yazar coşmuş.
din'e saldırı olarak nitelendirdiği süreci anlatırken, daldan dala konmuş adeta.
bu konudaki örnekler derken benim şu tanımımı da bu kategoriye sokmuş. #163276

algı meselesi bu, kişi neyi ne kadar anlarsa, o oranda görüntü verir etrafa.

gelelim konuya,
bu ülke son yıllarda hiç olmadığı kadar ayrıştırıldı.
özellikle de 'din' kisvesine bürünüp, bunu kullanan kesim tarafından yapıldı bu.
' biz, dindar ve kindar nesil yetiştirmeye geldik' diyenleri herkes biliyor bu ülkede.
sen, kendi idamen için, dini bu kadar kullanır, her fırsatta onu ortaya atarsan, ondan sonra bu şekilde aklamaya çalışırsın ama bunu da yapamazsın, iş işten geçmiştir artık.

bu konuda en az 10 tane entry girmişimdir, din'le oynamayın, dini olması gerektiği gibi yaşayın diyen.
yukaridaki örnekte de bu yazıyor da, yazar o kadar şartlanmış ki, bunu din'e saldırı olarak görebilmiş.

bunun önüne geçmek artık oldukça zor görünmekte, çünkü en tepedekilerin tercih ettiği yol bu oldu.
bunun da sonuçları aşağıya, halka işte bu şekilde yansıyor.

biri çıkıyor dine saldırı var diyor, sanki alternatifi o'ymuş gibi atatürk'e saldırıyor.
bu kısır döngü böyle sürüp gidiyor.

ne din, ne de mustafa kemal atatürk'ün ucuz şovenizm'e ihtiyacı olmadığını düşünenlerdenim.
bu değerlerin körü körüne savunulmaya ihtiyaçları da yok zaten.

çünkü ne din, ne de atatürk sevgi ve tutkusu, kim ne derse desin, hiç bir zaman değişmeyecek değerlerimizdir.

burada yine büyük lider atatürk'ün laiklik ilkesinin önemi bir kez daha ortaya çıkmakta, toplum olarak bunun anlamına biraz daha kafa yorup, ne demek olduğunu anlamaya çalışmalıyız.
bunu başardığımız an bir çok sorunun ortadan kalktığı görülecektir...

devamını gör...

(5) (0)