suriyelileri gönderemeyiz, sanayiyi ayakta tutuyorlar yalanı
başlık "guardian" tarafından 27.07.2021 15:15 tarihinde açılmıştır.
1.
www.dailymotion.com/video/x...
videonun tamamını buradan izleyebilirsiniz. şimdi aslında bu düşüncenin neden yanlış olduğunu neler yapılması gerektiğini atatürk'ün izinden giden (sev sevme beni alakadar etmiyor saygı duy yeter) her vatanperver türkiye cumhuriyeti vatandaşının bu konuyla ilgili neler yapabileceğinden bahsedeceğim.
ilk olarak suriyelilerle veya afganlarla herhangi bir sorunum olmadığını bildireyim. uluslararası anlaşmalar, sınırına gelip iltica talebinde bulunan her insanı kabul etmeni ve geri göndermenin insani ve ahlaki bir suç olduğunu söyler ve bu yasalar dünyadaki tüm insanların daha özgür bir şekilde yaşamasını sağlar. bu yasalar dine, ırka, renge veyahut cinsiyete bakmamak zorundadır.
suriyeli göçmen insanlarla başlayalım. unutmayalım ki orada bir savaş var ve her ne kadar bize bazılarımıza tuhaf gelse bile her insan savaşta tarafsız kalma hakkına sahiptir. ülkesi için ölmek veya öldürmek istemeyebilir. burada suriyeden göç eden insanların savaşı bırakıp kaçması önemsizdir sevgili yazarlar buradaki hata türkiye cumhuriyeti devletinin göçmen politikasıdır ve bu ülkemizin üzerine her an çökebilecek bir heyhûladır. göçmen politikalarındaki en büyük hata sınırlardan alınan göçmenlerin eğitilmemesi ve topluma kazandırılmamasıdır. göçmenlere savaşta esir alınmış bir köle gibi "hade git ucuz iş gücü senin yaşamaya hakkın yoktu da aldık seni" veya "hadi bakalım kuzular sizi saldım çayıra mevlam kayıra" şeklindeki göçmen yerleştirmeme ve yetiştirmeme hatası şu anda ülkemizin çözüm bulunamayan en feci sorunlarından biri.
çoğunuz bu göçmenlerle bire bir ilişki kurmamış haberlerden görmüş olabilirsiniz. nasıl işlerde çalıştıklarını neler yaptıklarını size anlatmak isterim. geçen yıl yüksek teknoloji tarım kompleksleri (akıllı tarım cihazları, akıllı hayvan kümesleri vb) kuruyordum ve bu insanlara iş veren üreticilerle ve aynı zamanda işçilerle uzun zamanlar geçirdim.
üreticilere neden göçmenleri çalıştırdığını sorduğumda aldığım cevaplar karma olarak şunlardı:
"ya bunlara sigorta yapmıyorum az para veriyorum. bunlar bu pis işi yapabilecek nadir kişilerden. koku içinde yatıp uyuyorlar umurlarında değil. (bu arada bulunduğum yerler hayvan ve tarım alanları olduğundan dolayı yer gök gübre ile kaplı) ya bunlar işi bırakıp kaçmıyorlar elleri mahkum çalışacaklar. dil bilmez iz bilmez çok sorun çıkarmıyorlar. ya bunlar bu işlere o kadar alışmışlar ki hasta bile olmuyorlar ezilmek umurlarında değil"
işin gerçeği şu ki bunlar türkiye cumhuriyeti devletinin gözetmediği hiçbir hakkı olmayan köleler gibiler. sonrasında ise müsait bir zamanda çalışan işçilerle konuşurum ve aldığım cevaplar ise:
(b:"abe ben memnun değilim iş zor fakat yapmak zorundayız. barınma sağlıyor suriyeli olduğumuzu gören patron zaten daha az para veriyor ihtiyacımız var ne yapalım.")
şikayet edin kardeşim dediğimde ise:
(b:"abe benim akrabalardan biri şikayet etti kimse ciddiye bile almadı hem işinden kovuldu bide orada daha da iş bulamadı şehir değiştirdi çoluk çocuk cesaret edemiyoruz") vb cevaplarla karşılaştım. şehir efsanelerinden beslenen ve devletin göçmenleri aslında sizin sandığınız kadar önemsememesinden doğan büyük bir insanlık suçu bu durum.
işin afgan mültecileri kısmına baktığımızda ise iş yine aynı duruma düşüyor. çobanlık yapan, tarlalarda domates toplayan, ağır işlerde çalışan insanlar çoğu zaman afgan mültecilerden oluşmakta.
şimdi bana ama kardeş sen yalan bu dedin bunu yalanlayacak hiçbir şey anlatmadın diyeceksiniz. ilk olarak bunları sindirelim ve neden yalan olduğuna aslında ekonomimize olan zararlarından bahsedelim. sizlere burada iktisat dersi vermeyeceğim işin bu kısmını bilen yazarlar bunun neden büyük bir yalan olduğunu ucuz iş gücünün aslında refahla ve ekonomiyi uzun vadede neden yaralayacağını biliyorlar. ben size tuik verileri ile konuşmak istiyorum.
bir ülkenin gelişmişliğini gösteren en büyük şeylerden biri yüksek teknoloji üretimi ve ihracatıdır. size verdiğim tabloya bir bakın neler görüyorsunuz.

gördüğünüz veriye aşağıdaki kaynakçadan ulaşabilirsiniz. ülkemizin yüksek teknoloji ihracatı 2017 verilerine göre 1.85, bu aslında ekonominin neden bu durumda olduğunun büyük bir kanıtı niteliğinde fakat biz bunun mülteciler ile ilişkisini anlatacağız. şimdi geriye doğru biraz daha bakalım acaba mülteciler geldiğinde ki bunlar düşük teknoloji ile üretilen ürünlerde ucuz iş gücü olarak çalışıyorlar bu ucuz iş gücünde çalışan mültecilerin aslında bu sektörü büyütmesi gerekmekte. (bkz: ne kadar ekmek o kadar köfte) mantığı.

evet hepimiz ucuz iş gücünden kaynaklı olarak düşük teknoloji ürünlerinin üretiminde büyük bir sıçrama bekliyorduk fakat aslında bu sıçrama yok. neredeki bu sıçrama aaaa göremiyoruz. evet işte bu yüzden yalan aslında, suriyeli göçmenler ülkemizin kaynaklarını sadece tüketiyor üretimde herhangi bir fazlaları yok sebebi ise ucuz iş gücü olmalarına rağmen üreticinin bundan kazandığı parayı teknolojik yatırım yapmak yerine bankada tutması, yurtdışında yatırım yapması veya yastık altında saklaması. suriyelilerin ekonomimiz üzerinde iyi etkisi olmaktan ziyade çok daha kötü bir etkisi var. ucuz iş gücü aslında teknolojinin (türkiye için) yerinde sayması ilerleyememesi ve gelişememesi demek. türk üretici kısa vadeli planlar yapar ve geleceğe yönelik elinde az da olsa patlayabilecek planlar yapmayı sevmez. bazılarımız kabul etmese de üretimin kalitesini, hızını, maliyetini azaltmak isteyen üreticiler (ki bunlar gelecekte kazanan üreticiler olacaktır) makinalaşmaya uyum sağlamak için yatırımlar yapar. gelecek robotların ürettiği ve bizim onların ürettiklerini tüketip onları tamir ederek ve ar-ge çalışmaları yaparak onları geliştirdiğimiz bir gelecek. ucuz iş gücü türk üretici gibi bundan 2 gün sonrasını bile planlayamayan sermaye sahipleri için bir nimet. fakat aslında bizi geride bırakacak ve ülkemizin ilerlemesini engelleyecek büyük bir lanet.
bu yüzden göçmen politikalarımız çok yanlış (bkz: kızıl kraliçe etkisi) dolayısıyla bizi geriye götüreceklerinden ve korkak türk üreticiye tutunacak bir dal vereceklerinden dolayı ülkemizde bulunmaları çok yanlış.
peki sen ben bu tip gerçekleri görebiliyorken bunu siyasetçiler, politikacılar vb devlet için en doğrusunu yapmak zorunda olan ve bunun için devletten yüklü paralar alan yöneticilerimiz bunu göremiyor mu? görmelerine rağmen kısa vadede ayakta kalmak ve atanın bize bıraktığı demokratik yönetim biçimi manipüle edip kurdukları oligarşik yönetimin devamını getirmek için mi yapıyorlar bilmiyorum. bildiğim ve verilerle kısaca kanıtladığım tek şey suriyelilerin aslında ekonomimize faydadan çok zarar verdikleridir.
