1.
çocukken babanın iş yerine gitmek
yaşım 6 falanken, istanbul'da, dudullu-imes arasında bir yerde, modoko mobilyacılar sitesi karşısında, babamın bir mobilya atölyesi vardı. adaşım olan bir iç mimarla birlikte çalışıyorlardı o zaman. yani birlikte dediğim işte atölye iç mimarın atölyesi idi, babam işçiydi yani. sık sık giderdim kendisiyle çünkü murat abi*'nin cipsi ve pepsi adında analı yavrulu iki kurt köpeği vardı atölyede. çay ocağından kavurmalı tost falan yaptırırdı hem köpeklere hem bana * köpeklere tam ekmek tabii. kebap falan ısmarlamak isterdi de ben çay ocağının tostunu çok severdim yine de.
enteresan bi histi benim için çünkü evdeki babamla atölyedeki babam çok farklı iki insandı. atölyedeki babam evdekinden daha fazla konuşkandı. yani insanların geneline göre yine çok sessizdi tabii ama evdekine göre çok ciddi geveze diyebilirdim. bu gibi tespitleri yapmak için harika bir deneyim fırsatıydı. bazen korkutucu bile olabiliyordu.
''ben sana bu atölyede kalfalardan biri olmadan tek başına makineye girmeyeceksin demedim mi? canından mı olmak istiyon pezevenk!'' nidasıyla az önce canından endişe ettiği çırağına çekiç fırlattığını gördüğümde şok olmuştum mesela...
bi'de bir keresinde aynı atölyede ütü sıcak mı diye bakmak için sağ elimin avcunu ütüye yapıştırdıktan sonra sıcak olduğunu anlamıştım da*; demonte halde duran mutfak mobilyalarının üzerine yatıp, soğuk soğuk esiyor diye elimi atölyenin camından dışarı sarkıtırken uyuyakalmıştım. bi'de üstüne, hava güzel diye o yanık elle modoko'dan dudullu'ya yürütmüştü beni babam.
enteresan bi histi benim için çünkü evdeki babamla atölyedeki babam çok farklı iki insandı. atölyedeki babam evdekinden daha fazla konuşkandı. yani insanların geneline göre yine çok sessizdi tabii ama evdekine göre çok ciddi geveze diyebilirdim. bu gibi tespitleri yapmak için harika bir deneyim fırsatıydı. bazen korkutucu bile olabiliyordu.
''ben sana bu atölyede kalfalardan biri olmadan tek başına makineye girmeyeceksin demedim mi? canından mı olmak istiyon pezevenk!'' nidasıyla az önce canından endişe ettiği çırağına çekiç fırlattığını gördüğümde şok olmuştum mesela...
bi'de bir keresinde aynı atölyede ütü sıcak mı diye bakmak için sağ elimin avcunu ütüye yapıştırdıktan sonra sıcak olduğunu anlamıştım da*; demonte halde duran mutfak mobilyalarının üzerine yatıp, soğuk soğuk esiyor diye elimi atölyenin camından dışarı sarkıtırken uyuyakalmıştım. bi'de üstüne, hava güzel diye o yanık elle modoko'dan dudullu'ya yürütmüştü beni babam.
devamını gör...