burunsuz pinok yazar profili

burunsuz pinok kapak fotoğrafı
burunsuz pinok profil fotoğrafı
rozet
karma: 1853 tanım: 199 başlık: 8 takipçi: 73

son tanımları


güne bir söz bırak

sandığınızı ve şüphelendiğiniz şeyler arasında ters orantı vardır; sandığınız şey hiçbir zaman sandığınız gibi olmayıp, şüphelendiğiniz şey de aynen şüphe ettiğiniz gibidir.
devamını gör...

okçu'nun yolu

kitap açıklaması kısmının bir bölümünde ;
"paulo coelho’nun okçu’nun yolu’nda dile getirdiği öğreti sadece okçuluğa değil hayatın her alanına uygulanabilecek, yolu nice erdemden geçen bir ilkeler bütünü." şeklinde bir cümle ile içeriğine dair spoiler veren, okunması gereken kitaplar arsında mutlaka yeri olmalı dediğim bir paulo coelho eseridir.

zaten yazar kitaba dair “kaleme aldığım bu metinde yay, ok, hedef ve okçu aynı gelişim ve sınama mekanizmasının bütünleyici birer parçası.” diyerek yazındaki ana unsurların temsil kaynaklarını açıklamıştı.

emrah imre'nin duru çevirisi ile can yayınlarından çıkan kitabı edinmek ve okumak insanın zaman zaman anlam arayışına ya da bazı arayışlardan kaçarken bir takım cevaplar bulmasına vesile olacaktır kanımca.

bir kaç alıntı da bırakayım :


"usta bir şeyi öğreten değil, öğrenciye zihninde zaten bulunan bilgiyi keşfetmesi için ilham veren kişidir."

"insanlar başkalarını yargılarken bunu hep kendi sınırlamaları üzerinden yaparlar- üstelik üçüncü kişilerin görüşleri sıklıkla ön yargılar ve korkularla doludur."

"amaçsız bir dua yaysız bir oka benzer;
duasız amaç oksuz bir yaya benzer."

"yolun kendisi, okçunun yola çıkma sebebinden daha önemlidir."
devamını gör...

ışıltılı venüs

2004 yılı iletişim yayınları çıkışlı deniz günal kitabı.
uzun zaman önce okuyup, sabah kitaplığımdan bana, kara kapağı üzerindeki hüzünlü venüs enstantanesi ile çaktırmadan göz kırpan, tekrar okumayı düşündüğüm 160 sayfalık kitap.



...âşık olmak için insanın karşısındakinden neler beklediğini bilmesi, hiç değilse hissetmesi gerekmez mi? tamam aşk sevilme beklentisidir ama sevginin sunuluşu değil midir asıl önemli olan? niye durup dururken selim’den beni sevmesini bekleyeyim ya da onu sevmeyi dileyeyim. aslında nasıl sevilmek istediğimi bile bilmiyorum.

batı trakya’dan, darbe sonrası ankara’sına uzanan bir aşk hikâyesi. baskı ortamında insanların sarıldıkları tek şey sevgileri. yoğun siyasî gündeminden arındırılan odtü’de önce sönüp, sonra aşkıyla ışıldayan venüs... deniz günal romanında kimin iyi kimin kötü olduğunu değil, sevgiyi ve sevgisizliği, aşkı ve alışkanlığı -dönemin olayları ekseninde- anlatıyor; kahramanlarına, özlemle hatırladığımız o büyük, kadim aşkları günümüzde yaşatıyor. bugün bile böyle aşkların mümkün olduğunu gösterebilmek için belki de.

devamını gör...

iz bırakan şarkı sözleri

......şimdi vazgeçersen geriye döneceksin
gitme, kaybedince daha çok seveceksin.....
devamını gör...

dünyadaki tek gerçek

bütün ilişkilerin sonunda aile bağlarının en gerçek olanlar olduğunun ayrımsanması ile aydınlanmak.
devamını gör...

sonra döndüm ve dedim ki

"neden böyle" diye düşündüğüm zamanları kitap okuyarak geçirseydim, dağarcığımı genişletir ruhumu beslerdim.
yazık olmazdı o boşa geçen anlara...
devamını gör...

nostaljik fotoğraflar

şimdiki adı swissotel olan büyük efes oteli , 7li yıllar

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

birinden soğumak için nedenler

en önemlisi (bkz: yalan).
bir insan yalan söylüyorsa önce kendisine saygısı yoktur. bu insanın size saygısı zaten yoktur.
devamını gör...

güne bir fotoğraf bırak

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bu fotoğrafı önemsizler klasörüne atmış bırakmışım bilgisayarımda.
şimdi bir dosya ararken çıktı karşıma. neden bu klasöre atmışım ki? diye sordum kendi kendime, sonra da uzun uzun baktım. hani derler ya "bir fotoğrafa ne kadar uzun bakılırsa o kadar uzun baktım" diye...
işte öyle uzunca baktım. öyle ki fotoğrafta ne arasam vardı ; olmamışlar, olması gerekenler, olmaması gerekenler, varoluşlar arasında yaşam savaşı, yaşamak için savaşması gerekenler ve de hiç bir şey yapmaması gerekenler...
boğazımın ortasına bir düğüm oturdu, iki bardak su içebildim çözmek için.
sözümün bittiği yerdeyim...
devamını gör...

ahirim sensin

bir leyla mevzuu.

büyük usta, bozkırın tezenesi neşet ertaş'ın en sevdiğim türkülerinden biri.
anlatılara göre bu türkü, aslında bir ara babası ile arası hafif kırgın olan üstadın, babasına cevaben atışmak babında yazdıklarından biridir.
o zamanlar neşet ertaş "leyla" adında bir kadını seviyor. baba bu, bilir, görmüş geçirmiş adam. insan okur eskiler.
"oğlum bu kız sana uygun değil" demeye çalışır ama dinletemez. her ne kadar babasını tanımlarken “babamla ben aynı ruhun insanlarıyız” dese de üstat , bu konuda geri adım atmaz ve araları açılır. bundan sonra da baba-oğul iletişimi türküleri aracılığı ile yapmaya başlar.

baba üstat muharrem ertaş, oğlunun bu kızla evlenmesine karşı çıkmasını şu türkü ile dile getirir :
küsmedim neşedim
sözleri de şöyledir :
temiz ruhlu, saf kalplisin, şöhretsin
hakkın vardır evlenmeye evladım
mevlam sana yapanları kahretsin
aslı bozuk alma dedim evladım

dokunsalar nazik tene kir gelir
bizden önce ceddimize ar gelir
köle olmak şanımıza zor gelir
"aslı bozuk" alma dedim evladım

küsmedim neşet'im kahrettim sana
baban değil miydim, sormadın bana
olan olmuş yavrum ne deyim sana
sen aklını yitirmişsin evladım.

bunun üzerine oğul üstat neşet ertaş da babasına şu türkü ile cevap verir :
aslı bozuk deme
türkünün sözleri de şöyledir:
aşkı kimden aldın, sevgiyi kimden?
aslı bozuk deme gel şu insana
soracak olursan eğer ki benden
aslı bozuk deme gel şu insana ya dost, ya dost, ya dost, dost
yazımızı felek yazdı mevladan değil
senin dediklerin evladan değil
her hata suç bende leyla'dan değil
aslı bozuk deme gel şu insana ya dost, ya dost, dost
ulu arıyorsan analar ulu
sevmişiz gönülden, olmuşuz kulu
"analar insandır biz insan oğlu"
aslı bozuk deme gel şu insana ya dost, ya dost, ya dost, dost
yazımızı felek yazdı mevladan değil
senin dediklerin evladan değil
her hata suç bende leyla'dan değil
aslı bozuk deme gel şu insana ya dost, ya dost, dost
seni, beni kim getirdi cihana?
her oğlu doğurmuştur bir ana
senin fikrin bozuk dostluk bahane
aslı bozuk deme gel şu insana ya dost, ya dost, ya dost, dost
yazımızı felek yazdı mevladan değil
senin dediklerin evladan değil
her hata suç bende leyla'dan değil
aslı bozuk deme gel şu insana ya dost, ya dost, dost.

tabii baba sözü dinlemeyen oğul ertaş, leyla ile evlenir. evlilik 7 yıl sürer. babasının engin tecrübesini dinlemediği için de pişman olmuş olsa gerek ki, gidip yüzüne söyleyemediği sözleri yine sazını eline alıp döker bir bir içinden gelenleri. ve bu türkü de böylelikle can bulur ustanın tellerinden çıkan nağmelerle:
evvelim sen oldun ahirim sensin

cahildim dünyanın rengine kandım
hayale aldandım boşuna yandım
seni ilelebet benimsin sandım
ölürüm sevdiğim zehirim sensin
evvelim sen oldun ahirim sensin,
seni ilelebet benimsin sandım,
ölürüm sevdiğim zehirim sensin,
evvelim sen oldun ahirim sensin
sözüm yok şu benden kırıldığına
gidip başka dala sarıldığına
gönlüm inanmıyor ayrıldığına
gözyaşım sel oldu kahirim sensin
evvelim sen oldun ahirim sensin
gönlüm inanmıyor ayrıldığına
gözyaşım sel oldu kahirim sensin
evvelim sen oldun ahirim sensin.
devamını gör...

üst kat komşu

benim. en üst kattayım.
ama her an alt katta oturanları düşünerek hareket ediyoruz.
uyuyan olabilir, hasta olabilir diye düşünerek adımlarımızı ve eşyalarla olan haşır neşirliğimizi kontrol altında tutuyoruz.
balkondan bir şey çırpmıyoruz. karma var ; her an bir apartman altından geçerken başımıza bir şeyler çırpılabilir diye çekiniyoruz.
alt komşularımızdan da şimdiye kadar hiç bir şikayet almadık.
olayın sırrı empati yapabilmek.
devamını gör...

günün fotoğrafı

yalnız ve zirvede, mağrur ve muhteşem...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

günün sözü

sayın üstad arthur schopenhauer abimizin tecrübeli kaleminden :

" insan, tutkulu bir aşk ile sevdiği kimseye aynı zamanda nefretin en koyusunu da duyabilir."
(bkz: aşkın metafiziği)
devamını gör...

güne bir fotoğraf bırak

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
şimdi şuna bakıp da, 32 diş ortaya çıkarıp kocaman bir gülüşle "yhaaa ama yaaa nasıl da minnoşşş buu" dediğinizi duyar gibiyim.
haklısınız benim de içime sokasım geliyor.
devamını gör...

sinema tarihinin en iyi oyunculuk performansları

bence kesinlikle (bkz: christian bale)'in bütün performanslarıdır.
adam o kadar iyi ki, o kadar rolünün/karakterinin insanı ki, makyajlı ve tanınmayacak haldeki rollerinde bile insan "tabii ya bu rolü başka kim bu kadar iyi oynayabilirdi ki" diyorsunuz şaşkın bir hayranlıkla. çocukluğundan beri başarı ile aldığı kariyer yolunda hiç sekteye uğramadan, bütün işlerinin hakkını vermiştir başarı ile...

şu sitede bir çok filmi de listelenmiş.
devamını gör...

kitap hediye notu

o zamanlar 550 gün olan askerliğini yapmak için birliğine teslim olan kardeşime verdiğim kitaba not koymuştum ;
"çabucak geçsin bitsin, sağlıkla, su gibi git gel..." yazmıştım sarı yarım bir kağıda.
öyle de oldu, su gibi gitti geldi -bize göre- .
ona göre çilelerce dolu o 550 günü bir schedule çizip, her bir kutucuğunun içine o gün yaşadıklarını yazmış deli oğlan.
verdi bana bir gün ve dedi ki :
"bunu henüz veriyorum, çünkü o zamanlar okusaydın çok üzülürdün"

verdi vermesine de 3 gün okumadım, biliyordum içinde dolup taşan şelaleleri, çarpışan otoları ve solup açan bahçesinin çiçeklerini...
okudum okumasına. 4 gün kendime gelemedim. eh be deli oğlan dedim, nasıl dayandın bunca şeye?
devamını gör...

çay edebiyatı

çayyaş ya da çaykolik olmaktır çay edebiyatı yapmanın gerekliliği.
güne çay ile başlarlar, ayılamazlar yoksa. 5 çayı seremonisi vardır bunların bir de olmazsa olmazlardan...
öyle ya, zaten hep dediğim üzre "çay muhabbet sever kahve de yalnızlık" .
en güzel edebi muhabbetlerin de en dert dolu serzenişlerin de yancısıdır çay.

demişken bir de şiir bırakalım o zaman - cemal süreya'dan :

benim şiirlerim çay kokar,
düşlerim sade sen,
demlikte nefesin, bardakta gamzen...
sızılarım diner, uyur dertlerim,
çayı sen demlersen.
gelirsen çayımı seninle bölüşürüm,
gelmezsen ömür billah üşürüm.
devamını gör...

turbo sakız

ah çocukluğumun yok olmuş hatıralarından biri.
otomobil markalarının -özellikle de lüks olanların- adlarını öğrendiğimiz çiğnencelik larousse'tu bizim için.
bir de sakız kağıtları seri şekilde toplanır, en lüks olanlarına sahip olanlarımıza da neredeyse bröve verilmiş gibi saygı duydururdu bu sakız.
ah be. nereden de gördüm bu başlığı şimdi...
devamını gör...

üç aynalı kırk oda

bir murathan mungan romanı.
alice star adında bir kızın üç ayna metaforu ile 3 farklı hayatın içinde, murathan mungan kalemi ve muhteşem türkçe anlatımları ile hayat buldurduğu enfes bir kitap.

hayal sınırlarınızın zorlandığı hissine kaptırıyor sizi ilk bölümde. hikayede, bilim kurgu film seti tadında kaybolup gidiyorsunuz adeta.
hem zengin hem de açık bir dil kullanmıştı mungan bu kitabında. ayrıca içerdiği erotik ögeler öyle özenli sunuluyor ki sayfalarda, cümleler hiç sakil durmuyor okuyucunun gözünde şekillenirken.

bir iki alıntı da bırakalım, belki merak edip okumak isteyen olur :


kimi zaman yaşanmamış şeylerin hatırası, yaşanmış şeylerin hatırasından çok daha güçlü ve derin izler bırakıyordu.



"kimse çıktığı yolda kendisi kalmaz. yol insanı başkalaştırır."



ne zaman içime biraz fazla baksam yükseklik korkum depreşir.
devamını gör...

iyi ki okumuşum denebilecek kitaplar

murathan mungan'ın üç aynalı kırk oda adlı kitabıdır benim için.
çok oldu tabii okuyalı ama bu kitap sayesinde kendi kendime hayal kurmanın çekincesi olmadığını, başka dünyalara yolculuk için kimseye ihtiyaç duymadığımı anladım.
her kitabı elime aldığımda alice star oldum.

ekleme : bu kitabı ilk kazandığım para ile almıştım ve kitaplığımda hala en özenli yerinde durur. çokça değerlidir nezdimde.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim