üniversite okumak vs bir işte ustalaşmak
başlık "emrah" tarafından 15.04.2021 23:41 tarihinde açılmıştır.
1.
(bkz: ekşisözlükten başlık çalmak)
devamını gör...
2.
üretmek vs çalmak olarak değiştirilmesi gerekir.
devamını gör...
3.
okuduğun üniversiteye ve uzmanlaştığın işe göre değişir. atölye tipi üretim kısıtlı artık arkadaşlar. üniversiteler de meslek öğreten kurumlar ve ustalaşma dediğiniz şey artık pek kısıtlı
devamını gör...
4.
üniversite okursun, sana sıra gelmez. bir işte ustalaşırsın, o iş devrin gerisinde kalır. ya memurluk kovalanır. ya da garanti maaşlı iş. sonuç yine bir patron ya da müdürün altında varoluş sancıları çekilir. welcome to hell baby.
devamını gör...
5.
üniversite okumak belli bir bilgi birikimi edinmeyi ve bilgi edinme kaynaklarını öğrenmeyi sağlar. asgari ilgisi olan herkes üniversiteden mezun olurken belli bir miktar donanıma sahip olur. ustalık ise bambaşka ve özeldir. meydana getirdiğiniz ürün tamamen size özeldir. yaşam boyu bir öğrenme ve her uygulamada kendinizi daha da geliştirmeyi içerir. dinamiktir. üstelik ustalığınıza göre her zaman size ihtiyaç duyacak birileri bulunur. dolayısıyla ustalığın büyük farkla kazanacağı versustur.
devamını gör...
6.
işe göre değişir.
2~5 yıl arası oynar.. hangisi "işinize" geliyorsa.
2~5 yıl arası oynar.. hangisi "işinize" geliyorsa.
devamını gör...
7.
okunan üniversiteye ve bölüme bağlıdır. eğer "üniversite okuyayım da ne olduğu mühim değil" kafasıyla üniversite okunuyorsa bir işte ustalaşmak bu durumdan fersah fersah ileridedir.
devamını gör...
8.
başlık eğer beceri temelli bir işte ustalaşmak olsaydı daha anlamlı olurdu diye düşünüyorum zira bazı mesleklerde ustalaşmak için üniversite eğitimi ya da akademik eğitim almak gerekiyor.
(bkz: bakarak öğrenilseydi kediler kasap olurdu)
(bkz: bakarak öğrenilseydi kediler kasap olurdu)
devamını gör...
9.
biri teoride kalır, diğeri de pratikle sonsuza dek nöronlara kazınır.
kişinin yol planına göre değişmekle birlikte, pratikle edinilen tecrübeler nöronlara kazınınca kesinlikle teorik sistemden daha etkili. asla unutmazsınız çünkü. teoride kalan bilgiler de tekrar edilmediği müddetçe, istanbul vapuru manzaralarını çekerken telefonun bir anda denize düşmesi gibi yok olur gider insan beyninden.
öyle bir şey işte.
kişinin yol planına göre değişmekle birlikte, pratikle edinilen tecrübeler nöronlara kazınınca kesinlikle teorik sistemden daha etkili. asla unutmazsınız çünkü. teoride kalan bilgiler de tekrar edilmediği müddetçe, istanbul vapuru manzaralarını çekerken telefonun bir anda denize düşmesi gibi yok olur gider insan beyninden.
öyle bir şey işte.
devamını gör...
10.
"şu tercih kesin doğrudur" diye kestirip atılarak bir sonuca varılamayacak bir karşılaştırma bence. toplumların her iki yöne de gidecek vatandaşlara ihtiyacı var. üniversite okumak herkese göre değil, her zanaatkarın eli her işe de yatkın değil, bunlar bariz. o yüzden türkiye'de akp dönemi başından beri ivmelenerek devam eden herkesi üniversiteli yapma politikası çok yanlış. hem üniversiteye gitmiş insanlar da mezuniyetten sonra işinde ustalaşabilirler. yani başlıktaki "bir işte ustalaşmak" ifadesi yanlış bir ifade olmuş. uzman doktor, uzman finansçı, uzman tedarik zinciri analisti, yüksek* öğretmen, yüksek mühendis vs. diye bir sürü örnek verilebilir.
bence buradaki en büyük sorun devleti yönetenlerin arz-talep, istihdam, büyüme planları, uzun dönemli ekonomi planları gibi terimlere mahalle bakkalı seviyesinde bile yaklaşmaması. amaca, ihtiyaca ve eldeki verilere yönelik her nesle özel yönlendirilme yapılmalı, meslek okullarına ve üniversitelere ona göre kontenjan açılmalı. her şey yine tek adamın her haltı kendine bağlamış olmasına geliyor. halbuki kurumlar ve devlet memurları tek adamdan talimat gelmeden de özerk olarak hareket edebilmeli. devletin uzun vadeli planları, partilerin 5 yıllık seçim dönemi için yaptıkları planlardan olabildiğince bağımsız olmalı. örneğin bir ara akp'li biri biz ara eleman ülkesiyiz demişti. e madem öyle, niye her yere üniversite açıyorsunuz ve bununla övünüyorsunuz. ara eleman ülkesiysek her yere meslek okulları ve o okullara avrupa standartlarında atölyeler açsanıza, değil mi? neyse, konu dağılıyor.
sonuç olarak günümüzdeki çarpık düzene bakarak üniversite eğitimini küçümsemek yada zanaatkarlığı ve mavi yakalı işleri övmek mantıklı değil. zira normalde üniversiteler ve yüksek eğitimli kişiler bilimsel gelişmelere ve teknolojiye yön verebilecek potansiyele ulaşmaya çalışırlar. bu da orta ve uzun vadede üniversite eğitimi gerektirmeyen işlerin bulunduğu sektörlere de yön verir. o yüzden buna benzer bir bakış açısıyla üniversite okunacaksa yada ne bileyim üniversite sınavında ilk 10-20-30 bine falan girildiyse ne ala. yoksa bugünlerde zanaatkarlık ve mavi yakalı rollerde daha kolay iş bulunabiliyor.
ama dediğim gibi bu plansız ülkede 10 yıl sonra ne olacağını kestiremezsiniz. mesela bugün kaynakçılığı seçersiniz, sonra henüz 10 yıllık kaynakçıyken şirketler çin'le yarışamayıp kapanmaya başlayabilir, üretim sektörü batı avrupa'daki gibi küçülmeye başlayabilir. daha şimdiden çinliler türkiye'de şirket alımları yapıyorlar, byd fabrikası kurup sadece çinlileri çalıştıracağını söylüyorlar, ve hükümet byd'ye teşvik veriyor, yerli üreticiler ya kapanıyor yada başka ülkelere taşınıyor falan. ülkemizde böyle bir yönetim anlayışı varken gerçekten insanın kendisini yada çocuğunu hayatını adayacağı sevdiği bir mesleğe yöneltmesi çok zor. gerçi batı dünyası da pek farklı değil. türkiye globalizm ve neoliberalizmle oradan yayılan dalgalara göre pozisyon alıyor işte.
bence buradaki en büyük sorun devleti yönetenlerin arz-talep, istihdam, büyüme planları, uzun dönemli ekonomi planları gibi terimlere mahalle bakkalı seviyesinde bile yaklaşmaması. amaca, ihtiyaca ve eldeki verilere yönelik her nesle özel yönlendirilme yapılmalı, meslek okullarına ve üniversitelere ona göre kontenjan açılmalı. her şey yine tek adamın her haltı kendine bağlamış olmasına geliyor. halbuki kurumlar ve devlet memurları tek adamdan talimat gelmeden de özerk olarak hareket edebilmeli. devletin uzun vadeli planları, partilerin 5 yıllık seçim dönemi için yaptıkları planlardan olabildiğince bağımsız olmalı. örneğin bir ara akp'li biri biz ara eleman ülkesiyiz demişti. e madem öyle, niye her yere üniversite açıyorsunuz ve bununla övünüyorsunuz. ara eleman ülkesiysek her yere meslek okulları ve o okullara avrupa standartlarında atölyeler açsanıza, değil mi? neyse, konu dağılıyor.
sonuç olarak günümüzdeki çarpık düzene bakarak üniversite eğitimini küçümsemek yada zanaatkarlığı ve mavi yakalı işleri övmek mantıklı değil. zira normalde üniversiteler ve yüksek eğitimli kişiler bilimsel gelişmelere ve teknolojiye yön verebilecek potansiyele ulaşmaya çalışırlar. bu da orta ve uzun vadede üniversite eğitimi gerektirmeyen işlerin bulunduğu sektörlere de yön verir. o yüzden buna benzer bir bakış açısıyla üniversite okunacaksa yada ne bileyim üniversite sınavında ilk 10-20-30 bine falan girildiyse ne ala. yoksa bugünlerde zanaatkarlık ve mavi yakalı rollerde daha kolay iş bulunabiliyor.
ama dediğim gibi bu plansız ülkede 10 yıl sonra ne olacağını kestiremezsiniz. mesela bugün kaynakçılığı seçersiniz, sonra henüz 10 yıllık kaynakçıyken şirketler çin'le yarışamayıp kapanmaya başlayabilir, üretim sektörü batı avrupa'daki gibi küçülmeye başlayabilir. daha şimdiden çinliler türkiye'de şirket alımları yapıyorlar, byd fabrikası kurup sadece çinlileri çalıştıracağını söylüyorlar, ve hükümet byd'ye teşvik veriyor, yerli üreticiler ya kapanıyor yada başka ülkelere taşınıyor falan. ülkemizde böyle bir yönetim anlayışı varken gerçekten insanın kendisini yada çocuğunu hayatını adayacağı sevdiği bir mesleğe yöneltmesi çok zor. gerçi batı dünyası da pek farklı değil. türkiye globalizm ve neoliberalizmle oradan yayılan dalgalara göre pozisyon alıyor işte.
devamını gör...
11.
bu iki tanım bazen birbiriyle alakalıdır bazen birbirinden bağımsızdır mesleğe göre değişir
devamını gör...