cüney tarkın yazar profili

cüney tarkın kapak fotoğrafı
cüney tarkın profil fotoğrafı
rozet
kendisi dondurmuş
karma: 1883 tanım: 180 başlık: 10 takipçi: 5

son tanımları


normal sözlük yazarlarının karalama defteri

yine her zamanki yerimdeyim; kocaman karanlık bir orman manzarası, gece lambaları yanan evlerin ve uzaktan geçen arabaların ışıkları. ve bana çok uzun zamandır her akşam eşlik eden o tını: link

çok farklı anlamı var bu tınının bende. niye bilmiyorum ölümü hatırlatıyor her seferinde. sessiz bir ölüm. öldüğünü insanların günler sonra fark edebildiği, kimsenin tanıyamadığı sessiz, yalnız bir adamın sessiz ölümü. tınıdaki keman sesi gibi biraz acıklı bir ölüm. yapılanlar, yapılmayanlar, pişmanlıklar, özlemler, kalabalıklar ve nihayetinde yalnızlık. sonu ölüm. sonrası teferruat. finalde mezara konduktan sonra üstüne toprak atılması. hani tınıda belli belirsiz seri bir şekilde çarpan kapı sesi var ya işte o mezara atılan her bir kürek toprağın sesi. beyaz örtünün içinde duyuyorsun hissediyorsun o toprağı ama elden bir şey gelmiyor. bitti. sonrası mı? herkes için muamma.

epey zamandır kendimi soyutlamaya çalışıyorum dünyadan, yapabildiğim kadar da inziva. işe bile gitmiyorum birkaç haftadır. evden işlerimi halledip yine yapmaya çalıştığım kadar soyutlanma, inziva, okuma, düşünme, sorgulama. şu dünyada neyim fazla ise elden çıkarayım, fazlanın derdi ile de dertlenmeyeyim bari dedim. ne gerek var bu kadar şaşaya, elde tutmaya ne gerek var bu kadar kullanılmayan eşyayı, elbiseyi. ne gerek var en çok zamanımı çalan bilmem kaç bin liralık telefona. bir yerden başlamak gerekti başladım elbiseden, eşyadan, telefondan. en azından bunların derdi kalmasın artık üstümde.

günlerim belli bir rutinde ilerledi. sabahları alelade yaptığım kahvaltı, kahvaltıdan kalan ekmek-yumurta-peynirle penceremin önünden eksik olmayan kedileri beslemem, ocakta eksik olmayan çay-kahve. sonra kendimce rutini ritüele dönüştürdüm. bana bir dilim ekmekle bir taneden daha az yumurta yetmesine rağmen hem yumurtayı daha fazla pişirir oldum, hem sofraya peyniri daha çok koyar oldum. penceremin önünde bekleyenler var, daha fazla karınları doyarsa belki daha fazla mutlu olurum bende.

2-3 güne bir biraz zorla çıkarılıyorum evden. bir deniz havası, bir kaç fazladan insan yüzü görmem için, boğazımdan farklı bir kaç lokma da geçsin çıkmışken. akşamları arkadaşlarla memleket meseleleri. eskiden çok severdim, ateşli ateşli konuşurdum mesele memleket olunca. şimdi ona bile hevesim yok. hani nasıl derler; bitse de gitsek modundayım. arkadaşlar konuşurken "bana müsaade kendimle kalmaya gidiyorum" diyeceğim ama nasıl anlatabilirim bu durumu. sanıyorum ya beni anlamazlar ya da delirdiğimi falan düşünürler. kendimi anlatamadığım ya da delirdiğimi kanıtlamamam için zoraki katlanıyorum bir şeylere. bir de içimdeki acıya katlanıyorum.

