fransızlar

tarihi ile övünmeyi bitirmeyen millet.

kendilerinin turistlere çok kaba davrandıkları iddia edilmektedir.

her şeye fransız kalırlar.
(bkz: fransız kalmak)

french press, french kiss, french fries, french (tırnak boyası) ile bizi kahveye, öpücüğe, patatese ve süse doyuran millet.

70 yerine 60+10, 80 yerine 4x20, 90 yerine 4x20+10 diyen millet. ucuz yerine de az pahalı diyorlar. bunlar nasıl onlarca ülkeyi sömürüyor anlamak güç.

çok güzel hisler besliyorum, güzellikler açıyor içimde de her seferinde 1945 deki ikinci dünya savaşı biter bitmez başlayan cezayir katliamı ve çoluk çocuk demeden öldürülen 2,5 milyon insan geliyor aklıma. ırkçı, vandal, kendini beğenmiş köpekler sizi. insancıl, medeni fransız çoğunluğu tenzih ederim.

aydınlanma dediğinizde aklınıza ilk gelen birkaç ülkeden biri fransa'dır. merkezidir hatta.

tarihte çok hükümdarın kellesi alınmıştır ama fransız devrimi pek bir tatlıdır. (eheheh...) avrupa'daki en sağlam cumhuriyet kendilerininkidir. halkı hala mücadeleci cumhuriyet ruhuna sahiptir. idarecilerin en ufak falsosunda ortalığı yangın yerine çevirirler. (yakarız bu gezegeni, yakarrızzz)

din denen garabeti çöpe atmayı becerebilen ilk gelişmiş ülkedir fransa. laiklik demek fransa demektir.

sosyolojiyi oluşturanlar fransızlardır. durkheim, comte...

gelmiş geçmiş en iyi tarihçi fernand braudel olarak kabul edilir ki zaten öyledir.

siyaset biliminin bilim olarak kabul edilmesi maurice duverger sayesindedir. kürsünün kurucusudur.

modernizmin temellerinde fransızlar vardır. sonra çok sıkılıp postmodernizme dönen de onlar...

türkçe de dahil dünya üzerindeki pek çok dilde fransızca kökenli kelimeler vardır. bunları bulan ya da var olanı adlandıran kendileridir çünkü.

fransızların en iyi olduğu konularda ingilizce konuşan ülkeler de oldukça iddialıdır ve genel olarak fransa ve fransızlar hakkındaki ipe sapa gelmez zırvaları üretip dünyaya yayan da kendileridir. kıskanıyor ibibikler. çatlayın patlayın e mi!

celal şengör fransız devrimi başımıza bela etti halka sormayı der. (bkz: vay aristokrat vay)

gerçekten de yetkinliğibolmayan bir işi halka sormak ne kadar doğrudur tartışılır. geçen yüzyıl iyi bir yönetim biçimi olsa da bugün için sıkıntılı bir yönetim gibi duruyor halkın seçmesi.

clash of clans oyununda bir clana girmiştim. bir hafta takıldım. yanlış hatırlamıyorsam fransız klanıydı. bir hafta sonra my from türkiye gibi bişey yazmıştım :d yazdığım an klandan atıldım. uğradığım ilk ırkçılık. mdmxmd yani ingilizcem yüzünden değil ise

emrah serbes der ki:
-her millet dunyaya bi sey katmıstır. fransızlar ic sıkıntısını armagan etmistir.

ben bu yoruma hem evet, hem hayır diyorum.
ic sıkıntıdan, yalnızlıktan, varolusculuktan, hatta nihilizmden beslenen bir akım var, evet. ama bu yuzlerce akımdan sadece biri.
bence fransızların en iyi oldugu konu: dusunmek ve sorgulamak. adamlar matematik problemi cozerken bile neden diye sorgulayarak cozuyor.

çağcılımız olan iki fransız yazar takip ediyorum*, biri melodram yazar diğeri gerilim. sayelerinde fransız kafa yapısını anlamaya başladım: karmaşık düşünüp duru sonuç çıkarmak! evet

yabancılar anlamında da kullanılan kelimedir.

6sayarlılar için kullanılan bir kelime.

bir diğeri için (bkz: beyoğlu yosmaları)

ataları kelt ve akdeniz latin halklarının karışımı olan ve dilleri olarakta keltçeden yoğun şekilde etkilenmiş galya topraklarına özgü latinceyi miras almış orta kuzeyli halk. .adları ise en kudretli zamanlarında romanın bir eyaleti olan kelt galyasını fetheden bir germen halkı olan franklardan gelmektedir.

pek cok koniya fransizlar. evet

her şeyi yapabilirler.

johann sebastian bach'ı - jean sebastien bach- olarak yazmışlar. sonra kadir mısıroğlu hocamız shakespeare'e şeyh pir deyince kabahat oluyor. efenim ?

ayrıca nato'yu -otan-

aids'i de -sida- olarak yazıp okurlar.