0330 - tüm tanımları (60. sayfa)
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
1.
bir sabah ansızın 1985 sabahına uyanmak
süper olur.. her şeye yeniden başlıyor olurum..
devamını gör...
3.
roundhay garden scene
14 ekim 1888’de fransız mucit louis le prince tarafından çekilen saniyede 12 kare hızında kaydedilen ilk sinema filmi olarak bilinir.. aynı zamanda film guinness rekorlar kitabına dünyada varlığını sürdürebilen en eski film olarak geçmiştir.. şimdilerde ise yapay zeka kullanılarak renklendirilmiş ve daha anlaşılır hale getirilmiştir.. film dört kişilik bir grubu gösteriyor ve insanlar bahçede daire çizerek yürüyor ve gülüyorlar..

devamını gör...
4.
kunduzların baraj inşa etme nedeni
en karmaşık nehir yapılarını inşa edebilecek düzeyde mühendislik bilen çok zeki inşaatçılardır. ayı ve kurt gibi kendilerini avlayabilecek hayvanlardan korunmak için baraj yaparlar.. ama farklı bir şekilde.. baraj yapısının içinde yaşamazlar bunun yerine bir bariyer inşa ederler bu bariyeri kullanarak barajın derinliğini artıracak bir havuz yaratırlar.. sonrasında havuzun içinde gerçek yuvalarını inşa ederler.. kuru yaşam ve yiyecek saklama alanı olarak küçük bir koruyucu ada veya kubbe şeklinde bir ev olarak iş görür ki bu aslında sadece kara hayvanlarını uzak tutmaz aynı zamanda da kunduzların kubbenin altından çoklu su altı giriş çıkışları kazmasına da izin verir. başka bir deyişle tehlike ortaya çıkarsa onların tünellerden güvenli bir şekilde çıkabileceği veya kaçabileceği anlamına gelir. bilinen en büyük kunduz barajı alberta kanada’da bulunan ve korunan 500 metre genişliğe sahip yuvadır..

