zengin evlerinde genelde olmayan şeyler

ekonomi.

"seytan diyor at butun patlıcanları pişir. dusunme."
tomris uyar

kendisi robert kolej mezunu. ama sairlere gonul vermis.
turgut uyarla evlenirsen boyle olur guzelim;)

mutluluk.

bira.

hiç zengin olmadım.

birileri gelip “şükür” yazmadan entrymi atıp kaçayım efenim.

tavla yoktur. zengin evlerinde olan şey satrançtır. o da oynadıklarından değil, taşları şekilli şukullu oldukları için dekoratif amaçlı kullandıklarından bulundururlar.

iskambil kağıdından kule yapmanın tadını da bilmez şimdi bunlar.

ben yoksam her şey eskik
ben varsam her şey tamam.

yalan mı!?

hiç görmedim...

bim ürünleri.

fakirlik.

kurutulmuş biber

(bkz: kapı arkası askısı)

halbuki evin esas dolabı kapı arkasıdır.
aksini iddia eden zengindir.

ben bilmem.

sarı tuvalet terliği.

ben.

hiçbir zengin evinde yokum maalesef.

fakir öğütücü

kesinlikle leğen yoktur.

açılın ben zenginim, size gerçeği söylemeye "geldim".. demek isterdim ve fakat, tanımları sonuna kadar okuyunca vaz caydım..
anlaşılan o ki, sözlükte zengin varsa bile kesin çaktırmıyor, yazıp eğleniyor, bu başlığı da bilerek görnezden geliyor.. ama asıl acıklı olan şu: her biri allamei cihan yazarlarımızdan zengin kimse yok bırak zengini, bir zengin gören bile yok, zenginliğe dair veriler konusunda bile fakirler.. efenim tavla olmazmış da satranç takımı olurmuş, bağlama olmaz mış, kurutulmuş biber olmaz mış mış vs vs..! vampir kaçıran sarımsak misali simgeler simgeler.. ama hepsi yanlış..
oturun.. zıfır zıfır zıfır... (insan düş fakiri de olmaz yav. hani armatör 40m.lik yatından bağlamayla inse, limuzinine yürürken kelenderis cebine çorba parası sıkıştıracak. o derece.)

çiğköfte tepsisi...

rahatlıkla ulaşılabilen bir çöp kutusu.

elimdeki çöpü nereye atacağımı bilemeyip müzede gezer gibi üç oda değiştirdiğim oldu. en son tuvalette buldum, onu da yine saçma sapan avangart bir kirişin altına saklamışlar ama yakaladım. birkaç metrekare daha alanları olsa eminim maceraya devam ederdim.

fonksiyonu kolay anlaşılan duş bataryası.

suyun sıcaklığını ayrı şiddetini ayrı şeklini ayrı ayarlayan bir sistem görmüştüm. her biri de ayrı bir mekanizmayla çalışıyor. birini indirip kaldırıyorsun, birini dj gibi döndürüyorsun, diğerini hem tutup çekmen hem döndürmen gerekiyor falan. sadece biraz ıslanıp temizlenmek istemiştim be dostum. yarısı ıslatılmış mutfak bezi gibi ayakta problem çözdürmeyi mi reva gördün şu arkadaşına.

sanırım birim zamanda haneye giren para miktarı arttıkça bünyeye bir gizem yaratma kaygısı da hasıl oluyor.

sözlük ağzına kadar fakir dolu nereden bilsinler.

wd-40