şiddet sadece türkiye'de ve kadına algısı

hemen baştan söyliyeyim, şiddetin her türlüsüne karşıyım.
ve şiddeti sıradanlaştırmayada aynı şekilde karşıyım.

benim asıl belirtmek istediğim, doğru tedavi için öncelikle doğru teşhis konulması gerektiği.

günümüzde gittikçe artan şiddetin tanımının "kadına şiddet" olması bana yanlış gelen.
bence olay çok daha vahim.
çocuklara şiddet var,
yaşlılara şiddet var,
hatta erkeğin erkeğe şiddeti var en az kadına olduğu kadar.
ve bu sadece türkiye'de değil, dünya genelinde artan bir şiddet.

o yüzden problemin çözümü için ilk önce doğru tanım konup, ona göre çare aramak gerekli.

eğer olaya sadece erkeğin kadına uyguladığı şiddet olarak dar bir pencereden bakarsak, çözüm bulunabileceğine inanmıyorum.

bugünkü haberlerde gördüğümüz polise yapılan bıçaklı saldırı, abisini bıçaklayan genç gibi şiddet olayları bir kere daha şiddetin sadece kadına değil, herkese yapıldığını göstermiştir.

şiddet sadece türkiye'de değil elbette. dünyanın tüm toplumlarında düzeyi değişmekle birlikte şiddet vardır.

şiddet kademeli olarak çocukluktan başlayabilen bir davranış. küçükken gücü hayvanlara yeten çocukların zaman içerisinde fiziksel olarak güçlendikçe şiddeti insanlara yönettiğini biliyoruz.

madde etkisi altında olanların gösterdiği şiddet ile çocukluktan başlayarak ve sistemli şekilde artan şiddet gösterme davranışını ayırmak gerekiyor olsa da psikiyatri olarak tanı alması gerekenlerin aynı zamanda madde bağımlısı da olması durumu kompleks bir hale getiriyor.

madde bağımlılığı başlığının içinde masum kabul edilen çay kahve sigara kumar alkol gibi başlıklar sayılabilir ama bunların hiçbiri (belki kısmen alkol) bir insanın mental kapasitesinin anlık olarak yitimi sonucunu doğurmuyor.

şiddet suçlarını azaltmak uzun vadeli bir eylem planı gerektirse de kısa ve orta vadede alınması gereken tedbirler de var.

bu tedbirler içinde ilk akla gelen cezaların artırılması olsa da adalet sisteminin içinde bulunduğu durum nedeniyle bunun katkı sağlayacağını düşünmüyorum.

türk hukukunda idam cezası yok. olduğu dönemde de fiilen müebbet hapis olarak uygulanıyor idam cezası infaz edilmiyordu.

ben ideal düzende idam cezasına karşıyım. ceza dediğimiz şey insanın rehabilitasyonu ile ilgili olmalı ama idam cezası uygulamasında böyle bir şey yok. idam cezasına konu olan suçun işlendiği konusunda % 100 geçerli deliler bile aradan bir süre geçtikten sonra hatalı testler vs gibi çürüyen deliller olabiliyor.

denetim mekanizması olmayan ülkelerde sahte testler, taraflı bilirkişi raporu vs kolaylıkla para ile satın alınabildiği için idam geri dönüşü olmayan bir ceza olarak sıkıntılı.

siyasi nedenlerle uygulanacak olmasından bahsetmiyorum bile.

bu nedenle cezalandırma yerine ıslah etmeye yönelerek şiddeti azaltmaya çalışmak gerektiğini düşünüyorum.

siddet dunyada da var diye turkiyeli arkadaslar turkiye'dekilere goz mu yumsun.

patronuna, babasına ya da hayatındaki herhangi bir erkek figürüne sinirlenen, öfkelenen insanlar bunun acısını bir kadından çıkarabiliyor türkiye de. toplumun kadın ve erkeğe bakış açısı çok farklı, yalnızken farklı muamele görüyorsun yanında bir erkek varken farklı bir muamele.
şiddet sadece türkiyede değil ama türkiyede adalet ve caydırıcı herhangi bir unsur yok.
biri bir cinayet işlediğinde ondan cesaret alan hilkat garibeleri var bu ülkede.