#ödüllü filmler
1988 yapımı barry levinson tarafından beyazperdeye aktarılan bu sinema klasiği, ünlü oyuncular dustin hoffman ve tom cruise'un başrollerini paylaştığı, iki farklı karakterin harmonisini dramatik bir şekilde sunan etkiletici bir anlatı. dört oscar ödülü sahibi ve dustin hoffman'ın otistik bir dahi olan raymond'a olağanüstü bir performansla can verdiği film, oyuncuya çok sayıda en iyi erkek oyuncu ödülü almasını sağlayan bir zemin sağlayan bir senaryoya sahip. babasının mirasına konmak için yolu bir bakımevine düşen charlie'nin, varlığından haberdar olmadığı ağabeyi raymond ile bir yolculuğa çıkması ile değişen hikayesi, izleyiciye dokunaklı bir 133 dakika vadediyor.
yönetmen: barry levinson
oyuncular:
dustin hoffman
tom cruise
valeria golino
gerald r. molen
jack murdock
ralph seymour
michael d. roberts
oyuncular:
dustin hoffman
tom cruise
valeria golino
gerald r. molen
jack murdock
ralph seymour
michael d. roberts
akademi ödülleri 1989 - en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi erkek oyuncu, en iyi özgün senaryo
uluslararası berlin film festivali - altın ayı, "berliner morgenpost" okuyucu jüri ödülü
altın küre 1989 - en iyi film, en iyi erkek oyuncu
jupiter ödülleri 1989 - en iyi uluslararası film
uluslararası berlin film festivali - altın ayı, "berliner morgenpost" okuyucu jüri ödülü
altın küre 1989 - en iyi film, en iyi erkek oyuncu
jupiter ödülleri 1989 - en iyi uluslararası film
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "tenturdiyot" tarafından 30.11.2020 14:53 tarihinde açılmıştır.
1.
1988 yapımı, başrollerinde dustin hoffman ve tom cruise’un yer aldığı trajikomik olarak nitelendirilebilecek "otizm" temalı filmdir. birbirinden tamamen farklı karakterlere sahip iki kardeşin birbiriyle yıllar sonra karşılaması ile olaylar başlar. charlie (tom cruise), otistik abisi raymond'u (dustin hoffman) kaldığı klinikten kaçırıp geniş bir seyahate çıkarır. bu sırada abisindeki tahammül etmesi zor olan davranışlarına alışmaya çalışırken onun matematik ve hafıza ile olan yeteneklerini de keşfetmeye, ona hayran kalmaya başlar. bu filmde de yine insan sevgisinin hayatın amacını kaybetmiş ama farkında olmayan bazı insanlarda bile tedavi edici özelliği olduğunu görebiliyoruz. eski kült ve klasik filmlerden birisidir.*
devamını gör...
2.
bu film için (bkz: dustin hoffman) otizmlilerle belli bir süre geçirmiştir. gercekte de (bkz: megasavant) sendromlu (bkz: kim peek) in hayatindan esinlenilmis.
efsane bir filmdir. hoffman harika oynamis. kac kere izlesem aynı tadı aldım.
efsane bir filmdir. hoffman harika oynamis. kac kere izlesem aynı tadı aldım.
devamını gör...
3.
otistik bireylere sabretmenin ne kadar zor olduğunu gördüğümüz film. oyunculuklar o kadar iyi ki filmi yaşatıyor. bakış açımı değiştirdim. bir zeki otistik birey bulsam kumara başlıcam o derece sardı.
devamını gör...
4.
yağmur adam en kısa anlatımıyla bir değerler karşılaştırması filmiydi ve çok sevildi.
filmde sistem tarafından toplumu küçük parçalara bölmek ve örgütlülüğü engellemek için pompalanan individualizm (bireyselcilik) ve kapitalizm bir ağabey - kardeş arasındaki ilişki üzerinden yerden yere vurulurken , kaybedilen değerlerde akılda kalıcı yöntemlerle hatırlatılıyor.
açılış sahnesinde kırmızı son model spor bir otomobilin bir konteynerden limana indirilişini izliyoruz ; kırmızı bu sahnede kapitalizmin ta kendisi , çünkü kapital bir başka deyişle güç ve para kırmızı renk gibi göz alıcı , arzulanan , heyecan verici bir şey ve onu elde etmek için her yolun geçerli kabul edildiği bir düzen var ortada. otomobil ise auto-mobile yani kendi kendine hareket edebilmek - özgürlük - bireysellik gibi kavramların temsili olduğu için bence çok güzel bir seçim olmuş.
neyse işte bu kırmızı spor araba baş aktörlerden biri için geliyor , bu açgözlü arkadaş tam bir kapitalist ve bireysel hırsları uğruna iş dünyasında can yakmaktan çekinmeyen bir tip. neyse işte bu sefilin dayatma popülist değerler uğruna yabancılaştığı , yıllarca arayıp sormadığı tek aile üyesi olan babası ölüyor ve bu açgözlünün varlığından bile haberdar olmadığı otistik kardeşine yüklü bir miras bıraktığını öğreniyor . kardeşini ele geçirirse , mirasada sahip olacağını düşünen kurnaz tilki kardeşini almaya gidiyor ve olaylar gelişiyor.
sonu malum ; bizim kurnaz tilki bir aileye sahip olmanın ne demek olduğunu , kaybettiği değerleri ve bir kalbi olduğunu hatırlıyor , belki de hayatında ilk kez bir insana karşı saf bir sevgi duymayı öğreniyor ve mutlu sonla bitiyor.
film senaryosu , oyuncuların yeteneği , çekimlerin mükemmelliği yanında film müziğiyle de büyük başarı elde etmişti. ost 'ye imzasını atan başarılı müzik prodüktörü hans zimmer'in henüz alman kültürünü tam olarak terkedip amerikalılaşmadığı ve soyadını zimmer değilde zimmerman olarak kullandığı zamanlarına denk gelir bu film. filmin afişinde bile adı zimmerman olarak geçer. çok başarılı bir müzik prodüktörüdür bunu da söylemeden edemeyeceğim.
filmde sistem tarafından toplumu küçük parçalara bölmek ve örgütlülüğü engellemek için pompalanan individualizm (bireyselcilik) ve kapitalizm bir ağabey - kardeş arasındaki ilişki üzerinden yerden yere vurulurken , kaybedilen değerlerde akılda kalıcı yöntemlerle hatırlatılıyor.
açılış sahnesinde kırmızı son model spor bir otomobilin bir konteynerden limana indirilişini izliyoruz ; kırmızı bu sahnede kapitalizmin ta kendisi , çünkü kapital bir başka deyişle güç ve para kırmızı renk gibi göz alıcı , arzulanan , heyecan verici bir şey ve onu elde etmek için her yolun geçerli kabul edildiği bir düzen var ortada. otomobil ise auto-mobile yani kendi kendine hareket edebilmek - özgürlük - bireysellik gibi kavramların temsili olduğu için bence çok güzel bir seçim olmuş.
neyse işte bu kırmızı spor araba baş aktörlerden biri için geliyor , bu açgözlü arkadaş tam bir kapitalist ve bireysel hırsları uğruna iş dünyasında can yakmaktan çekinmeyen bir tip. neyse işte bu sefilin dayatma popülist değerler uğruna yabancılaştığı , yıllarca arayıp sormadığı tek aile üyesi olan babası ölüyor ve bu açgözlünün varlığından bile haberdar olmadığı otistik kardeşine yüklü bir miras bıraktığını öğreniyor . kardeşini ele geçirirse , mirasada sahip olacağını düşünen kurnaz tilki kardeşini almaya gidiyor ve olaylar gelişiyor.
sonu malum ; bizim kurnaz tilki bir aileye sahip olmanın ne demek olduğunu , kaybettiği değerleri ve bir kalbi olduğunu hatırlıyor , belki de hayatında ilk kez bir insana karşı saf bir sevgi duymayı öğreniyor ve mutlu sonla bitiyor.
film senaryosu , oyuncuların yeteneği , çekimlerin mükemmelliği yanında film müziğiyle de büyük başarı elde etmişti. ost 'ye imzasını atan başarılı müzik prodüktörü hans zimmer'in henüz alman kültürünü tam olarak terkedip amerikalılaşmadığı ve soyadını zimmer değilde zimmerman olarak kullandığı zamanlarına denk gelir bu film. filmin afişinde bile adı zimmerman olarak geçer. çok başarılı bir müzik prodüktörüdür bunu da söylemeden edemeyeceğim.
devamını gör...