Mutfakta aşçıdır, banyoda soprano. salonda ise üçlü koltuğunun üzerinde camış gibi uzanabilir. Sorarsan deli, izlersen kendi halinde, anlatırsan dost, anlarsan insan… Kitap okur, fotoğraf çeker, biraz gitar çalar, çokça türkü söyler, rakı içer, şiir ve öykü yazar…
sevgili yoldaş, bu böyle biraz az oldu ya. aynı anda zart diye televizyonumuza da çöksün bu reklamlar. hatta allah korusun tıklamayız falan diye direkt konum atalım, kapımızın önüne gelip hoparlörlerle bangır bangır reklam yapsınlar hem de 6 saat kesintisiz. böyle ekranın yarısına kadar inen pop-up mı kaldı. bence komple ekranı kaplayın, exit falan da olmasın tıklayana kadar telefonu bile kapatamayalım… bu nedir ya…
insanın ruhuna ayna tutan bir nazım hikmet şiiri… okuyan her bir ademoğlu’ndan bir parça, muhakkak bulunur bu şiirde…
“ gece yarısı. son otobüs.
biletçi kesti bileti…
beni ne bir kara haber bekliyor evde,
ne rakı ziyafeti.
beni ayrılık bekliyor.
yürüyorum ayrılığa korkusuz ve kedersiz.
iyice yaklaştı bana büyük karanlık.
dünyayı telaşsız, rahat seyredebiliyorum artık
artık şaşırtmıyor beni dostun kahpeliği,
elimi sıkarken sapladığı bıçak.
nafile, artık kışkırtamıyor beni düşman.
geçtim putların ormanından baltalayarak
nede kolay yıkılıyorlardı.
yeniden vurdum mihenge inandığım şeyleri,
çoğu katkısız çıktı çok şükür.
ne böylesine pırıl pırıl olmuşluğum vardı,
ne böylesine hür.
iyice yaklaştı bana büyük karanlık.
dünyayı telaşsız, rahat seyredebiliyorum artık.
bakınıyorum başımı kaldırıp işten,
karşıma çıkıveriyor geçmişten
bir söz
bir konu
bir el işareti.
söz dostça
koku güzel,
el eden sevgilim.
kederlendirmiyor artık beni hatıraların daveti
hatıralardan şikayetçi değilim.
hiçbir şeyden şikayetim yok zaten,
yüreğimin durup dinlenmeden
kocaman bir diş gibi ağrımasından bile.
iyice yaklaştı bana büyük karanlık.
artık ne kibri nazırın, ne katibin şakşağı.
tas tas ışık döküyorum başımdan aşağı,
güneşe bakabiliyorum gözüm kamaşmadan.
ve belki, ne yazık,
hatta en güzel yalan
beni kandıramıyor artık.
artık söz sarhoş edemiyor beni,
ne başkasının ki, ne de kendiminki.
işte böyle gülüm,
iyice yaklaştı bana ölüm.
dünya, her zamankinden güzel, dünya.
dünya, iç çamaşırlarım, elbisemdi,
başladım soyunmaya.
bir tren penceresiydim,
bir istasyonum şimdi.
evin içerisiydim,
şimdi kapısıyım kilitsiz.
bir kat daha seviyorum konukları.
ve sıcak her zamankisinden sarı,
kar her zamankinden temiz.”
deniz'in açıklamasında bulunan, özgür turhan'ın yaptığı iddia edilen onlyfans şakası hem çok ofansif hem çok güzel şaka. çok güldüm valla özgür, helal et... *ilişki testi'ne çıktıklarında deniz bağdaş'ın tam bir kezban profilinde olduğunu anlamıştım. zaten anlamak için kafa yormaya da gerek yok hanımefendi bas bas bağırıyordu. ha aldatmıştır aldatmamıştır bilmem.. umrumda da değil. ama boşanma evresinden bu iki güne kadar bu konuda duruşuyla özgür hep efendi taraftı bence... o yüzden ben özgür tarafındayım. şiddet eğilimi olduğuna da inanmıyorum...
"yırtasım var hafız dünyayı ikiye!
ne iskender'in denizleri, ne nuh'un gemisi kalıcak geriye!"
gibi küçük iskender 'in incelikli hayta isimli şiirinden bi kuple ile güzel bir girizgahı olan, temposu ve melodisiyle modunuzu hemencecik yükseltebilecek derecede ciddi potansiyel taşıyan, şarkısıyla olsa olsa ancak bu kadar uyumlu olabilecek klibiyle - ki bu klip kadar şarkısına yakışan başka bir klip izlemedim- sizi neşelendirecek, 2011 çıkışlı meczup isimli albümde yer alan, nakarat kısmında daha önce hayatında dans etmemiş bir insan evladını bile deli deli hareketlerle dans ettirebilecek muhteşör bir can bonomo şarkısıdır...
"aşık mı oldun?
ama korkma, geçiyor..."
son olarak aranızdan bazı arkadaşların şarkının bir kısmında "kızarım annem gibi beeen" diye sağır duymaz uydurur vari mırıldanmalarını duyuyorum, sapıklaşmayın lütfen... " kızarım alev gibi ben" olacak orası...
8 sezon fırtınalar estiren, intro müziği herkesçe bilinen, tahtlı mahtlı, entrikalı, ejderhalı yabancı bir dizi vardı…
o dizi de de müthiş bir replik vardı, neydi?
hiç sevmediğim barış bile penaltı pozisyonunu yarattı bu akşam…
eren bile oynadığı son 10 dakikada %100 gol pozisyonunu engelledi…
uğurcan’ın boşa çıktığı top dışında hatasız bir maçtı.
üstüne sevdiceğim, kara papatyam hattrick yaptı bi’de…
daha ne isterim ya…
işin yoksa git 1 hafta liverpool maçında olduğu gibi maçtan önce içinizden geçecek diyenlerin “ajax bu muymuş yiiiiieaaaaa” diye geviş getirmelerine katlan…
bu kadar türk'ün arasına bir tane arap sıkıştırmışsındır ama içlerinden bir tane ateist çıksa onun da ramazan olanın olacağı öngörüsü size de komik gelmiyor mu?
erkeklerin genelinde sıralama kalça, karın ve göğüslerdir...
ilkel benliğimiz, biz farkında olmadan bizi bunu yapmaya zorlar çünkü...
öncelikli olarak kadınlarda geniş kalça ve geniş karın bölgesi erkeğin bilinçaltında ''çok çocuk doğurabilir'' imajı yaratmaktadır. biz erkolar olarak da canımızın derdine düştükten sonra soyu devam ettirme dürtüsüyle buna yöneliriz. iri göğüsler de tahmin edebileceğiniz üzere ''lililililili' yaparak emcüklemek için değil; aynı bilinçaltımızda ''doğurduğu çocuklarımı besleyebiliir'' imajı yaratarak önceki imajı besler...
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.