şuan yaşadığım şehir.
burada olup, sözlük üyesi olan varsa cart diye tanışırım abi, en kötü zaten burda birbirimize bir yerlerde gelicez.
ben şimdi sizlere bulunduğum kısacık (1 mart 2025 itibariye buradayım, güncel tarih 10 nisan) zamanda size buraları kendi gözlerimden anlatıcam. hem bana da anı kalır. insan yeni bir yere taşındığında zamanla unutuyor ilk izlenimlerini, anılarını.
şuan itibariyle öğrenci yurtlarıdan birinde ikimet ediyorum. açıkçası oldukça konforlu buldum ve sevdim burayı. ancak mini buzdolabı iki kişiye yetmiyor. şimdi gerçi siz yurt diyince kyk dışında bir şey hayal etmemişsinizdir ama burdaki yurtların çoğu öyle değil. benimki mini bir daire gibi. ayrı odalarda 2 kişilik bir daire gibi. minnacık bir mutfak alanımız ve ortak banyomuz var. oldukça konforlu. buzdolabı mini olmasaydı kalırdım burada muhtelen.
ben buralara akademik kadro bularak geldim. aynı zamanda phd'imi de yapıyorum. seçme sebebimde graz'ın kaşı gözü değil, hocamın nitelikli olmasıydı. kendi alanında bir numara bence.
gelelim graz'a, konuyu çok dağıttım. arkadaşlar burası minicik bir şehir. türk olan arkadaşlarımızla "köyümüz" diye bahsettiğimiz bir yer.1 seneye kalmadan eğer azıcık sosyalseniz herkesle tanış olabilirsiniz. gudubet istanbullulardansanız, buradan nefret edersiniz abi. gelip de boşuna mutsuz olmayın. başka bir yabancı arkadaşım da şey demişti "yaşlı ve zenginsen burada hayat çok güzel". ben bu yoruma kısmen katılıyorum. burada orta halli biriyim ve hayattan ütopik bir lüks tüketim yapabilmeyi talep etmiyorum. ve beni tatmin ediyor. ilk maaşımla yapabildiklerim, alabildiklerimi türkiyede yapamazdım. boş harcama gibi bile gelirdi gözüme. ama şuan canım istedi, aldım ve üzülmedim. benden bir şey götürmedi mesela lego falan almak.
ulaşımı gayet yeterli ve güzel. graz mobil app'i var. girdiğin an olduğun yeri görüyor gps'inden ve tüm ulaşım araçları kaç dakikaya ayağında görüyorsun. bilet filan da buradan alıyorsun. olum burada kart dıt dıtlatma olayı yok bi de. aklım uçtu ilk toplu taşıma kullanırken. turnike filan yok abi. biletsiz binme cezasının fiyatı kol gibi olduğu için herkes bilet alıyor. polislerde rasgele anlarda sivil bir şekilde kontrol yapıyorlarmış. "klima ticket" diye bi halt var, 1 yıllık biletini tüm steiermarkta alabiliyorsun eğer çok toplu taşıma kullanacaksan al bence, tek tek almak gerçekten pahalı. 3.10 euro 1 saatlik. bizdeki gibi basma olmadığı için biletler burada saatlik, günlük, haftalık veya aylık olarak satılıyor. ben klima ticket aldım, üniversite çalışanlarına %50 indirimliydi bi de. bedavaya geldi. neyse dediğim gibi, tramvay ve otobüs var, her yere gidebilirsin bunlarla sıkıntısız. ulaşmadıkları yer yok, zaten şehir çok küçük abi. bir gün maps açmadım bilerek "kaybolarak şehrin ruhunu soluyacağım" tribine girdim. kaybolamadım. evet.
uhtrum var burada, küçük bi yüksekliğin tepesinde bir saat.eskiden orada kaleleri varmış bunların. hatta bir yerde listeye girmiş nerde hatırlamıyorum "hiç fethedilemeyen kale" olarak. bizimkiler de edememiş sanırım. şehri dümdüz etmişler ama viyanaya giderken. şehir turundaki kadın bana baka baaka anlattı "ottoman" diye diye. iyi yapmışsız amiyumiyum ahahhah. o zamanlarda gerçekten hiçbir yapı kalmamış. sonrasında da barok ve rönesans dönemlerinde binalarına yapılmış. şehirde ikiye bölünük gibi, yarısında barok var yarısında rönesans binaları. her biri çok güzel ya, hepsini fotoğraflamak istiyor insan. ne bileyim abi, dümdüz bir sokakta yürümek bile sıfırlıyor zihni. görsel tatmini yüksek olan bi şehir. ayrıca her yerde park var dana gibi. herkes parkta vakit geçiriyor boş zamanında. avm'de 2 tane var bildiğim. biri benim yurdun burda. ama bunlar kapitalistim dese de değiller hacıt. bir hnm var abi bildiğim kıyafet markası. başka da yok. saçma sapan butik gibi mağazalar. avrupa markasıysa da ben bilmiyorum. amerikanyanın köpeği olmuşum sadece o markaları biliyormuşum buralara gelince fark ettim.
avusturya genel olarak kuzey kesimlerinde biracı, güney kesimlerinde şarapçı bir ülkeymiş. graz tam ortada ya, bizim şehir ikisini de seviyormuş. şarap bağlarımız varmış (daha gidip göremedim). çok kaliteli şarapları varmış. hacım ben kokteyl kadınıyım, kokteyl içecem diye şarap ünitesine daha gelemedim. gelince yeşillendiririm.
gösser var, bira, sloganı çok komik "gut, besser, gösser" diye. good, better, gösser". espriye bakın allanızın aşkına. bunların şakamatikliği bu kadar bi de. öyle huzurlular ki bizdeki keskin espri zekası yok. tr de yapsam kimsenin gülmeyeceği şakalarıma anırarak gülüyorlar. şaka mı? fjeflnkdwms. kız onu demicektim. gösser bizim efes muadili tat olarak. aynı. ama ben efes değil tuborgcuyum. puntigamer de diğer en ünlü bira markası, o da tubor işte. bu arada biralar 99 kuruş filan, indirimde oluyo genelde hepsi. indirimsiz de 1,5 en fazla abi düz bira istersen. cider falan içicem aşko kuşkoyum diyosan 2,5-3,5 bandına çıkıcan hacıt. bu konuştuğum paralar tr de komik de burda değil. 3,5'ğa hazır makarna alıp 1 öğün karnını doyurursun mesela.
stiegel diye bira da var, içtim de, efesimsi gibiydi diye hatırlıyorum. bu markanın franbuazlı birası güzel.
ikinci büyük şehir, steiermark diye bi tanım var, eyalet gibi, birkaç şehrin toplamından oluşuyor kavradığım kadarıyla, oranın da başkenti.
mur nehrimiz var. ben bu şehri eskişehirin küçük hali gibi gördüm hacıtlarım. öğrenci şehri gibi ama yeme bu yalanı, mekanlar filan öyle bizdeki gibi değil, gerçekten sakin bi şehir. tr'deysen, ben köye taşınacam abi tribine girdiysen hemen çık. buraya yerleş iş bulup. sana burası ilaç gibi gelecek. insan olduğumu hissettim ya. şehirde kimse mutsuz, gergin, sinirli değil. herkes mutlu! toplu taşımada, yolda. herkes huzurlu ya. kaos yok şehirde. o kadar sessiz ki ambulans seslerini duyabiliyorsun ve sanki sürekli sadece ambulans geçiyor gibi hissediyorsun.
kız 294.630 muş nüfus. konya bile 2 milyon. ordan kıyaslayın anam.
ben burayı çok sevdim ya şakasız. hepiniz de gelmeyin ya istemiyorum bozmayın şurayı da. haa türkler de çok hakkaten. dönercimiz çok. marketlerimiz var, her türlü şeyi bulabilirsin. erikli su gördüm geçen. ha su demişken. avrupanın en temiz çeşme suyu burda, tadı da güzel. ben çeşme suyu içiyorum. güzel de işte bi erikli değil. ulan beysu bile değil. ben su konusudna çok hassasımdır. alışana kadar her su içişimde tadından midem bulandı. problem mineralli mineralsiz davası değil. mineralsiz suyun da tadı kötü. şişe suları da kötü. daha kötü hatta, çok denedim olmadı, çeşme suyundan devam. damacana kültürü yok sanırım, her seferinde eve su alıp taşıyamam abi arabam yok bişeyim yok. çeşmedend evam. bizdeki gibi klor kokmuyo çeşme suları bu arada. tadı kötü marka bi şişe suyu gibi. türkler bi de taksici, dağıtım elemanı/ kurye, marketi veya restoranı var filan. öyleler. akademi ve üniversite de varız, çok duyuyorum türkçe konuşan ama dan diye de tanışamıyosun. zamanla artık. benim koridorumda buldum bi türk zaten. arada öğlen yemeği yiyoruz. kız zaten italyada yüksek yapmış. mezun olduktan sonra ülke sınırlarına dönememiş, tam türk sayılmaz bence ahahhaha.
bazen hala inanamıyorum şurada bulunduğuma. ben kendi çapımda çok cefalar çektim tr'de. burada huzuru bulduk. şimdi tutunma sırası ne diyim. ülkeyi bu hale getirenler utanır mı? sanmam.
çok uzun bir süre böyle bir planımda yoktu. akademide istediğim gibi iş bulamadım. artvin üniversinde mi akademisyen olursun, graz da mı? tabiki grazda aminyum. soru mu bu gerçekten ya?
devamını gör...