1.
(çaylak)
farkındalık
midem bulanıyor, başıma ağrılar saplanıyor, kusmak istiyorum, hem üşüyorum hem de terliyorum. düşünmekten uyku uyuyamıyorum, sağa dönsem rahatsızım, sola dönsem rahatsızım.
tüm bunları bana hissettiren şey; bundan tam üç yıl önce yollarımızı ayırdığımız eski sevgilimin “beni taciz ediyor” diye bahsettiği çocukla; gece saat 3’lere kadar sahilde baş başa “ders çalıştığı” çocukla; “zaten tipim değil o ne öyle karı kılıklı, ıyyy” dediği çocukla; biz ayrılırken “o çocukla aranda bir şey mi var?” diye sorduğumda inkar ettiği o çocukla fotoğraf çekilip profil fotoğrafı yapmış.
tam üç yıl oldu ayrılalı. kendimi suçladığım; vicdanımın altında ezildiğim; günahını aldığımı düşündüğüm üç yıl… sana güvenmiştim. bu çocukla dışarı çıkmalarının başladıktan birkaç gün sonra bile “seni aldatsam beni affeder misin?” diye sorduğunda bile gözlerimi kapattım, kulaklarımı tıkadım. ihtimaller denizinde boğulmayı seçtim.
ömürlük dost sandıklarım da senin gibi muhteşem bir manipülasyon üstadının peşinden gidip maskelerini düşürdüler. sahtesiniz oğlum, hepiniz sahtesiniz. ben ölümün kıyısına geldim; hayattaki her şeyim o kızdı; hastalandım; yemek bile yiyemez oldum.
bu üç yıl içinde çok kez intiharı düşündüm. bu da yetmedi bir de bu mutlu çifte acı bir ders vermeyi planladım. ömrümü rutubetli hapishane duvarlarında geçirmek nasıl olurdu diye hayal ettim. bıçak mı kullanırdım yoksa bir tabanca mı bulurdum diye düşündüm. sonra gözümün önüne arkamdan ağlayan annemi getirdim, benimle gurur duyan babamı getirdim. benim mesleğime, veya okuduğum okula göre yargılamayan; beni olduğum gibi seven insanların gözünü kara çıkarmaktan korktum.
nefes alıp vermek ne zor yük. hele ki daha önceleri bir or****ya aşık olmuşsanız. hayat ne zor lan gerçekten. işiniz gücünüz rast gitmesin, beter olun, benim hakkım sizin sevdiklerinizden çıksın, hayatınız zindan olsun. belki o gün beni anlarsınız.
tüm bunları bana hissettiren şey; bundan tam üç yıl önce yollarımızı ayırdığımız eski sevgilimin “beni taciz ediyor” diye bahsettiği çocukla; gece saat 3’lere kadar sahilde baş başa “ders çalıştığı” çocukla; “zaten tipim değil o ne öyle karı kılıklı, ıyyy” dediği çocukla; biz ayrılırken “o çocukla aranda bir şey mi var?” diye sorduğumda inkar ettiği o çocukla fotoğraf çekilip profil fotoğrafı yapmış.
tam üç yıl oldu ayrılalı. kendimi suçladığım; vicdanımın altında ezildiğim; günahını aldığımı düşündüğüm üç yıl… sana güvenmiştim. bu çocukla dışarı çıkmalarının başladıktan birkaç gün sonra bile “seni aldatsam beni affeder misin?” diye sorduğunda bile gözlerimi kapattım, kulaklarımı tıkadım. ihtimaller denizinde boğulmayı seçtim.
ömürlük dost sandıklarım da senin gibi muhteşem bir manipülasyon üstadının peşinden gidip maskelerini düşürdüler. sahtesiniz oğlum, hepiniz sahtesiniz. ben ölümün kıyısına geldim; hayattaki her şeyim o kızdı; hastalandım; yemek bile yiyemez oldum.
bu üç yıl içinde çok kez intiharı düşündüm. bu da yetmedi bir de bu mutlu çifte acı bir ders vermeyi planladım. ömrümü rutubetli hapishane duvarlarında geçirmek nasıl olurdu diye hayal ettim. bıçak mı kullanırdım yoksa bir tabanca mı bulurdum diye düşündüm. sonra gözümün önüne arkamdan ağlayan annemi getirdim, benimle gurur duyan babamı getirdim. benim mesleğime, veya okuduğum okula göre yargılamayan; beni olduğum gibi seven insanların gözünü kara çıkarmaktan korktum.
nefes alıp vermek ne zor yük. hele ki daha önceleri bir or****ya aşık olmuşsanız. hayat ne zor lan gerçekten. işiniz gücünüz rast gitmesin, beter olun, benim hakkım sizin sevdiklerinizden çıksın, hayatınız zindan olsun. belki o gün beni anlarsınız.
devamını gör...