her gece sorguluyorum; son birkaç zamandır yaptıklarım, insanların hayatlarından çıkmalarım ya da hayatımdan insanları çıkarmamın sebebi kendi başıma kalma isteğim mi yoksa yıllardır içimde öldüremediğim kendime acı çektirme isteğim mi? hani o tınıdaki adam gibi kendime acı çektire çektire yalnız ve sessiz bir ölüm isteği mi? insanlar bana acımasın asla ama her daim içimde bir acı ile mi yaşayayım. niye acı çekmek istiyorum, niye bu dünyada güzel olan hiçbir şeyi hak etmediğimi düşünüyorum? bazen sokakta vücudunun bir uzvu eksik olan ve dilenen adamı görünce oturup saatlerce hüngür hüngür ağlamak istiyorum. bu adamın bir uzvu yok ve bu adam dileniyor. neden elimden bir şey gelmiyor üç beş kuruş vermekten başka. dünyada bu kadar acı çeken insan varken ve gün içinde bunlara şahit olurken ben neden mutlu olayım? mutluluğu hak edecek ne yaptım? acı çekmeliyim, hem de çok acı çekmeliyim, öyle ki kendimden nefret edecek kadar çok acı çekmeliyim. belki de ondandır kendimi bildim bileli kendimi sevmemem de ve kendimi bildim bileli içten içe beni öldürecek kadar acı çekmeyi istemem. güzel olan herhangi bir şeyi hak edecek ne yaptım? kime faydam dokundu bu zamana kadar?

insanlar bana acımasın, ama içimde bu acı ile yaşamaya devam edeyim. insanlar varsın beni kötü bilsin, hayırsız bilsin, umursamaz bilsin ama içimde bu acı ile yaşamaya devam edeyim. zaten ne yaparsan yap sanki açıp da kalbinin içine bakmış gibi kendi kafalarında kurdukları profile göre seni yaftalamıyorlar mı?
neye göre?
söylediğin tek bir söze göre. kendi söylediklerini unutup sadece senin söylediğin, öncesini ve sonrasını sildikleri ama arada cımbızla çektikleri bir söze göre.
neye göre?
ettiğin bir ah'a göre. yaşadığın ya da yaşamakta olduğun anın şartlarını göz önüne almadan etmiş olduğun sadece bir nefeslik ah'a göre.

2 gündür sorguluyorum; ettiğim iki kelam mıydı insanların "sen çok değişmişsin" demesine sebep olan. attığım iki saniyelik kızgın bakış mıydı insanların "sen artık sevmiyorsun" demesine sebep olan. vermediğim iki kuruş muydu insanların "sen çok paragöz olmuşsun" demesine sebep olan.

belki de hiç olmadığım kadar öfkeliyim adını koyamadığım bir şeylere. adını koyamadığım için öfkemi kendime vuruyorum. adını koymaktan korkuyorum belki de ama bunu da kendime itiraf edemiyorum, kaçamıyorum. öfkemin istikametini belirlersem öfkem itidalimin de ritüelimin de soyutlanmamın da önüne geçecek çünkü. o yüzden öfkemi kendime vurmaya devam ediyorum. varsın dünyada bir insana yakıştırılabilecek ne kadar olumsuz betimleme varsa bana yakıştırılsın ama ben içimdeki öfke ile acı ile baş başa yaşamaya devam edeyim. amacım ermek, bir noktaya ulaşmak değil. kendim kendimle, insanlardan, dünyanın fazlalıklarından olabildiğince uzaklaşarak, kendime dert yanarak, kendime acı çektirerek, düşünerek yaşamak sadece. öfkem bugünlük sadece ritüelimin önüne geçtiği için bu gece ritüelimi bozarak düşünmek yerine yazmayı tercih ettim kendime verdiğim sözü de bozmanın verdiği utanç ile.

bu durum, bu ruh hali ne kadar sürer bilmem. gönül ister ki son nefesi verene kadar. ama bir yandan da korkuyorum kendime bir kaç hafta evvel verdiğim sözü bozacak kadar bile sözünün eri değil miyim diye. ama diğer yandan ben de bir ananın evladıyım; hafıza-ı beşer nisyan ile maluldür
devamını gör...

20 aralık 2024 eyüpspor fenerbahçe maçı

bir maçın kaderi ile nasıl oynanır?

bariz faulü vermezsin, pozisyonun devamı gol olur. gol yiyen eyüp'ün td'si kırmızı kart, 2 oyuncusu sarı kart görür. evet yapı kardeşim, tertemiz yapı
devamını gör...

alternatif tarih

ev sevdiğim uydurmalardan biri

kendimin çokça ürettiği var. mesela konya şehrinin isminin karı dırdırından bezmiş hazarfen ahmet çelebi tarafından verildiğine dair bir alternatif tarih senaryom var. hikaye uzun, müsait bir zamanda buraya da yazarım.

bir de kendi yazdığı senaryolara inanan ve dilden dile dolaşıp efsane haline gelen alternatif tarih anlatımları var. mesela istanbul şehrinin isminin cumhuriyet öncesinde islambol olduğu, atatürk cumhuriyeti ilan edince anadolu'yu dinsizleştirmesi projesi kapsamında islam ismini kaldırdığı anlatılır.

