zengin koca peşinde koşarken evde kalan kız

etrafımda o kadar çok var ki. kimseyi beğenmeyen. zengin isteyen ama daha sonra evde kalan kızlar.

arkadaşlarım. yani eski arkadaşlarım.
bir de bunların erkek hali de var.
eski erkek arkadaşım aşırı toxic birisiydi ve sürekli 'babanın ve annenin maaşı ne kadar? birikiminiz ne kadar?' diye soruyordu.
not: galiba böyle aptal insanlar bir beni bulur.

kendisi bir tercih yapmış ve karşılığını yaşıyordur. herkes kendi tercihinin bedelini öder bu hayat biraz böyledir.

daha once pek çok platformda dile getirdim.

(bkz: zenginlik bağırır servet fısıldar)

bakın müteahit çocuğu zengindir mercedes e biner, önüne gelene yürür egitimsizdir dahası hazıra konmuştur.

ama parayı kıçını yırtarak kazanan ve paranın değeri ve gücünü bilen birisi mercedes e binmez onun yari fiyatına gırtlağa kadar dolu bir araç alır kalan para ile yatırım yapar.

zengin mulkten para kazanma derdindedir ev alır ev satar ekonomik okuryazarlığı kısıtlıdır

parayı kıçını yırtarak kazanan parayı işine,emtiaya,hisseye gömer kısa vadede mulkten daha fazla kazanır.

zengin escort tipli kadinlarla düşer kalkar, servet sahibi eşi ile mütevazı bir hayat yaşar.

işte hanımlar parayı kıçını yırtarak kazanan biri sizin ne mal olduğunuzu 100 metreden anlar bekar ise sevişir kıçınıza tekmeyi basar. siz "zenginler" ile idare etmeye mahkum kalırsınız.

kaldı ki hikayedeki gibi size yatırım yapmak risktir benim servetimin artacağı gerçeği var paradan para kazanıyorum ama siz gün geçtikçe güzelliğinizi kaybedeceksiniz yetmediği gibi estetik yatırımları isteyeceksiniz işte bu yüzden aklı olan hiç kimse güzellik/para talasina girmez.

neden pek çok servet sahibinin eşi mutevazidir hiç dusundunuz mu? dusunseydiniz zengin sevgili bulmaya harcayacağınız eforu kendiniz zengin olmak için harcardiniz.

işte böyle arkadaşlar parasını kıçını yırtarak kazanmış birinden sizin durumunuz.

#1464020 tanımı için değerli yazar arkadaşa teşekkürler. konuyu güzel özetlemiş. genelde bu tip hikayelerde yanan hep servet avcılığına soyunmuş kadınlar oluyor. ister istemez zamanla yaşlanıyor, vücut yer çekimine yenik düşmeye başlıyor, sağlam bir noktaya kapak atamamışsa büyük sıkıntı.

ha tabii sosyal statüsü yerine göre iyiyse, sabit geliri kazancı var kendine yetebiliyorsa o ayrı. ama onlarda en fazla bu sokakta elinde, "sevişirim evlenmem, hamile kalırım doğurmam" "benim bedenim benim kararım" yazan pankartları belli günlerde taşıyan, aktivist görünümlü tipler oluyor.

meşhur bir laf var, şimdi burda tamamını söyleyemeyeceğim ama şöyle başlıyor; "para varsa yancıkta..."*

her yorumu okudum, katıldıgım oldugu gibi katılmadıgım görüşlerde var. gözlemlediğim pek çok durumda var. mesela zengin kocadan kastınız ne kadarlık bir zengınlık? rahat yaşayacak kadar mı? her ıstedıgını ıstedıgı an alacak kadar mı? yoksa yatlarda katlarda gecırecek dünya markalarının serilerini ezbere bilecek bır omur kadar mı?

başlıkta bahsedilen kadınlar için zengınlıgın karsılıgı sadece kendince gösterişe yetecek kadar oldugunu düşünüyorum.
lüks ve konforlu bir hayattaki zenginler öyle düşündüğünüz gibi aramakla bulunmaz. belli aileler cocuklarını yıne belli zenginlikteki bilinen ailelerin cocukları ıle evlendırır. kül kedisi masalı gerçek dünyada işlemez. gerçek dunyada zenginlerin tamamı birbirini tanır. aynı okullarda aynı sosyal çevrede büyür cocukluktan. yada birbiri ile iş yaparlar zaten. ha muhakkak istisnai durum vardır. ama azdır. servet sahiplernin eşleri mütevazi değildir ama en az 3 kuşaktır zengin oldukları için parayı özümsemişlerdir gösterişe gerek duymazlar. ama herşeyleri belli markalardır altına düşmezler. sonradan görme dediklerimiz ise şans eseri parayı bulunca daima ellerindekini çok zanneder büyük yanılgıdır. çok harcar görünür am aortada birşey yoktur. zenginlik bağırır, servet fısıldar kesınlıkle dogrudur. servet sahıbı olan kişi göze batmamaya özen gösterir. ancak bazılarında küstahlık kaçınılmazdır ve doğaldır da aslında.

bu başlık sosyal bir konudur. tek bir örnekleme ile çözümlenemez. topluma empoze edilmeye çalısılan masallar hikayeler ve dizilerin etkisi büyüktür ancak yanılgıya dahası daha buyuk sorunlara sevk eder. yoksa kim sevmez parayı, hele ki harcamayı. kişinin ihtiyaclarını dogru degerlendırebılmesı ayırıcı özelliktir.

unutmayın bir erkeğin gerçek karakteri paralı iken, bir kadının ki ise parasızken ortaya çıkarmış.

ben babamın parasını harcamıyorum, çalışıp kazanıyorum insanlar kocasının parasını nasıl harcıyor acaba?
edit;bu yüzden evde kaldın diyenleri esefle kınıyor, bir daha olmamasını temenni ediyorum.ben sizin cinsel seksli başlıklarda salladıklarınızı yüzünüze vuruyor muyum?

son zamanlarda artan hadise. bunu sebebini ben dizilere bağlıyorum. başroldeki erkekler şirket patronu, süreki takım elbiseli, altında son model araba ve gösterişli ortamlar. bütün bunlar olunca bir algı oluşuyor kızların çoğunda. dizilerde gördükleri hayatı istiyorlar, buna bağlı kriterler belirtiyorlar. oysa hayatları öyle değil. kendisiyle tanışmak isteyen karşı cinslere hemen yok der. kriterlerine uymaz çünkü bilir kendi sosyal çevresinde.

bu nedenle yaş 35+ olmaya başlayınca ve biyolojik çanlar çalınca görücü vb. birine ve çoğu siline o kriterler eli yüzü düzgün olsun, sürekli işi olsun yetere düşer. evlenirler ve yaş ile ilgili gebe kalamamak sorunu (kadın ve erkekte) nedeniyle tüp bebek için hastane koridorlarına düşerler. o zaman kadarki birikimleri bu yol heba olur. yıpranma hariç.

anne ve babası bir tabak, bir yatak ile yokluktan kurdukları o mutlu yuvalarını bir romantiklikle anlatırlar ama iş kendilerine gelince yok derler.
zengini bulan ve sonrada zengin olacak potansiyeli olanla evlenenler ise gençliği verdikleri ve 30+ yaşından sonra aldatma nedeniyle boşanıp çocuk ile aile evine dönerler.

kendi seviyesinde biri evlenen arkadaşı ise dışardan fakir içerden mutlu bir hayat sürerler. bu fakirlik onlara göre fakirlik değil ama zenginlik anlayışına göre fakirlerdir.

bazı istisnalar hariçtir. kız olsun erkek olsun bir birinizi iyice tanıyın ve şans verin görüşmek için. 2 kişi bir araya gelince sırt sırta verdiler mi bir defada olmasa da sırayla her şey olur.

imla ve yazım yanlışları nedeniyle de affola.

birgün adamın birisi çok güzel bir kıza aşık olmuş. ama kız adama yüz vermemiş fakir diye. aradan yıllar geçmiş adam zengin biri olarak mahalleye geri dönmüş. ve o kız aklına gelmiş. kızı sormuş soruşturmuş bulmuş. kız hiç evlenmemis. kızın evine gitmiş . kız adamı tanımış. adam demiş ki.
neden hiç evlenmedin. kız demiş ki. arka bahçeye git ve bana en güzel gülü al getir.
adam bahçeye gitmiş bakmış bir gül çok güzel. tam alacakken gülü az ilerde daha güzelini görmüş. az ilerde daha güzelini derken bahçedeki kötü bir güle kalmış. almış onu kıza götürmüş mecburen. kız da demiski ya bende böyle yaptım.
en güzelini iyisini seceyim derken .
hahah yav bu nedir.
demek ki neymiş ilk gördüğün gülü al reçel yaparsın en azından.

sekülerdir

türkiye'de hala çoğu kadının ekonomik özgürlüğü, iş hayatına aktif katılımı ve kimi zaman eğitime erişimini bile kısıtlanabilmektedir. bu durum, bazı kadınları "hayatını kurtarmak için tek çare olarak zengin eş bulmak" düşüncesine yönlendirebilir. özellikle kısıtlı imkanlarla eğitim alabilmiş ve ailesi veya içinde bulunduğu toplumsal yapı tarafından çalışmasına izin verilmeyen kadınlar, hayatlarının kurtuluşu olarak bu seçeneği görebilir. bu durumu sadece kadınları suçlayarak ele almak, eksik bir değerlendirmedir.

ayrıca, "evde kalmak" terimi 80'lerden kalma ve özellikle de kadınlar için kullanılan cinsiyetçi ifadedir. bu terim, kadınların toplumsal baskılardan kaynaklanan zorluklarını göz ardı eder ve kadınların karşılaştığı eşitsizlikleri anlamadan, "evlenmemek" gibi bir seçeneğe sahip olduklarını bile kabul etmeden, her kadının evlenmek istediği ön kabulüyle hareket eder. bu yüzden tarihin tozlu sayfalarında artık yerini alması gereken bir ifadedir.

evsiz kalırlar genelde.

nike ayakkabıyla koşsun. onların koşu ayakkabılar süper.

topukluyla koşmaya çalışan mini etekliler görüyorum, yoruluyorlar hemen. öyle olmaz hanımlar. damar damar üstüne atar.

diggat edelim bunlara. s