#netflix filmleri
2019 yapımı bilimkurgu ve korku filmi. film "dikey öz yönetim merkezi" denilen büyük, kule tarzı bir hapishanede sosyal sınıf farklılığı hakkında yapılan araştırmayı anlatmaktadır. netflix tarafından yayınlanmıştır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "coco loco" tarafından 25.01.2021 12:55 tarihinde açılmıştır.
1.
yönetmenliğini galder gaztelu-urrutia'nın yaptığı ispanyol gerilim-korku karışımı 2019 yapımı bir filmdir. olaylar; her katında iki kişinin bulunduğu ve çok katlı bir hapishanede yaşanmaktadır. mahkumlar çoğunlukla kendi istekleri doğrultusunda burada kalmak isteyenlerden oluşmaktadır. gelen mahkumlara sevdikleri yemekler sorularak menüye eklenir, yanlarında en sevdikleri bir eşyayı getirmelerine de izin verilir. bu hapishanede bir ay içinde rastgale bir şekilde hem mahkumlar hem de katlar değişmektedir. katların ortasında boşluk olup bu boşluktan günde bir kez yemekler gelir, ama yemekler en üst kattan başlayarak aşağıya doğru iner. tahmin edeceğimiz gibi üst kattakiler istedikleri kadar yemeklerden yiyebiliyorken, aşağıya doğru "arta kalan" yemekler inmektedir. herkes kendine kadar yese bir sorun olmayacaktır fakat insanoğlu bunu düşünebilmekte midir??
....
başrol oyuncumuz goreng (iván massagué), sigarayı bırakmak ve buradan çıkınca sahip olacağı "diploma"nın hevesiyle başvurur ve sistemin nasıl çalıştığı hakkında en ufak fikri yoktur. "aldırma gönül aldırma" moduyla girdiği bu hapishaneden yata yata çıkamayacağını da acı bir şekilde anlayacaktır. oyuncumuz yanına; cervates’in donkişot romanını almıştır. şu garipsediğimiz, ıssız bir adaya düştüğümüzde yanımıza alacağımız şeylere, artık daha ciddi bakmam gerektiğini düşünmekteyim bu filmi izledikten sonra. başrolümüz, ilk uyandığı gün, oda arkadaşından ve sonraki günler kendi de yaşayarak sistemin nasıl çalıştığını öğrenmeye başlar. platformda zaman geçirdikçe ufaktan yusuf yusuflarla bezenmiş “ben olmuşum donkişot” modunda hissettim kendisini.
beyin yakan filmlerden birisidir zannımca. haksızlıklar ya da sınıf ayrımı konusu işlendiği iletilse de herkesin farklı yorumlaar çıkaracağı bir film. filmle ilgili yorumları hem filmi izlemeden önce, hem de izledikten sonra tekrar okudum. öneririm. henüz ikinci kez izleme cesaretinde bulunamadığım filmdir.
....
başrol oyuncumuz goreng (iván massagué), sigarayı bırakmak ve buradan çıkınca sahip olacağı "diploma"nın hevesiyle başvurur ve sistemin nasıl çalıştığı hakkında en ufak fikri yoktur. "aldırma gönül aldırma" moduyla girdiği bu hapishaneden yata yata çıkamayacağını da acı bir şekilde anlayacaktır. oyuncumuz yanına; cervates’in donkişot romanını almıştır. şu garipsediğimiz, ıssız bir adaya düştüğümüzde yanımıza alacağımız şeylere, artık daha ciddi bakmam gerektiğini düşünmekteyim bu filmi izledikten sonra. başrolümüz, ilk uyandığı gün, oda arkadaşından ve sonraki günler kendi de yaşayarak sistemin nasıl çalıştığını öğrenmeye başlar. platformda zaman geçirdikçe ufaktan yusuf yusuflarla bezenmiş “ben olmuşum donkişot” modunda hissettim kendisini.
beyin yakan filmlerden birisidir zannımca. haksızlıklar ya da sınıf ayrımı konusu işlendiği iletilse de herkesin farklı yorumlaar çıkaracağı bir film. filmle ilgili yorumları hem filmi izlemeden önce, hem de izledikten sonra tekrar okudum. öneririm. henüz ikinci kez izleme cesaretinde bulunamadığım filmdir.
devamını gör...
2.
insanlığın bencilliğini çok güzel bir şekilde gözler önüne seren filmdir. aslında hepimiz o masadayız ve o masa dünya. biz ise üst katlardaki insanlar gibi bencilliğimizden dolayı hepimize yetebilecek şeyleri boşa sarf ederek kalanların kullanmasına engel oluyoruz.
devamını gör...
3.
metaforlar üzerine kurulu başarılı bir filmdir. sonu çok tartışmalara konu olmuştur ama istenilen budur seyirciye bırakılır sonu. insanların izleyip ders çıkarması gereken sıradan hoş başarılı bir filmdir.
devamını gör...
4.
birçok konuda eleştiri olduğu gibi göndermeleriyle de zengin 2019 ispanyol yapımı netflix distopya filmi.
filmde isminden anlaşılacağı üzere kurulu bir platform var. bu platforma alınmadan önce herkesin sevdiği yemek soruluyor. ve platforma alındıktan sonra herkesin istediği yemeklerin olduğu bir sofra kurulup yukarıdan aşağıya kademe kademe indiriliyor.
görsel kaynak
yanlış hatırlamıyorsam yemekler her katta 2 dakika süreyle kalıyor. herkes kendi sevdiğinden yeterince yese kimse aç kalmayacak, fakat gelin görün ki bu durum söz konusu bile değil. filmde ''üsttekiler'' ve ''alttakiler'' işlendiği için, üsttekiler alttakilere yemek bırakmıyor. yeteri kadar değil de daha fazlasını yiyorlar, hatta 2 dakika içerisinde hepsini yemeleri mümkün olmadığı için (her hatta 2 kişi var), yemekleri bilerek bozup yenmeyecek duruma sokuyorlar.
insanın bencilliği ve açgözlülüğünün güzel işlendiğini düşünüyorum. film ilk çıktığı zamanlarda sonunu birçok kişi eleştirmişti fakat ben iyi ki o şekilde bitti dedim, bence sonu gayet yerindeydi çünkü
sistemi eleştiren başrol, kızı yukarı göndererek platform anlayışına/sistemine büyük bir darbe indirdi. yukardakilerin yüz ifadesini görmeyi isterdim*.
filmde isminden anlaşılacağı üzere kurulu bir platform var. bu platforma alınmadan önce herkesin sevdiği yemek soruluyor. ve platforma alındıktan sonra herkesin istediği yemeklerin olduğu bir sofra kurulup yukarıdan aşağıya kademe kademe indiriliyor.
görsel kaynak
yanlış hatırlamıyorsam yemekler her katta 2 dakika süreyle kalıyor. herkes kendi sevdiğinden yeterince yese kimse aç kalmayacak, fakat gelin görün ki bu durum söz konusu bile değil. filmde ''üsttekiler'' ve ''alttakiler'' işlendiği için, üsttekiler alttakilere yemek bırakmıyor. yeteri kadar değil de daha fazlasını yiyorlar, hatta 2 dakika içerisinde hepsini yemeleri mümkün olmadığı için (her hatta 2 kişi var), yemekleri bilerek bozup yenmeyecek duruma sokuyorlar.
insanın bencilliği ve açgözlülüğünün güzel işlendiğini düşünüyorum. film ilk çıktığı zamanlarda sonunu birçok kişi eleştirmişti fakat ben iyi ki o şekilde bitti dedim, bence sonu gayet yerindeydi çünkü
sistemi eleştiren başrol, kızı yukarı göndererek platform anlayışına/sistemine büyük bir darbe indirdi. yukardakilerin yüz ifadesini görmeyi isterdim*.
devamını gör...
5.
izlemesi çok keyifli olmamasına rağmen güzel mesaj veren filmdir.
kaynakların herkese yetecek kadar olduğu ortamda açgözlü davrananların ihtiyacı olandan fazlasını talep etmeleri, bazı kesimlerin yokluk, bazı kesimlerin ise bolluk içinde yaşamalarına sebep olmaktadır.
ayrıca üst kesim alt kesimi hiç umursamamaktadır. daha önce alt kesimde olsalar bile.
kapitalizmi eleştiren bir mesaj vermeye çalışmışlardır.
benzer bir film ise kar küreyicidir. o da trende geçmektedir.
kaynakların herkese yetecek kadar olduğu ortamda açgözlü davrananların ihtiyacı olandan fazlasını talep etmeleri, bazı kesimlerin yokluk, bazı kesimlerin ise bolluk içinde yaşamalarına sebep olmaktadır.
ayrıca üst kesim alt kesimi hiç umursamamaktadır. daha önce alt kesimde olsalar bile.
kapitalizmi eleştiren bir mesaj vermeye çalışmışlardır.
benzer bir film ise kar küreyicidir. o da trende geçmektedir.
devamını gör...
6.
etkileyici bir film. dünyanın gerçeklerini yüzünüze bir tokat gibi çarpıyor. tabi bunu yaparken iğrenç sahneleri bol bol kullanıyor. vejetaryenseniz izlemeyiniz.
devamını gör...
7.
güçlü ve güçsüz kavramlarının sürekli değişebileceğini, güçlü olanın hiç bir zaman kaybetmeyeceğine inandığı bir toplumda yaşıyoruz. bu yapımda sürekli değişen dengeler üzerinden, ders verici bir anlatım yansıtılmaya çalışılmış. çok fazla gönderme bulundurur bünyesinde. sonu, izleyenlerin zihinlerinde kurgulanması umut edilerek açık bırakılmıştır.
ispanyol yapımı, netflix filmidir.
ispanyol yapımı, netflix filmidir.
devamını gör...
8.
iyi bir fikirle başlayıp, kötü sonla biten filmleri sevmiyorum. bird box vardı oda böyle akılda 40 soru bırakarak bitti.
kardeşim birşey anlatıyorsun sonradan sorulara cevap vermeden şak diye bitirip konuyu havada bırakıyorsun. net ol net. bir sahne gösteriyorsun nasıl anlamak istersen öyle anla diyorsun. bana göre senaristle yapımcı arasındaki muhabbet şöyle geçmiştir;
--''hacı baba bir senaryo buldum müthiş ama sonunu bağlayamadık ''
- "çak gitsin moruk gizemli kalsın sanat ayağı fazla kafa yorma çak yav , millet düşünüp bulur bizde arasından beğendiğimizi alır ahanda böyleydi buldunuz deriz."
diye düşünmene sebep olan filmdir. aha bu da tanımdır.
edit: bir yerde detaylı açıklamasını okudum geldim, anlamak için hristiyan inancını ve tarihini bilmek gerekmiş. ben de bilmiyordum öğrenmiş oldum lakin düşüncem halen aynı. sadece filme olan saygım arttı.
kardeşim birşey anlatıyorsun sonradan sorulara cevap vermeden şak diye bitirip konuyu havada bırakıyorsun. net ol net. bir sahne gösteriyorsun nasıl anlamak istersen öyle anla diyorsun. bana göre senaristle yapımcı arasındaki muhabbet şöyle geçmiştir;
--''hacı baba bir senaryo buldum müthiş ama sonunu bağlayamadık ''
- "çak gitsin moruk gizemli kalsın sanat ayağı fazla kafa yorma çak yav , millet düşünüp bulur bizde arasından beğendiğimizi alır ahanda böyleydi buldunuz deriz."
diye düşünmene sebep olan filmdir. aha bu da tanımdır.
edit: bir yerde detaylı açıklamasını okudum geldim, anlamak için hristiyan inancını ve tarihini bilmek gerekmiş. ben de bilmiyordum öğrenmiş oldum lakin düşüncem halen aynı. sadece filme olan saygım arttı.
devamını gör...
9.
the cube dan esintiler taşıyan sonu ev metaforlaryıla da seyircinin aklını allak bullak eden netflix filmi
‘dünyada üç tip insan vardır: aşağıdakiler, yukardakiler ve düşenler.’
daha detyalı bir ineceleme videosuna linkten ulaşabilirsiniz:the platform
‘dünyada üç tip insan vardır: aşağıdakiler, yukardakiler ve düşenler.’
daha detyalı bir ineceleme videosuna linkten ulaşabilirsiniz:the platform
devamını gör...
10.
bence filmin anlatmak istediği kişiye göre değişiyor bazıları sistem eleştirisi diyorken bazıları da insanların kararları sonucu oluşan bir durum olduğunu söylüyor yani bence her iki durumda geçerli hem insanların ne kadar bencil olduğunu anlatıyor hem de sistemin ne kadar acımasız olduğunu.
devamını gör...
11.
the platform (film)
filmi anlamadıysanız, yazımı okumaya devam edin:
o çocuk aslında yok. çocuğun annesi zannedilen kadının öldüğü sahnede ağır yaralanan goreng ve ortağı baharat, son kata varmadan ölmektedirler. 333. kat var mı yok mu, bilemiyoruz. fakat en son katlara gittikçe artık insan kalmadığını ve baharat’ın gözü gibi koruduğu tatlının hiçbir canlı tarafından yenmediğini, dolayısıyla da tatlının yönetime kadar ulaştığını anlayabiliriz. nereden mi? şuradan: filmin takriben 30-40’cı dakikalarında şefin elinde bahsedilen tatlıyla aşçılarına kızdığını izledik. şef, geri gelen tatlının ve yenilmemiş olanın, sebebini üzerinde bulduğu kıla bağlamaktadır. bu nedenle de çalışanlarını paylamakta. işte tam da buradan anlamaktayız. ne sandınız olum :))
hee şimdi asıl mesele, şair bura da ne demeye çalışıyor. şair burada çok şey diyor... benim anladıklarım aşağı yukarı şunlar:
1-yukarıya hükmedemezsin, aşağıya da kendini sevdiremezsin. aşağısı senden korktuğu sürece itaat eder. yukarısı allaa emanet :d
2-sen ister amuda kalk, sen ister kıçını yırt, merkez seninle yaşamadığı sürece seni anlamayacaktır. (bu önemli bir mesaj-filmin anlattığım kısmının mesajı)
3-iyilik insanın özünden gelir. ve eğer varsa, gelir, yoksa gelmez. ne diyor bu hacı? çevirim şöyle; kişinin kendisinde, evrensel iyiye dair iz varsa eğer, bu elbet açığa çıkacaktır ve bu açığa çıkan şey hiçbir şey karşısında yıkılmayacaktır- en büyük korkunun karşısında bile...
4-komünizm bir hayal :dd eşitlik söz konusu değil.
5-değişiklik yıkım demektir. yeni sistem değişikliği kıyam demektir. (iyi laf, yaz bunu)
imanın beş şartı gibi, filmin beş yorumunu yaptım :d
filmin sevdiğim önemli bir özelliği de, insanın bir bakteri gibi ele alınması. yani klasik bir canlı varlık olarak, büyüme, adaptasyon, beslenme, üreme gibi temel özellikleri dışında, hiçbir etiketlere gerek duyulmaması + yaratılan etiketlerin de sadece sosyokültürel inançlardan kaynaklanan uydurmalardan oluştuğunu vurgulaması.
iyi seyirler dilerim türkiye :)
filmi anlamadıysanız, yazımı okumaya devam edin:
o çocuk aslında yok. çocuğun annesi zannedilen kadının öldüğü sahnede ağır yaralanan goreng ve ortağı baharat, son kata varmadan ölmektedirler. 333. kat var mı yok mu, bilemiyoruz. fakat en son katlara gittikçe artık insan kalmadığını ve baharat’ın gözü gibi koruduğu tatlının hiçbir canlı tarafından yenmediğini, dolayısıyla da tatlının yönetime kadar ulaştığını anlayabiliriz. nereden mi? şuradan: filmin takriben 30-40’cı dakikalarında şefin elinde bahsedilen tatlıyla aşçılarına kızdığını izledik. şef, geri gelen tatlının ve yenilmemiş olanın, sebebini üzerinde bulduğu kıla bağlamaktadır. bu nedenle de çalışanlarını paylamakta. işte tam da buradan anlamaktayız. ne sandınız olum :))
hee şimdi asıl mesele, şair bura da ne demeye çalışıyor. şair burada çok şey diyor... benim anladıklarım aşağı yukarı şunlar:
1-yukarıya hükmedemezsin, aşağıya da kendini sevdiremezsin. aşağısı senden korktuğu sürece itaat eder. yukarısı allaa emanet :d
2-sen ister amuda kalk, sen ister kıçını yırt, merkez seninle yaşamadığı sürece seni anlamayacaktır. (bu önemli bir mesaj-filmin anlattığım kısmının mesajı)
3-iyilik insanın özünden gelir. ve eğer varsa, gelir, yoksa gelmez. ne diyor bu hacı? çevirim şöyle; kişinin kendisinde, evrensel iyiye dair iz varsa eğer, bu elbet açığa çıkacaktır ve bu açığa çıkan şey hiçbir şey karşısında yıkılmayacaktır- en büyük korkunun karşısında bile...
4-komünizm bir hayal :dd eşitlik söz konusu değil.
5-değişiklik yıkım demektir. yeni sistem değişikliği kıyam demektir. (iyi laf, yaz bunu)
imanın beş şartı gibi, filmin beş yorumunu yaptım :d
filmin sevdiğim önemli bir özelliği de, insanın bir bakteri gibi ele alınması. yani klasik bir canlı varlık olarak, büyüme, adaptasyon, beslenme, üreme gibi temel özellikleri dışında, hiçbir etiketlere gerek duyulmaması + yaratılan etiketlerin de sadece sosyokültürel inançlardan kaynaklanan uydurmalardan oluştuğunu vurgulaması.
iyi seyirler dilerim türkiye :)
devamını gör...
12.
bir ispanyol netflix filmi. türü; korku, bilimkurgu, gerilim.
konusuna gelecek olursak:
olaylar bir hapishanede geçiyor. sigarayı bırakmak isteyen bir dallama kendi istediğiyle içeri girer. tabii sistemi içeride öğrenir. 1.kattan 333. kata uzanan dikey yapıda odalarda kalırlar. odaların ortasında bir delik vardır ve buradan günde bir kez yemek indirilir. en üst kattan aşağıya doğru yemekler iner. üst kattakiler yiyebilirken alt kattakilere kalırsa yemek artıkları kalır, genelde açlardır. 30 günde bir odalar değişir. olaylar da bunun etrafında gelişir.
size uyarım filmi izlerken bir şey yememeniz olacak. iyi seyirler.
konusuna gelecek olursak:
olaylar bir hapishanede geçiyor. sigarayı bırakmak isteyen bir dallama kendi istediğiyle içeri girer. tabii sistemi içeride öğrenir. 1.kattan 333. kata uzanan dikey yapıda odalarda kalırlar. odaların ortasında bir delik vardır ve buradan günde bir kez yemek indirilir. en üst kattan aşağıya doğru yemekler iner. üst kattakiler yiyebilirken alt kattakilere kalırsa yemek artıkları kalır, genelde açlardır. 30 günde bir odalar değişir. olaylar da bunun etrafında gelişir.
size uyarım filmi izlerken bir şey yememeniz olacak. iyi seyirler.
devamını gör...
13.
“black mirror” bölümü tadında, bir film. şahsen ben insanlığa yapılan göndermeleri ve verilen mesajları çok sevmiştim.
bencillik, sinirleri yıpratan açlık, insanların zaafları ve göze alabilecekleri muazzam anlatılmış. adeta bir hayatta kalma mücadelesi.
bencillik, sinirleri yıpratan açlık, insanların zaafları ve göze alabilecekleri muazzam anlatılmış. adeta bir hayatta kalma mücadelesi.
devamını gör...
14.
film, bir süre yemek yiyemeyecek olmanızın sebebi olabilir. toplumdaki gereksiz boyutlardaki bencillik ve bunun sonuçlarından biri olan adaletsizliği gözler önüne serer. gerçek hayatta da olduğu gibi kimilerinin hayatı kimilerinin hayalidir. ama vermeye çalıştığı mesaj sürekli göz önündedir ve filmi izlediğiniz süre boyunca düşünmeden edemezsiniz. farklı bakış açılarını görmek için izlenebilir.
devamını gör...
15.
sınıf çatışması ve toplumsal tabakalarla daha önce hiç karşılaşmamış insanları etkilemek ve tabakaları eleştirmek için yapılmış bir filmdir bu. nitekim amacına da ulaşmıştır. sözüm sözlükten dışarı, daha evvel bu kavramlardan bihaber, apartmanların damlarına, bacalardan çıkan dumanlara bakarak avare avare yürüyen insanları etkilemeyi başarmıştır. bu grubun dışındakiler “ee, yani?” demiştir film sonu.
devamını gör...
16.
birkaç bölümlük mini dizi olmasını isteyeceğim netflix orijinal filmi. baş kahramanımızın bir sürelik beraber yaşayacağı kişinin oraya nasıl geldiği, neler yaşadığı bir bölümde anlatılabilirdi. lost'un en sevdiğim yanlarından biri de buydu. her bölüm bir karakterin yaşadıkları ve karakter gelişimi izleyebiliyor ve davranışlarını bu doğrultuda değerlendirebiliyorduk.
insanın en temel içgüdüsü olan hayatta kalma duygusunu zirvede hissetmesine neden olacak açlık hissi ile insanların en dipteki hayvani davranışlarını ortaya çıkartarak; empatiden yoksun birer canavar haline getiren bir sistemi anlatmaktadır.
insanın en temel içgüdüsü olan hayatta kalma duygusunu zirvede hissetmesine neden olacak açlık hissi ile insanların en dipteki hayvani davranışlarını ortaya çıkartarak; empatiden yoksun birer canavar haline getiren bir sistemi anlatmaktadır.
devamını gör...
17.
filmi izlemek pek zevkli değildi. ancak filmde verilmek istenilen mesaj değerliydi. film, izleyiciye toplumsal sınıflandırmanın neden olduğu kötü* sonuçları izletiyor. ayrıca filmin sonundaki o belirsizlik de güzel bence, kendi hayal gücünle sen bitiriyorsun filmi.
devamını gör...
18.
kapitalizmi, bencilliği,doymayan gözleri çok güzel ifade eden çok sıradışı bir film olmuş.
başlangıçta sonu var mı yok bilinemeyen kat kat aşağı inen bir yemek masasının olduğu üstteki insanların doyumsuzluğu yüzünden 50. kattan aşağısına hiç yemek kalmadığı apaçık ortada.
her koyun kendi bacağından asılır misali herkes kendi çaresine bakıyor, fırsat geldi mi sonuna kadar kullanmaktan çekinmiyor.
ancak ilgimi çeken eskiden orada kalanları mülakata alan ancak içerisi hakkında pek bir fikri olmayan ve daha sonra gönüllü olarak orada yaşayan kadının her gün usanmadan bir alt katı aynı şekilde uyarması ama yanıt alamaması da bize insanların kolay kolay akıllanmayacağını gösterdiğini düşünüyorum.
tabii bir yandan da eşitliğin mümkün olmayacağını da gözler önüne seriyor.
çok fazla anlam ve sonuç çıkarmanın mümkün olduğu bir film olmuş.
tavsiye olunur, keyifli seyirler.
başlangıçta sonu var mı yok bilinemeyen kat kat aşağı inen bir yemek masasının olduğu üstteki insanların doyumsuzluğu yüzünden 50. kattan aşağısına hiç yemek kalmadığı apaçık ortada.
her koyun kendi bacağından asılır misali herkes kendi çaresine bakıyor, fırsat geldi mi sonuna kadar kullanmaktan çekinmiyor.
ancak ilgimi çeken eskiden orada kalanları mülakata alan ancak içerisi hakkında pek bir fikri olmayan ve daha sonra gönüllü olarak orada yaşayan kadının her gün usanmadan bir alt katı aynı şekilde uyarması ama yanıt alamaması da bize insanların kolay kolay akıllanmayacağını gösterdiğini düşünüyorum.
tabii bir yandan da eşitliğin mümkün olmayacağını da gözler önüne seriyor.
çok fazla anlam ve sonuç çıkarmanın mümkün olduğu bir film olmuş.
tavsiye olunur, keyifli seyirler.
devamını gör...
19.
izlerken çok kanlı sahnelerden dolayı midem bulanmış da olsa özünde insanın ne kadar açgözlü bencil olabildiğini konu edinmiş film. ama gerçekten çok rahatsız edici görüntüler var izlerken tuhaf oluyor insan. finali tartışmalı olsa da yorum seyirciye bırakılmış.
devamını gör...
20.
bazıları filmin fazla abartıldığını söylüyor ama yanılıyorlar. filmde şef, tanrıyı temsil eder. aşçılar ise melekleri. tatlı ise kutsal kitap olarak nitelendirilebilir. şef tatlının üzerinde kıl görünce tatlıyı tekrar yaptırır, tıpkı tanrının yeniden ve yeniden kutsal kitaplar göndermesi gibi. sofranın bütün katlardan havada süzülerek geçmesi ise ilahi bir gücü temsil eder. filmin eleştirdiği konulardan biri “en alttakilerin aç kalmasının sebebinin en üsttekilerin doyumsuz” olduğudur. işin komik yanı, en alt kattakiler çektikleri çileleri üst kata çıktıklarında aynı şekilde diğerlerine çektirir. oysa herkes eşit şekilde davranmayı bilse, kimse zarar görmez. sofrayla beraber katlardan sürekli aşağı inen kadın, katlardan birinde çocuğu olduğunu söyleyip durur. fakat herkes delikte çocuk olmadığını söyler. bu kadın meryem ana’yı temsil eder. çocuk ise isa’yı. mülakatı yapan kadın 200 kat olduğunu düşündüğü delikte 202. katta uyanınca ilahi gücün ona yalan söylediğini anlar ve intihar eder. sonrasında başrole gözükerek “kanımı iç. onda sana söyleyeceğim her şeyin coşkusunu bulacaksın. etimi ye. ondan başka bir şey seni doyuramayacak.” der. bu, komünyonu temsil eder. katların birinde karşılaştıkları bilge adam ise peygamber olarak tasvir edilebilir. tanrıya ulaşmanın yolunun nezaketten, mesajdan geçeceğini söyler. finalde en dibe inen kahraman çocuğu bulur ve onu yukarı yollar. bu ise isa’nın doğuşunu simgeler. ölen yaşlı adam “mesajın, onu iletene ihtiyacı yoktur.” dediği için kahraman sofradan iner ve karanlıkta kaybolur.
filmin sonu genelde izleyenlere anlamsız gelir, ama gayet anlaşılır ve basittir.
“ulaşmanız gereken yol, tanrının yoludur.”
filmin sonu genelde izleyenlere anlamsız gelir, ama gayet anlaşılır ve basittir.
“ulaşmanız gereken yol, tanrının yoludur.”
devamını gör...
"the platform" ile benzer başlıklar
platform
3