çeşitli alternatif tarih anlatımlarında abdülhamid hiç toprak kaybetmeyen en büyük lider, hitler öldürmedi her yahudi için hain, hüseyin üzmez idealist bir yazar, hasan mezarcı twitterdan allah'ın vahiylerini insanlığa duyuran bir mesih, erdoğan da kandırılmış bir dünya lideridir. ulan şaka maka tarih yazmıyoruz resmen tarihi yaşıyoruz.
devamını gör...

16 aralık 2024 galatasaray trabzonspor maçı

izlerken öyle yoruldum ki son dakika gölünde sevinmek yerine sadece şaşırdım. malmö maçının yorgunluğu kendini çok belli etti ama sağlam ayaklarımızla yediğimizden çok atmasını bildik

top çizgiyi geçti mi geçmedi mi? la olm sizin o bok yiyenler riva'da çekirdek mi çitliyor? çeksenize çizgiyi.

icardisiz yine bir rakip kaleciyi yıldız yaptık. sarı saçlım geri dön be harbi çok ihtiyacımız var sana

edit : kartal'ı indirdiğimiz salıncağa hacı ismail'i bindirdik
edit 2 : yunus 150 milyon mq
edit 3 : mertens'e +2 yıl sözleşme daha yapalım
edit 4 : bu lige gelmiş en güzel brezilyalı sensin sara (evet melo da dahil)
devamını gör...

manchester city

ballon d'or laneti devam ediyor.

rodri'nin ödülü aldığı geceye kadar resmi maçlarda mağlubiyeti olmayan takım o geceden beri oynadığı 11 maçta 8. mağlubiyetini aldı (1 galibiyet 2 beraberlik)

az önce oynanan manchester derbisinde kendi evinde 87.dakikaya kadar 1-0 önde olan city -ki manu'nun doğru dürüst atağı bile yok- 2 dakikada 2 gol yedi ve derbiden de mağlup ayrıldı. ne diyelim daha beter olun inş
devamını gör...

kamalizm

sözlerime bugün facebook'ta allah rızası için kadir mısıroğlu üstadımızı seven 1 milyon kişi çıkmaz mı grubunda gördüğüm o enfes söz ile başlıyorum


etme cahille muhabbet fıttırırsın
alma cam kırığıyla taharet kestirirsin


niye böyle bir giriş yaptım? zira #3298220 numaralı entry bir akım başlatmış sanırım. facebook'ta kanayan kırmızı gül ve uçan beyaz güvercinler eşliğinde cuma mesajlarının paylaşıldığı gruplardan aldığı bilgileri birleştirmiş ve bir çöplük çıkarmış ortaya. bakın yazı demiyorum, diyemiyorum bildiğin çöplük. ben ki falım sakızlarından çıkan manileri okurken bile "olsun be adamlar en azından bir şeyler çıkarmaya çalışmış yazmış" diyen adamım. ama bahsi geçen entry bildiğin çöplük oğlu çöplük. çöplük dememin sebebi kesinlikle atatürk'ü sevmemesi ya da hakkında yalan yanlış şeyler yazması falan değil, vallahi de değil billahi de değil. birilerinin atatürk'ü sevmemesi ya da yalan dolan yazması zerre umrumda değil geçtim ben oraları. zira sevdiğini söylediği diğer atalarını dahi açıp okumamış araştırmamış adam benim sevdiğim insanı zaten sevmesin.

yazıda 10'a yakın iddia var ben en kolayından, bize en yakın olanından başlamak istiyorum. bak masonluğunu, savaş stratejisini, israil'deki anıtları cadde ve sokakları (küçük not : cahil kardeşim araştırırsan mesela israil'de osmanlı askerlerine minnet anıtı da var, vay anasını ne oldu şimdi osmanlı da mı siyon güdümlü sebatayist oldu. e atatürk'ün dünyanın bir çok ülkesinde heykeli/büstü var, atatürk şimdi ne oldu?) bunların hepsini geçtim. en yakın tarihe geliyorum bana sadece atatürk'ün cenazesinin paris'e götürülüp de ayin yapıldığını ispat et, dile benden ne dilersen. bak senin için vallahi en kolayını seçtim. cevabını bekliyorum, saygılar, bir de yapmacıklı sevgiler

not : bana adresini özelden iletirsen geçenlerde sultan abdülhamid'i sevenler grubunda gördüğüm osmanlı tuğrası, ittihat ve terakki bayrağı ve teşkilatı mahsusa sembolünün bir arada olduğu tabloyu hediye etmek isterim sana.
devamını gör...

telefonu sinirden duvara fırlatan tip

çekmecemde eskiden kullandığım 8-10 tane işlevsiz telefon var, hatta 3-4 tane de laptop var. belki ileride değerlendir diye saklıyordum da iphone 4 harici önümüzdeki yüzyıl içinde değerlenecek olan yok.

isteyen arkadaşlara cüzi miktar karşılığında kısa süreli bir zengin sinirlenmesi yaşatabilirim
devamını gör...

8 aralık 2024 sivasspor galatasaray maçı

90. dakikaya kadar üstü kapalı organize bir kötülük yapılıyordu.

hafta içi tff başkanının açıklamaları, dün beşiktaş maçında fenerbahçe'ye çalmayan düdükler, bugün sivasspor'a çalmayan düdükler ve çıkmayan kartlar bu üstü kapalı organize kötülüğün belirtileriydi. yalnız uzatmalarda barış'a yapılan müdahalenin ardından var'a gidilmesine rağmen kırmızı kart verilmemesi bu organize kötülüğün üstü kapalı değil de göstere göstere yapıldığını gösterdi.

koç'unuz, hacı'nız, acur'unuz, kanarya'nız, kaç taneniz varsa hepiniz bir gelin. karşınızda masa oyunları ile yıkamadığınız ve yıkamayacağınız koca bir camia var.
devamını gör...

yapı

şuraya iki nokta üst üste kapa parantez koyup acur ılıcalı'ya bi selam çakmak vardı şimdi *
devamını gör...

1 aralık 2024 galatasaray eyüpspor maçı

burada bir tane anası belli babası binikiyüzelli bir dayı, pardon, trol var, bakıyorum da bu başlıktan çıkmamış. hani bir savunmanız var ya: lan ne kadar eziksiniz işiniz gücünüz yok mu da rakip takımın başlığını bizden çok takip ediyorsunuz diye. oğlum git yat şamar oğlanına döndün hâlâ buralarda dolanıyorsun.

sana güzel haberim var volkan'ın fenere yattığı gibi arda galatasaray'a yatmadı ve puan kaybettik. şimdi otuzbirini çekip mutluluk gözyaşları içinde uyuyabilirsin.
devamını gör...

1 aralık 2024 galatasaray eyüpspor maçı

minik bir hikaye;

geçenlerde gece canımız çiğköfte çekti kalktık arkadaşlarla her zaman gittiğimiz çiğköfteciye gittik, şansımıza çiğköfteci açıktı ama içeride bizim her zaman çiğköfte aldığımız kişi yoktu, daha genç yaşlarda muhtemelen akşamın belli bir saatinden sonra mesai yapan bir arkadaş vardı. içeride bizden önce 2 müşteri vardı ve bu genç arkadaş bu müşterilerle ilgileniyordu.

içeride bir muhabbet dönüyordu; "türkiye'deki çiğköftecilerin çok fazla olması." biz de dahil olduk, muhabbet sakin sakin ilerliyordu ki dükkanın başında duran çocuktan şöyle bir cümle geldi : "abi sektör eskisi gibi kazandırmıyor, bakın şu anda türkiye'de 1milyon tane çiğköfte dükkanı var, biz nasıl kazanalım"

bu cümleden sonra arkadaşımla göz göze geldik, kurduğu cümlenin hatalı olduğunu biliyorduk ama kendisi acaba hatalı cümle kurduğunun farkında mıdır diye üstüne basa basa teyit ettik kendisinden. arkadaş söylediği cümleden emindi, bozmayalım çocuğu gece gece dedik ve dükkandan çıktık. ihtimal; ya gençliğin verdiği altı boş özgüven, ya rakamlarla arası yok, ya müptezel, ya da gecenin geç saatlerine kadar çalışmaktan beyni bulanmış.

neyse biz gelelim başlığın konusuna; buralarda bir yazar var, insanlara özelden hakaret edip engelleyen sonra ohhh ne koydum lafı diye mastürbasyon yapıp uyuyan bir arkadaş. yüksek ihtimal trol, bir ihtimal 15 yaş altı bir ergen. galatasaray maçının başlığına girdim ve ne göreyim bizim ufaklık yine bizim başlıkta işkembeden sallıyor, hakaretler ediyor, mastürbasyona başlamış bu saatte.

muhabbeti çok uzatmadan işin en önemli noktasını üstüne basa basa inceleyelim. iddia şu ki :
"galatasaray eyüpspor maçı avrupa’da en fazla bahis alınan maç şu anda.
galatasaray’ın galibiyetine 34,926,840 m €,en az 2 farklı galibiyetine 34,887,060 m € olmak üzere toplamda 70 m €’ya yakın bahis alınmış.
"

ben futbolu iyi takip eden ama iddia oynamayan bir insanım. ama rakamlarla aram iyi, trol değilim. mesela bu arkadaşın hem rakamlarla arası iyi değil hem de trol. ulan dedim kendi kendime, türkiye liginde bu maç için bu kadar bahis oynanmış olamaz bu saate kadar. bu maça bu kadar oynandıysa premier lig ve ispanya ligi maçları 400 milyon euro'yu falan çoktan geçmiştir.

sonra toplamı 5 dakikayı geçmeyen bir araştırma yaptım, öncelikle bu ufaklığın ortaya attığı iddianın kaynağını bulayım dedim: link yalnız kaynak çok sağlam. inanılmaz sağlam içim rahat bir şekilde uyuyabilirim.

sonra ortaya atılan iddianın görsel olarak değil de direkt kendisine ulaşayım dedim ve ulaştım da; trol kardeş sana kötü bir haberim var galatasaray eyüpspor maçı ilk 20'nin içinde bile değil maalesef.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

hatta sana ikinci kötü bir haber vereyim. galatasaray bahsedilen rakamların 10'da 1'ine anca ulaşabilmiş:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

21.yüzyıl türkiye'sinde kaynak gösterilmeden sadece bir görsel üzerinden paylaşılan şeylere nasıl inanabiliyorsun muhterem, hiç mi trollük eğitimi almadın? bak mesela olay ne kadar basit:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

sikandal sayın sporseverler, fenerbahçe - gaziantep fk maçı avrupa’da en fazla bahis alınan maç şu anda. fenerbahçe'nin galibiyetine 912.211.271 m €'ya yakın bahis alınmış. üstelik maçın oranı da 1,01 olmuş. dünyanın hiçbir yerinde 1,01'lik oran göremezsin, sikandal üstü sikandal.

allah'a şükür son zamanlarda gerçekten çok fazla vakit sıkıntım var yoksa gün içinde işi gücü bırakıp bu ve bunun gibi at organlarıyla uğraşırdım. çok şükür twitter'daki trollerle uğraşmayı bıraktım. çünkü beyni olmayan adama ne anlatabilirsin ki. rabb'im en kısa zamanda buradaki trollerle de uğraşmayı bıraktırsın bana amin.

durup durup pensilvanyasipooor, fetösipooor, himmetsipooor diye ağlayan bir adamın sözüne hiç itibar etmem ben zaten de. ya bu tiplerin burada eşi, dostu, arkadaşı, muhabbet ettiği birileri varsa uyarsın babasının hayrına harbi çok komik oluyor. hadi farklı farklı hesaplarla küfür edip cevap beklemeden engellemeyi anlarım, orada bireysel şekilde rezil oluyor. ama çıkıp da "10 yıldır bizi çekemiyolla, nasıl soktuysak çıkaramıyolla, biz futbol değil sipor kulübüyüz bunu anlamıyolla" diye ağlayıp globalde beyinsiz olduğunuzu belli etmeyin yavrularım bari.

yüce rabb'im burada gereksiz yere harcamış olduğum yaklaşık 10 dakikalık sürenin hesabını bana değil onlara sor, inş, amin

unutmadan şuraya iddia edilen en çok bahis oynanan maçın görselinin alındığı kaynağı bırakayım da en azından mabadımızdan uydurduğumuz ya da mabadından uydurduğuna emin olduğumuz kişilerin kaynaklarından yazdığımız sanılmasın : link
devamını gör...

sataşmalı başlıklar

öncelikle; beyinlerimiz savaşsın isterdim lakin görüyorum ki silahsızsınız

bu başlıkta sol tarafta çok iyi denk geldi yalnız. bir başlık üzerinden mantıklı argümanlarla sataşmak ve savaşmak keyifli olabilirdi lakin engelleme çıktı mertlik bozuldu ey ahali

örnek :
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ya yemin ediyorum mesajı görünce kahkaha attım. muhtemelen (bkz: 13 yaş altına sosyal medya yasağı) başlığına girdiğim entry'de 13 yaş altı olan bu arkadaşın zoruna gitti de üstüne alındı meseleyi. hayır yani gülüp geçtim hiç bir şey yazmayacaktım da sonra içten içe "ulan ne mesaj attım bak cevap bile veremedi" diye mastürbasyon yapacaktı kendi kendine. lakin harbiden cevaba değmezsiniz de, mesaj attıktan sonra engellemek nedir. üzülüyorum ki gerçek hayatta karşımıza çıktığında sesini çıkarmayacak olan bu tarz minik kardeşler sosyal medyada aslan kesiliveriyor. yapmayın oğlum burada kendi kendinize yüklediğiniz özgüven gerçek hayatta sizi şamar oğlanına çevirir.

bu arada unutmadan; aynı kişinin birkaç ay önceki diğer hesabından gelen mesaj için :

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

13 yaş altına sosyal medya yasağı

buraya da gelmesi lazım

abdestsiz ağızlarından galatasaray ismini düşürmeyen ve üstüne de devamlı kendi minik beyinleri ile kendi boklarını bırakıp galatasaray'a bok atmaya çalışan 13 yaş altı veletlerin elinden klavyenin alınması gerek. işin kötü yanı kendi söylediklerine kendileri de inanmaya başlayıp bir de kendilerini kanaat önderi ilan edecekler yakında. haydin çocuklar yatağa
devamını gör...

vpn

#3275423 yanlış bilgi olabilir benim telefondaki çatır çatır çalışıyor
devamını gör...

g.saray'ın f. gülen'in 40'ında sahaya siyah formayla çıkması

allah rakibin de akıllısını versin diye dua ediyorum her seferinde ama başkanından oyuncusuna, taraftarından kuşdaşına ne kadar beyinsiz varsa karşımızda
devamını gör...

fethullah'a bir kez dahi hoca efendi demeyen türk genci

-bu başlık ve bu başlığa yazanları tenzih ederek-

nerede ben fethullahçı değildim diye bas bas bağıran varsa
ahmet fetöcü, mehmet cemaatçi diye kafasını eseni yaftalayan varsa
her konuda -özellikle- futbol ve siyasi konularda muhaliflere karşı beynini kullanmak yerine devamlı fetöcü olmakla itham eden kim varsa genelde fetönün manipülasyon yöntemini ustalıkla kullanan eski cemaatçilerden oluyor ya da beynini verimli ve doğru bir şekilde kullanamadığı için fetönün ve siyasetteki uzantılarının emellerine alet oluyor.

bu bir genelleme değil, bu bir gözlem, bu bir gerçektir. zira yakın zamana kadar dillerinden fetö'yü düşürmeyen siyasiler ve tv'lerde böğürmekten başka bir halta yaramayanlardan yola çıkabiliriz rahatlıkla.

he mesela entry'nin başında herkesi tenzih etmiştim ya orada direkt olarak genelleme var. yaşları itibariyle fetöcü olduklarına pek ihtimal vermesem de, bazı minik beyinli yazarların ağzından düşürmedikleri ve kendilerinden olmayan herkesi fetö ile ilişkilendirmiş olmaları mükemmel bir fetö taktiği. tekrar söylüyorum bilinçli olarak yapmıyorlar. kendilerinden olmayanları fetö ile ilişkilendirmek ve aklınca hakaret etmek onlar için harika bir mastürbasyon. mesela gülen bu arkadaşları ve yazdıklarını görse göz yaşları içinde ayakta alkışlardı. aynı beyni küçük arkadaşlar bundan 10 yıl sonra da kendilerinden olmayan herkesi menzö ile ilişkilendirecekler. (tarihte menzil'e menzö diyen ilk kişi olabilirim tarihe not düşülsün)

-ek ve gereksiz bilgi fetö bir charmander ise menzil charizard'dır. yani kötü günleri geride bıraktık daha kötü günler bizi bekliyor-

gelelim genellemenin dışına; mesela rahmetli necip hablemitoğlu gibi babayiğitler bundan yıllar yıllar evvel bu oluşumun ne kadar tehlikeli olduğundan bahsetmişti. bu durum hablemitoğlu'nu fetö'cü yapar mı? asla. zira kendisi 2000'li yılların başında durumu gördüğü için üstü örtülmeye çalışılsa da cemaat tarafından suikasta uğramıştır.

her ne kadar büyük bir kurtlar vadisi seveni olsam da kurtlar vadisi pusu'da 2010'ların başında hükümet yalayıcısı ve cemaat sevicisi şaşmaz kardeşler tarafından ergenekon sanıklarından rahmetli istihbaratçı kaşif kozinoğlu'ndan esinlenerek kazım kaşifoğlu isimli bir karakter diziye eklenmişti. bu karakter esinlendiği kişinin aksine hain, örgüt ve diğer ülkelerin istihbarat servisleri ile devamlı dirsek temasında olan, zor görevlerden kaçan ama her büyük operasyonu kendi yapmış gibi lanse eden, korkak bir tipti. e ne oldu? al sana bir fetö taktiği daha. ölümünde hem hükümetin hem de fetönün parmağı olan bir vatan evladı mükemmel bir fetö taktiği ile itibar suikastına uğradı. etmen guzum azıcık beyninizi kullanın farkında olmadan birilerinin ekmeğine yağ sürmeye devam etmeyin.
devamını gör...

jose mourinho

acaba attıkları ilk goldeki penaltı pozisyonu ve attıkları üçüncü goldeki ofsayt hakkında konuştu mu diye merak ediyorum ama şimdi bazı s*k kırıkları çıkıp "geselilere bak be kendilerinden çok febemi konuşuyorlar demek ki ne goymuşuz hehehe" diye ergence akıllarınca sidik yarışı yapacak. allah'ım sen rakibin de akıllısını nasip et *
devamını gör...

mike tyson ve jake paul'un boks müsabakası

biz bu filmi daha önce izledik arkadaşlar

(bkz: rocky 6)
devamını gör...

rocky balboa

başrolün yanısıra yönetmenliğini, yapımcılığını, senaristliğini sylvester stallone'nin yaptığı 2006 yapımı devam filmi

1990'da çekilen rocky 5'ten sonra bir efsanenin devam filmi için kamera karşısına geçen stallone bu filmde 50'li yaşlarının sonlarında, büyük aşkı adrian'ı kaybetmiş, kayınçosu paulie ile sakin bir şekilde lokanta işletmektedir. lakin adrian'sız ve sakin geçen hayatı kendisine anlamsız gelmektedir. oğlu ile de arası açık olan rocky hayatına yeniden anlam katmak için yeniden son bir kez bir boks maçı yapmak ister. lakin etrafındaki herkes bunun artık imkansız olduğunu söylese de yine bildiğini yapar ve 20'li yaşlarında olan dönemin en popüler genç boksörlerinden biri ile maç yapmaya karar verir.


bu boks maçı sayesinde hem oğlu ile arasını düzelten hem de ufaktan yeni bir aşka yelken açar gibi olan rocky, genç rakibi karşısında kesinlikle favori olarak görülmemektedir. büyük bir heyecanla başlayan maçta genç rakibinin elinin kırılması ile başa baş bir mücadeleye döner ve bir efsanenin geri dönüşü sanıldığından daha sansasyonel olur.
devamını gör...

zengin evlerinde genelde olmayan şeyler

hurç, leğen ve kapı arkasında dikili halı
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim