uzaylı arayan insanlık belasını mı arıyor sorusu

küçücük bir gezegende yaşayan gelişmemiş bir uygarlık olduğundan belasını aradığı açıktır.

bir tetikçi olduğunu farz et önce. bir gün birisi sana diyor ki newyork 'da bir herif var düşmanım , git onu bul ve öldür. şu kadar para. adamın fotoğrafı yok, adı sanı belirsiz, nasıl bulacaksın? imkansız değil mi? yani o hedef orada durduğu sürece güvende . şimdi olayı değiştirelim ve o hedefin sana internetten ulaştığını ve konum bildirdiğini hatta bir de fotoğrafını ilettiğini düşün, bir uçağa atlayıp gitmene bakar o adamı öldürmen artık.

dünya tıpkı newyork ' daki o hedef gibi güvende çünkü uzay gibi bir sonsuzluğun bir yerinde küçücük bir gezegen. kalkıp da oraya buraya teleskoplar, ses dalgaları zart zurt göndere göndere eninde sonunda biz buradayız demiş oluyoruz ve muhtemelen bizden daha gelişmiş bir uygarlığa da baya baya konum atmış oluyoruz.

'' galaksimiz burası, koordinatlar aha bunlar, gel bizi bul ve yok et uzaylı kardeş.''

ey insanlık, rahat batmasın kıçına. önce gezegenindeki açlığı , savaşları hallet. kaşınma. sana çok basit bir çözüm öneriyorum:

insanlık genel olarak belasını aradığı için cevabın evet olduğunu söyleyebiliriz. sadece uzaylıları aramak, bizim bildiğimiz insanlık açısından yetersiz bir amaç gibi durmaktadır. neyse..
olasılıkla reklam vermek ve sponsorluk işleri için bakıyorlardır etrafa. ilk yapan dünya devi olmayı garantiler. hahaha

bulmadığımız ne malum derim ben.

hawking uyarmıştı ölmeden önce.,sinyal ,gemi göndermeyin diye.

farzı misal 300-400 milyon ışık yılı uzaktan gelen bir uzaylı topluma ait olan gemi dünyayı on kez yok edecek silah ile teçhiz edilmiş gemidir ,hele ki o toplumun ihtiyacı olan leyler dünyada var ise komple insanlık hatta hayvanlar ve bitkiler yok eder ihtiyaçlarını alır giderler. yada koloni kurar ne varsa çıkartır işler, kendi gezegenlerine götürürler. (en basit anlatım budur)

kolomb -amerika kıtası örneği.

buradan çıkan bir radyo dalgasının ışık hızında hareket ettiğini düşünelim. bu sinyalin bir akıllı yaşam formuna ulaşması en azından bir kaç yüz yıl sürecektir ki yapılan gözlemler bu mesafede bir gelişmiş yaşam belirtisi olmadığı yönündedir. ben gönderdiğimiz bu uzay sondalarını birileri tarafından bulunması ihtimalini büyük bir sahildeki kumlar arasında bir altından kum tanesini bulmak kadar düşük bir ihtimal olarak görüyorum.

uzaylı değil, hayat arıyoruz!

güzel tespit aynen belamızı arıyoruz ve hangi nesile çatacak o bela bilemiyoruz tabii. belki yarın belki yarından da yakın.
gelip yine piramit yapacaklarsa eyvallah da...

(bkz: mısır piramitlerini uzaylılar mı yaptı sorusu)

temel dert canlılığın başka bir yerde kendiliğinden gelişebileceğini saptamak.
aranan bir mikroorganizma benzeri yapı aslında. bu din ile karmaşası olan bilimcinin kendi kamaşasını dindirme ve derin bir nefes alabilme çabası.

temel dert bu güzel, mavi ve sonlu gezegendeki yumurtalarımızı olabildiğince uzak sepetlere, uydulara, gezegenlere yayarak yaşamın devamlılığını sağlamaktır.

bonus: göç etmek için doğdular

bir sorunsal.
hem yani uzaylı ned….?%!><

güzel soru.

nasa gibi kurumlar kimseye sormadan insanlık adına kararlar veriyor.

bu tür aksiyonlar için birleşmiş milletler genel kurulunda referandum yapılmalı ve dünya ülkelerinin onayı alınmalıdır.

dev çanaklar ile evrene sinyal göndermek (seti projesi) ve yerimizi dost/düşman varlıklara ifşalamanın çok ciddi sonuçları olacaktır.

uzaya sonda vs gönderirsin sıkıntı yok ama dünya koordinatları asla gönderilmemeliydi.

hepimiz ifşa olduk. geçmiş olsun...