sümerlere gidiyoruz, bana özel alinmis ilk kitaptı ders kitaplarindaki hikayeleri falan hemencecik kitaplar dagitilir dagitilmaz okur bitirirdim. bi gun kuzenim beni dolastirmaya ciktiginda bu kitabi secmistim o da almisti. o zaman yani cok sevinmistim hemencecik okuyup bitirmistim. hala genel özeti aklimda ve icinde sümerlerle ilgili bilgiler oldugu icin tarihte de en sevdigim uygarliklardan biri sümerler olmuştu.
ya bana böyle nostaljik 70ler 80ler 90lar günlük elbiseler satan bir yer varsa ya da guzel elbise modelleri atabilir misiniz konuyla alakasiz olabilir ama cok hosuma gidiyorlar ve bulamadim tesekkur ederim
onun atesini dusurmek icin alnina sirkeli bez koymaniz sabaha kadar basinda beklemeniz, ama onunsa sizi aglatip siz aglarken uykum var deyip arkasini dönmesi ve rahat rahat uyumasi
uzun bir kitap ve cesitli bahanelerimle basta parça parça okudum ama bir yerden sonra beni öyle bağladı ki bitmesine üzüldüm. çünkü raskolnikovla beraber bütün her seyi yaşadım. dostoyevski harikalar yaratmissin.
kitabi okumaya başlamadan da isminden bile tahmin etmiştim aslında biri suç işlemistir ve duyduğu azabi anlatiyordur yakalanmasına itirafına doğru olan yolculuk yazılmıştır diye geçiyordu hep aklımdan. yalnılmadığımı gördüm ancak şöyle bir fark var ki raskolnikovun vicdan azabı suç işlediği için değildi.
raskolnikov bir hukuk öğrencisi ve okulunu maddi yetersizlikler nedeniyle bırakıyor. dışarıda öylesine yasayan insanların bir hiç oldugunu sadece cesurların ve tarif edemiyorum ama bazı kesimin yaşamının değer olduğunu düşünüyor dersem yanlış söylüyor sayılmam. aslında bu suçu işlemesinin nedeni cesareti (napolyon gibi düşündüğüne, olmak istediğine inanması) ve bir de yaşlı kadının dünyaya bir faydası olmadığı hatta zararı olduğu için oksijeni tüketmesine dayanamaması diyebiliriz. hukuk okumasının etkisiyle de kendince birşeyler düşünüyor ve harekete geçiyor. ama anın heyecanından kapıyı kapatmiyor ve tüm hesaplamalarına uymayan biri daha (lizavetta) o da bu cinayete tanık olduğu için onu da öldürdü. cinayet anını ve evden çıkışını baya heyecanla okudum. tefeci kadından aldığı eşyalara sonrasında hic dokunmadi. raskonilkov zaten bu cinayeti para için islememisti. onun varolussal sancilar çektiğini söylemek yanlış olmaz. bu cinayetten sonra kendisi bir hastalığa kapıldı, gunlerce hasta kaldı daha sonrasında delilik haline girdi. aslında böyle bile çoğundan akıllıydı. toplumsal bir takım olayları yansıtmasında, ailesiyle olan ilişkilerinde cok önemli noktalara deginilmisti. lujin onu hep psikolojik hilelerle köşeye kıstırmak istiyordu. aslında öyle de oldu raskolnikov hep düşünceleri yüzünden boğuldu. etraftaki baskılarda eklenince, anlattığı sonya onlari gizlice dinleyen kisi, lujinin sezgileri sonunda onun bu cinayeti daha fazla gizleyememsine neden oldu. cezasında hafifletici nedenler olmasina ben cok sevindim gercekten de az bir ceza alarak kurtuldu raskolnikov. aslında ben onun yrnilmeyecegine itiraf etmeyip sonyayla baska bir hayat kuracagini dusunuyordum ama sonunda itiraf etti suçunu. cezasını cekerken bile hala cinayet konusunda kendinin haklı olduğunu diger insanların bit oldugunu savunuyordu dusuncelerinde. sonra sonyayla olan duygusal birlikteligi baslayinca yani isin icine sevgi girince hayatin bir anlamı olduğunu farketti diyebiliriz sanırım. tabi bunlarin yani sira razumihin gercekten cok iyi bir arkadasti. lujin zaman zaman sinirlerimi bozsa da dedektiflik konusunda sezgileri ve olaylara bakis acisi gercekten takdire şayandı.ve svidrigaylov o kadar sinirimi bozdu ki bazen adi gecen yerleri karaladım kadınlara karsı bakışı ve davranislari beni cok sinirlendirmisti. kitaptaki psikolojik analizler o icinden cıkılmaz buhranlar hastalıklı delilik hali gercekten kusursuzca işlenmişti. okuması çok zevkliydi. altini cizdigim harika cümleler paragraflar oldu. onlardan bazılarını bu yazıma eklemek istiyorum.
