0000 yazar profili

#3538320 güzel bir rage bait* denemesi. bu aralar insanların hassas olduğu konularda rage bait denemeleri epey tutuyor. uçurulmazsan epey dikkat çekersin. tebrik ederim güzel yöntem.

ayet paylaşsan hocam spoiler verme daha okumadık diyen bir tayfa olduğu için baştan uyarı geçeyim film ne kadar 72 yapımı ve neredeyse herkesin bildiği bir eser olsa da spoiler içeren bir inceleme olacak. kitaptan bağımsız sadece film üzerinden gideceğim.

ilk etapta mafya filmi olarak nitelendirilse de film aslında iki dönüşümü anlatıyor. ilki michael karakterinin dönüşümü ki bunun büyük kısmına tanık oluyoruz ikincisi ise vito'nun dönüşümü bunu ise ufak tefek diyaloglarla veriyorlar.

solozzo'nun baba yumuşamaya başladı, 10 sene önce yanına yaklaşamazdım repliğiyle aslında vito'nun dönüşümünü kısmen anlıyoruz ki zayıfladığını farkeden iş ortakları hatta dostları kendisine karşı hamle yapmaktan geri durmuyorlar. sonny'nin ölümü ile beraber artık zayıfladığını kabul edip ne olursa olsun savaşı sonlandırma niyetiyle yine durumunu bize yansıtıyor. açılış sahnesinde gördüğümüz vito ile tom'dan oğlunun ölüm haberini alan vito arasında dağlar kadar fark var. kıyafetinden saçına kadar bu durum betimlenmiş durumda zaten.

michael ise aile işlerinden uzak, hayata vito'dan çok farklı bakan bir evlat. ordudan terhis olduktan sonra okulu bitirme planları yapan(filmden kesilmiş olan genco'yu hastanede ziyaret etme sahnesinde bu konu işleniyor) kendi yolunu çizmek isteyen birisi. babasının vurulmasıyla birlikte hiç istemediği bir şeyin içine çekildiğine tanık olsak da yolun sonu bambaşka bir yere varıyor.

filmin açılış sahnesinde vito'u a noktasında michael'ı ise b noktasında şeklinde hayal edersek vito b noktasına michael ise a noktasına doğru gidiyor film boyunca. hatta o düzlemde karşılaşmalarını filmde de vito'nun emekli olmuş michael'a danışmanlık yaparkenki sohbetlerinden anlıyoruz. vito giderek yumuşarken michael giderek sertleşiyor ve yol üstünde selamlaşıp geçiyorlar.

carlo'yu öldürtmek için babanın ölmesini beklemesi de ne kadar kindar ve soğukkanlı birine dönüştüğünün izi olarak son sahnede yerini alıyor.

#3537789 nolu tanımdaki isyana kısmen katılıyorum. ben radyoyla pek arası olan biri değilim. bu söylediğim sözlük radyosu özelinde değil genel olarak radyoyla aram hiç iyi olmadı. sözlük radyosu özelinde konuşursam yayını açalım girilen tanımlara göre muhabbete yön veririz beni pek sarmıyor. hele istek kabul edildiğinde o kadar alakasız parçalar peş peşe çalıyor ki (bana göre) tahammül zorlaşıyor. tabii ki bunun seveni, isteyeni, bekleyeni vardır.

eskiden konsepti olan programlar vardı. bence şu an o tarz içeriklerin eksikliği net olarak hissediliyor. bence konsepti olan yayınlar teşvik edilip prime time onlara verilmeli.

dert erkek cinsel organı gibidir dostlar; herkes en büyüğünü kendinde sanır.

bana göre dert dinleyen insanın temelde birkaç şeye sahip olması gerekiyor. birincisi yargılayıcı olmamak. sonuçta her hayatın kendine göre derdi var. bu da dert mi? insanlar neler yaşıyor? tadında şeylere girişmeye gerek yok. ne yapsın yani dertli insan? onun da derdi bu sonuçta. ikincisi de takma ya cinsinden akıllar vermek. yani takmıyor olsa neden gelip anlatsın zaten?

kusur konusu tartışmaya açık ama güzelliğin farklılıklardan geldiği kesin.

