1.
robert redford ve john saxon'un başrolünde oynadığı 1962 yapımı savaş filmi. kore savaşı'nın henüz dumanının tüttüğü, soğuk savaşın zirve yaptığı dönemde amerikan ordusunda yoldan çıkmış askeri merkeze alan bir filmin çevrilmesi önemli bir örnek.
başından beri büyük bir motivasyonla savaşmayan amerikan askerlerinin psikolojisine çarpıcı biçimde değinilmiş. düşman topraklarda, karşısında yüz binlerce kişiden oluşan fanatik bir düşman ordusu varken savaşın siper mücadelesine dönüşmesi, askerlerin içine düştüğü buhranı had safhaya ulaştırmış. ileri hatlara gönderilen roy loomis (robert redford) sıfır noktasına geldiği zaman işlerin pek de kitabına uygun gitmediğini kısa sürede fark eder. kimseyle konuşmayan, üstlerini pek takmayan, geceleyin yüzünü boyayıp düşman hatlarına sızan, nöbetçi kuzey kore/çin askerlerini soğukkanlı şekilde avlayan raymond endore (john saxon) ile karşılaşır. maskot edindiği koreli savaş yetimi dışında insanlıkla bağı kalmamış, kafasına göre adam öldürmenin verdiği hisle akli dengesini yitirmiş raymond, ordunun işine yarar görünse de aslında kendi silah arkadaşlarını bile acımadan öldürecek bir potansiyele sahiptir. savaş denilen cehennemi evi belleyen bu asker 1953 temmuzuna gelindiğinde yapılan ateşkes ile derin bir boşluğa düşecektir. çünkü artık oyun bitmiş, herkesin eve dönme zamanı gelmiştir..
filmde dikkat çeken bir başka nokta -ikinci dünya savaşı'ndan beri sık kullanılan- düşman propaganda yöntemidir: megafondan müzik yayını yaparak karşı taraftaki askerlerin sıla özlemini depreştirmek, daha önce esir düşen arkadaşlarını konuşturup "siz de benim gibi teslim olun, tutsaklık hayatı süper" dedirtmek; bazen de moral bozacak istihbari bilgiler verip alenen tehdit etmek, "çok yakında hepiniz öleceksiniz" diye anonslar yapmak.. war hunt filminde de düşman tarafından bazen tatlı dille bazen acı sözlerle askerler üzerinde psikolojik harp taktikleri yoğun şekilde uygulanır.
bu tür konulara ilginiz varsa izleyin derim. hem senaryosu hem de oyunculukları ile güzel bir siyah beyaz filmdir.
başından beri büyük bir motivasyonla savaşmayan amerikan askerlerinin psikolojisine çarpıcı biçimde değinilmiş. düşman topraklarda, karşısında yüz binlerce kişiden oluşan fanatik bir düşman ordusu varken savaşın siper mücadelesine dönüşmesi, askerlerin içine düştüğü buhranı had safhaya ulaştırmış. ileri hatlara gönderilen roy loomis (robert redford) sıfır noktasına geldiği zaman işlerin pek de kitabına uygun gitmediğini kısa sürede fark eder. kimseyle konuşmayan, üstlerini pek takmayan, geceleyin yüzünü boyayıp düşman hatlarına sızan, nöbetçi kuzey kore/çin askerlerini soğukkanlı şekilde avlayan raymond endore (john saxon) ile karşılaşır. maskot edindiği koreli savaş yetimi dışında insanlıkla bağı kalmamış, kafasına göre adam öldürmenin verdiği hisle akli dengesini yitirmiş raymond, ordunun işine yarar görünse de aslında kendi silah arkadaşlarını bile acımadan öldürecek bir potansiyele sahiptir. savaş denilen cehennemi evi belleyen bu asker 1953 temmuzuna gelindiğinde yapılan ateşkes ile derin bir boşluğa düşecektir. çünkü artık oyun bitmiş, herkesin eve dönme zamanı gelmiştir..
filmde dikkat çeken bir başka nokta -ikinci dünya savaşı'ndan beri sık kullanılan- düşman propaganda yöntemidir: megafondan müzik yayını yaparak karşı taraftaki askerlerin sıla özlemini depreştirmek, daha önce esir düşen arkadaşlarını konuşturup "siz de benim gibi teslim olun, tutsaklık hayatı süper" dedirtmek; bazen de moral bozacak istihbari bilgiler verip alenen tehdit etmek, "çok yakında hepiniz öleceksiniz" diye anonslar yapmak.. war hunt filminde de düşman tarafından bazen tatlı dille bazen acı sözlerle askerler üzerinde psikolojik harp taktikleri yoğun şekilde uygulanır.
bu tür konulara ilginiz varsa izleyin derim. hem senaryosu hem de oyunculukları ile güzel bir siyah beyaz filmdir.
devamını gör...