kaynakçayı unuttuk bea: www.sbb.gov.tr/wp-content/u...
dergipark.org.tr/tr/downloa...
videonun tamamını buradan izleyebilirsiniz. şimdi aslında bu düşüncenin neden yanlış olduğunu neler yapılması gerektiğini atatürk'ün izinden giden (sev sevme beni alakadar etmiyor saygı duy yeter) her vatanperver türkiye cumhuriyeti vatandaşının bu konuyla ilgili neler yapabileceğinden bahsedeceğim.
ilk olarak suriyelilerle veya afganlarla herhangi bir sorunum olmadığını bildireyim. uluslararası anlaşmalar, sınırına gelip iltica talebinde bulunan her insanı kabul etmeni ve geri göndermenin insani ve ahlaki bir suç olduğunu söyler ve bu yasalar dünyadaki tüm insanların daha özgür bir şekilde yaşamasını sağlar. bu yasalar dine, ırka, renge veyahut cinsiyete bakmamak zorundadır.
suriyeli göçmen insanlarla başlayalım. unutmayalım ki orada bir savaş var ve her ne kadar bize bazılarımıza tuhaf gelse bile her insan savaşta tarafsız kalma hakkına sahiptir. ülkesi için ölmek veya öldürmek istemeyebilir. burada suriyeden göç eden insanların savaşı bırakıp kaçması önemsizdir sevgili yazarlar buradaki hata türkiye cumhuriyeti devletinin göçmen politikasıdır ve bu ülkemizin üzerine her an çökebilecek bir heyhûladır. göçmen politikalarındaki en büyük hata sınırlardan alınan göçmenlerin eğitilmemesi ve topluma kazandırılmamasıdır. göçmenlere savaşta esir alınmış bir köle gibi "hade git ucuz iş gücü senin yaşamaya hakkın yoktu da aldık seni" veya "hadi bakalım kuzular sizi saldım çayıra mevlam kayıra" şeklindeki göçmen yerleştirmeme ve yetiştirmeme hatası şu anda ülkemizin çözüm bulunamayan en feci sorunlarından biri.
çoğunuz bu göçmenlerle bire bir ilişki kurmamış haberlerden görmüş olabilirsiniz. nasıl işlerde çalıştıklarını neler yaptıklarını size anlatmak isterim. geçen yıl yüksek teknoloji tarım kompleksleri (akıllı tarım cihazları, akıllı hayvan kümesleri vb) kuruyordum ve bu insanlara iş veren üreticilerle ve aynı zamanda işçilerle uzun zamanlar geçirdim.
üreticilere neden göçmenleri çalıştırdığını sorduğumda aldığım cevaplar karma olarak şunlardı:
"ya bunlara sigorta yapmıyorum az para veriyorum. bunlar bu pis işi yapabilecek nadir kişilerden. koku içinde yatıp uyuyorlar umurlarında değil. (bu arada bulunduğum yerler hayvan ve tarım alanları olduğundan dolayı yer gök gübre ile kaplı) ya bunlar işi bırakıp kaçmıyorlar elleri mahkum çalışacaklar. dil bilmez iz bilmez çok sorun çıkarmıyorlar. ya bunlar bu işlere o kadar alışmışlar ki hasta bile olmuyorlar ezilmek umurlarında değil"
işin gerçeği şu ki bunlar türkiye cumhuriyeti devletinin gözetmediği hiçbir hakkı olmayan köleler gibiler. sonrasında ise müsait bir zamanda çalışan işçilerle konuşurum ve aldığım cevaplar ise:
(b:"abe ben memnun değilim iş zor fakat yapmak zorundayız. barınma sağlıyor suriyeli olduğumuzu gören patron zaten daha az para veriyor ihtiyacımız var ne yapalım.")
şikayet edin kardeşim dediğimde ise:
(b:"abe benim akrabalardan biri şikayet etti kimse ciddiye bile almadı hem işinden kovuldu bide orada daha da iş bulamadı şehir değiştirdi çoluk çocuk cesaret edemiyoruz") vb cevaplarla karşılaştım. şehir efsanelerinden beslenen ve devletin göçmenleri aslında sizin sandığınız kadar önemsememesinden doğan büyük bir insanlık suçu bu durum.
işin afgan mültecileri kısmına baktığımızda ise iş yine aynı duruma düşüyor. çobanlık yapan, tarlalarda domates toplayan, ağır işlerde çalışan insanlar çoğu zaman afgan mültecilerden oluşmakta.
şimdi bana ama kardeş sen yalan bu dedin bunu yalanlayacak hiçbir şey anlatmadın diyeceksiniz. ilk olarak bunları sindirelim ve neden yalan olduğuna aslında ekonomimize olan zararlarından bahsedelim. sizlere burada iktisat dersi vermeyeceğim işin bu kısmını bilen yazarlar bunun neden büyük bir yalan olduğunu ucuz iş gücünün aslında refahla ve ekonomiyi uzun vadede neden yaralayacağını biliyorlar. ben size tuik verileri ile konuşmak istiyorum.
bir ülkenin gelişmişliğini gösteren en büyük şeylerden biri yüksek teknoloji üretimi ve ihracatıdır. size verdiğim tabloya bir bakın neler görüyorsunuz.

gördüğünüz veriye aşağıdaki kaynakçadan ulaşabilirsiniz. ülkemizin yüksek teknoloji ihracatı 2017 verilerine göre 1.85, bu aslında ekonominin neden bu durumda olduğunun büyük bir kanıtı niteliğinde fakat biz bunun mülteciler ile ilişkisini anlatacağız. şimdi geriye doğru biraz daha bakalım acaba mülteciler geldiğinde ki bunlar düşük teknoloji ile üretilen ürünlerde ucuz iş gücü olarak çalışıyorlar bu ucuz iş gücünde çalışan mültecilerin aslında bu sektörü büyütmesi gerekmekte. (bkz: ne kadar ekmek o kadar köfte) mantığı.

evet hepimiz ucuz iş gücünden kaynaklı olarak düşük teknoloji ürünlerinin üretiminde büyük bir sıçrama bekliyorduk fakat aslında bu sıçrama yok. neredeki bu sıçrama aaaa göremiyoruz. evet işte bu yüzden yalan aslında, suriyeli göçmenler ülkemizin kaynaklarını sadece tüketiyor üretimde herhangi bir fazlaları yok sebebi ise ucuz iş gücü olmalarına rağmen üreticinin bundan kazandığı parayı teknolojik yatırım yapmak yerine bankada tutması, yurtdışında yatırım yapması veya yastık altında saklaması. suriyelilerin ekonomimiz üzerinde iyi etkisi olmaktan ziyade çok daha kötü bir etkisi var. ucuz iş gücü aslında teknolojinin (türkiye için) yerinde sayması ilerleyememesi ve gelişememesi demek. türk üretici kısa vadeli planlar yapar ve geleceğe yönelik elinde az da olsa patlayabilecek planlar yapmayı sevmez. bazılarımız kabul etmese de üretimin kalitesini, hızını, maliyetini azaltmak isteyen üreticiler (ki bunlar gelecekte kazanan üreticiler olacaktır) makinalaşmaya uyum sağlamak için yatırımlar yapar. gelecek robotların ürettiği ve bizim onların ürettiklerini tüketip onları tamir ederek ve ar-ge çalışmaları yaparak onları geliştirdiğimiz bir gelecek. ucuz iş gücü türk üretici gibi bundan 2 gün sonrasını bile planlayamayan sermaye sahipleri için bir nimet. fakat aslında bizi geride bırakacak ve ülkemizin ilerlemesini engelleyecek büyük bir lanet.
bu yüzden göçmen politikalarımız çok yanlış (bkz: kızıl kraliçe etkisi) dolayısıyla bizi geriye götüreceklerinden ve korkak türk üreticiye tutunacak bir dal vereceklerinden dolayı ülkemizde bulunmaları çok yanlış.
peki sen ben bu tip gerçekleri görebiliyorken bunu siyasetçiler, politikacılar vb devlet için en doğrusunu yapmak zorunda olan ve bunun için devletten yüklü paralar alan yöneticilerimiz bunu göremiyor mu? görmelerine rağmen kısa vadede ayakta kalmak ve atanın bize bıraktığı demokratik yönetim biçimi manipüle edip kurdukları oligarşik yönetimin devamını getirmek için mi yapıyorlar bilmiyorum. bildiğim ve verilerle kısaca kanıtladığım tek şey suriyelilerin aslında ekonomimize faydadan çok zarar verdikleridir.
kaynakçayı unuttuk bea: www.sbb.gov.tr/wp-content/u...
dergipark.org.tr/tr/downloa...
devamını gör...