süzme bir genç olmakla makul bir genç olmak arasındaki fark
başlık "sevişilinebilizite" tarafından 20.12.2021 14:19 tarihinde açılmıştır.
1.
ön yargılı olmamaktır.
gündeliğimin bir parçası olarak internetteki gelişmeleri de yakından takip edince, gençlerin internetteki yorumlarıyla sık sık karşılaşıyorum. sokakta görseniz ağzını açıp konuşmayacak, utanacak, sıkılacak çocuklar bile internette her konuda bilirkişi uzmanlığına büründüğü için yorumlarını okumak da son derece büyük bir işkenceye dönüşebiliyor.
dolayısıyla, insan ister istemez, bu çocuklar "neden bu kadar süzme" diye kendine de soruyor.
cevabı ararken de şu detayla karşılaşıyorum: "ön yargı!"
özellikle kız çocuklarında yoğun olarak gördüğüm ama elbette erkeklerin de pençesinden kaçamadığı bu zeka problemi, aynı zamanda kaliteli, neşeli, güzel, mutlu bir hayat sürmeye de mani olacak kadar büyük bir karabasan haline dönüşebiliyor.
hemen örnek veriyorum, ki meseleler örnekle çok daha iyi anlaşılır.
süzme bir kızımız için "tatlı turşu" veya daha bilinen ismiyle "alman tipi turşu" nefret ettiği bir lezzettir. bu nefretin sebebini soruşturunca da şu cevapla karşılaşırsınız: "bir keresinde denemiştim, nefret etmiştim tımaaam mııeeaaaaöööeeaaa?"
işte bu bir önyargıdır. elbette kimse her lezzeti sevmek zorunda değil ama bir kere denemek nedir ulan?
insanın canı belli lezzetleri bazen ister, bazen istemez. oysa pazartesi sabah 11'de tatlı turşu denediğinde sevmezsin ama bütün gün koşturup yorulduktan sonra pazartesi akşam 19'da tatlı turşu denersen çok hoşuna gidebilir. yemekler konusunda gençlerin ve özellikle de kız milletinin bu keskin yargıları beni benden alıyor. bu kadar keskin yargılara sahip, denemeye ve öğrenmeye kapalı, önyargılı gençleri görünce de mırıldanmadan duramıyorum: "süzme!"
üstelik bu ön yargıların bu çocuklara aslında ebeveynlerinden geçtiğini görüyoruz. dokuz yaşındayken annesiyle komşu teyzelerdeki kadınlar gününe giden aile hanımkızyevrüceğimiz pelinsu, burada annesinin komşu teyzelerle yaptığı muhabbette "ay tatlı turşu ne iğrenç bir şey değil miiiiüüeüee?" dediğini duyunca, hayatı yeni öğrenen bir bebecik olarak bu bilgi beynine kazınıyor.
altı yıl sonra 15 yaşında dünyayı çözmüş beyinsiz ergen çağına eriştiğindeyse annesinin bu kısır günlerindeki yargıları bilinçaltından su yüzüne çıkıyor ve geri zekalı arkadaşlarıyla sohbet ederken kızımız pelinsu şu cümleyi kuruyor: "ay tatlı turşu çok iğreeençç bir şeeeey! tiksinç bir şey yaneee! pasta mı bu? turşu tatlı olur mu yaaeeeee! bir kere denedim, yemin ederim kusucaktım biliyor müsüneaaaz! ay yivreenç!"
işte süzme bir gençle, zeka küpü bir gencin farkı burada ortaya çıkıyor. geri zekalı genç, hayatı sağdan soldan duyduğu ve çoğu zaman da moron internet sözlüklerinden okuduğu embesil ekşici yorumlarıyla tanıyor.
zeki genç ise duyduklarını sorgulayarak, dünyayı farklı enstrümanlarla tanıyıp anlamaya çalışıyor. kendi değerlendirmelerini ortaya çıkarıp, kendi kişiliğini ve zevklerini kendisi yaratıyor.
ayrıca, istatistiğin de gücünü küçümsememelisiniz. dünyada tatlı turşuyu seven milyonlarca insan varsa, insan bir saniyeliğine durur ve düşünür: "bu kadar insan seviyorsa, belki de bir hikmeti vardır, belki de o kadar iğrenç değildir, benim o anda alamadığım bir lezzeti olabilir. bir kere daha deneyeyim. olmazsa bir kere daha deneyeyim. yine sevmezsem, tamam ben tatlı turşu sevmiyorum, derim."
ama "bir kere denedim ve nefret ettim" nedir lan? maymunun sindirimindeki bağırsak solucanı seni!
neyse, asıl konuya dönelim.
bu örneği, tatlı turşudan alın, hayatınızdaki her değere uygulayım. ne kadar çok detayda ön yargılı olduğunuzu göreceksiniz.
işte o ön yargılar, sizi hayatta zevk alacağınız, seveceğiniz pek çok küçük detaydan mahrum eder, hatta daha da ötesi yaşamınızda büyük farklar yaratacak, size yeni ufuklar açacak pek çok önemli gelişimden geri bırakır ve sonunda süzme bir kızceğiz veya oğlanceğiz oluverirsiniz.
ara sıra kendinize bir tokat çakın ve ufkunuzu açmak için sevmediğinizi düşündüğünüz detaylara tekrar bir göz atın. dijital çağda geri zekalı kalmak gerçekten çok zor ve internet kocaman, dev bir global üniversite gibi önünüzde dururken siz hala süzme kalmayı başarabiliyorsunuz ya, işte gelecek yüzyıllarda tarih kitaplarında geçmişi okuyan insanlar, bütün dünyanın zekası hızla gelişirken ekşici ergen gençlerimizin tek başarısının süzme kalabilmek olduğunu görecekler, ona üzülüyorum.
üç beş seneye voleyi vurup emekli olmayı planlıyorum, ama bazen "bu gençler bu kadar süzme olursa, benim emekli maaşını ödeyemeyecekler, bütün sistemi batıracaklar, yaşlılıkta göt gibi ortada kalacağız" diye de korkmuyor değilim.
bi kendinize gelin, bi sarsılın, biz ne yapıyoruz diye sorun. bu kadar süzme olmak için gerçekten büyük bir çaba sarf etmek gerekiyor. biraz akıllı olun lan.
gündeliğimin bir parçası olarak internetteki gelişmeleri de yakından takip edince, gençlerin internetteki yorumlarıyla sık sık karşılaşıyorum. sokakta görseniz ağzını açıp konuşmayacak, utanacak, sıkılacak çocuklar bile internette her konuda bilirkişi uzmanlığına büründüğü için yorumlarını okumak da son derece büyük bir işkenceye dönüşebiliyor.
dolayısıyla, insan ister istemez, bu çocuklar "neden bu kadar süzme" diye kendine de soruyor.
cevabı ararken de şu detayla karşılaşıyorum: "ön yargı!"
özellikle kız çocuklarında yoğun olarak gördüğüm ama elbette erkeklerin de pençesinden kaçamadığı bu zeka problemi, aynı zamanda kaliteli, neşeli, güzel, mutlu bir hayat sürmeye de mani olacak kadar büyük bir karabasan haline dönüşebiliyor.
hemen örnek veriyorum, ki meseleler örnekle çok daha iyi anlaşılır.
süzme bir kızımız için "tatlı turşu" veya daha bilinen ismiyle "alman tipi turşu" nefret ettiği bir lezzettir. bu nefretin sebebini soruşturunca da şu cevapla karşılaşırsınız: "bir keresinde denemiştim, nefret etmiştim tımaaam mııeeaaaaöööeeaaa?"
işte bu bir önyargıdır. elbette kimse her lezzeti sevmek zorunda değil ama bir kere denemek nedir ulan?
insanın canı belli lezzetleri bazen ister, bazen istemez. oysa pazartesi sabah 11'de tatlı turşu denediğinde sevmezsin ama bütün gün koşturup yorulduktan sonra pazartesi akşam 19'da tatlı turşu denersen çok hoşuna gidebilir. yemekler konusunda gençlerin ve özellikle de kız milletinin bu keskin yargıları beni benden alıyor. bu kadar keskin yargılara sahip, denemeye ve öğrenmeye kapalı, önyargılı gençleri görünce de mırıldanmadan duramıyorum: "süzme!"
üstelik bu ön yargıların bu çocuklara aslında ebeveynlerinden geçtiğini görüyoruz. dokuz yaşındayken annesiyle komşu teyzelerdeki kadınlar gününe giden aile hanımkızyevrüceğimiz pelinsu, burada annesinin komşu teyzelerle yaptığı muhabbette "ay tatlı turşu ne iğrenç bir şey değil miiiiüüeüee?" dediğini duyunca, hayatı yeni öğrenen bir bebecik olarak bu bilgi beynine kazınıyor.
altı yıl sonra 15 yaşında dünyayı çözmüş beyinsiz ergen çağına eriştiğindeyse annesinin bu kısır günlerindeki yargıları bilinçaltından su yüzüne çıkıyor ve geri zekalı arkadaşlarıyla sohbet ederken kızımız pelinsu şu cümleyi kuruyor: "ay tatlı turşu çok iğreeençç bir şeeeey! tiksinç bir şey yaneee! pasta mı bu? turşu tatlı olur mu yaaeeeee! bir kere denedim, yemin ederim kusucaktım biliyor müsüneaaaz! ay yivreenç!"
işte süzme bir gençle, zeka küpü bir gencin farkı burada ortaya çıkıyor. geri zekalı genç, hayatı sağdan soldan duyduğu ve çoğu zaman da moron internet sözlüklerinden okuduğu embesil ekşici yorumlarıyla tanıyor.
zeki genç ise duyduklarını sorgulayarak, dünyayı farklı enstrümanlarla tanıyıp anlamaya çalışıyor. kendi değerlendirmelerini ortaya çıkarıp, kendi kişiliğini ve zevklerini kendisi yaratıyor.
ayrıca, istatistiğin de gücünü küçümsememelisiniz. dünyada tatlı turşuyu seven milyonlarca insan varsa, insan bir saniyeliğine durur ve düşünür: "bu kadar insan seviyorsa, belki de bir hikmeti vardır, belki de o kadar iğrenç değildir, benim o anda alamadığım bir lezzeti olabilir. bir kere daha deneyeyim. olmazsa bir kere daha deneyeyim. yine sevmezsem, tamam ben tatlı turşu sevmiyorum, derim."
ama "bir kere denedim ve nefret ettim" nedir lan? maymunun sindirimindeki bağırsak solucanı seni!
neyse, asıl konuya dönelim.
bu örneği, tatlı turşudan alın, hayatınızdaki her değere uygulayım. ne kadar çok detayda ön yargılı olduğunuzu göreceksiniz.
işte o ön yargılar, sizi hayatta zevk alacağınız, seveceğiniz pek çok küçük detaydan mahrum eder, hatta daha da ötesi yaşamınızda büyük farklar yaratacak, size yeni ufuklar açacak pek çok önemli gelişimden geri bırakır ve sonunda süzme bir kızceğiz veya oğlanceğiz oluverirsiniz.
ara sıra kendinize bir tokat çakın ve ufkunuzu açmak için sevmediğinizi düşündüğünüz detaylara tekrar bir göz atın. dijital çağda geri zekalı kalmak gerçekten çok zor ve internet kocaman, dev bir global üniversite gibi önünüzde dururken siz hala süzme kalmayı başarabiliyorsunuz ya, işte gelecek yüzyıllarda tarih kitaplarında geçmişi okuyan insanlar, bütün dünyanın zekası hızla gelişirken ekşici ergen gençlerimizin tek başarısının süzme kalabilmek olduğunu görecekler, ona üzülüyorum.
üç beş seneye voleyi vurup emekli olmayı planlıyorum, ama bazen "bu gençler bu kadar süzme olursa, benim emekli maaşını ödeyemeyecekler, bütün sistemi batıracaklar, yaşlılıkta göt gibi ortada kalacağız" diye de korkmuyor değilim.
bi kendinize gelin, bi sarsılın, biz ne yapıyoruz diye sorun. bu kadar süzme olmak için gerçekten büyük bir çaba sarf etmek gerekiyor. biraz akıllı olun lan.
devamını gör...
"süzme bir genç olmakla makul bir genç olmak arasındaki fark" ile benzer başlıklar
makul
1
süzme peynir
12