fark ettiğinde

dinlenesi şarkı.
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının çizimleri

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

den stygge stesosteren

tr. çirkin üvey kardeş

gerilimi, beden korkusu unsurları ve set tasarımı şahane olan 2025 norveç yapımı emilie kristine blichfeldt filmi.

külkedisi masalının korkutucu bir uyarlaması. dönem filmi olmasına rağmen günümüz insanları tarafından tasvir edildiği bazı yönlerden aşikar olsa da masalların çocuksu pembe gözlükler çıkarıldığında ne kadar dehşete düşürücü yanları olabildiğini gösteren bir film. oyunculukları, makyajları ve sinematografisi son derece güçlü.

orijinal masalda doğrudan kelimelere dökülmeyen, büyüdükçe fark edilen didaktik tonun 2025 yılında dahi geçerliliğini koruduğunu ve bir hikayenin üzerinden anlatıldığı karaktere göre ne kadar dramatik değişimler yaşayabildiğini göstermesi konusunda da gayet başarılı buldum.

şahsen 7.2/10 puan vermekle birlikte midesi zayıf bireylerin uzak durmasını öneriyorum.
devamını gör...

bugonia

lantimos'un iyiden iyiye ellerin "edge" dediği şeyi kaybettiğini gösteren 2025 yapımı filmi.

rüştünü ispatlamış aktör/aktrislere oyuncağını bırakmayan bir anasınıfı öğrencisi inadıyla tutunuş sonrası ortaya çıkan istikrarlı güzel oyunculuklar, araya serpiştirilen birkaç güzel plan, beklenmedik yerlere dağıtılan ve "birazdan saçma sapan bir an yaşanacak ha, hazırlıklı olun" diye çığlık atan yaylı enstrüman sesleri.

the favourite sonrası filmlerinde, "çalışan" bu faktörlerin ötesine geçmiyor, geçemiyor adam. iyi veya kötü, rahatlatıcı veya rahatsız edici (çoğunlukla rahatsız edici) bir his uyandırma becerisini yitirmiş durumda. bunda, izleyenlerin kendisinin üslubuna tekrarlı maruziyet sonucu duyarsızlaşmasının etkisi elbette var; ama hikayenin ana maddesinde, soğanın katmanlarını soya soya ilerledikten sonra ulaşılan cücükte hiç bir şey yok artık. öylece perdeye bakıp "arada güzel bir müzik çalsa, hoş bir görsel denk gelse de eve giderken hatırlasam" diyor insan.

derdim yalnızca filmlerin özünün kurulaşması değil. aksine; bazı filmler olur, hikaye namına -neredeyse- hiçbir şey yaşanmaz, hatta şarjı uzun süren bir kamera çeşitli yerlerde kayda alır halde unutuldu da elde edilen videolardan film yapıldı sanar insan, öyle durağan, öyle "sıkıcılardır". halbuki becerikli bir yönetmenin ve kurgucunun elinden çıktığında, o deneysel sinema ürünü filmlerde dahi insan bir yere tutunabiliyor, bir tecrübe paylaşımı hissedebiliyor.

lantimos ne gerçekçi karakterler/dünyalar sunuyor, ne de o uçup gidebileceği güzel dünyalarda "gerçekten" uçup gidiyor. gerçek ve fantezi, gizli ve aşikar, insana ait ve insana ait olmayan arasında garip bir arafta sıkışmış kalmış ve bizleri de bu boşlukta zaman geçirmeye davet ediyor kendisi. vaktinde kalbimizi hoplatabildi, perdeye bakarken gözlerimizi kıstırabildi, dudağımıza iki tebessüm kondurabildi diye biz de kuzu kuzu gidip izlemeye devam ediyoruz.

bu kadar gömdük ettik ama seneye film çıkaracak olsa yine gidip izleyeceğimi de utanmadan, arsızca beyan etmek isterim; özellikle sinemada izleyecek film alternatifleri senaryosuz salak saçma yerli komediler yahut buram buran "beni torrentten çekip odanda bira içip cips yerken izlemelisin" kokan yabancı aksiyon/komedilerle dolu iken.
devamını gör...

muse

bir ayı geçti.

haziran sonunda, hayatımın kalan kısmını "neyse lan canlı görmeden ölürsen en çok üzüleceğin şey hayatından kalktı, rahatça ölebilirsin" konforuyla geçirmeme vesile olacak bir konser vermiş grup.

çırılçıplak gözlerimle ve kulaklarımla şahit olmak; yaklaşık 10-15 metre ötemde bir matt bellamy'nin yıllarca gergin, üzgün, umutsuz olduğum --- yüzlerce "sıçtın mavisi" sabahıma eşlik etmiş şarkıları yüzüme baka baka söylemiş olması hala inanılabilir gelmiyor, ama alışmaya çalışıyorum.

#np mor ve ötesi - daha mutlu olamam

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının çizimleri

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

tipsiz gibi ama sevimli de oldu bi yandan hergele.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim