betyymull yazar profili

betyymull kapak fotoğrafı
betyymull profil fotoğrafı
rozet
karma: 983 tanım: 108 başlık: 29 takipçi: 3

son tanımları


joe hisaishi

müthiş bir müzisyen müthiş. view of silence öyle bir şey ki... daha da çok dinlemek isterken buluyorum kendimi. kendimi dinliyorum sanki. kendimi görebilirim aynada, sessizce otururken zihnimi dinleyebilirim, benliğimde gezinirim sürekli kendime yakınken yabancıyımdır da bir o kadar ama kendimi notalara dökülmüş bir şekilde ve başkasının elinden çıkmış bir şekilde ah hayır dinleyemem bu şekilde. bu çok farklı bir şey işte çok. sanki diyorum sanki benliğimi gördü beni biliyor ve bana ait diyebileceğim bir eser ortaya koymuş. bu o kadar eşsiz ki benim için. kendisini öylesine özel yapıyor ki benim için.
ilk dört dakikanın etkisinden çıkıp devam edebilmek benim için her seferinde fazlasıyla zor. bu dünyaya ait değil derler ya aksine tam da bu dünyaya aitsin. bu dünyanın boşluğunda ruhsuzluğunda bestelerinle ışıksın.
devamını gör...

24 mart 2021 akp ankara kongresi

sabah uyanınca televizyonu açayım bir dedim haber kanalı çıktı karşıma. bir de ne göreyim yan yana oturmuş güya maskeli (efendim hani nerde üç kural nerede mesafe) ki vatandaşlardan maskesini indirmiş bağırıp kendinden geçen kadınlar, adamlar... hiçbir şey yokmuş gibi, bambaşka bir dünya bambaşka kafalar. durdum öyle bi an gülme geldi bana. şaşırmamak artık bunlara şaşıramamak, kendileri böyleyken bizlere dayatılanlar, düşünceli davranan herkes gibi olması gereken bu kendini kaç aydır eve hapsetmiş beni içimi nefretle, tiksintiyle doldurdu. daha söylenecek çok şey varda işte...
devamını gör...

daylight dies

bu sıralar boğuluyorum öyle boğuluyorum ki her şeye, kendime ve kendim dışındakilere. düşünmekten kaçmaktan yoruldum.
dinliyorum öyle, dismantling devotion albümünü. tazelendiğimi hissediyorum.
ihtiyacım olanı veriyor.
devamını gör...

sur

uzun zamandır türkçe yeni çıkan hiçbir şarkı dinlemeyen bünyeme ilaç gibi gelen, bugün dinlediğim şarkı.
başta bir acaba mı dedim özellikle sözler devreye girdiğinde fakat ilerledikçe beğendim. "dökülür bütün sırlar" kısmında bir hadi yakalayacak beni sanki deyip yükseldim, "kalaler düşer korunamazsın, devrilir gider surlar" kısmı da gelince evet dedim. yakaladı beni ve duyguyu verdi. tekrar tekrar dinlenesi gerçekten.
devamını gör...

black mirror

ilk izlediğim zamanlar çevremdeki tüm arkadaşlarıma tavsiye etmiş, sevdiğim bölümleri detaylı şekilde anlatmış (ki onlardan bu kadar detaylı dönüşler alamamıştım) baya bir kişinin izlemesine vesile olmuştum. üzerinde çok düşünmüş çok sevmiştim. bu kadar sevmeme rağmen son sezonda bir bölümünü izlemiş eski tadı alamadığım için devam etmemiştim. nerede o ilk sezondaki the national anthem ve tabi ki devamındaki bölümler, nerde o son sezonun diziye yakışmayan bölümü. o vuruculuk, o kasvet ve insanı çıldırtacak düşüncelerle boğulma duygusu uyandıran konular yani dediğim. benim için tüm büyüsü güzelliği yok oldu gitti.

en sevdiğim bölümleri white christmas, white bear, playtest, san junipero, black museum.
her bölümünü ayrı ayrı seviyorum sanırım ama favori sezonum üç.
devamını gör...

sosyal medya kullanmayan insan

bazı şeyler o kadar sıradanlaşmış ki buna dahil olmayanlara hayret edilerek bakılır olmuş. bunun bir sürü versiyonu mevcut. sevgilin olmamıştır hiç mi olmadı sende bir sorun mu var, sosyal medya kullanmazsın aa senin şunun bunun yok mu nasıl olmaz tuhaf bir gülüş eşliğinde vs vs.
hayatım boyunca o kadar karşılaştım ki bunlarla. tuhaf bulundum evet tuhafın ne olduğunu düşündüm hep, bana da beni yargılayanlar tuhaf geliyordu oysa. hayır kullanmıyor olduğun için karizmatik olmuyorsun ya da ben öyle olmaya çalışmıyor ve bunu düşünmüyorum. instagram hiç ilgimi çekmedi. arkadaşlarım güzel kızsın niye kullanmıyosun gibi şeyler diyolardı ne alakaysa. güzel ve yakışıklıysan illa kullanman mı lazım. her haltımı paylaşmam mı lazım. insanlar beni beğense ne beğenmese ne. kimsenin ilgisine ihtiyacım yok hiç olmadı. gördüğüm kadarıyla hissettiğim o sahtelik beni iğrendirdi. bir kargaşalık var hepsinde ve tüm o gerçek hayatta sevmediğim hislere bir de bu ortamlarda rastlamak istemiyorum.

tabi ki kullanım şekline göre değişir bu mecralar. kendi halinde takılan, verimli olduğunu düşündüğü hesapları takip eden ve arkadaşlarını zorlamayanları tenzih ederek söylüyorum. fakat ben dahil olmak istemiyorum, bu benim en doğal hakkım. değerlendirmemi de aslında çoğunluğun hoşuna gitmeyen o kesim için yapıyorum. ben kimsenin kullanmasına karışmazken bana yöneltilen bu tutumlar nedir hiç anlamadım. diğerlerini de kullanmadım yalnız twitter hesabı açmıştım gündemle ilgili şeyler için fakat çok geçmeden soğudum kapattım. ne kadar ilgilenmesem istemesem de önüme çıkan şeyler var, bunları görmek istemiyorum. şimdi sadece kafa sözlük kullanıyorum. bu sıralar yalnızım, fikirlerimi paylaşacağım bir arkadaşım yok. böyle yazmak kendi çapımda iyi geliyor.
kafam rahat hep rahattı ve kim ne derse desin kendi dünyamda mutluyum, bana bulaşmayın. hoşlanmıyor ve uzak duruyorum. kullananlara çok bir anlam yüklemiyor kullanmayanlara da yüklenmesi gerektiğini düşünmüyorum. biraz uzun olmuş, zamanların birikimi herhalde. buraya kadar okuduysanız okuyan güzel gözlerinize sağlık olsun.
devamını gör...

yazarların okuduğu bölümler

istedikleri bölümde okumak için hazırlanan yazarlara başarılar diliyorum. umarım istedikleri yerler olur.
küçüklükten beri gerek kendim gerekse öğretmenlerimin yönlendirmeleriyle radyo televizyon ve sinema okumak istemiştim nasip oldu. insanın sevdiği alanda ilerlemesi kadar güzel bir şey yok sanırım. sonum ne olur bilmiyorum fakat kendimi başka bir bölümde okurken düşünemiyorum.
her şey gönlünüzce olsun.
devamını gör...

king gnu

#kültür-sanat #müzik
çok hoş şarkılara sahip 2013 yılında kurulmuş, iyi ki de kurulmuş japon grup.

tesadüfen denk geldim, kendilerinin ilk the hole parçasını dinledim. şarkı içimde çok farklı yerlere dokundu. bunda klip etkili sanırım ama fark etmiyor her iki türlü de etkileyici. sonra bu da neymiş deyip devam ettim. şarkılar zaten güzel fakat klipleri daha da bir güzel ve tüm bunlar japoncanın karizmatikliğiyle birleşince tadından yenmiyor.