devamını gör...
5.
percy julian
harvard üniversitesi ırkçı yaklaşımı yüzünden doktorasını tamamlayamayan.. 1923 ve 1929 yılları arasında siyah ırkının ağır bastığı enstitülerde bölüm başkanı olarak çalışan.. 1929’da rockefeller vakıf yardımını kazanan.. bugün hala kullanılan steroid bazlı tedavilerin geliştirilmesine öncülük eden amerikalı bir doğal ürün kimyageridir..
devamını gör...
6.
humoral patoloji teorisi
hicligindansi ukdesi
antik yunan ve roma tıpçıları ve filozoflarınca insan bedenini oluşturan ve hastalıkların ilişkilendirildiği dört bedensel unsura dayalı tıp teorisi.
atalarımız yaptıkları gözlemlerden.. insan vücudunun aslında çeşitli sıvılarla dolu bir torba olduğunu biliyorlarmış.. ancak m.ö. dördüncü yüzyılda humorismin temellerini atan tıbbın babası olan (bkz: hipokrat)idi.. yaptığı gözlemler ile insan vücudunun oluştuğunu hayal ettiği dört temel maddeyi tanımladı
siyah safra..
kan..
sarı safra..
balgam..
bu dört sıvı en iyi yarı imgesel ve vücutta üretilen gerçek maddelere karşılık geldiği biliniyordu.. bir süre sonra (tahmini iki yüzyıl) romalı doktor (bkz: galen)sağlığımızı korumamızın bu dört sıvının doğru orantılı bir şekilde dengede kalmasına gerekli olduğunu öne sürdü. bu teoride denge oranını ise kan balgam ile dörde bir oranda bu da sarı safra ile dörde bir oranda ve siyah safra ile sarının dörtte biri oranda olması gerektiğini belirtti. karışımdaki oranlar bozulduğunda sağlığımız zarar göreceği öne sürüldü.. örneklemek gerekir ise aşırı sarı safra romatizmaya neden olurken çok fazla siyah safra kansere neden olur.. ilk önce her sıvı belirli bir organla tanımladı.. dalakla siyah safra, karaciğerle kan, safra kesesiyle sarı safra, akciğerlerde balgamı ilişkilendirdi.. daha sonra toprak, hava, ateş ve suyun dört klasik unsurundan biriyle ve dolayısıyla maddenin nitelikleriyle tanımladı.. her element ve her sıvı, soğuk ya da sıcak, nemli ya da kuru olarak tanımlandı.. kan havayla, siyah safra ise toprakla eşleşti.. doğru yada yanlış.. ancak yüzyıllardır kabul edilerek kullanılan bir teori olarak tıp dünyasında yerini aldı..
antik yunan ve roma tıpçıları ve filozoflarınca insan bedenini oluşturan ve hastalıkların ilişkilendirildiği dört bedensel unsura dayalı tıp teorisi.
atalarımız yaptıkları gözlemlerden.. insan vücudunun aslında çeşitli sıvılarla dolu bir torba olduğunu biliyorlarmış.. ancak m.ö. dördüncü yüzyılda humorismin temellerini atan tıbbın babası olan (bkz: hipokrat)idi.. yaptığı gözlemler ile insan vücudunun oluştuğunu hayal ettiği dört temel maddeyi tanımladı
siyah safra..
kan..
sarı safra..
balgam..
bu dört sıvı en iyi yarı imgesel ve vücutta üretilen gerçek maddelere karşılık geldiği biliniyordu.. bir süre sonra (tahmini iki yüzyıl) romalı doktor (bkz: galen)sağlığımızı korumamızın bu dört sıvının doğru orantılı bir şekilde dengede kalmasına gerekli olduğunu öne sürdü. bu teoride denge oranını ise kan balgam ile dörde bir oranda bu da sarı safra ile dörde bir oranda ve siyah safra ile sarının dörtte biri oranda olması gerektiğini belirtti. karışımdaki oranlar bozulduğunda sağlığımız zarar göreceği öne sürüldü.. örneklemek gerekir ise aşırı sarı safra romatizmaya neden olurken çok fazla siyah safra kansere neden olur.. ilk önce her sıvı belirli bir organla tanımladı.. dalakla siyah safra, karaciğerle kan, safra kesesiyle sarı safra, akciğerlerde balgamı ilişkilendirdi.. daha sonra toprak, hava, ateş ve suyun dört klasik unsurundan biriyle ve dolayısıyla maddenin nitelikleriyle tanımladı.. her element ve her sıvı, soğuk ya da sıcak, nemli ya da kuru olarak tanımlandı.. kan havayla, siyah safra ise toprakla eşleşti.. doğru yada yanlış.. ancak yüzyıllardır kabul edilerek kullanılan bir teori olarak tıp dünyasında yerini aldı..
devamını gör...
7.
galen
batılıların bergamalı galen.. islam hekimlerinin ise calinus olarak bildikleri yaptığı anatomik ve fizlojik deneylerle öne çıkan bunların sonucu yaptığı buluşlarla deneysel tıbbın temelini atan deneylerini genelde maymunlar, atlar, köpekler, kurtlar, ayılar, yılanlar, aslanlar, koyunlar, develer, inekler, vaşaklar, geyikler, sansarlar, fareler, değişik türdeki kuş ve balıklar, filler ve sadece kemikleri kalmış insan kadavraları üzerinde yapan milattan önce 129 da doğup 216 da ölen antik romanın en önde gelen hekimidir..
devamını gör...
8.
ksenobot
adını afrika pençeli kurbağasından alan bir bilgisayar tarafından tasarlanıp programlanan tamamen canlı kök hücreler kullanılarak baştan aşağıya inşa edilmiş kendi kendini iyileştirebilen mikrobotlardır.. insan vücudunun içine girecek kadar küçük 1 milimetre genişliğindeki bir biyolojik makinedir.
devamını gör...
9.
insan tekstili
fransız ulusal sağlık ve tıbbi araştırma enstitüsü’nden bir araştırma ekibi insan tekstili adını verdikleri insan derisi hücrelerinden iplik geliştirmiş.. bu ipliğin cerrahlar tarafından yaraları kapatmak için de kullanılabileceğini söylemişler. bu insan tekstili eşsiz bir biyo uyumluluk seviyesi sunuyormuş ve yeni nesil biyolojik doku mühendisliğini temsil ediyormuş. bu ipliğin temel avantajı ise diğer geleneksel cerrahi malzemelerin tersine dokunun iyileşme sürecini olumsuz yönde etkileyecek bir bağışıklık tepkisiyle karşılaşmamasıymış.. şimdiye kadar bu özel ipliği kullanarak bir sıçanı dikmişler ve 2 hafta boyunca iyileşmesini gözlemlemişler.. hatta bir koyun arterini bile mühürlemek ve sızıntıyı önlemek için bir deri nakli bile yapmışlar..

devamını gör...
10.
her cuma ısrarla cumaya gelmiyor musun diye soran insan
ısrarla gelmiyorum diye cevap verdiğim sonrasında eeee hoca ne anlattı la hutbede diye sorduğum insan
devamını gör...
11.
başımıza icat çıkarma denilen çocuk (yazar)
tanımlarda yaptığı ortalara vurmamak için zor tutuyorum kendimi.. resmen ülke gençliğine yokluğun ne olduğunu anlatıp yol haritası çıkartıyor.. #1044702 kahveyi ekrana püskürttüm allahsız.. banyo musluğunu insanlara cazip hale getiremezsin..
devamını gör...
12.
liselerde sınıfta kalmanın kaldırılması
mevcutta yetiştirdikleri geri zekalı nesil yetmemiş olacak ki şimdi önlerini açıyorlar..
devamını gör...
13.
normal sözlük satranç kulübü
herkese selam..
sözlük içi satranç turnuvası ile ilgili mevcutta bulunan discord sunucusu an itibari ile kapalı konuma alınmıştır. bundan sonraki süreç kafa sözlük kulüpleri discord sunucusu üzerinden ilerleyecektir..
sözlük içi satranç turnuvası ile ilgili mevcutta bulunan discord sunucusu an itibari ile kapalı konuma alınmıştır. bundan sonraki süreç kafa sözlük kulüpleri discord sunucusu üzerinden ilerleyecektir..
devamını gör...
14.
iskelet gölü (roopkund)
hindistan'ın uttarakhand eyaletinde bulunan himalaya dağları'nı oluşturan 7,120 m yüksekliğindeki trishul dağının eteğinde yer alan yaklaşık iki metre derinliğe sahip ve en yakın köye 4 – 5 günlük yürüme mesafesinde olan halk içindeki roopkund olarak adlandırılan bir buzul gölüdür.

yüzlerce insan kemiğinin gölde ve gölün etrafında dağılmış halde bulunması dışında engebeli bir manzara için pek de olağan dışı sayılmayan sert çakıl taşları ve yamaç molozları arasında yer alan mücevher gibi parıldayan bir su kütlesidir. 300 ile 800 civarındaki sayıda kişiye ait olan bu kemikler bir orman korucusunun onları ilk kez 1942 senesinde dünyaya duyurmasından bu yana büyük bir gizem oluşturmuştur. göl çevresinde bulunan kemikler üzerinde yapılan araştırmada kemiklerin bir çoğunun akdeniz bölgesinden olan insanlara ait olduğu ortaya çıkmıştır. bilinen en eski dna örneklerini barındırmaktadır.. yalnızca kemiklerin kendileri bile yeterince esrarengizdir.. kemikler belki de onlarca yüzlerce yılda çeşitli dönemlerde ölmüş görünen kadın erkek birçok genç yetişkine aittir.. civardaki köylerde dilden dile aktarılan sözlü hikayelerde ayrıca vardır.. insanların nasıl öldükleri bilinmemekle beraber efsanesi şu şekildedir.
göl, hint tanrıçası parvati’nin bir tezahürü olan nanda navi’ye giden hac yolunun üzerindedir. yerel efsaneye göre, bir zamanlar uzak diyarlardaki krallardan biri nanda navi’yi kızdırdı. bunun üzerine, nanda navi de onun krallığının üzerine kuraklık gönderdi. tanrıçanın öfkesini yatıştırmak için kral maiyeti ile birlikte günümüzde uttarkant devleti olarak bilinen roopkund’dan geçen bir hac yolculuğuna çıktı. ancak aptal kral hac yolculuğunda dansçıları ve gereksiz diğer lüks eşyaları da yanına alarak nanda navi’nin hiddetini daha da şiddetlendirdi. efsaneye göre, nanda navi kral ve maiyetinin başına korkunç bir dolu fırtınası gönderdi. ve kim var kim yoksa hepsini öldürdü.
hikaye gerçeklerden çok uzak gibi görünse de araştırmacılar kurbanlarından bazılarının kafataslarında künt cisim travmasının yol açabileceği çatlaklara benzer bulgular saptadı.. ölenlerin çoğunun nasıl ölmüş olduklarına dair şu anki en iyi tahmin ise..
gölün yukarı kesimindeki sırtta bazıları ölüme yol açabilecek kadar büyük dolu kütleleri içeren korkunç bir fırtınaya yakalandılar. kurbanların çoğu muhtemelen fırtınaya maruz kalmaktan ve hipotermiden öldü.. ve cesetleri göle ve göl çevresine yuvarlandı.. çünkü vücutları ya tepeden aşağı yuvarlandı ya da kalıntıları yamaçta sık görülen mini çığlarla yamaçtan aşağıya doğru indi..
gidip görülmesi gereken nadir güzelliklerden sadece biridir..

yüzlerce insan kemiğinin gölde ve gölün etrafında dağılmış halde bulunması dışında engebeli bir manzara için pek de olağan dışı sayılmayan sert çakıl taşları ve yamaç molozları arasında yer alan mücevher gibi parıldayan bir su kütlesidir. 300 ile 800 civarındaki sayıda kişiye ait olan bu kemikler bir orman korucusunun onları ilk kez 1942 senesinde dünyaya duyurmasından bu yana büyük bir gizem oluşturmuştur. göl çevresinde bulunan kemikler üzerinde yapılan araştırmada kemiklerin bir çoğunun akdeniz bölgesinden olan insanlara ait olduğu ortaya çıkmıştır. bilinen en eski dna örneklerini barındırmaktadır.. yalnızca kemiklerin kendileri bile yeterince esrarengizdir.. kemikler belki de onlarca yüzlerce yılda çeşitli dönemlerde ölmüş görünen kadın erkek birçok genç yetişkine aittir.. civardaki köylerde dilden dile aktarılan sözlü hikayelerde ayrıca vardır.. insanların nasıl öldükleri bilinmemekle beraber efsanesi şu şekildedir.
göl, hint tanrıçası parvati’nin bir tezahürü olan nanda navi’ye giden hac yolunun üzerindedir. yerel efsaneye göre, bir zamanlar uzak diyarlardaki krallardan biri nanda navi’yi kızdırdı. bunun üzerine, nanda navi de onun krallığının üzerine kuraklık gönderdi. tanrıçanın öfkesini yatıştırmak için kral maiyeti ile birlikte günümüzde uttarkant devleti olarak bilinen roopkund’dan geçen bir hac yolculuğuna çıktı. ancak aptal kral hac yolculuğunda dansçıları ve gereksiz diğer lüks eşyaları da yanına alarak nanda navi’nin hiddetini daha da şiddetlendirdi. efsaneye göre, nanda navi kral ve maiyetinin başına korkunç bir dolu fırtınası gönderdi. ve kim var kim yoksa hepsini öldürdü.
hikaye gerçeklerden çok uzak gibi görünse de araştırmacılar kurbanlarından bazılarının kafataslarında künt cisim travmasının yol açabileceği çatlaklara benzer bulgular saptadı.. ölenlerin çoğunun nasıl ölmüş olduklarına dair şu anki en iyi tahmin ise..
gölün yukarı kesimindeki sırtta bazıları ölüme yol açabilecek kadar büyük dolu kütleleri içeren korkunç bir fırtınaya yakalandılar. kurbanların çoğu muhtemelen fırtınaya maruz kalmaktan ve hipotermiden öldü.. ve cesetleri göle ve göl çevresine yuvarlandı.. çünkü vücutları ya tepeden aşağı yuvarlandı ya da kalıntıları yamaçta sık görülen mini çığlarla yamaçtan aşağıya doğru indi..
gidip görülmesi gereken nadir güzelliklerden sadece biridir..
devamını gör...
15.
megalopta amoena
nadir görülen bal arısı türüdür.. yarı erkek yarı dişi olarak tam ortadan bölünmüş bir vücuda sahiptir. sol tarafları dişi sağ tarafları ise erkektir. arı, iki taraflı (bkz: ginandromorfizm) olarak bilinir, cinsiyet farklılıkları ortada bölünür. ayrıca vücudun ön kısmının bir cinsiyet ve arka kısmının başka bir cinsiyet olduğu eksenel şekilde de olabilir.. arının başında dişi tarafta öne bakan bir anten bulunur daha büyü ve daha güçlü bir çene kemiği vardır.. dişi tarafın arka ayağı da erkek tarafındakinden daha büyük ve kıllıdır.. kıllar polenleri toplayabilmek için önemlidir..

devamını gör...
16.
ginandromorfizm
canlıların bir yarısının dişi, diğer yarısının erkek karakteri göstermesidir. (bkz: hermafrodit)olarak bilinen çift cinsiyetli canlılarda ikilik cinsel organlarla sınırlıyken bu canlılarda tüm vücut bir tarafı erkek diğer tarafı dişi olmak üzere ikiye ayrılmıştır.. yani yaratılış böyledir..
devamını gör...
17.
torbadaki kuzular
kuzular genellikle anneden ayrı olarak gebelik sürecinde 1000 günden daha fazla bir süreye ihtiyaç duyarlar. merak üzerine yapılan bir araştırma yeni bir rapor oluşturdu. kuzu kilitli torbadaki sıvının içine yerleştiriliyor. göbek kordonu ise kanla dolu tüplere bağlanıyor. fetüs bu yapay rahimde büyüyor. (bkz: ektogenez) kavramı olarak bilinen bu üreme sürecinde fetüs torbaya yerleştiriliyor. tam döneme doğru olan birkaç haftanın ardından torba açılıyor ve sağlık uzmanları bebeğinin burnunun torbanın kenarına doğru ne zaman baskı yapmaya başladığını söyleyebiliyor. yine de, bunun tam bir hamileliğin yerine geçemeyeceğini açıkça belirtiyor. deneydeki kuzu torbanın içinde döllenmedi, annesinin rahminden insanlarda yaklaşık 22-24 haftaya eşdeğer bir gebelik döneminde alındı ve ardından biyokütle denilen bir suyun içine yerleştirildi. sonrada adına yapay rahim dendi..

devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114