yönetmen koltuğunda jerzy skolimowski'nin yer aldığı 1978 yapımlı korku dram filmidir. konu, kırsal bir kasabada yaşamakta olan bir çiftin korku dolu macerasını anlatmaktadır. genç adam filler için ses efektleri kaydeden bir sanatçıdır. karşılaşacağı gezgin bir müzisyen ise genç adamın hayatını cehenneme çevirecektir.
yönetmen:
jerzy skolimowski
oyuncular:
alan bates
john hurt
tim curry
susannah york
julian hough
john rees
robert stephens
jerzy skolimowski
oyuncular:
alan bates
john hurt
tim curry
susannah york
julian hough
john rees
robert stephens
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "pinkshinyultratambourine" tarafından 24.11.2022 14:02 tarihinde açılmıştır.
1.
son zamanlarda izlediğim en tuhaf, gözlerimi bile kırpmadan adeta hipnoz olmuşçasına kilitlendiğim, sinematografik açıdan neredeyse orgazma ulaştığım ama bittiğinde "neydi yahu bu..." diyerek iç geçirdiğim film.
yönetmen koltuğunda polonyalı gerilim ustası jerzy skolimowski'nin oturduğu, oyuncu kadrosunda alan bates, john hurt gibi yıldızların yer aldığı, 86 dakikalık kısa süresiyle insanda izleme zevki uyandırmış bu filmden biraz bahsetmek istiyorum. spoiler yok, hehe.
konusundan başlayalım madem, eşiyle birlikte kırsalda yaşayan bir abimiz var, bu abimiz filmler için müzik üretmekle hayatını geçindirmeye çalışıyor, çok da zevk alıyor bundan. kilisede orgun
başına da oturuyor bazen. derkeeen, bir gün kiliseden eve dönerken bir adamla tanışıyor, adam kendisini zorla evine davet ettiriyor ve kendisinin aborjinlerden büyü yeteneği kazandığını söylüyor. insanları öldürecek kadar korkutucu bir çığlık atmayı öğrendiğini de söyleyince işler karışıyor, film de bu şekilde başlıyor.
film sinematografik açıdan benim için kusursuz, evet, kusursuz... insan izlerken kendinden geçiyor, o sahneler, çekim açıları, ışıklandırmalar, ingiltere'nin en güzel kırsal mekanları derken adeta bir masalın içerisine giriyoruz.
bu masal nasıl devam ediyor dersiniz? senaryoda açıklıklar ve "n'alaka..." diyeceğiniz şaşkınlıkları önümüze süre süre devam ediyor, filmde gerilim var, korku var diye düşünüyorsunuz ama ne gerilim ne de korku yer alıyor... harika bir konuyu ve müthiş bir sinematografiyi harcamış hissiyatı uyandıran bu film bittiği zaman arkasında bir sürü keşke bırakıyor.
filmin müziklerini beğendiğimi söyleyebilirim lakin beğenmediğim diğer kısım filmin diyalogları. o kadar zorlama ve saçma ki, bir zamandan sonra "iyi ki çok diyalog olan bir film değilmiş..." diyorsunuz.
ayrıca söylemeden edemeyeceğim, gerek konusu, gerek sahneleri direkt olarak des cabinet des dr.caligari filminden aşırılmış izlenimi veriyor.
bir filmden etkilenir, o filmden ilham alabilir insan ama herhangi bir tarantino filminin sahne aşırmasına benzer bir şeyi yakaladım bunda.
izlenir mi? sinematografisi için evet.
izlenmeli mi peki? hayır.
yönetmen koltuğunda polonyalı gerilim ustası jerzy skolimowski'nin oturduğu, oyuncu kadrosunda alan bates, john hurt gibi yıldızların yer aldığı, 86 dakikalık kısa süresiyle insanda izleme zevki uyandırmış bu filmden biraz bahsetmek istiyorum. spoiler yok, hehe.
konusundan başlayalım madem, eşiyle birlikte kırsalda yaşayan bir abimiz var, bu abimiz filmler için müzik üretmekle hayatını geçindirmeye çalışıyor, çok da zevk alıyor bundan. kilisede orgun
başına da oturuyor bazen. derkeeen, bir gün kiliseden eve dönerken bir adamla tanışıyor, adam kendisini zorla evine davet ettiriyor ve kendisinin aborjinlerden büyü yeteneği kazandığını söylüyor. insanları öldürecek kadar korkutucu bir çığlık atmayı öğrendiğini de söyleyince işler karışıyor, film de bu şekilde başlıyor.
film sinematografik açıdan benim için kusursuz, evet, kusursuz... insan izlerken kendinden geçiyor, o sahneler, çekim açıları, ışıklandırmalar, ingiltere'nin en güzel kırsal mekanları derken adeta bir masalın içerisine giriyoruz.
bu masal nasıl devam ediyor dersiniz? senaryoda açıklıklar ve "n'alaka..." diyeceğiniz şaşkınlıkları önümüze süre süre devam ediyor, filmde gerilim var, korku var diye düşünüyorsunuz ama ne gerilim ne de korku yer alıyor... harika bir konuyu ve müthiş bir sinematografiyi harcamış hissiyatı uyandıran bu film bittiği zaman arkasında bir sürü keşke bırakıyor.
filmin müziklerini beğendiğimi söyleyebilirim lakin beğenmediğim diğer kısım filmin diyalogları. o kadar zorlama ve saçma ki, bir zamandan sonra "iyi ki çok diyalog olan bir film değilmiş..." diyorsunuz.
ayrıca söylemeden edemeyeceğim, gerek konusu, gerek sahneleri direkt olarak des cabinet des dr.caligari filminden aşırılmış izlenimi veriyor.
bir filmden etkilenir, o filmden ilham alabilir insan ama herhangi bir tarantino filminin sahne aşırmasına benzer bir şeyi yakaladım bunda.
izlenir mi? sinematografisi için evet.
izlenmeli mi peki? hayır.
devamını gör...