btrc5561 yazar profili

başlık var mı diye baktım varmış yoksa ben açacaktım. iki gün önce askerliğimi bitirdim 387.dönem idim. benden sonraki arkadaşlara genel bilgiler vermek isterim. kışla samsun/ilkadım ilçesinde ormanlık bir alan içine konuşlanmıştır. şimdi nizamiyenin girişinden başlayayım anlatmaya.
nizamiyeye girişte askerler çantalarınızı arar.(çantalarınızı komutanlar aramaz büyük ihtimal arayanlar devreleriniz olacaktır bir çok kişi komutan zannediyor zannetmeyin.) tabii yanlarında bir tane astteğmen olur. çantalarda olmaması gereken şeyler ilaç, kameralı telefon, hat gibi şeyler. kameralı telefon kesinlikle yasak bunda taviz yok bir şekilde soktuysanız yakalanırsanız alıp tutanak tutabilirler. sivil hat sözde yasak içerideki herkes komutanların gözü önünde sivil hattıyla çatır çatır konuşur sıkıntı yok. sivil hattın yasak olduğunu girişte söylerler işte askercell dışında başka hat yasak felan hikayedir küçük kağıda sarın hattınızı sokun içeri kamerasız tuşlu telefonunuza takar istediğiniz aramayı yaparsınız. nizamiye de yapıalcak başka bir işlem askerlikle ilgili kağıtların imzalanmasıdır. ordaki sizden bir kaç gün önce gelen astteğmen adayı nereye ne yazacağınızı ve imza atacağınızı söyler. bu işler bittikten sonra herhangi bir sağlık sorununuz olup olmadığına dair kağıtlar doldurursunuz eğer sürekli bir ilaç kullanımınız varsa bu ilacı size orda sizin gibi astteğmen adayı olan eczacılık okumuş revirciler verir. söylenildiği gibi acemi birlik değil eğitim birliğidir. yemekhanesinde bile öğrenci yemekhanesi yazar. yemekleri çok iyidir tatlı(genellikle muhallebi) kabak kızartması, fırında makarna, soslu makarna, kuru fasulye, erişte, pilav, bulgur pilavı, sulu patatesli et yemeği vs. gibi yemekler çıkar. askeriye yemekleri genellikle etler hariç genellikle zehirdir o yüzden yemeklerin kıymetini bilin. burada 3 öğün yemek verilir bu sebeple kilo alma ihtimaliniz yüksektir. eğitim süresi korona dönemi 1.5 aydı korona sonrası 1 aya düşürülmüştür. korona döneminde tören yapılmazken korona sonrası döneme geçildiği için (2 yıl aradan sonra ilk töreni biz yaptık 387. dönem) törene önem verilir ve hazırlık yapılır aileler gelir. içerde sizin mesleğinizden bir tek siz yoksunuzdur eczacılar, doktorlar, diş tabipleri, sosyal çalışmacılar, hemşireler, pdr, psikoloji, biyomedikal, ftr, diyetisyen gibi farklı farklı mesleklerden insan vardır. toplam astek sayısı 387.dönemde 500 kişiydi. daha önceleri 800'e kadar çıktığı olmuş yılda 4 kere alım yapılır buraya. koğuşlar 12 kişiliktir. ilk gittiğinizde kafanıza göre odalara yerleşirsiniz her meslek grubundan insan olur, sonradan mesleğinize göre yerleştirirler. yani doktorsanız doktorlarla aynı koğuşta kalırsınız. ben yok biz prensibinde sıkıdırlar bir arkadaşınız hata yapar bütün tabur ceza alır. cezalar ise otur-kalk (scout), tören alanında sürünme, koşma gibi gibi.. gittiğim yer zor mu sorusuna gelince takım komutanlarınız asteklerdir yani sizden bir kaç önceki devrelerdir. eğer onlar iyiyse iyiysiniz değilse değilsiniz. en çok göreceğiniz komutanlar takım komutanları (astekler), üstteğmen , yarbay. albayı tören günü görürsünüz. her 3 ayda bir yani her öğrenci alımında edok komutanı gelir ne yapılıyor ne ediliyor birliği bir inceler. hata görürse çizer. daha yazamayacağım sözlük görüşürüz.

