obsesif kompulsif bozukluk (okb) kişinin günlük yaşamında yoğun kaygı  ve strese yol açan günlük yaşamını olumsuz etkileyen, tekrar eden takıntı veya düşüncelerle tanınabilen bir psikiyatrik rahatsızlıktır. dsm 5 tanı kitabında obsesif ve kompulsif bozukluk olarak tanılanır.
obsesyon takıntılı düşünce, fikir ve dürtüler iken kompulsiyon yineleyici davranış ve eylemlerdir. bunlar kişinin isteği dışında gelişip yoğun kaygı stres ve azımsanamayacak hallerde yoğun depresyona neden olurlar.
devamını gör...
(bkz: masumlar apartmanı safiye)
devamını gör...
okb diye kisaltilan, kısaca takıntı hastalığı.
devamını gör...
çok canlar yakan hastalık.

böyle hastalar egolarına egemen olamazlar. yakınlarına dahi düşman kesilirler zaman zaman. sonra da hiçbir şey olmamış gibi hayatlarını idame ederler.
devamını gör...
okb'li insanları yalnız bırakın, yalnız yaşasınlar. "şüphesiz ki onlar, yalnızlıklarıyla mutlu bir kavimdir." swh

konu ne olursa olsun, bu insanların kafalarında belli şemalar vardır ve düzenleri bu şemanın dışına çıktığında mutsuz olurlar ve zaman zaman aşırı tepkisel davranırlar. psikiyatrik yollarla her ne kadar dönemsel olarak rahatsızlıkları hafiflese de, ömür boyu sırtlarında takıntı kamburuyla yaşar okbliler.
devamını gör...
kadifeye dokunamam ben mesela, balon falan yalayamıyorum

1.40 dan itibaren

ölümlü dünya


not: asla hafife almıyorum. muzdarip olan kişilere şifa dilerim.
devamını gör...
her 10 sözlük yazarından 12'sinin sahip olduğu rahatsızlık.

o kadar çok okb olan oldu ki, kinyas ve kayra aforizması oldu ortamlar resmen. insanın konuşası kalmadı. çok karizmatik ve hatun sağlayan hoş bir hastalık bu.

kapının kolunu mutlaka 3 kez çevirdiğimi yazsam, yeşil çizgili eşofmanı ile sözlük okuyan bir kızdan mesaj alacağımı biliyorum.

salon kapısını 7 kez aşağıdan yukarıya yalamam da beni özel kılan minik bir ayrıntı sadece. çünkü manyağım.

musluğu hep 14 kez kaparım. elimi 6 kez yıkar, günde 8 kez keserim.

terliklerim hep bitişik durur. niye ayırmıyorum onları? çünkü deliyim. tüm bunlar da hayal ürünü.sözlük yazarları hayatları da öyle. bilinçlenin artık az her yazılana inanmayın beybililer.
devamını gör...
izzet güllü'yü izlemenizi tavsiye ederim.
devamını gör...
ölümlü dünya filmindeki zaferin de dediği gibi "obsesif kompulsif bozukluk var bende ya. kadifeye dokunamam ben mesela, balon falan yalayamıyorum”.
devamını gör...
derhal bir süper kahraman gibi (bkz: obsesif psikolojik danisman) çağırılmalidir.
devamını gör...
insanların havalı zannettiği kötü bir psikolojik hastalık.
insanlar sosyal medyada havalı bir şey zannedip hakkında ahkam kesiyorlar.
devamını gör...
obssessive compulsive disorder.
devamını gör...
masumlar apartmanı dizisinin odak noktasını oluşturan, merkezine aldığı ruhsal rahatsızlık. kısaca okb. bu rahatsızlığı bilenler bilir ama konuya fransız olanlar için çok fazla hijyenik takıntı, aşırı temiz olma hastalığı demek. yani aynı yere 30 defa domestos döküp temizlese bile içinin hala rahat edememesi bozukluğu da diyebiliriz. şahsen bu aşırı hijyen olayına pek akıl sır erdiremeyen biri olarak bu okb işini uzaktan seyretmişimdir.
devamını gör...
çok fazla çeşide sahip olan takıntı hastalığının ismidir. birey temizliğe takabilir, evin kapısını kilitledim mi diye eve defalarca dönebilir, hiç yapmayacak olsa bile birine zarar vereceği endişesini kafasından atamayabilir, hiç yakışık olmayacak ve yapmayacağı cinsel canlandırmaları takabilir. her insan da az miktarda bulunabilir bu, eser miktarda olan hasta olduğunuza işaret etmez. ama bu gibi takıntılar hayat kalitenizi ciddi manada düşürmeye başladıysa bir uzmanla görüşülmelidir ve maalesef kendi başınıza çözebileceğiniz bir psikolojik rahatsızlık değildir.
devamını gör...
bir şeyleri yapmamak için başka şeyler yaparak buna engel olma çabası görülür. ancak bu yaptıkları şeyin saçma olduğunun kendisi de farkındadır.
mesela aklına ailesinin öleceği fikri gelir ve kapıya üç kere dokunarak buna engel olmaya çalışır
.
en çok temizlik obsesyonu görülse de bazı ileri düzey okb hastaları neredeyse şizofreni kadar gerçek dışı şeylere inanıp yapmaya başlarlar.

bir arkadaşım eskiden ailecek doğalgaz zehirlenmesi geçirmiş, hastaneye kaldırılmış. şu sıralar sürekli ocağın bütün gözlerini değişik bir ritüelle açıp kapatıyor, başında anlamsız sözler ve şarkılar söylüyor. daha çok yalnız kaldığında yapsa da korkuyorum da kendisinden.
devamını gör...
söylemesi yaşamasından zor olan hastalık.
devamını gör...
benim bu. ütü'nün fişini çekerim. fiş çekili olduğu halde yarım saat fiş takılı mı diye bakarım. daha sonrasında ütüyü alır fişten çok uzak bir bölgeye koyarım. hayır sanki fişi kendisi takacak.
devamını gör...
askerde okb olan komutan yüzünden sürekli tuvalet temizlemekten yıldığım için sıkıntılı bir hastalık olduğu kanısındayım. o taşlarda ki lekeler çıkacak , eğer çıkmazsa içtima da gününüzü gösteririm. şaka maka adam bildiğin deliydi.
devamını gör...
inanılmaz zor günler yaşatan ve hala daha yaşatmakta olan psikolojik hastalık. sadece ilaç tedavisinin fayda etmeyeceği görüşündeyim bence terapi de rahatlatıyor.
devamını gör...
bu entry kompülsiyon değil, sadece obsesyon üzerine yazılmıştır.

bu lanetle çocukluğumdan beri tanışığım. saçma olduğunu bildiğin halde aklından bir türlü kovamadığın anksiyete atakları, saçma olduğunu bildiğin halde karşı koyamadığın panik ataklar ve bir ton saçma sapan takıntılar, depersonalizasyon, depresyon vb...

elbette tüm bu haller beyindeki birtakım kimyasalların eksikliği ya da bozukluğu yüzünden vuku buluyor. fakat ben, beynin fizyolojisine saldıran, henüz gözlemleyemediğimiz bilinç sahibi varlıkların (cinler, evet) da bu deformasyonda payları olduklarını düşünüyorum.

atakların başlaması genelde raslantısaldır. yani gayet mutlu hissettiğiniz bir anın iki dakika sonrasında deprem gibi, trafik kazası gibi birden bire mahfolabilirsiniz. bu durumu genelde alasız bir düşünce tetikler. şöyle olur: saçma sapan bir düşünce saça yapışan sakız gibi zihninize bulaşır ve siz kurtulmaya çalıştıkça daha da yayılır. artık tüm dünyanız o düşünce ve o düşünceye saldırdığınız argümanlardan ibaret hale gelir. bu savaş meydanında başka hiçbir şeye yer yoktur. siz takıntılı düşünceyi yok etmeye çalıştıkça, o da hafızanıza saldırarak sizi sersemletmeye çalışır. o an sanki hafızanızı kaybetmiş gibisinizdir ve sersemlersiniz. sanki on dakika önce mutlu olan kişi siz değildiniz, sanki doğduğunuzdan beri bununla uğraşıyordunuz gibi gelir. bu noktadan sonra dört bir yandan umutsuzluk bombaları atılır. ortalığı kaplayan sis bulutu sizi iyice panikletir. birden bire içinizde bu halet-i ruhiyenin hiçbir zaman geçmeyeceğine dair güçlü bir sanı uyanır. bu aşama işlerin tehlikeli bir boyuta ulaştığının habercisidir. çoğu insan bu güçlü umutsuzluk saldırısına dayamamaz ve gerçekten bir daha asla düzelemeyeceğine inanır. bu inanç da kişiyi şiddeti gittikçe artan bir kısır döngüye sokar. artık sabahları gözlerinizi açar açmaz bu karanlık duygular tarafından karşılanırsınız ve gece yatağa girene kadar tüm gününüzü bu saçmalıklarla boğuşarak geçirirsiniz.

buradaki en önemli nokta, o an zihninizi meşgul eden düşüncenin tamamen matıksız, saçma sapan bir şey olmasıdır. kişinin kendisi de bu saçmalığının farkındadır. sağlıklı bir zihinde 000.1 saniye içinde belirip yok olması gereken saçma sapan bir düşünce nasıl olur da tüm gününüzü, haftanızı, ayınızı işgal edebilir? süre uzadıkça kişi delirdiğini düşünmeye başlar. çünkü tankla tüfekle saldırdığı halde bu saçmalığı bir türlü yenemiyordur.

allah'a şükür büyüyünce bu atakların çoğunu büyük ölçüde atlattım. ama çocukluğum bunlarla savaşarak geçti diyebilirim. peki benzer durumu yaşanlarlara neler tavsiye edebilirim?

1. umut.
o an sonsuza kadar asla düzelemeyecek gibi hissettiğini biliyorum. ama bu düşünceye yenilmemeye çalış. bu bir ilüzyon.

2. allah'a sığınmak.
o her şeyi biliyor. sakin ol...

3. felsefe öğrenimi.
özellikle mantık kurallarını kavramak, safsataları bilmek sağlıklı bir akıl için şart.

5. kur'an okumaları.
kesinlikle zihninizi yeniden inşa edecektir.

6. ibadetler.

sıralamada herhangi bir öncelik belirtmiyorum. aklıma geldiği gibi sıraladım. allah'a sığınmak öncelik tabi, o ayrı. en kötüsü de içinde bulunulan durumun asla düzelmeyeceğine dair beslenen umutsuzluk hissi. bu hisse teslim olmamak çok önemli. her ne kadar güçlü bir his olsa da direnin.

bir de saçma bir düşünceyle kesinlikle savaşmayın. düşünceyi erteleyin. "seninle akşam ilgilenicem" deyin, "iki saat sonra düşüneceğim seni" deyin ve başka bir şeyle meşgul olun. rahatladığınızı hissedeceksiniz. elbette randevu saati geldiğinde onu ekmiş olacaksınız. hem de farkında bile olmadan.

araf/200: şeytandan ne zaman kötü bir düşünce zihnini tırmalarsa, allah'a sığın; o işitendir, bilendir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"obsesif kompulsif bozukluk" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim