1.
bir rüya için ağıt (film)
requiem for a dream, darren aronofsky'nin yönetmenliğini yaptığı, başrollerinde jared leto, ellen burstyn, jennifer connelly ve marlon wayans’ın yer aldığı 2000 yapımı psikolojik bir dramadan başkası değildir. hubert selby jr.’ın aynı isimli romanından uyarlanmış film, bağımlılık temasını, karakterlerin hayatlarına yavaşça yayılan bir çürüme metaforu üzerine inşa etmiştir.
--spoiler--
film, dört karakterin hayatını konu alıyor: sara goldfarb, oğlu harry, harry'nin sevgilisi marion ve yakın arkadaşı tyrone. hepsinin ayrı ayrı hayalleri var. sara televizyona çıkmak, güzel bir elbise giymek ve gurur duyacağı bir anne olmak istiyor. harry ve marion kendi işlerini kurmanın, tyrone ise daha iyi bir yaşamın izinde. fakat bu hayallerin hepsinin ortak bir düşmanı var: bağımlılık. anne için televizyon ve televizyona çıkma hevesi sonucu zayıflama hapları, kimisi için ise uyarıcı maddeler. aronofsky, bu bağımlılığı mental bir çöküş ile yansıtarak, izleyiciyi adeta karakterlerin akıl sağlığının ve bedenlerinin içine hapsediyor. film ilerledikçe karakterlerin umutları, yerini yavaş yavaş saplantıya, korkuya ve nihayetinde yok oluşa bırakıyor.
--spoiler--
filmi izledikten sonra aklıma gelen ilk şey, bağımlılığın yalnızca bireysel bir trajedi olmadığı, aynı zamanda toplumsal yıkımın önemli bir aktörü olduğuydu. ayrıca nesiller arası evrimleşerek (bkz: teknoloji bağımlılığı) günümüz şartlarında farklı bağımlılık davranışlarında artış gösterdiğiydi. buna örnek olarak susbstance filmini örnek gösterebilirim. belki 50 yıl sonra çok daha farklı bağımlılıklar ortaya çıkar. günümüzde ise yapay zeka bağımlılığı gerçeği ile yüzleşmekteyiz. hemen her yerde generative ai ile oluşturulmuş içerikler ile karşılaşıyoruz. mailler, haber içerikleri, blog yazıları, hatta ve hatta karşı cinsi etkilemek isteyen bireylerin mesajlaşmalarında. lütfen kendinize gelin efendim.
--spoiler--
film, dört karakterin hayatını konu alıyor: sara goldfarb, oğlu harry, harry'nin sevgilisi marion ve yakın arkadaşı tyrone. hepsinin ayrı ayrı hayalleri var. sara televizyona çıkmak, güzel bir elbise giymek ve gurur duyacağı bir anne olmak istiyor. harry ve marion kendi işlerini kurmanın, tyrone ise daha iyi bir yaşamın izinde. fakat bu hayallerin hepsinin ortak bir düşmanı var: bağımlılık. anne için televizyon ve televizyona çıkma hevesi sonucu zayıflama hapları, kimisi için ise uyarıcı maddeler. aronofsky, bu bağımlılığı mental bir çöküş ile yansıtarak, izleyiciyi adeta karakterlerin akıl sağlığının ve bedenlerinin içine hapsediyor. film ilerledikçe karakterlerin umutları, yerini yavaş yavaş saplantıya, korkuya ve nihayetinde yok oluşa bırakıyor.
--spoiler--
filmi izledikten sonra aklıma gelen ilk şey, bağımlılığın yalnızca bireysel bir trajedi olmadığı, aynı zamanda toplumsal yıkımın önemli bir aktörü olduğuydu. ayrıca nesiller arası evrimleşerek (bkz: teknoloji bağımlılığı) günümüz şartlarında farklı bağımlılık davranışlarında artış gösterdiğiydi. buna örnek olarak susbstance filmini örnek gösterebilirim. belki 50 yıl sonra çok daha farklı bağımlılıklar ortaya çıkar. günümüzde ise yapay zeka bağımlılığı gerçeği ile yüzleşmekteyiz. hemen her yerde generative ai ile oluşturulmuş içerikler ile karşılaşıyoruz. mailler, haber içerikleri, blog yazıları, hatta ve hatta karşı cinsi etkilemek isteyen bireylerin mesajlaşmalarında. lütfen kendinize gelin efendim.
devamını gör...