kompulsif yani sık sık aynı davranışı tekrar etme bende yok ama obsesif var bende genellikle geçmişte aşağılandığım olaylar göz önüme gelir onlara yoğunlaşırım ve onların gitmesini istesem de onları kovmaya çalışsam da gitmezler tabi bu görüntüler insana tekrar tekrar aşağılanmışlık hissi verir ve insanın canını yakar. izzet güllü diye bir psikloğun faydalı olduğu söyleniyor. şuanda onu izlemekteyim bakalım ne olucak.

problemlerin, sıkıntıların, ruhsal bunalımın uyuyarak geçeceğini zannetmektir. evet gerçekte böyle bir şey söz konusu değildir yani uyuyarak hiç bir şey geçmez veya hiç bir problem çözülmez ancak bu gerçeği belki de bu eylemi sürekli tekrarlayan kişi de bilir ruhsal bunalımın verdiği rahatsız edici hislerden bir anlıkta olsa kurtulmak için kişi uzanır ve uyur bu şekildedir belki

bazı insanlar büyük çoğunlukla muhafazakar kesimdir. sevmeme sebepleri ise;
1-atatürk'ün hilafeti kaldırması
2-ülkeyi kurtardığına inanmamaları
3-şapka kanunu
4-şeriat tarzında bir devrim yapmaması
5-kemalist ve atatürkçü kitlenin katı muhafazakar islam görüşüne uzak durması.
6-atatürk'ün kurduğu ülkede müslümanların belli dezavantajları olması örn. eşi veya annesi kapalı olanın orduya alınmaması gibi.
7-atatürk'ün ateist olabileceğine dair tartışmalar
8-tarihi ilber ortaylı, murat bardakçı, erhan afyoncu, fuat köprülü gibi isimlerden öğrenmemeleri bunun yerine kadir mısıroğlu'nu tercih etmeleri.
9-aslında dindarlık ile çok alakası olmasa da bir dönem imam hatipten mezun olanların puanlarının düşürülmesi.
10-kemalist kitlenin osmanlı'yı sevmeyip vahdettin'i vatan haini ilan etmeleri. (lider tabanın yansıması gözüyle bakıyor olacaklar heralde)
11-atatürk'ün bazı dinle alakası olmayan kişileri yanında barındırması. (bir müslüman kolay kolay bunu yapmaz)
aslında genel olarak atatürk'ün müslüman olmaması denilebilir. diğer türlü liste uzar gider. aklıma gelen belli başlı şeyler bunlar.

eski istanbul il emiyet müdürü. kendisi fetö'yü haliçteki simonlar kitabıyla ifşa etmiştir. kitabında fetöcüleri kendisinin emniyete aldığını alınması için çaba sarfettiğini anlatıyor. peki bu nasıl oluyor bu adam fetöcü mü ? değil mi ? fetöcüleri ele veriyorsa eğer neden daha önceden fetöcüleri emniyette yer edinmesi için çaba sarfetmiş ? diyorsanız eğer biraz şunu düşünmenizi tavsiye ediyorum. 17-25 aralık operasyonundan önce fetöcü diye bildiğimiz kimseler muhafazakar-dindar kesim tarafından çoğunlukla seviliyor ve sayılıyordu. hatta bugün fetöye en sert muhalefet edenlerin dahi fetöyle daha önceden bağlantısı olduğu biliniyor ve bu kişilerin fetöyü öven videoları internette kol geziyor. aslında hanefi avcı içinde benzer bir durum söz konusu muhafazakar bir aileye sahip olan avcı kendiside kısmen muhafazakar bir insan. o dönemlerde muhafazakar görüşe sahip olan kişilerin emniyete orduya alınmaması gibi bir durum söz konusu. tabi fetöcüler de bu kesime dahil olduğundan alınmıyor. ancak avcı bu durumdan rahatsız oluyor çünkü fetöcüleri yani ozaman ki fetullah hocayı ve yaptığı işleri kendisi de seviyor. hatta fetullah gülen'e "siz bu ülke için doğru işler yapıyorsunuz çok güzel hizmet ediyorsunuz doğru bildiğiniz yoldan ayrılmayın" dediğini kitabında aktarıyor. il emniyet müdürüyken arkadaşlarına kimseyi inancından dolayı bir mesleğe alıp almamazlık yapmamalıyız diyor. ve bu şekilde bazı fetöcüler emniyete giriyor. daha sonraları fetöcülerin gerçek yüzünü görmeye başlıyor. şubede 40 kadar insanın beraber hareket ettiklerini gerektiğinde emri emniyet teşkilatındaki üst rütbesinden değil hocalarından alabileceğini seziyor. emniyet teşkilatının geleneklerine uygun davranmadığını görüyor. haliçdeki simonlar kitabının çok az bir kısmını fetö'yü kapsıyor tek bir konu üstünde durulmuyor. bir dönem gündem olmuş vatandaş tarafından tam anlaşılamamış onlarca olayı güzelce açıklıyor.

