1.
robert rossen tarafından yönetilen 1961 yapımı filmdir.
ne diyebilirim bilmiyorum. paul newman oynuyor siyah beyaz ve bir pazar sabahı izledim. bu üç olaydan birisi filmi ekstra güzelleştirmiş olabilir. film 1961 yapımı olmasına rağmen çok şık bir film, görüntüler çok temiz filmin her sahnesi bilardo salonlarına asılabilecek derecede harika bir fotoğraf adeta.
böyle filmleri seviyorum, bir sporu veya belirli bir konuyu seçip onun üzerinden bir felsefe oluşturmak ve bunu anlatmak bence iyi bir yöntem. bunun en bilinen örneği rocky serisi. rocky ne kadar boks filmiyse the hustler o kadar bilardo filmi diyebiliriz. aynı hissi goal! filmi için hissetmiştim tabii bu benim için geçerli rocky kadar genel değil
filmin konusuna gelecek olursak filmimiz hafif üçkağıtçı bir abi olan hızlı lakabıyla anılan eddie felson'ı anlatıyor. eddie felson kendi halinde üçkağıtçılık yaparak para kazanan bir abimizdir, salon salon gezip onun bunun parasını tokatlarken birden kendisi kadar başarılı bir bilardocuyla tanışır ve onunla kapışır* sonrasında olaylar gelişir.
açıkça söylemek gerekirse filmin ilk yarım saatinde hızlı eddie ve minnesota fats kapışması izleyeceğiz ve klasik bir üçkağıtçı numaraları dönecek zannetmiştim ama işler düşündüğüm gibi gelişmedi, film inanılmaz bir derinlikle ilerlemeye başladı ve film birden bilardo üzerinden hayata dair kazanmaya, kaybetmeye dair konulara başarılı bir şekilde değindi. hızlı eddie'nin karakter gelişimini çok sevdim ilk sahneden son sahneye kadar yaşadığı gelişim inanılmazdı. özellikle son tirat.
filmi martin scorsese dedemizin the color of money filmini izlemeye karar vermemle keşfettim, meğer o film bu filmin ikincisiymiş. the hustler ilk dakikadan son dakikaya kadar iyi ki keşfetmişim iyi ki izlemişim dedirtti.
filmi bilardo severlere kesinlikle tavsiye ederim ama dediğim gibi sadece bilardoyla alakalı bir film değil. herkes gönül rahatlığıyla açıp izleyebilir. ben gidiyorum the color of money izleyeceğim.
devamını gör...