şöyle bir parçaları var ki insan yerinde kıpır kıpır oluyor. şu cicili bicili danslardan yapası geliyor insanın. burada ise acıyla dans edesiniz geliyor.
baş dönmesi eşliğinde küçük bir çocuğun peşinden gitmek için tık
devamını gör...

hasan can kaya

kendisini hiç izlemeyerek rekor kırdım heralde. bir kaç kez gördüm ama hiç tıklayım, nedir diye bir merak olmadı. sonra da bu kadar popüler olduğunu görünce iyice bir uzaklaştım uzak durdum yani. zaten denk gelmedi de bir daha. acunun bünyesine geçmiş bir şeyler bir şeyler... komik midir değil midir yorum yapamıyorum. isteyen izler güler, isteyen benim gibi uzak durur keyfine bakar. herkesin kendi tercihi zorla izletmiyorlar ya canım.
devamını gör...

hiçbir şey olamazsam memur olurum

bunun bir de sağlık meslek lisesine git, kolunda altın bileziğin olsun hiç değilse hemşire olursun versiyonu da vardır ki evlerden uzak olsun. sonra işte öyle değişir her şey hoop hemşire değil ünvan olarak "yardımcısı" olursun.
devamını gör...

tuhaf bakışlı insanlar

önceden de söylerlerdi donuk duygusuz bakıyormuşum. dershaneye gittiğim zamanlar bir kız vardı sınıftan neden böyle bakıyosun bana demişti nasıl bakıyorum dediğimde öyle işte tuhaf bakıyosun, bakışların farklı sanki dövecekmişsin gibi beni demişti o anı hiç unutmam. kızla bir sorunum yoktu sinirli değildim. ama kim bakışlarıma laf etse aslında dümdüz bakıyorum aklımdan bir şey geçmiyor. o gün de açıklamaya çalışmıştım kendimi garip hissetmiştim. aynda bakıyorum koyu renk biraz yumuk çekik bir göz. evet sevgi dolu bakmıyorum. ama yine de dümdüz baktığım için mi tuhaf bakışlıyım nedir bilmiyorum yani çözemedim.
devamını gör...

antalya'da bir kadının cinsel saldırıya uğraması

gördüğümden beri kendime gelemiyorum. hüngür hüngür ağladım, kızdım öyle duygularla doldum ki ilk kez birilerini öldürmek istedim işkence çektire çektire. annesinin dokuz ay karnında taşıdığı el bebek gül bebek baktığı bir kadın bir insan ya siz nesiniz ha? hayatımda küfür etmemiş biriyim bütün küfürleri sayabilirim size elim ayağım titriyo. annesini gördükten sonra avukatın beni de tehdit ettiler dedikten sonra okuyamadım bile haberi kaldıramadım. ama onlar bunu yaşıyo. gencecik kadın engelli kalmış. ne desem anlatabilirim duygularımı ki ben ne diyeyim. bir kadın olarak her gün korkuyla yaşamak ağrıma gidiyo artık. öyle nefret kin doluyorum ki her şeye herkese. adaletine de düzenine de artık yeter be. hiçbir sıfatı haketmeyenlere bak ya bir de avukatı tehdit ediyolar kimsiniz siz. bu memlekette şu kadar yatar çıkarım ne olacak diye tehdit eden kadın öldürenler dolu be. neyin adaleti neyin. bu saatten sonra nedir gelen adalet?
devamını gör...

yuzuru hanyu

süper yetenekli, artistik buz patenci japon.
iki kez japonya ulusal şampiyonu. 2010 dünya gençler şampiyonu, 2014 olimpiyat ve dünya şampiyonu, , 2013-2014 ısu grand prix finali şampiyonu olmuştur.
2014 çin kupası'nda kaza geçirmiş, yaralanmış ama yılmamış başı sarılı bir şekilde devam etmiştir ve gümüş madalya kazanmıştır. öylesine de azimli biri. gerçekten pistte olmak, o eşsiz hareketleriyle endam etmek ve izleyenleri büyülemek için doğduğunu düşünmekteyim.

en beğendiğim performansı budur. beni böylesine etkileyen bir performansı daha önce izlememiştim. öylesine etkileyici bir müzik var ki ve öylesine yaşayarak yansıtmıştır ki duyguları. axel atlayışları, yüksekliği havada süzülmesi falan değil olay işte. terimlerin canı cehenneme. hepsi önünde diz çöksün.
sunumdaki o iç yakan lezzet var ya işte, efsane budur benim için.
devamını gör...

evde kaybolan eşyalar

efendim tel tokadır ıvır zıvırdır bunlar tabi kaybolur. hatta bir anne müdahalesiyle de açığa çıkartılır, kavuşulur ve ''aa sen burada mıydın bakmıştım da oysa'' denilir. fakat son zamanlar da evde küçük değil baya mutfakta bardak, tabak, saklama kabı kaybolup duruyor.
en son bir saklama kabı aradık annemle bugün evde. eve kimse de gelip gitmiyo yerini değiştirdi desem ablam falan o da yok. konulan yerler de belli. e annem de bulamadı nerde o yetenek hani, süresi mi doldu? baya baya eksilip gidiyolar. nereye gidiyolar, nerdeler bilinmezlik. ve sadece mutfak eşyaları. böyle böyle tencere falan da kalmayacak evde. akıl almaz şeyler.
hayır anneciğim de korkuyo. diyorum buradadır nereye gidecek, gülüyorum ama hafiften tırssak mı ne yapsak bilemedim.
devamını gör...

en yakındaki kitabın 17. sayfasının 3. cümlesi

mitoslar üzerinde gerçekleştirilen antropolojik araştırmaların büyük bölümü, mitosların işlevsel değerlerine yönelmiş, insanın toplumsal ve kültürel yaşamının çeşitli yönleriyle mitosların ilişkilerini irdelemiştir.
sinema modern mitoloji
devamını gör...

10 ocak 2021 ankara depremi

masamdaydım dedim ben mi sallıyorum kendimi ne oluyo bi elime falan baktım sonra bi baktım masa gidip geliyo o zaman anladım deprem olduğunu. öncesinde de bir sıcak olmuştu ev kötü bir atmosfer vardı zaten.
geçmiş olsun herkese.
devamını gör...

singin' in the rain

#kitap-film

gene kelly (kendisi aynı zamanda kareografiyi hazırlamış ve başrolü de oynamıştır) ve stanley donen yönetmenliğinde çekilmiş, 1952 yapımı müzikal komedi filmi.

sinemaya sinemanın gelişimine dair detaylar sunan, eğlenceli, danslarıyla büyüleyen zamanın ötesinde de bir film.

--! spoiler !--

1927 yılında sessiz olarak çekilen hollywood filmlerinin sesli filme, dublaja geçişini güzel olan ve konuşmadığı takdirde izleme zevki veren kadın oyuncu lina üzerinden ele alır efendim. klasik ana karakterler üzerinden bu filmin konusunu yazmak istemedim başlangıçta. evet, don ve cosmo iki kafadırdır ve onların macerasını anlatır aslında. sonra don ve kathy karşılaşır birbirlerine aşık olurlar.
mikrofonların konumlandırılma ölçütlerini deneme yanılma yoluyla keşfederler. çeşitli zorluklar aksaklıklar yaşarlar. bu kısımları izlemek çok büyük keyif vericiydi. şimdiki gelinen noktayla karşılaştırınca bu noktadan bakmak (filmin içinde) beni müzikallerden daha etkilemişti. aynı zamanda lina'nın diksiyon dersi almaya çalışıp ne o sesten kurtulamaması ne de düzgün konuşmadan nasibini alamaması aşırı eğlendirmişti. lina'nın seslendirmesini de kathy yapar aynı zamanda. türlü entrikalar, yanlış anlaşılmalar derken don, kathy ve cosmo güzel bir üçlü ekip olurlar. ve film mutlu sonla biter. her şey anlaşılır, lina rezil olur kathy ünlenir falan.

--! spoiler !--

filme adını da veren şarkıyı söyleyen don'un, yağmur altında dans edip sokak lambasının üstünde durduğu meşhur sahnesini ve devamındaki bir çok sahneyi de yüzünüzde tebessümle izliyorsunuz.
devamını gör...

massive attack

her şeyi bir kenara bırak voodoo in my blood şarkısınıda ki klibiyle, andrzej zuławski'nin possession filminde isabella adjani'nin o deli saçması oyunculuğuyla canlandırdığı metro sahnesinin bir başka versiyonuna imza atmıştır.
(bkz: film tadında klibi olan şarkılar)
devamını gör...

slowdive

alison ve diğer şarkıları yazılmış ama bir sleep göremedim. bunu da ben ekleyeyim. düşlerle dolu tam da bu aylarda dinlenilesi grup.
so tired, summer daze ayrıca sevdiklerimdir.
devamını gör...

eagles

1970'lerde doğan folk ve country rock grubu.

hotel california şarkısını her dinlediğimde bir karavanla oradan oraya yolculuk yapasım, durduğum noktalarda da kendimce dans edesim geliyor. yalnız, özgür, yarını ve dünü düşünmeden. tatlı bir esintiyle savrulmak.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim