bay roth yazar profili

34 geldi istanbula selam olsun

insan aşka hazır olduktan sonra doğru kişiyle hayatı birleştirene kadar bunun sayısı olmaz

aslında finlandiya diye bir yok orası japonların balık tuttuğu yer diyen birisinin videosu vardı. yok mu sözlükte kafası böyle güzel olan?

valla nolur nolmaz bi 1000 euro bırakılsa milyoner olabilirler

nankörler anlamaz ama o zamanlar air fry, akıllı saat, elektrikli araba, vb. şeyler var mıydı? whatsapp bile yoktu o zamanın türkiyesinde.

buraya senin fotoğrafını atmak isterdim zalımın kızı

cevap vermek istemediği mesajları yanlışlıkla açan insandır bence

spoiler alert!!!



"la haine" türkiyede "protesto" diye bilinen filmde vinz karakterinin beklenmedik bir anda ölmesi. o silah sesiyle bir anda izlerken bile irkilmiştim. saft gerçekliğin dizi ve filmlerde duru yansımalarının hastasıyız

insanların kalitesiz olması. durum böyle olunca yapımcılar kitlenin çoğunluğuna bakıyor ve maalesef nicelik yine niteliği eziyor.

sizi sevmeyen ve gerçekten sevmediğiniz her kadın. ayrı ayrı özelliklere girmeye gerek yok

ne olacak bu gönül işleri?

manitaya pembe don giydiremeyince iç dökmek için açılmış başlık.

kendiliğinden istemsiz bir şekilde ortaya çıkan "özlemek" bence zor oluşan bir şey değildir aksine özlememek çok daha zordur. bunun yerine özlediğini kabul etmek mi daha zor yoksa özledim diyememek mi dersen düşünmem gerekir. bunun cevabı bende daha var olamadı.

bilgi ve iletişim kirliliğinin oluşturduğu karamsar yalnızlıktır.

eskiden var olduğundan haberimiz dahi olmayacak insanlar sosyal medya vasıtasıyla karşımıza çıkabiliyor. bu aslında ne kadar güzel bir şey olsa da bir o kadar da tehlikeli. çünkü hayatımızda hiç görme şansımız veya iletişime geçme şansımız olmayan birisi bizi negatif yönde etkileyebiliyor(dolandırıcılık,kıskançlık,hakaret,platonik aşk,depresyon,yanlış bilgiler,özenme,çevrendekileri yetersiz görme, vb durumlara sebep olabiliyor). aynı şekilde insanların sahte hayatları, sahte arkadaşlıkları, sahte gülüşleri bizleri yanlış düşüncelere itiyor. bu da doğru sandıklarımızın aslında illüzyon olduğunu anladığımızda bizi insanlardan soğutuyor.

kısacası modern insanın en temel sorunu kulağa çok klişe de gelse "kalabalıklar içinde yalnız olmaktır". biz modern insanlar o kadar çok seçeneğin ve kötülüğün olduğu bu dünyada daha kendimizi anlamazken başkalarının bizi anlamasını umuyoruz.

alarmı kapatmak

hayatınızda yolunda gitmeyen büyük şeyler varken bile onunla birlikte olduğunuzdan dolayı mutlu oluyorsanız ve o daha yanınızdayken bilr bir gün onun gidebileceğini düşünerek onun kıymetini her seferinde yine anlayıp her gün biraz daha sevginizi kar tanesi gibi büyütüyorsanız o doğru kişidir. ve tabii ki bu duygular karşılıklı olmalı. tek taraflı ise doğru kişi o değildir.

bira, maalesef bazı sebeplerden dolayı maliyetinin neredeyse 10 katına satılıyor

patrick watson'dan "je te laisserai des mots" şarkısını tıpkı sözlerindeki gibi alttaki yazarın kapısının altından bırakıyorum. keyifli dinlemeler

je te laisserai des mots (kelimeler bırakacağım sana)
en dessous de ta porte (kapının altından)
en dessous de la lune qui chante (şarkı söyleyen ayın altından)

yazın ya çok da beklememek gerek.

keşke, keşkelerim olmasaydı.