yaşadığım şehir olduğundan ayrıntılı bilgi veriyim. bir şekilde yerleşmek isteyen birileri olabilir. o arkadaşlara yardımcı olalım. atakum diye şahane bir ilçesi vardır. merkeze taabi 3 ilçesinden biridir. samsunun bütün güzel içkili mekanları restoranları eğlence mekanları burada bulunur. çok uzun bir sahil boyunca bu mekanları görebilirsiniz. önce deniz vardır sonra kumsal ardından ise koşu ve yürüyüş yolu sonra arabalar için park yeri ve arnavut kaldırımıyla döşenmiş yol sonrasında ise bahsettiğim mekanlar gelir. denizi öyle giriyim yüziyim diyebileceğiniz bir deniz değildir; rüzgarlı havalarda dalgaları yüksektir. yaz günleri radyolarda çok sık duyarız şu kadar kişi atakumda denize girdi boğuldu vs. o yüzden denize girmeniz tavsiye edilmez ama deniz manzarası güzeldir. atakum insanlarıyla samsunun en medeni yeridir. üniversite öğrencileri sahildeki mekanlarda üniversiteye yakın olması sebebiyle (19 mayıs üniversitesi) burada yer, içer, eğlenirler. canik diye bir ilçesi vardır bu da merkez ilçedir allahın belası bir yedir. serseri ve keko doludur. ve son olarak merkezin merkezi diyebileceğimiz en fazla nüfuslu ilçesi ise ilkadım ise bir ana caddeye (istiklal-çiftlik'de denir) sahiptir. yürüyüş için fena değildir bir ara trafiğe kapalıydı sonradan tekrar açtılar. bir gidip yürürsünüz. ilkadımda da keko ve serseriler vardır ama canik kadar yoğun değildir. bunların haricinde şehir kozmopolit bir şehirdir. karadenizin her yerinden göç almıştır. çorumlusu, trabzonlusu, tokatlısı, rizelisi burada ikamet etmektedir. samsun merkezde samsunludan çok diğer illerden gelip burada ikamet eden insanlar vardır. nitekim samsunu samsun yapan atakum ilçesidir. beğenmeyenler de var ancak bana göre atakumu samsundan çıkarmak demek samsunu varoş bir yer haline gelmesi demektir. son olarak ilkadım ilçesinde bol bol suriyeli de bulunmaktadır.

şehir kadar üniversitenin de önemli olduğu doğrudur ama şehir kadar şehrin hangi bölgesinde kampüsün olduğu da bayağı bir önemlidir. örnek verecek olursak samsun hukuk fakültesine kazanan bir kardeşimizin gideceği yer samsun merkeze 20km uzaktır. ilçededir kampüs çarşamba gibi köhne bir yerdedir. bir başka örnek ise maltepe üniversitesidir. bir dağa bir ormana konumlandırılmıştır. çıkmak yarım saatten fazla zamanınızı alır ve otobüsler tıklım tıklım doludur. arabanız olsa da trafik bazen çok yoğundur. okula 7-8 kilometrelik yolu bir buçuk saatte çıktığımı bilirim. bir de bahçeşehir üniversitesinde okuduğunuzu düşünün. aradaki farkı idrak edersiniz. o yüzden üniversitenin şehrin neresinde konumlandığı da önemlidir.