nazım hikmet ran
başlık "kafası kendinden güzel" tarafından 12.11.2020 21:48 tarihinde açılmıştır.
bugün günlerden nazım hikmet ve ben bugün nazım ile ilgili çok bilinmeyen bir kaç detaydan bahsetmek istiyorum.
soyadı kanunu çıktığında nazım piraye'nin ısrarlarına dayanamaz ve bir soyad edinmeye karar verir. bir çokları ran soyadının narın tersten okunuşu olduğunu düşünsede durum aslında sadece nazım'ın, sırf piraye istedi diye anlamsız bir soyadı edinmek istemesinden kaynaklanmaktadır. zaten farkında iseniz nazım soyadını mecbur kalmadıkça kullanmaz.
peyami safa ile bir dönemde yolları kesişir. hatta peyami safa en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen dokuzuncu hariciye koğuşu romanını “canım nâzım’a karasevda ile” şeklinde nâzım’a ithaf etmiştir.fakat avrupa’da faşizmin egemen olduğu yıllarda giderek sağa kayan ve faşizme hayranlık besleyen peyami safa’ya nâzım, şu dizeleri yazar:
bir düşün oğlum,
bir düşün ey yetimi safa
bir düşün ki, son defa
anlıyabilesin :
sen bu kavgada
bir nokta bile değil,
bir küçük, eğri virgül,
bir zavallı vesilesin!..
ben, kızabilir miyim sana?
sen de bilirsin ki, benim âdetim değildir
bir posta tatarına
bir emir kuluna sövmek,
efendisine kızıp
uşağını dövmek!.
sen de bilirsin ki, jurnal esnafı, senin gibiler
tutulup kulaklarından birer birer
teşhir edilirler..
ben, sadece söküp
bir fitnenin otuz iki dişini,
ve babıâli kaldırımlarına döküp
geleceğini, geçmişini
aldım omuzuma işte bu teşhir işini…
kalp rahatsızlığı ciddi bir boyuta gelmiştir. nazım'ın doktoru tarafından kendisini yorması, büyük heyecanlar ve hatta aşk yaşaması yasaklanır.ancak aşktan vazgeçmeyen nâzım, 3 haziran 1963’te, vera’ya aşık olarak, yorgun kalbinin bu aşka daha fazla dayanamaması üzerine hayatını kaybeder. öldüğünde cüzdanının içinden, vera’ya yazdığı son bir şiir çıkar:
"gelsene dedi bana
kalsana dedi bana
gülsene dedi bana
ölsene dedi bana
geldim
kaldım
güldüm
öldüm”

ölüm yıldönümünde anısına saygıyla...
kaynak: bu dünyadan nazım geçti.
soyadı kanunu çıktığında nazım piraye'nin ısrarlarına dayanamaz ve bir soyad edinmeye karar verir. bir çokları ran soyadının narın tersten okunuşu olduğunu düşünsede durum aslında sadece nazım'ın, sırf piraye istedi diye anlamsız bir soyadı edinmek istemesinden kaynaklanmaktadır. zaten farkında iseniz nazım soyadını mecbur kalmadıkça kullanmaz.
peyami safa ile bir dönemde yolları kesişir. hatta peyami safa en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen dokuzuncu hariciye koğuşu romanını “canım nâzım’a karasevda ile” şeklinde nâzım’a ithaf etmiştir.fakat avrupa’da faşizmin egemen olduğu yıllarda giderek sağa kayan ve faşizme hayranlık besleyen peyami safa’ya nâzım, şu dizeleri yazar:
bir düşün oğlum,
bir düşün ey yetimi safa
bir düşün ki, son defa
anlıyabilesin :
sen bu kavgada
bir nokta bile değil,
bir küçük, eğri virgül,
bir zavallı vesilesin!..
ben, kızabilir miyim sana?
sen de bilirsin ki, benim âdetim değildir
bir posta tatarına
bir emir kuluna sövmek,
efendisine kızıp
uşağını dövmek!.
sen de bilirsin ki, jurnal esnafı, senin gibiler
tutulup kulaklarından birer birer
teşhir edilirler..
ben, sadece söküp
bir fitnenin otuz iki dişini,
ve babıâli kaldırımlarına döküp
geleceğini, geçmişini
aldım omuzuma işte bu teşhir işini…
kalp rahatsızlığı ciddi bir boyuta gelmiştir. nazım'ın doktoru tarafından kendisini yorması, büyük heyecanlar ve hatta aşk yaşaması yasaklanır.ancak aşktan vazgeçmeyen nâzım, 3 haziran 1963’te, vera’ya aşık olarak, yorgun kalbinin bu aşka daha fazla dayanamaması üzerine hayatını kaybeder. öldüğünde cüzdanının içinden, vera’ya yazdığı son bir şiir çıkar:
"gelsene dedi bana
kalsana dedi bana
gülsene dedi bana
ölsene dedi bana
geldim
kaldım
güldüm
öldüm”

ölüm yıldönümünde anısına saygıyla...
kaynak: bu dünyadan nazım geçti.
devamını gör...