mu tunç tarafından yönetilen 2018 yapımı filmdir. başrollerini burak deniz ve büşra develi paylaşmıştır. ayrıca film türk sinemasındaki ilk ''punk filmi'' olma iddiasını taşır. bence türk sinemasının son zamanlardaki en iyi işlerinden birisidir. net.
film 90'ların istanbul'unu yansıtır. buna göre amatör bir punk grubunun solistliğini yapan ozan ülkeden oldukça sıkılmıştır ve en kısa zamanda yurtdışına gitmeyi planlamaktadır. eski tsm sanatçısı olan babası da bu yüzden ona büyük eleştiriler yöneltmektedir ve ikilinin arasında nesil ve kültür çatışmaları bulunur. derken bir kaset dükkanı işleten arkadaşı bülent ona sürprizi olduğunu söyler ve onun için birinden california bileti bulduğunu anlatır. derken ozan kız arkadaşı lara'yı da yanına alarak biletin peşine düşer. ancak bileti bulması için istanbul'un farklı semtlerinde, farklı kültür çevrelerinden insan manzaraları ile küçük bir tur atması gereklidir.
bir kere farklı bir konu ve konsepti denediği için yönetmeni kutlamak gerekiyor. istese çekerdi bir taşra filmi, içine koyardı ''bizden'' bir minibüsçü aile, bir mahalle dokusu, birkaç kendini beğenmiş aydın, ah şu bok kafalı aydınlar temalı çekerdi bir film. üstüne para kazanır ve birçok sinema çevresinde de ''takdir'' görürdü. yahut bayat ve yapış yapış bir aşk filmi çeker, şöyle ezik bir adam olurdu başrolde, aşık olduğu kız ölmek üzere falan olurdu, fona da yerleştirirdi bir kamuran akkor veya orhan baba, salya sümük selleri olurdu sonra ortalıkta. bunlara yönelmemesi ve işlenmemiş bir sahaya yönelmesi güzel bir olay.
benim ''niş'' şeylerle uğraşan insanlara, kolaydan gitmeyen her insana büyük saygım var. birinin yaptığı işten önce nereden yürüdüğü önemlidir. nitekim arada filmi bize artık unutulan veya unutturulan (hani hep 90'larda ülkede elenktrünnk bile yoktu denir ya) bir toplum kesimini, 90'ların punk ve rocker gençlerini konu ediniyor. o yılların rocker ve punk tayfası 2000'li yıllar veya sonrakilerden biraz daha farklıdır. o yıllarda ülkede bir taraftan laik söylemler ve pop kültür aşırı yükselirken, bir taraftan da islamcılık ve yerellik hızla yükseliyordu. bu yüzden şehrin merkez ve çeperlerinde islami ve onun dışında var olan varoş kültüre mesafeli olan gençler, hazır hala batı kültürü daha geçer akçe iken, bunlara daha sıkı sarılmışlardı. televizyonlardan yapılan türkiye batı ülkesidir propagandası, büyük batı özentiliği, ülkenin bir kesiminin türkiye'yi gerçekten batı ülkesi zannetmesine sebep olmuştu ve bu düşünce ülkenin mevcut yapısıyla bazı durumlarda hiç uyuşmuyordu. bu gerçekle yüzleşemeyenler de ülkeden gitmeyi planlayıp, dahil oldukları alt kültüre mensubiyetini arttırıyordu.
filmde yönetmen punk kültürü örneğiyle, şehirli gençlerin konumlandırmasını ve analizini çok ama çok isabetli yapmış. onların içinde bulunduğu şehir ve ülke ile alakalarının nasıl kopuk olduğunu, uyumsuzluklarının nedenlerini, fikir ve diyaloglarını çok iyi kotarmış. ikincisi filmde sadece bir yeraltı atmosferi ile bu grup gösterilmiyor, yalı çocuklarından, bodrum kat diskolarında kafayı bulan o yılların büyük keşlerine, çılgın gece hayatından, aksaray'ın mafya kekolarına, oradan anadolu'lu taksici amcaya, bir insan manzaraları şöleni sunuyor. yani deyim yerindeyse ''kadıköy gençlerini'' şehirde (belki ülkede) bir gecelik bir tura çıkartıyor ve ''işte bu kadar farklı insan tipleri bunlar'' diyor.
film bir kültür ve insan manzaraları filmi. yani akıcılık ve aksiyon filmi değil, diyalog ve durum filmi. ayrıca hitap ettiği kesim de ''kadıköy çevreleri''. herkesin anlamasını, beğenmesini beklemem. ancak film teknik aksaklık ve bütçe nedenli eksiklerine rağmen, senaryo ve yönetmenlik yönünden gayet iyi şekillendirilmiş. filmin müzikleri genel olarak güzel ve yerinde kullanılmış.
buna rağmen ''sinema'' çevrelerinin filmi ağır eleştirmesi ve filmin genel olarak beğenilmemesini anlamak zor. ulan zaten ülkede çoooooooook az iyi iş yapılıyor veya farklı bir şey deneniyor. ona da bok atmayın bari be. hatta bir şeyi sırf iyi ve güzel olduğu için linçlemeyin be. vasatlığı savunmayın, insanların heveslerini köreltmeyin. şu film amerikan filmi olsa, film talimhanede değil san fransisco'da olsa, yönetmeni de meşhur biri olsa o eleştirmenlerde dahil herkes ''ohaaaaaaaa.... ne filmdi laaaa' falan derdi. bu da işin ayrı bir evresi.
neyse bu güzel filme puanım 10 üzerinden 8.5.
devamını gör...