bortecinetugra yazar profili

#24412

fazla kullanıldığında suistimal edilen, az kullanıldığında hasret ile duymak istenilen kelimedir.

keyifle izlediğim dizidir, kendisini de introsunu da seviyorum. bir bölümü 40 dk üstünde 1 saate yakın, sakın bu sizi korkutmasın bölümler akıcı bir şekilde ilerlemektedir.

ingilizcenizi geliştirecekseniniz izlenecek diziler arasındadır. kendimi arada ted'de görüyorum o da bu bilgi vs konusunda.
aslında "toksik" bir ilişkileri var, hatta bir bölümde robin bir psikolog ile çıktığı bölümde psikolog dayanamayıp tüm toksik özelliklerini söylüyordu. friends bana göre daha az toksik. gerçi şu an onda 5. sezonu bitirmekteyim.

tanımları okumaktan yazmayı unutmak. yanlış yapma korkusunu da eklemeyi unutmayalım.

hayvan, doğa, sanatçılar, sanat eserleri, kitap gibi başlıklar altında rozetler gelebilir. bence gayet hoş olur.

aklınızı başkalarına kiralamayın.

henüz okunmamış kitaplardır.

kararsızlık.
"en kötü karar kararsızlıktan iyidir."

ödev, ödev, kitap okuma, ders çalışmaya çalışma, şu anlık programında bunlar var.

yine su an ki nickname alırdım. tuğra zaten padişahın imzasına verilen addır. bortecine'nin ne olduğuna dair birkaç farklı rivayet var ama hepsinin çıkış yeri ergenekon destanı'dır. ya demiri eriten demircinin adı ya yol gösteren kurdun adı (yanlış hatırlamıyorsam kurt dişi idi) ya da oradan çıkılmasında yardımcı olan komutanın adı/unvanı.
amma velakin tuğra ismini aldığım için sıkıntı yaşayabilirdim. ona muadil bir şey kullanırdım, mühür gibi.

öğretmen olmamda hatta doğuya gidip, oradaki öğrencileri ışık olma fikrini aşılayan kitaptır. ayrıca atatürk'ün başucu kitabı olduğu söylenir.

ironi olduğunu "(!)" yapılarak gösterilir. ınstagram'da bunu yapmayan birçok kişi gördüm, bundan kaynaklı anlaşılması zor olabilmektedir. ironi olduğunu söylenildiği halde kimseler de mevcuttur.

gözükmemeleri, uzaktan eğitimde resmi bayramlarda vs. toplantı/ söyleyiş gerçekleştiriyorlar bı o zaman gözüküyorlar.

herkese tavsiye ettiğim kişidir. youtube'dan ziyade spotify'a yüklediği poscatlarden tanıdım kendisi, keza arkadaşlarımda etkisi vardı tanımamda. iyi ki tanımışım yoksa zaman tüneli gibi olan metrobüs yolculuğu nasıl çekilirdi?

arkadaş grubunda bana yürüyen google/wiki olarak kullanıldığı oluyor. bu onlardan çok mu bilgili mi olduğunu mu gösteriyor? hayır. ama bildiklerimi onlara söylemeyi, anlatmayı seviyorum. sırf bundan dolayı hep lag yiyeceğim ama olsun. bildiklerimi paylaşmaktan haz alıyorum çünkü.

ben de varım. nickim buradaki ile aynı tek fark orada ilk harf büyük.

antropoloji'de bir kişinin kendi toplumunu analiz etmesi ya da konu üzerine araştırma yapması doğru bulunmaz. çünkü kişi o toplumda yetiştiği için birçok şey "normal" gelir, bundan dolayı kendi toplumun dışındaki toplumlar üzerinde araştırma yapılması daha doğru bulunur. eğer "elin oğlu" ya da youtube da yabancıların türkiye hakkında şaşırdıkları şeyler hakkında bilgi bulabilirsiniz. benim izlediklerimden aklımda kalan şeyler şunlar; ayakkabıların daire kapısının önünde bırakılması, sokakta kedi/köpek bulunması, minibüste para uzatma vs. bu konu hakkında erich scheurmann'ın "göğü delen adam" kitabını okuyabilirsiniz. kitap afrika kökenli bir kişinin batı dünyası hakkında (ya da bizim medeniyet dediğimiz hayat hakkında) yazdığı yazıları içermektedir. insan kendini sorgulamıyor değil.
(bkz: https://g.co/kgs/RCwKnP)

sürekli yazma isteği ve aklıma geldikçe yüzümde oluşan "o" gülüş.

bilmiyorum, araştırmam gerekmektedir.