-son ana dek, bir insani sırf iyilikten tavuskuşlarıyla süslerler, kötü bir şey gelmez akıllarına; madalyonun öbür yüzünü hissetseler bile, daha önceden kendilerine tek kelime etmezler; tek bir düşünceye saplanırlar; iki elleriyle birden uzaklaştırırlar gerçeği, ta ki süsledikleri kişi onlara kendi burnunu gösterinceye dek.
-ayrıntılar, ayrıntılar en önemlisi! işte bu ayrıntılar mahveder hep her şeyi.
-acı ve ağrı büyük bilinç ve derin kalp sahibi olanlar için zorunludur hep. gerçekten yuce olan insanlar bence, yeryüzünde büyük bir keder hissediyor olmalı.
-bazi incinmeler vardır, ne kadar istenirse istensinunutulamaz efendim. herkesin aşılması tehlikeli olan sınırları vardır; çünkü bir kez aşılınca geri dönmek imkansız olur.
-her şey insanın hangi koşullarda ve hangi ortamda olduğuna bağlıdır.
-bekliyorum ve umut ediyorum, hepsi bu!
-sonra öğrendim bunun asla olmayacağını, insanların değişmeyeceğini ve onları kimsenin değiştiremeyeceğini ve bunun çabalamaya değmediğini.
sanırım artık korkuyorum bütün yasadiklarima rağmen seni hayatıma alabildiysem eger sevgilim lütfen ben aciklamak istemedikce bana bir sey sorma zor donemlerden geciyorum bunlari sana hic anlatamayacagim belki ama senden bekledigim sey sadece sevg, merhamet ve sadakat ne ben bilebilirim senin ne kadar yiprandigini ne de sen benim ne kadar yoruldugumu. birbirimize iyi geleceksek ikimizin de kalbinde ayni ates yanacaksa ben kendimi atese atmaya her seye ragmen hazirim lutfen beni uzecek hicbir sey yapma. goreceksin tum duvarlarimi asip nasil kedi gibi sana sokuldugumu. ben bile hayret ederim kendime o zaman. o kadar uzak geliyor ki bana bu his. sevilmeye deger kal.
en yakin arkadasimin sevgilisi ben onlari baristirmaya ugrasirken bana yuruyen mesajlar atti yani 3 yillik da bi iliski şok gecirmistim bi de o kadar ucumuz beraber gezmistik takilmistik o vakte kadar ama o saatten sonra kiz arkadasima olayi anlatamadim bir daha ayni ortamlarda bulunmadim ve hep kactim yani zor bi durum hala kiz arkadasima soylemedim ve hala sevgililer neyse ben susayim
biraz da ciddi konuları konuşalım artık arkadaşlar. size sormak istediğim önemli bir soru var hangi teletubby karakterisiniz?
tinky winky
mor
ilk teletubby karakteridir. teletubbies'lerin en büyük olanıdır ve en mor kumaş'la kaplıdır ve kafasına bir üçgen anteni bulunur. onun için her zaman yanında taşıdığı kırmızı çantası çok önemlidir.
dipsy
yeşil
ikinci teletubby'dir. onun anteni düz bir yeşil çubuktur ve "dipsy" olarak adlandırılır. dipsy teletubbies'lerin en inatçı olanıdır ve bazen teletubbies'lerle grup görüşmesine birlikte gitmek için onları reddeder. ve şapkasını çok sever.
laa-laa
sarı
üçüncü teletubby'dir. o sarı renklidir ve kıvırcık anteni vardır. o şarkı söylemeyi ve dans etmeyi sever ve genellikle diğer teletubbie'lere dikkat ettiği görülmektedir. büyük bir topu vardır, onu çok sever.
po
kırmızı
dördüncü ve son teletubby'dir. o teletubbies'lerin en küçük ve en genç olanıdır, kırmızıdır, ve sabun köpüğü üflemek için kullanılan bir sopa şeklinde bir anteni bulunur. ve scooter'ına binmeyi çok sever.
me: tinky winki gördüğünüz gibi tam bir moda ikonu. kırmızı çanta secimi harika. laa laa nın adı çok tatlı ve şarkı söylemeyi dans etmeyi ben de çok seviyorum. po'nun kırmızı olması da bana benziyor aslında ama bilemiyorum. cevap vermesi baya zor bir soru.
bu yemek icmek gibi bir ihtiyac. bu duyguyu cok ozluyorum. ruyalarimda bazen goruyorum ama uyaninca cok buruk bi his oluyo kalbimde. keske bu kadar kirgin olmasaydim her seye bunu bile yazarken gozlerim doldu nokta koyar gibi her cumlenin sonunda gozyasim damliyor.
niye böyle sacma basliklar aciliyor hic anlam veremiyorum. durduk yere dur gardas menemen yaptim gelirken sogan al da yiyek kadın diye baslik aciyim mi dediniz
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.