bir dönem özellikle kusurlu(kime göre neye göre) aktörler, aktrisler hatta modeller revaçtaydı. bu da gerçi dayatılan tek tipleşmeye bir isyan da olabilir. çoğu insanın malum olduğu üzere sosyal medya kadınlara da erkeklere de belli güzellik kriterleri dayatıyor. sonucunda da herkes birbirine benziyor. işte kusurlu dediğimiz bedenler de bu ortamda yıldız gibi parlıyor çünkü farklı görünüyor.

kişisel olarak bakarsam da benim kusurum güzel değil hem de hiç değil. o yüzden her kusuru övmek de biraz samimiyetsiz geliyor.

sözlükte de gerçek hayatta da kendini ağır abi olarak tanımlayanların ya da başkaları tarafından ağır abi olarak tanımlananların %90'ı nonoştur.

insanların içinde sönmek bilmeyen o yalakalık ateşi ve yaltaklanma ihtiyacı azıcık böyle ağır pozlar kesen birine denk gelince şahlanır. şöyle ağır abisin böyle aslansın kaplansın şeklinde yalakalığını yaparak içindeki ateşi söndürmeye çalışır. şeyh uçmaz mürit uçurur hesabı nonoşumuz da yavaşça kanatlanır.

bu döngü sonsuza kadar devam etmez tabii. aslan dedikleri ağır abi bir noktada sırtlana dönüşür. müritleri de yalakalık yapacak başka birini aramaya başlar.

hiçbir şey olmuyorken sallandığını hissetmek gibi çoğu insanda ortak görülebilen etkiler olduğu kadar kişilere özel etkileri de olabiliyor.
beni en şaşırtan şeylerden biri 99 depreminden sonra kolici katil olarak bilinen orhan aksoy'un kolici katile dönüşmesidir. kendisinin wiki sayfasını şöyle iliştireyim: wikipedi hatay depreminden sonra annemlere şaka yapıyordum yakında sizi kolileyip inşaatlara bırakmaya başlarım diye ama sonra baktım bazı şeyleri atlatamıyorum. işte bu noktada kesinlikle profesyonel destek alın.

kendinizde majör değişimler olduysa hiç düşünmeden bir profesyonele başvurun. bu arada onlar neyin normalde ne kadar süreceğini ve hangi süreden sonra neyin anormal olduğunu takdir edersiniz ki çok iyi biliyorlar.

yattığınızda zaman zaman sallanıyormuş gibi bir hisse kapılabilirsiniz bu çok doğal. böyle anlarda sallanıp sallanmadığınızı teyit etmek için bir nesneye bakmak iyi gelir. çünkü neredeyse tamamı beynimizin oynadığı bir oyun oluyor.

tarif etmesi zor ama bacaklarınızda böyle uyuşma ya da tuhaf bir durum hissediyorsanız dışarı çıktığınızda ayaklarınızı yere sertçe vurmak ve/veya zıplamak iyi gelir, rahatlatır.

sağlıklı ve mutlu bir yaş olsun clark. yeni yaşında senden beklentimiz şu ayarda bilgin olsun bremın

#3528405
senden olmaz ama deneriz. elimizden geleni yaparız en azından. olursa da şu ayarda bi sonuç çıkar ortaya sanırım

#3526694 buradaki toplu histeri olgusuna katılmakla beraber birkaç ekleme yapmak istedim. söyleyeceklerim luciyi de içeriyor ama onun özelinde söylenecek şeyler değil daha genel şeyler.

bana göre ilk sorun toplumun kendi canavarlarını yaratması ve sonrasında o canavarla yüzleşmek zorunda kalması. hani yılanın başını küçükken ezeceksin derler ya tam o hesap. burada yaşanan birçok şeye bakınca aa o yazardan hiç beklemezdim tepkisi verilebilecek olaylar yok denecek kadar azdır.

ikinci sorun da havayı koklayıp ona göre pozisyon alan insanlar. yani hani savaşın kazanılacağı kesin olunca kazanacak tarafa geçen ülkeler vardır ya tarihte onun mikro bir versiyonu.

diğer bir sorun olarak da toplumdan farklı görünme kaygısı var. genel kanının aksi yönünde hareket ederek ilgi çekmeye çalışan, farklı görünme kaygısından kendini yiyip bitiren modeller var. bunların çaresizliği öyle bir seviyede ki sözlükte ardını dövdürmeye karşı genel bir görüş hakim olsa acilen ardımı dövdürmek istiyorum lütfen ardımı dövün diye ortaya atılırlar.

son olarak dün narutoya da söylediğim bir şey var: her linç haksız linç değildir. gayet hakedilen linçler oluyor. linç kötü şey ya diye takılmak biraz polyannacılık oluyor. sonuçta toplumun tepki vermesi tepki vermemesinden daha iyidir diye düşünüyorum.

#3525587 ilk darbeyi zaten yaşlı çizerek vurdu. dedim bu biraz yaşlı oldu diye ikincisinde de oğlan yaptı beni. ben de bu zorbalığa dayanamadım hassas bir insanım*. ai ile dalaşacak gücü kendimde bulamadım. pes ettim. o kazandı.

#3525537 sormayın sayır yazar çok örseledi beni bu. zorbalandığımı hissettim özellikle ilk görselde.

ya bunu bi deneyeyim dedim denemez olaydım. yükledim bir fotomu verdiği ilk çıktı şu oldu:

dedim biraz yaşlı resmettin sanki(biraz içerlemiş gibisin eruhlu) sonra şunu verdi:

yüklediğim foto da şu:


şu üç görselin birbiriyle alaka seviyesi o konu bana ağır gelir açma yasemen şarkısı eşliğinde hayali topla hava boşluğuna rövaşata çeken eleman gibi. o da şu:
www.youtube.com/shorts/qxgn...

ya sen ne kadar inanarak boş konşuyorsun ya.
bir de hala ss diyorsunuz. siz hayatı ekran görüntüleri üzerinden okuyabilirsiniz de o iş öyle olmuyor. geldi bir kamyon şaklabanlık yaptı en sonda da iftira olduğu kanıtlarla sabit bir şeyler söyledi gitti. sabatayı tanımıyorsunuz bik bik sabata da beni tanımıyor?

sabatanın olayını ben sana tek cümlede özetleyeyim: tavşan mikropenisini dağa sürtmüş dağ ile ilişkiye girdim demiş.

hata bizde sabatayla takılacak kalitede birine hala bi şeyler anlatıyoruz, yazıyoruz, çiziyoruz.

düşük zekalı bir yaşam formuna ait fake hesap.
iftira attın, rezil edildin ona rağmen devam ediyorsun. teşekkür mü bekliyorsun daha fazla iftira atamadığın için anlamadım ki?

ben de asla anneme uçan tekme atmam mesela. o derece iyi bir evladımdır.

yazmayacaktım da #3523993 nolu tanım üzerine dayanamadım.
bir kısım insan sürekli ekran görüntüsü paylaşmasına güldü, bir kısım insan kendisini narsist olarak tanımladı, benim de içinde bulunduğum bir kısım insan teşhirci olduğunu düşündü, bir kısım insansa kendisine yalakalık yaptı.

melting olayına kadar bu böyle devam etti sonra da melting kendisini yok etti. şimdi melting nasıl yok etti yav hahaha diye gülüyoruz ama şakaya vurduğumuz şeyin altında da çok kötü bir şey var. sabata dümdüz iftira attı aslında. uydurup uydurup yazma özelliği bu kez biraz sert kayaya denk geldi. yaptığının ne kadar ayıp olduğunu anlatmama gerek yok.

kuvvetle muhtemel paylaştığı ss'leri de facebook gruplarından ordan burdan topluyordu. hiç isim vermeden hikayeler uydurmakla bir kadına iftira atmak arasında çok belirgin çizgiler vardır. o çizgiyi geçti. işin tuhafı rencide falan da olmadı.

ısrarla ve ısrarla kendisine yalakalık yapanlar yarın bir gün zorbalandıklarında zırlamasınlar olur mu? ilkkan diyor ya hani necmiye bak necmiye anası ****** karmaaaağğğ diye. yaşanacak olan o ayarda bi şey olur çünkü.

en sevmediğiniz özelliğiniz nedir? sorusuna herkesi kendim gibi sanmam cevabı verenlerin ağzına 45 numara ayağımı sokmam.

normalde yapmamam lazım ama dayanamıyorum.

#3522150
clark'ın girdiği bir kavgada tarafsız kalmam mümkün değil. sen o dayak ve işkenceyi ikiyle çarp hocam. ayrıca vurduğum yerde gül biter öyle güzel bir ayıntı vereyim.

deniz baykal'ın kaseti hakkında meydan meydan gezerek ne özeli genel genel diye gezen erdoğan gibi sözlüğe olayları bütün ayrıntılarıyla anlattıktan sonra bizim ne alakamız var nerden çıkıyor bu dramalar tavrı her seferinde güldürüyor.