1.
ajan smith'e hapis şoku... mu?
başrolde cem uzan'ın... aman, hugo weaving'in oynadığı avustralya yapımı filmdir. yapımın çoğu, bir polis merkezinde çekilmiştir. burada ajan smith, the matrix'ten bir sene evvel ciddi sorgulanmaktadır. belki de kendisi sonradan ajan smith olup, neo'dan intikamını almıştır, kim bilir. kendisinin sorgulandığı merkez, karanlık renkleri olan bir binadadır. bol bol gün ışığı alsa da burası, mobilyalarından duvarlarına, koyu tonlar hakimdir burada. diyaloglar çok önemli bir yer tutar yapıtta ve türkçe veya ingilizce alt yazı bulunamazsa, c2'nin altında ingilizce seviyesi olanları zorlayabilir the interview.
hugo weaving burada cidden de olağanüstü bir oyunculuk sergiliyor. yer yer ürkeklik yansıtan mimikleri, yer yer kendine güvenen hatta kısmen tehditkar ve hatta delice tripleri falan cidden izleyiciyi etkiliyor. diğer oyunculuklarda da bir sıkıntı yok. tony martin de mesela üst seviyede bir oyunculuk göstermiş burada. film boyunca eddie rodney fleming'in gerçekten suçlu mu, hatta başta tahmin edilenden çok daha ciddi suçlar işlemiş biri olup olmadığını merak ediyoruz. burada, onu sorgulayanların da nasıl tipler olduklarını anlamaya çalışıyoruz. yoksa konunun sonunda eddie rodney fleming'e (hogo weaving) hapis şoku mu var?
diyaloglarla yürüyen bu filmin konusu akılları başlardan alacak kadar iyi olmasa da, kurgusu son derece organik ve sürükleyici. arada giren "flashback" sahneleri de, yapımın tümden "klostrofobik" bir havası olmasını başarıyla engelliyor. o flashback sahneleri gerçek mi yoksa hayal ürünü mü?
işsiz ve karısını kaybetmiş olan fleming (weaving) için üzülmeli miyiz yoksa kendisi bir "kandırıkçı" mı? filmin başlarında sanki kendisi masummuş gibi görünüyor ve onu sorgulayanları suçlu/hatalı görüyoruz gibi (ben öyle düşünmüştüm en azından), ama konu ilerledikçe neyin ne, kimin kim olduğundan çok da emin olamıyoruz.
hugo weaving, the interview'da hakikaten oyunculuk dersi vermiş ve belki de hollywood, kendisini buradaki başarısından dolayı keşfetmiştir. yani, yazının ilk paragrafında da dediğim (ima ettiğim) gibi, the matrix, bu filmden sadece 1 sene sonra gösterime girdi ve o yapımın ne kadar dev bir iş olduğunu ve ajan smith'in orada ne kadar da önemli ve dikkat çeken bir karakter olduğunu söylememe gerek yoktur herhalde.
the interview, gayet güzel bir film. izlemenizi salık veririm.
başrolde cem uzan'ın... aman, hugo weaving'in oynadığı avustralya yapımı filmdir. yapımın çoğu, bir polis merkezinde çekilmiştir. burada ajan smith, the matrix'ten bir sene evvel ciddi sorgulanmaktadır. belki de kendisi sonradan ajan smith olup, neo'dan intikamını almıştır, kim bilir. kendisinin sorgulandığı merkez, karanlık renkleri olan bir binadadır. bol bol gün ışığı alsa da burası, mobilyalarından duvarlarına, koyu tonlar hakimdir burada. diyaloglar çok önemli bir yer tutar yapıtta ve türkçe veya ingilizce alt yazı bulunamazsa, c2'nin altında ingilizce seviyesi olanları zorlayabilir the interview.
hugo weaving burada cidden de olağanüstü bir oyunculuk sergiliyor. yer yer ürkeklik yansıtan mimikleri, yer yer kendine güvenen hatta kısmen tehditkar ve hatta delice tripleri falan cidden izleyiciyi etkiliyor. diğer oyunculuklarda da bir sıkıntı yok. tony martin de mesela üst seviyede bir oyunculuk göstermiş burada. film boyunca eddie rodney fleming'in gerçekten suçlu mu, hatta başta tahmin edilenden çok daha ciddi suçlar işlemiş biri olup olmadığını merak ediyoruz. burada, onu sorgulayanların da nasıl tipler olduklarını anlamaya çalışıyoruz. yoksa konunun sonunda eddie rodney fleming'e (hogo weaving) hapis şoku mu var?
diyaloglarla yürüyen bu filmin konusu akılları başlardan alacak kadar iyi olmasa da, kurgusu son derece organik ve sürükleyici. arada giren "flashback" sahneleri de, yapımın tümden "klostrofobik" bir havası olmasını başarıyla engelliyor. o flashback sahneleri gerçek mi yoksa hayal ürünü mü?
işsiz ve karısını kaybetmiş olan fleming (weaving) için üzülmeli miyiz yoksa kendisi bir "kandırıkçı" mı? filmin başlarında sanki kendisi masummuş gibi görünüyor ve onu sorgulayanları suçlu/hatalı görüyoruz gibi (ben öyle düşünmüştüm en azından), ama konu ilerledikçe neyin ne, kimin kim olduğundan çok da emin olamıyoruz.
hugo weaving, the interview'da hakikaten oyunculuk dersi vermiş ve belki de hollywood, kendisini buradaki başarısından dolayı keşfetmiştir. yani, yazının ilk paragrafında da dediğim (ima ettiğim) gibi, the matrix, bu filmden sadece 1 sene sonra gösterime girdi ve o yapımın ne kadar dev bir iş olduğunu ve ajan smith'in orada ne kadar da önemli ve dikkat çeken bir karakter olduğunu söylememe gerek yoktur herhalde.
the interview, gayet güzel bir film. izlemenizi salık veririm.
devamını gör...