1aver yazar profili

sürekli alt kesime naralar çeken bu tayfa günde yarım kilo et yemiş olsaydı bu durumda olmazdık.

fanatizm her ülkede olması gereken bir şeydir, fakat aşırı fanatiklik aptallıktır diye bir söz var. fenerbahçelilere sözüm yok, bu sadece spor dalları için geçerli değil fakat fanatiklik gerçekten aptallıktır.

bir çok üniversite mezunundan ve bir çok genç güruhtan daha bilgili olan amcamız, kalabalığa insanlık dersi veriyor.
özellikle yanına gelen diğer amcalara verdiği ibretlik ayar çok hoşuma gitti.

buyrun link

en başında yapması gerekendir, biraz geç kalmış olmakla birlikte bu vicdanlı davranışını tebrik ederek kendisine sabır ve akıl sağlığı diliyorum. gerçekten dayanılması güç bir acı, allah kimseye yaşatmasın.

anlayamadığım bir şey var, baba mustafa g. anne beyza e. bebek ise elif ada topçu.
bebek başkasının bebeği mi ? yani bu mustafa denen katil kendi bebeğini öldürmemiş, yoksa ben mi yanlış anladım ?

bu odayı bu hale yakınlarından biri getirmiş deseler inanırım, o derece inanmadım şuan ruh hastası olduğuna.
gerçek ruh hastaları böyle şeyler yapmaz, bunlar filmlerde gördüğümüz saçma sapan eylemler.

bir çok defa aşırı popüler olan film, dizi ve kitaplara karşı hep ön yargılı davranmıştım. bu ön yargılı davranışlarımı herkes tarafından önerilip inatla izlemediğim spartacus dizisini izledikten sonra yavaş yavaş kırmaya başladım. bu filmde çok kişi tarafından tavsiye edilince hiç inatlaşmadan gidip biletimi aldım ve sinemada izledim. sürekli film ve dizi izleyen bir kişiyseniz hiç tereddüt etmeden vakit ayırıp izleyin derim. ben filmi çok beğendim, fikrimce film çok absürt ve abartılı gelmedi bana, çok daha abartılı bilim kurgu filmleri izlediğim için açıkçası çok fazla detaylara girmek istemedim sonuçta film yani çok fazla gerçeklik aramamak lazım. şuna değinmeden yorumu bitirmek istemiyorum, yazarın o yıllarda hayalini kurduğu olaylar ve figürler ancak bu kadar kaliteli şekilde ekrana yansıtılırdı.

bu nedir arkadaş ya ben bunları okudukça benim psikolojim bozuluyor, badelemek dedikleri şey bildiğimiz oral seks oluyor sanırım yoksa ben mi yanlış anlıyorum ?

söylemezsem olmaz programına konuk olan berdan mardini'nin yapmış olduğu açıklamalar insanın kanını donduracak türden.

buradan

olmuyor arkadaşlar olmuyor, affediyorsunuz ama içinizde hep tekrar giderse düşüncesi kalıyor. hiç bir şey eskisi gibi devam etmiyor, sizin içinizde ya tekrar giderse kaygısı, onun içinde ise daha önce gitmenin vermiş olduğu rahatlık... bu ikisi birlikte yürümüyor. tahammül sınırları yok olup gidiyor.

yaklaşık 5 yıldır aynı berbere gidiyorum, kestiği saçı beğenmiyorum ama evime çok yakın olduğu için başka bir yere gitmek zor geliyor. düğünüme 2 hafta kala gittim saçları hafif toparla dedim, her zaman olduğu gibi ağzına sıçtı, damat tıraşı yaparız dimi dedi, evet evet daha 2 hafta var şimdi olmaz dedim. açık konuşmak gerekirse düğün günü üşenmedim gittim adam akıllı bir kuaföre saçlarımı güzelce yaptırdım, o gündür bir vicdan azabı çekiyorum anlatamam size. düğünden sonra saçlarımı kestirmeye gittim, düğün için gelmedin dedi. liseden kuaför arkadaşım vardı damat tıraşını illa ben yapacağım dedi bende engel olamadım dedim. ama hala içim sızlıyor. bu berberle aramızda nasıl bir ilişki varmış arkadaş ya başkası anlatsa inanmazdım.

10 yaşındaydım, sokakta sürekli birlikte oynadığım komşum vardı ismi aziz, o benden 1 yaş küçüktü. bir hafta sonu annemin köyüne gitmiştik, döndüğümüzde babaannem aziz seni sordu köyde olduğunu söyledim istersen evine git çağır demişti. ben daha evden çıkmadan haber gelmişti azize kamyon çarpmış, herkes koşuşturuyor. hiç unutmam seçim vardı, cem uzan'ın konvoyu geçerken azizi alıp hemen hastaneye götürmüşler. ama daha hastaneye varamadan vefat etmiş arkadaşım. ben bugün 28 yaşındayım ve ailemden uzakta yaşıyorum, ne zaman ailemin yanına gitsem o bahçeden çıkarken babaannemin söylediği gelir aklıma 'aziz seni sordu'... aziz beni hiç sormazdı, azizi hep ben gider evinden çağırırdım... en yakın arkadaşım değildi ama birlikte büyüdük ve aynı sokağın çocuklarıydık, insanın içinde hep bir burukluk kalıyor.

yedek parçacı aynı zamanda aktif işletme bölümü öğrencisiyim.

başkasıyla sevgili olup 'beni yanlış anlama boşluğa düştüm' dedikten 3 ay sonra evlenmezdi.

bugünde yemeği ben yapayım sen dinlen demişliğim vardır, kahvaltıyı bugün bari ben hazırlayayım diyerek onu uyandırmadan kahvaltı hazırlamışlığım vardır. lakin diğer günler zaten benim yapmam gereken bir çok iş ve onun yapması gereken bir çok iş oluyor. mesela ütü yapmaktan anlamam, ütüyü eşim yapar. çamaşır makinesine çamaşır atmaya vaktim müsait olmaz ama yıkandıktan sonra asarım. bulaşık makinesine bulaşık dizdiğimde çok gereksiz yer kapladığım için eşim dizer, yıkama bittikten sonra raflara yerleştiririm. sonuç olarak o olmasaydı bunların hepsini tek başıma yapıyor olacaktım, birlikte yaşamanın gerektirdiği şeyler bunlar. ilave olarak bunların hepsini bir kişi yaparsa birlikte nasıl vakit geçireceksiniz ki ? eşim tüm bu işleri bitirmek için uğraşırken tv karşısında yalnız başıma oturmak sıkıcı gibi geliyor bana.

çok uzun süre arkadaş olarak konuştuğum kendisine çokta güvendiğim bir arkadaşım vardı, dışarıda çok kez çay kahve içmişliğimiz var. pandemi döneminde bir çok mekan kapalıydı ve evine kahve içmeye davet etmişti. giderken çok işkillenmiştim kendisine çok güveniyordum fakat bu işin sonu ne olur diye çok fazla detay düşünerek gitmiştim. annesi vefat etmişti ve babasıyla problemleri vardı, mesajlaşırken zaten sürekli bahsederdi. o gün babası başka bir kadınla kendisini tanıştırmak istemiş, kızında başından aşağı kaynar sular dökülmüş. bunu anlatıp muhabbet edebilmek için beni evine davet etmiş. kahvemizi içtik camın kenarında dertli dertli sigaramı yaktım, zaten çok sevdiğim bir arkadaşım olduğundan farklı bir şey beklemiyordum. muhabbetimiz bittikten sonra dinlediğim için teşekkür etti, fazla zamanımı almak istemediğini mahcup bir dille ifade etti. sanki bunları bana anlatırken rahatlamış ama benim içini sıkmış ve bunun düşüncesine dertlenmiş gibi bir ses tonuyla evinden uğurladı beni. sonra ne mi oldu ? bu olay yaşandıktan 16 ay sonra evlendik.
belkide o evde kahve içme teklifini yanlış algılayıp reddetmiş olsaydım, şuanda hala bekardım...

bireysel performansım kötü, gol atamıyor olmam benim sorunum diyemedi herhalde.

son zamanlarda bu gibi olayları çok fazla duyar oldum, kahvehanede taş dizmekten başka bir boka yaramayan yavşak ağızlı herifler, yanından geçen karı kıza sallayıp ortamda namustan bahseden tipler, köşe tenhada her boku yapabilecek şerefsizliğe sahip fakat ortamda karısı için adam kesebileceğini söyleyen dallamalar bu uygulama üzerinden karısını video fenomeni edip para kazanmaya çalışıyorlar. bu gibi haberlerin içeriklerine bakın bahsettiğim tipler hep aynı tipler. en son dün denk geldiğim bir haberde yine benzeri olaylar yaşanmış, herif karısını uygulama üzerinden para kazanması için hiç tanımadığı tiplerle muhatap etmiş, adamdan yüklü miktarda paralar almışlar, yemişler içmişler faturalarını ödetmişler. şimdide karısını namussuzlukla suçlayıp sadakat kelimesinden bahsediyor. bu tarz uygulamalar ülkede yasaklansa bu duruma tepkiniz ne olurdu arkadaşlar ? ben bu uygulamaların aile yapısını bozduğuna inanıyorum, insanların içinde var olan bu sadakatsizlik duygusu aslında bu uygulamalar sayesinde açığa çıkmış olabilir mi?

haber içeriği

bedenimiz uyku halindeyken ruhumuzun diğer alemleri gezdiği söyleniyor. gördüğümüz rüyalarında o alemlerde yaptığımız şeyler olduğu yönünde dini görüşler var. her ne kadar çok fazla bilgi sahibi olmasam bile ruhun gezip dolaştığı yerlerden bedenimize bir iz bulaştırmaması gerekir, çünkü ruh soyut bir kavram ve somut bir şey yok ortada, somut bir kavram olmayan ruhun somut bir kavram olan bedene iz bulaştırması bence mantıksız.
bilimsel olarak ise bunun bir çeşit mantar olduğu ve ellerin güzel yıkanmaması sonucu oluştuğu söylenmektedir.
hangisine inanmak istersen ona inan dostum.
ellerinde kına benzeri izler ile uyanan bir yazar beyanı.

getir konuyla ilgili bir açıklama yapmış fakat ne kadar inandırıcı olduğu aşikar.