bazen sevinç paso keder yazar profili

bu kişi iş arkadaşınız ise berbat durum. bende bi 4-5 kişi mevcut. normalde selam vermeyeceğim tipler ama mecburen güler yüzle selam veriyoruz. ah şu iki yüzlülük.

uzun ve güzel yaşamın sırrı

tanısam olurum aslında ama tanışmak ister miydin bilmiyorum.*

interaktif sözlük alemine 2012 yılında girdim ama 2050'de hiç sanmıyorum ya. allah korusun

yemek yapmak. bünyede usengeçlik hakim şu an.

gerçek değildir. 30-40 saat önce olmuş bir olay olduğunu biliyor ama 30-40 saatt önce operasyonun israil tarafından değil de türkiye tarafından yapıldığını bilmiyor. garip bir şey yalanlar hemen yayılırken doğrular görünmüyor.

ahmet hikmet müftüoğlu'nun bir romanı. roman akıcı bir üslupta yazılmamıştır. edebi değeri düşüktür. ancak tüm bunlara rağmen romanı önemli kılan yazıldığı dönemde orta asya'dan, orta asya türklerinden, turan'dan bahseden ilk roman olmasıdır.

romanda ahmet hikmet müftüoğlu adeta batılılaşmanın yollarını türklük bilincinden geçirerek arar. aslında bir romandan çok bir tarih araştırması niteliğindedir.

roman ı. dünya savaşı sırasında kafkas cephesinde ruslara esir düşen bir türk subayı olan mehmet tolun'un türkistan’daki esir kampında “gönül” adlı bir tatar kızı, abisi ali bahadır ve yine esir kampında bir macar subay olan kont bela zichy ile tanışması ve hep birlikte orta asya'daki türklük izlerini incelemek üzere yolculuğa çıkmasını konu alır.

celal şengör'ü ciddiye alanların olduğunu görmek gerçekten üzücü. sadece jeoloji alanında konuşsa keşke.

bunu eski sözlüğümde 5 sene önce "internette görüyorum"diye cevaplamıştım. allah'ım ne kadar öngörülü bir insanım ben. mükemmel

müsbet bakıyorum efendim.

kendi aklını beğenmeyen insan yoktur. herkes kendini çok zeki sanır.

kendi amcalarımı hiç sevmem ama yeğenimin beni sevmesi için elimden geleni yapacağım.

en sevdiğim. o nankör, bi-vefa, insanların tüm iyiliklerimi yüzüne vurduğum zamanki yüz ifadesine bayılıyorum ne yapayım.

normal sözlüklerde eksi oy olur. niçin kaldırılmış bu buton anlamadığım sözlüktür. hep mi çiçek böcek dağıtacağız etrafa.*

taş devrinde yaşasaydı oldukça sıkıntıya düçar olacak insandı ama gelgelelim taş devrinde değiliz. kendisine saygısı vardır.

bazen sevinç paso keder.*

kırgız türkçesi kullanımı daha doğru olmakla birlikte halk dilindeki söyleyiş budur. çok sık yuvarlaklaşma görülür bu dilde. bir metnini okorkon dodokloronoz oyno boylo oloyor. yorar. *

ismet özel'in amentü şiirinde geçen bir mısrası.

ikinci dünya savaşı sırasında ve sonrasında ülke sosyal, siyasal ve ekonomik anlamda ciddi bunalımlara girmiştir. işte ismet özel böyle bir travma içinde büyümüştür ve ideolojik tercihleriyle birlikte amarika'ya olan hıncı da iyice artmıştır. bu hıncı ise emparyalizmin öncü şirketlerine kadar varmıştır.

boğaza tıkanan lokmanın hartasını
çıkınımda güneşler halka dağıtmak için
halkı suvarmak bin saçlarımda bin ırmak
ıhtırdım caddeleri meğer ki mezarlarmış
hazırmış zaten duvar sıkılmış bir yumruğa
fly pan-am
drink coca-cola

o sıralarda ise amerika ülkede çoktan kendi devrimini gerçekleştirmiş ve kapitalizm her yere hakim duruma gelmiştir. bu durumdan dolayı ismet özel kendi ülkesinde bir başka kurtuluş mücadelesi yolunu arar. bu kurtuluş yolunu da marksist ideolojide bulur. her ne kadar bu ideolojinin doğruluğu tartışma konusu olsa da ismet özel'in burada niyeti iyidir ama bu durum şairin yaşadığı bunalımı iyice arttıracaktır.

'hayatsa bir başka hayata karşı' diye devam eden ismet özel'in amentü şiirinde geçen bir mısrası.

şiirin daha önceki bölümlerinde babanın ülkeyi muhasara altına almış düşmanla savaşması ve düşmana karşı duruşu birkaç kez yenilenmiştir. buna karşılık ismet özel, kendisini bunaltan canını sıkan kapitalist sisteme karşı savaşmamayı seçmiştir. bu, iki kuşağın arasındaki değerler farkını göstermektrdir. babası ve onun kuşağı gerek duyulduğunda hey on beşli türküsünde olduğu gibi savaşmayı bir vatan borcu bilmiştir. buna mukabil ismet özel'in kuşağında ise bir teslimiyet hatta daha da kötüsü intihar etmeye meyil yani kaçışmak söz konusudur.

ikinci nesli bu duruma iten ise çok partili hayattır. çünkü halka vaat ettikleri çoğu şey bir yalandan ibarettir.

bir rıfat ılgaz şiiri

iş mi bu yaptığın, galata köprüsü?
havalar yağışlı mı gidiyor,
al yolcuyu bindir vapura
düşünme sandalcı idris'i!
çeyreğe dolmuş mu beklesin
kürek mi çeksin akıntıya,
söyle idris taş mı yesin?
bir gözün kırmızı, bir gözün yeşil,
canavar mısın, galata köprüsü?
şilepler bindirsin beline
boyu devrilesi!

şaka ve ironinin ağır bastığı bir şiir. burada sınıfsal bir çatışma söz konusudur. kapitalist-burjuva sınıfını galata köprüsü temsil ederken bizim fakir, halkın adamı, ezilen gardaşımız ise idris'tir. galata köprüsü ve idris arasındaki çatışma aslında bir hayat mücadelesinin misalidir.

burjuva sınıfını temsil eden galata köprüsü yağışlı havalarda yolcuların üzerinden geçip vapurlara binmesine yardımcı olmaktadır. bu işlem ise paralıdır. işte bu kapitalist galata köprüsü bizim idris'in para kazanmasına engel olmaktadır. çünkü sandalcı idris güzel havalarda yolcuları sandalıyla karşıya geçiren bir işi yapmaktadır. ancak havalar yağışlı olduğu zaman yolcular idris'in üzeri açık sandalı yerine üzeri kapalı olan vapurları tercih etmektedir.

şair aslında teknolojik gelişmelerin insanların elinden ekmeğini almasına bir eleştiri getiriyor. nasıl ki avm'ler bizim küçük esnafı bitiriyorsa onun gibi bir şey. bu teknolojik gelişmelere karşı idris'in hukuksal anlamda haklarının korunması istiyor. yoksa teknolojik gelişmelere karşı bir tutumunun olacağını sanmıyorum.