lütfen artık gör bizi. duygularımız umrunda değil. yanımızda olman bizimle olduğun anlamına gelmiyor. duyarsızlığın bizi hergün daha fazla ayırıyor. ne zaman gerçek bir baba olacaksın?
huzura ihtiyacım var. kafamın içi karmakarışık. ne düşünmem gerektiğine dahi karar veremiyorum. hayal kuramıyorum. bir hedef belirleyemiyorum. sokağa çıkamıyorum. gündemi takip ettikçe bu sıkıntılar daha da artıyor. sanki mengene ile kafamı sıkıştırıyorlar gibi. nereye baksam, ne kadar arasam da iyi bir haber, ülkemin geleceğine dair ufacık bir umut zerresi bulamıyorum. korkularım gün geçtikçe artıyor. ne olacağız böyle? nereye gidiyoruz? nasıl bir alamet zamanı bu? nasıl kurtulacağız bu zamandan?
illa bir kurtarıcı mı gelmesi gerekiyor? önce hangimiz uyanacağız?
içimde ki gül yaprağından kentlerin üstüne yıkılan yükün derdini anlatacak tek bir kelime bulabileceğimi sanmıyorum.
yolu göstermeye gerek yok kendi gider herhalde.
şuan yaptığım eylemdir. yıllar önce okuduğum kitabı tekrar okuyorum ama bu sefer daha sindire sindire aklıma kazıyarak. sanki yıllardır görüşmediğim eski bir dostumla yeniden hemhal olup dertlerine, gülüşlerine, hüznüne, deliliğine ortak oluyor gibiyim.
sanki o ben gibi.
nerede güzel huyum varsa ondan kapmışım gibi.
iyi ki varsın iyi ki tekrar karşılaştık. yoksa bu dünyada nasıl izime rastlanır nasıl ben ben olurdum?
türkiyede pek çok eve girmiş ve çoğumuzda ufak tefek hatıralar bırakmış komedi dizisi. az taklit etmedim sürahi neneyi. tek gözüme bant yapıştırıp, başıma da beyaz baş örtü örtüp sürahi nene gibi gezerdim evde.
kendi hayatından başka hayata ortak olmamış, başka acılara, hayatlara ortak olmamış insandır. dünyada gördüğü sadece kendi hayatıdır, kendi penceresidir, her zaman kendi penceresinin önündeki çiçekleri sulamış başka çiçeklere şans vermemiş, başka tohumların nasıl büyüdüğünü, nasıl çiçek açacağını öğrenmemiş insandır. halbuki daha fazla çiçeğe daha fazla renge ihtiyacı vardır insanın hayatta.
vardır elbet.
sade ve anlaşılır olmaya çalışmak.
anlamak doğayı, yaratılışı ama özellikle insanı. huzuru aramak. insanı doğayı, kendini dinlemek. düşünmek, kendi zihninin sınırlarını keşfedebilecek kadar iyi düşünebilmek.
düğünleri samimi bulmuyorum dolayısıyla sevmiyorum. düğünler gösteriş ve ego tatmini yada en iyisini yaptı desinler diye yapılıyor. insanlar herşeyi olduğu gibi bunu da gösteriş yapmak için fırsat olarak kullanıyorlar. asıl amaç burada evlendiğini duyurmak iken artık amaç kiminle nasıl evlendiğini, kaç para harcadığını/harcayabildiğini duyurmaya evrildi. aşırı israf sebebi ve zaman kaybı olmanın yanı sıra düğün sırasında yaşanan telaşeden kimsenin tat alacak halinin de kaldığını sanmıyorum. samimi bir nikahla daha mutlu ve huzurlu hissedilebilir. artan para ile de güzel bir tatile gidilebilir.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.