1932'de boston'da doğan sylvia plath, avusturya'lı bir anne ile alman bir babanın ilk çocuklarıdır. trajik yaşamı ve intiharıyla tanınan şair ve yazar olan sylvia plath, insanlar tarafından hüzünlü bir kadın yazar olarak bilinir. kendisini sırça fanus kitabıyla tanıdığımız yazar, depresyonu ve hayatını anlattığı otobiyografik romanıdır. aynı zamanda gizdökümcü şiirin önemli isimlerinden biridir.


babasını küçük yaşta kaybeden sylvia, duygusal olarak ağır bir çocukluk yaşar. bu yüzden annesine ve akrabalarına sarılır. ilk şiirini de babasını küçük yaşta kaybettiği için babasına olan nefretini 8 yaşında şiire yansıtır. bu hüzün dolu hayatı sadece babasıyla sınırlı kalmayacaktır. aynı zamanda annesi tarafından başarılı olması için çok çalıştırılmış ve kendisini derslerine adamıştır. bundan dolayı derslerinde çok başarılı bir öğrencidir. ama başarılı olmasına rağmen hayatında hiç mutlu olmamıştır. ta ki kocası ted hughes'la tanışana dek. onu çok sever ve hayatının onunla düzeleceğini düşünür. ama bunda da yanılır. çünkü kendisi gibi şair olan kocası da babası gibidir. yedi yıllık evlilik hayatlarında iki çocukları olur ve bu süre zarfında kocası onu birçok kez aldatır ve ihmal eder. ted hughes'la evlendiğinden beridir kendisi edebiyat alanında geriler ve yazmayı bırakır. hayatının aşkı ile evlendiğini zanneden plath, bir anda kendisini çocuklarına bakan bir ev hanımı ve kocasını bekleyen çaresiz bir eş olarak bulur. hughes'ın aldatmalarından ve ihanetlerinden bunalmış olan plath için bu ihanetler onun ölümüne yolculuk hazırlar. ikinci kattaki çocuklarının kurabiye ve sütlerini hazırlayıp, odalarına koyar. sonra odalarının kapısını kapatarak bantla iyice yapıştırır. aşağı inerek bir fırının gazını açıp kafasını içine sokar. böylece yıllardır düşündüğü intihar girişimi olumlu sonuçlanır. 30 yaşında gencecik hayatı son bulmuş olur.

hayatı tam trajik ve dram dolu olan plath, sırça fanusun içerisinde sıkışıp kalır. bir türlü çözüm bulamayan ve mutlu olamayan plath, bunun çözümünü intiharla bulmuş olur. aslında intihar edecekken bile çocuklarını düşünecek kadar iyi bir anne olan plath, bu ölümü hak etmemiştir.

14 yaşında yazdığı şiiri;


canım yanmaz sanmıştım

canım yanmaz sanmıştım;
kendimi acı geçirmez sanmıştım
bağışıklık kazandığımı ruhsal acıya
ya da ıstıraba

nisan güneşiyle ısınmıştı dünyam
yeşil ve altın renkleriyle pullanmıştı düşüncelerim
ruhum neşeyle doluydu yine de hissettim
yalnız neşenin zapt edebileceği
o keskin tatlı acıyı

daha yükseğe uçtu ruhum martılardan
durup bir nefes almadan çok yükseklere uçan
şimdi sürtüyorlar pırpır eden kanatlarını
gökyüzünün mavi çatısına

(insan kalbi çok narin olsa gerek –
atan bir nabız, titrek bir şey
kırılgan, kristalden bir enstrüman parıldayan
ya ancak ağlayabilen ya da şarkı söyleyebilen)

sonra, ansızın griye döndü kalbim
ve karanlık neşemi alıp götürdü
mat ve ağrılı bir boşluk kaldı geriye
dikkatsiz ellerin yok etmek için uzandığı

benim gümüşten mutluluk ağım
hayretle duraksadı o eller
beni sevdiğinden
gök kubbemin enkazını görebilmek için döktü gözyaşlarını

(insan kalbi çok narin olsa gerek –
atan bir nabız, titrek bir şey
kırılgan, kristalden bir enstrüman parıldayan
ya ancak ağlayabilen ya da şarkı söyleyebilen)


bu güzel gülüş şimdi bir ölü...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sylvia plath" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim