charlotte ritter yazar profili

charlotte ritter kapak fotoğrafı
charlotte ritter profil fotoğrafı
rozet
karma: 12117 tanım: 1159 başlık: 16 takipçi: 95
Mesaj alımım kapalı, nickaltına da yazmazsanız sevinirim.

son tanımları


türbanlı hakime güvenir misiniz sorunu

evet. çünkü bir insanın hakim olmak için kendi inançlarından veya dünya görüşünden vazgeçmesi gerekseydi bu ülkede tek bir hakimin kararına itimat etmememiz gerekirdi.

evet. çünkü evrensel hukuk kurallarından önce vicdanı ile hareket etmiyorsa zaten bana göre cüppesini çıkarsın. hatta benim nazarımda evrensel hukuk kurallarına eleştirel bakmayan hukukçu beş para etmez.

evet. çünkü türban takmadığı halde çok sayıda yanlış karara kişisel menfaatleri veya kurduğu ilişkileri nedeniyle imza atmakta imtina etmeyen, meslek onurunu satmış hakimle karşılaştım. rüşvet minvalinde suçlar, yargıtaya giden dosyaların sadece maddi içeriğinde değil, kimi zaman dosyaya konan fiziki bir mübadele aracında da yer alabiliyor ne yazıki ki.

evet, çünkü kaçıncı yüzyıldayız.

yani piyasadaki hukukçuların hatrı sayılır bir kısmının ne mal olduğunu bilmesem, camiadan biri olmasam şu yazılan saçmalıklara anlam vereceğim de veremiyorum. bir hakimi ancak verdiği kararlar üzerinden eleştirebilirsiniz. elinizde eleştirecek bir şeyler varsa getirin konuşalım. yoksa bu kadar peşin konuşmak kötü niyetli bir ön yargıdan başka bir şey olmaz. kişisel olarak ben de ulusalcıları pek sevmem. ama hüküm kurarken kişisel tercihlerini veya dünya görüşünü karara yansıtmadığı sürece hakkında tek kelime etmeye hakkım olmaz. neden biliyor musunuz, çünkü aklıselimle düşünebiliyorum.
devamını gör...

inci dakikaları

şahane bir sezai karakoç şiiri.

"ben bir yabancı buğunun kokusunu alıyorum
bu kokuyu alıyorsam onulmaz kıskançlık yaramdandır
benim garipliğime bakma benim kıskançlığıma bakma benim
incilerin ilk gerçek ve yeni yorumunu bulur gibi oluyorum
bu inciler denizlerin en karanlık noktalarında bile yoktur
benim ak ve kara kayalar içinde bulduğum inciler
bu inciler sen olmasan bende bile yoktur
oldukları yerde bile"
devamını gör...

aşk

her dakika yeni yıla girmek gibidir:

"sen bana yeni yılsın her dakika
her dakika bir yaşıma daha giriyorum"
devamını gör...

size iyileşme fırsatı veren şey

affetmek.
insanları affetmeye ve anlamaya başladım.
sonra kendimi affetmeye ve anlamaya başladım. eğer adına iyileşmek deniyorsa buna izin veren de bu aşamaydı.
hata yapmanın, yanlış yapmanın, mükemmel olmamanın çok insani olduğuna ikna ettim kendimi.
sonra daha kolaylaştı her şey.
devamını gör...

su

sızıyı gideren su.
suyun sızladığını kimseler bilmez.
devamını gör...

bir üstteki yazar hakkında düşünülenler

ilişkiler konusundaki düşüncelerini beğendiğim ve kendime yakın bulduğum yazar. her şeyin hızlıca tükendiği ve tüketildiği bir çağda vefanın, empatinin, emeğin değerli olduğunu düşünmesi çok hoş ve takdir edilesi.
devamını gör...

nick vermeden bir yazara seslen

#3803568 başlığın hakkını veren bir tanım olmuş ve özellikle ilk maddelere çok katıldım kime söylendiğini bilmeden. insan nick verilmeyince ben de olabilir miyim acaba diye bir korkmuyor değil ama ben değilmişim, o yüzden katılmaya devam edebilirim :)
ekleme yapayım o halde: bir insan nasıl bu kadar kaba olup bir de bundan gurur duyabilir, sözlükten soğudum senin yüzünden. rezil bir mahluksun. oh be! :)
devamını gör...

üstteki yazara bir şey söyle

bazen bir başlığa yazacağım zaman düşündüklerimi zaten yazmış oluyorsunuz ve hevesim kaçıyor.*

#3803830
yalnız kurt'a cevaben: oldu tabii ki, çok kez olmuştur. bunu hiç söylememiş insan yoktur bence.
devamını gör...

küçük prens'te atatürk'e diktatör denmesi

diktatör kelimesi kötü bir anlama sahip ve okuduğum türkçe* ve ingilizce çevirilerinde tam olarak bu haliyle kullanılmıştı.

merak edip fransızca orijinaline baktım, orada da diktatör denmiş:
“heureusement pour la réputation de l’astéroïde b 612, un dictateur turc imposa à son peuple, sous peine de mort, de s’habiller à l’européenne.”

üstünü örtüp sansürlemek veya kavramı süslemek yerine böyle bir algının neden var olduğunu tartışmak daha doğru olabilir. bazı çevirilerde anlamı tersine çeviren kelimeler kullanılmıştı ki bence bu okuyucuyu aptal yerine koymaktan başka bir şey değil.
devamını gör...

çiğ köfteyi bir üst noktaya taşıyan detaylar

-orijinal çiğ köfteden bahsediyorsak etli olması, etin kesinlikle kıyma şeklinde değil dövülerek sinirleri alınmış ve bir tür pişme işleminden geçirilmiş yağsız ve sinirsiz olması gerekiyor.
-et miktarı fazla olmamalı, iyi ayarlanmalı, fazlası tadını kaçırır.
-ev yapımı isot olmalı. etle aynı miktarda konur, ıslatılıp aroması ve renginin çıkması sağlanır.
-çiğ köftenin içine yağ konmaz. suyla değil buzla yoğurulur ki ince bulgur (biz simit deriz) şişmesin.
-evla olan erkeğin yoğurmasıdır, güç ve hız gerekiyor çünkü yine aynı sebepten dolayı.
-bir de çiğ köfte bir öğün değil eşlikçidir, karın doyurmak için değil keyif için yapılır. diğer türlü rahatsız eder.

urfalı bir babanın çiğ köfteden hiç hoşlanmayan kızı olarak bu kadar ayrıntıya hakim olduğumu şu an farkediyorum ve itiraf etmeliyim ki gözlerim doldu.*
devamını gör...

an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı sorusu

benim bir oda arkadaşım var, kendisi allahın cezası birisi. onun, her gün her sabah bitmek bilmeyen şikayetlerini, serzenişlerini, mızmızlanmalarını dinleyerek tüm dünya halklarına yetecek negatifliğiyle hayat enerjimi istikrarlı bir şekilde sömürmesine izin veriyorum. düğün fotoğrafçısı fotoğraflarını göndermemiş ve kendisine ulaşılamıyormuş. ne kadar da beni ilgilendiren ve bir saat boyunca konuşulmayı hak eden bir mesele değil mi?
devamını gör...

en yakın kitabın 75. sayfasının 5. cümlesi

tarımsal fiyat artışlarından büyük ölçüde pay alan büyük çiftçilerin ve tarım ürünlerinin pazarlanmasına dönük ticaret sermayesinin, servet dağılımını lehlerine çevirecek gayrimenkul edinimlerine ve yeni tüketim normlarına yöneldikleri, dönemle ilgili incelemelerden ortaya çıkıyor.

(bkz: dünyadan türkiye'ye iktisattan siyasete)
(bkz: korkut boratav)
devamını gör...

bir insanın kaliteli olduğunu gösteren detaylar

kuzguncuktaki vişne en doğru yorumu yapmış. bence de üslup bir insanın nasıl biri olduğunu anlamak için en önemli göstergelerden biri, hatta en önemlisi. üsluptan kasıt düzgün bir diksiyonla konuşmak değil elbette, insanlarla iletişiminizi nasıl kurduğunuz, hangi değerlerle inşa ettiğiniz, kendinizi bu ilişkiler içerisinde nasıl konumlandırdığınız gibi şeyler.

mesela iş ilişkisinde astlarınıza tavrınız, samimi ilişkilerde öfkeliyken nasıl şekil aldığınız, hiç tanımadığınız insanlarla aynı ortamdayken ne kadar saygılı davranabildiğiniz üslubunuza ilişkin veriler sağlar.

eskiler çok güzel söylemiş; üslûb-ı beyan aynıyle insandır, tam olarak öyle.
devamını gör...

doğum gününde hediye olarak şiir gönderilen yazar

benim bu. şappican adıma şiir yazıp göndermişti. eski bir hikaye, kimseler bilmez :)
(bu sözlüğün en tatlı renklerinden birisiydi kendisi ama buradaki hayatsız zorba çetesi en sonunda onu da bezdirmeyi başardı. şu, lisede kafası derslere basmayan ama milletle uğraşmak için her türlü laf cambazlığı ve fitne fücurda zehir gibi olan tipler var ya, hah işte tam öyleleri bezdirdi kızı)
devamını gör...

dünyanın en yaşanabilir şehri

konyadır.
hatta gonyadır.
hatta gonyamızdır.*
devamını gör...

yazarların son zamanlarda en çok dinlediği şarkı

devamını gör...

kötüler neden kazanır sorunsalı

sorunun kendisi bir kabule dayandığı için zaten retorik bir soru olmanın ötesine geçememiş, o yüzden cevap vermenin de bir anlamı yok.
devamını gör...

mikroagresyon

ekte örneği bulunmaktadır:
- aa, hiç kürtlere benzemiyorsun? (iltifat etti, teşekkür bekliyor)
- genellikle böyle derler ama aslında... (boşver şarlote, gülümse geç)
devamını gör...

tartışmak isteyen yazara enerjim yok demek

mesajını tam olarak böyle cevapladığım bir yazar olmuştu. insanların her daim tartışmak, kavga etmek, enerji sömürmek için nasıl bu kadar kararlı ve motive olabildiklerini ben anlayamıyorum gerçekten. yazdığım şey de şu; "insan kendisini bir başkasında tanıyabilir ancak". hani kavga edecek tartışacak bir şey de yok. sen böyle düşünmeyebilirsin, ben seni ikna etmek zorunda değilim. sana neden böyle düşündüğümü açıklamak zorunda da değilim. hangi kafayla gelip bana hesap soruyorsun anlamıyorum ki. kibarlık edip cevap verdikçe daha da öfkelenmeler falan. kardeşim, benim seninle tartışacak enerjim yok, en mantıklı cevap.

böyle şeylerle karşılaştıkça cevap vermeyi bıraktım, hatta en son mesaj alımını da kapattım. şimdi ben de yükseldim ama cidden her yerde, her ortamda insanın ağzının tadını kaçıran insanlar pusuya yatmış bekliyor gibi. arkadaş manyak mısınız ya, sizin daha fazla uğraşacak bir şeyiniz yok mu? bak burada da sürekli nickaltlarına gidip ona buna sataşan, kavga edecek yer arayan, kabalığından milleti bezdiren ve bundan utanmayı bırak bir de gurur duyan insanlar her gün sinirlerimizi zıplatmaya devam ediyorlar. sevgisiz mi büyüdünüz, ne bu bitmek bilmeyen öfke yahu.
devamını gör...

güneydoğu anadolu'nun en yaşanılası ili

1. diyarbakır,
2. gaziantep’tir bana göre.
urfa kesinlikle değildir. kilis seçenek bile olmamalı.*
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim