türkiye'de halkın kamu kurumlarına güvenmemesi

22 senelik erozyonun neticesinde gelinen noktadır.
asal araştırma' nın fırından yeni çıkmış araştırmasına göre vatandaşların güvendikleri kamu kurumları / kişiler / kurumlar sıralaması şöyle olmuş.

ben şahsım en güvendiğim kurum olarak sıralamanın en altındaki hiçbiri kurumunu seçtim mesela.

kamu dediğimiz şey, zaten son 22 yıldır, türkiye'de tüm usulsüzlüğün döndürüldüğü alandır. artık maalesef "devlete bağlı her kurum", her insan için bir " adaletsizlik mekanizmasıdır". ne polise, ne hukuğa, ne memuriyete, hiç bir şeye güvenmiyorum. içinde yaşadığım devletin bana verdiği tek düşünce; her an, her şeyi yapabilecek kadar kendi çıkarlarına düşkün olduklarıdır. ne kadar acıdır ki devletimin yanlı- çıkarcı- adil olmayan ve insanları korumayan, tek taraflı, öznel bir yapılanma olduğunu düşünüyorum.

yakında herkes kendi adaletini kendi kesmeye başlayacak diye aklım çıkıyor. arınma gecesindeki( the purge filmi) sosyal ortama döneceğiz diye kaygıdan deliriyorum. bunca adaletsizliğe verilecek tepki; herkesin kendi adaletini kesmeye başlaması olacaktır bir noktada. umarım o noktaya gelmeden, iktidar parti değişir. herkes kendi adaletini, kendi vicdanına göre kesmeye başlarsa; bu toplumun önünü alamazlar bir daha.

normal. zaten genelde kimse kurumlara guvenmez.

türkiye'de halkın gerçek kemalizm ile yüzleşmesidir o. ama sağcılar solcuları, solcular sağcıları suçlar yine kemalist düzene toz kondurmazlar. böylece; torpil, rüşvet, adam kayırma gibi bir toplumu yok eden ahlaksız fiyiliyatlar önünde çürüyüp giderler.

liyakatin, bireye değerin, vatan sevgisinin vb.nin olmadığı; rüşvetin, adam kayırmanın, kişiye göre adalet düzeninin, torpilin, din sömürüsünün, faşizmin, en küçük biriminin bile büyük güçlerin uzantısı olarak işleyenlerin vd.nin bolca olduğu;
bunlara binaen de alttaki maddesi ile üstteki maddesi birbirine uymayan yönetmelik ve kanunlarla esnafa ve halka "yapmazsan iş yeri açamazsın/kapatırım" ya da "sen yaparsan hapse girersin" derken kendi uymadığı kuralların birleşiminden oluşmuş kamu kurumları ve hepsi özelleştirilip peşkeş çekilmiş özel kurumlarla dolu bir ülkede, siyasilerinin hepsi birbirinden beter olduğundan önümüzdeki 50 yılda bile düzeltilemeyecek hâle getirmiş böyle bir yönetim içinde en güvenmemiz gereken kolluk kuvvetlerinin birer kukla ve muhaliflere karşı silah gibi kullanılmasıyla çoluk çocuğumuzun geleceğini bırakın, bugününden bile korktuğumuz bir ortamda kime, nasıl güvenelim?

türkiye "vatandaş silkme odaklı" devlet yönetimiyle yönetildiği için güvenilmemesi gayet doğaldır. kim tecavüzcüsüne güvenir ki?
bazı safdil arkadaşlarımız bu güvensizliğin akp'nin yönetiminin sonucu olduğunu sanıyorlar. sanıyorlar ki akp öncesi her şey güllük gülistanlıktı, akp geldi bozdu.
hayır aynıydı. "devlette devamlılık esastır" düsturunca 1990 yılında nasıl düdükleniyorsa 2020 yılında da o şekilde düdüklenyor.
akp döneminin öncesinden bir farklılığı var, şimdi özel sektör, özellikle de korporasyonlar da vatandaşı düzüyor. akp eliyle devlet de onlara her türlü kolaylığı sağlıyor.
örnek mi: ınternet servis sağlayıcılarının oluşturduğu kartel. tarifelerine %250 zam yaptılar. üçü birden aynı anda hem de. hiçbiri taahhüt ettikleri hızı sağlamıyor. (benim mesela ev internetimin taahhüt hızı 40mbs, aldığım 6mbs) mahkemeye verdim. delilleriyle birlikte. mahkeme delil yetersizliğinden beni haksız çıkardı.
şimdi nasıl güvenelim kamuya? hadi vatansever, türkçü gençler. bana bir gerekçe gösterin.